enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:55 Türkiye, Suriye’nin enerji altyapısını yeniden yapılandırma sürecinde üstlendiği aktif rol kapsamında bugün ülkeye doğal gaz ihracatına başlayacak
10:32 AK Parti Sözcüsü Çelik’ten CHP Genel Başkanı Özel’in açıklamalarına tepki
09:22 ABD-Çin Teknoloji Savaşında Nvidia Denklemi: H20 Çiplerinde Tedarik Sorunu
07:11 Unutulan Büyük Türkçe Ustası: Refik Halit KARAY
06:55 Doğu Türkistan’da neler oluyor? Doğu Türkistan sadece Doğu Türkistanlıların davası değil, Türklerin en büyük davası olması gerekiyor…
06:52 Komisyonun Aşırı Siyasi Mücadeleye Alet Edilme Riski
00:27 Bakan Fidan, Hamas heyetiyle görüştü
00:17 “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda kurulacak komisyonun ilk toplantı tarihi belli oldu
00:16 ‘Yazı Tura Tiyatro’ Ayvalık Turnesinde
00:01 Anayasa Mahkemesi (AYM), bireysel başvuru hakkının getirildiği 23 Eylül 2012’den 30 Haziran 2025’e kadar yapılan 686 bin 484 bireysel başvurudan 573 bin 180’ini sonuçlandırdı.
23:16 İstanbul’da Türkiye-İtalya-Libya zirvesi
23:01 TBMM Başkanı Kurtulmuş’tan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile parti genel başkanlarına “Terörsüz Türkiye” teşekkürü
22:53 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze’de omuz omuza şükür namazı kılacağız
08:32 Güneydoğulu halıcılar, yılın ilk yarısında ihraç ettikleri 165 milyon 121 bin metrekare halıdan 873 milyon 321 bin dolar gelir sağladı.
08:02 POLSAM’ın “Bir Akademisyenin Ardından: Güney Ferhat Batı” adlı kitabı okuyucuyla buluştu
06:57 Dünya Dönüyor!
06:55 Şirketlerden N’aber!
06:53 Gazeteci İlhan KARAÇAY’ın Sosyal Medyada dolaşan ‘Erdoğan’ın Akıbeti’ üzerine yorumu…
06:52 Mersin’de ünlüleri gençleştiren, şifa ve güzelliğin adresi: Getat uzmanı Dr. Işıl ÖZDEMİR!
00:54 Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) için Adana-Gaziantep Otoyol Bağlantı Yolu ve Misis Köprüsü yeniden projelendiriliyor
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Polexit Tartışmaları AB’yi Nasıl Etkiler?

Polexit Tartışmaları AB’yi Nasıl Etkiler?
25 Temmuz 2021
490
A+
A-

Brüksel ve AB’ye yön veren başkentlerdeki (özellikle Berlin ve Paris) karar vericiler Polonya, Macaristan ve Çekya gibi üye ülkelerdeki hükümetlerden hiç memnun değiller. Bu hükümetler demokratik yollarla iktidara geldiler ama AB için halkın tercihleri her zaman yeterli olmuyor.

            Prof. Dr. Kemal İNAT

Brexit sürecinde Brüksel’deki karar vericilerin en fazla endişe duydukları konu, İngiltere’nin üyelikten ayrılmasının başka üye ülkeleri de harekete geçirip Avrupa Birliği’ni bir dağılma sürecine sürükleyebileceği korkusuydu. Bu yüzden İngiltere’nin ayrılma sürecini ellerinden geldiğince zor ve maliyetli hale getirmeye çalıştılar ki başka ülkeler de aynı yolu izlemeye cesaret edemesin. Ancak Avrupa’da Brüksel’in yönetim tarzından, müdahalelerinden ve tarafgirliğinden şikâyet eden çok ülke var. İngiltere’nin ayrılık sürecinin öyle zannedildiği gibi bir “felakete” yol açmadığını görmek de diğer ayrılıkçıları cesaretlendiriyor. Polonya da onlardan biri.

Polonya’da uzun zamandan beri AB’nin başını ağrıtan bir yönetim var. 2015’ten beri ülkede iktidar olan Jaroslaw Kaczynski liderliğindeki Hukuk ve Adalet Partisi (Prawo i Sprawiedliwość – PiS) Polonya’nın bağımsızlığı konusunda ısrarcı bir politika izliyor. Son dönemde Varşova ile Brüksel’i karşı karşıya getiren sorun, AB’nin Polonya’daki milliyetçi PiS hükümeti tarafından hayata geçirilen yargı reformuna karşı çıkması ve bu reforma dair hukuksal düzenlemelerin iptal edilmesine dair baskı yapması olsa da iki taraf arasında kavga çok daha yapısal sorunlara dayanıyor.

Brüksel ve AB’ye yön veren başkentlerdeki (özellikle Berlin ve Paris) karar vericiler Polonya, Macaristan ve Çekya gibi üye ülkelerdeki hükümetlerden hiç memnun değiller. Bu hükümetler demokratik yollarla iktidara geldiler ama AB için halkın tercihleri her zaman yeterli olmuyor. Üye ülkelerdeki halkların AB’ye yön veren ülkelerin istediği yönde hareket edecek ve Brüksel ile uyumlu çalışacak liderler seçmelerini istiyorlar. Ama bütün baskılara ve bütçe kesintisi tehditlerine rağmen Polonya ve Macaristan gibi ülkelerin hükümetleri AB’yi rahatsız edecek adımlar atmaya devam ediyorlar. Kendi ülkelerinin çıkarlarıyla çeliştiğini düşündükleri durumlarda AB hukukuna uymayı reddediyorlar.

Buna karşılık Brüksel, Berlin ve Paris’in bazen açık bazen de örtülü şekilde bu ülkelerin iç politikasına müdahale etmeye çalıştıkları görülüyor. Polonya’da Andrzej Duda, Macaristan’da Viktor Orban gibi milliyetçi ve bağımsızlıkçı liderler karşısındaki adayları destekliyorlar. Ama bu destek söz konusu ülke halkları tarafından içişlerine karışma olarak algılandığı için her seferinde başarısız oluyorlar ve istemedikleri milliyetçi liderler bu ülkelerin başında kalıyor. Ayrıca bu rekabet söz konusu milliyetçi liderlerin AB’ye bakışını olumsuz etkiliyor ve liderleri oldukları partilerin taraftarlarında AB karşıtlığını körüklüyor. Bu partilerin, ülkelerinde büyük oy oranlarına ulaştığı düşünüldüğünde (son seçimlerde Polonya’da PiS yüzde 43,6 ve Macaristan’da Fidesz yüzde 49,2 oy aldı) AB’nin bu ülkelerin iç politikasını dizayn çabası onları AB üyeliğinden ayrılma yoluna doğru sürüklüyor.

Brüksel, Berlin ve Paris’teki siyasetçilerin oturup düşünmeleri gerekiyor. Büyük beklentilerle AB üyesi olmuş bu ülkelerde halk neden AB ile kavga eden siyasetçilere bu kadar yüksek oranlarda oy veriyor? Rusya karşısında Polonya ve Macaristan’a ABD kadar güvenlik garantisi vermekten çok uzak olan AB’nin sadece sınırlı ekonomik destek karşılığında bu ülkelerin içişlerine aşırı müdahalelerde bulunmaya çalışması negatif etki yapıyor. Üstelik sürekli verdiği ekonomik desteği kesme tehdidinde bulunması da söz konusu ülkelerin halklarını ve hükümetlerini öfkelendiriyor. AB’nin baskı ve dayatma politikasının devam etmesi durumunda Polonya ve Macaristan’ın da İngiltere’nin yolunu izleme ihtimali konuşuluyor.

Polonya Anayasa Mahkemesinin geçen Çarşamba günü aldığı kararın bu ülkeyi en azından “hukuk alanında AB’den çıkardığı” yönünde yorumlar yapılıyor. Anayasa Mahkemesi, Avrupa Adalet Divanı kararlarını Polonya Anayasası’na aykırı olduğu gerekçesiyle reddetti. Avrupa Adalet Divanı, Polonya’nın 2018 yılında yaptığı bir yargı reformuyla yargı kurumları üzerinde bir denetim mekanizması oluşturmasını AB hukukuna aykırı bularak söz konusu düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına hükmetmişti. Polonya Adalet Bakanı’nın Anayasa Mahkemesi’nin kararını “AB organlarının hukuksal saldırganlığına ve müdahalelerine karşı alınmış bir karardır” sözleriyle savunması Polonya ile AB arasındaki kavganın geldiği boyutları göstermesi açısından önemlidir.

Görünüşe göre AB’nin çok fazla seçeneği yok. Ya Polonya’daki milliyetçi hükümete yönelik baskı politikasını sürdürecek ve bu ülkede AB ile uyumlu bir hükümeti iktidara getirmeye çalışacak ya da bir şekilde Varşova’daki milliyetçi hükümetle uyumlu çalışmanın yolunu arayacak. İkisi de ciddi riskler içeren tercihler. Birincisinde Polonya’yı tamamen kaybetme riski var. İkincisinde ise AB’yi AB yapan değerleri kaybetme riski.

[UHA Haber Ajansı, 25 Temmuz 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.