enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
01:03 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kadına şiddet, insanlığa ihanettir!
00:42 Türkiye’nin Gazze’de barış sürecine liderlik etmesi, İsrail’in bölgesel hesaplarını zorluyor…
00:41 Soykırımcı İsrail’den yeni skandal: Yargısız idam
00:32 11. Yargı Paketi bugün Meclis’e sunulacak
00:23 Spekülatif fiyat hareketlerinin önüne geçiliyor…
00:09 Siyasi dalgalanmalara ve yaptırımlara rağmen, İran – Türkiye arasındaki ticaret son yirmi yıldır artış trendinde…
22:11 Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nce bu geceden itibaren Serbest Rota Hava Sahası uygulamaya başlayacak…
19:31 Okuma kültürü – Okuma alışkanlığı 
00:58 Katil İsrail şiddetin neticesinde son 2 yılda Filistin topraklarında 33 bin kadın ve kız çocuğu hayatını kaybetti…
00:57 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Heyetin, İmralı ziyareti tarihi bir gelişmedir
00:47 MSB: Kadına yönelik şiddetle mücadelede 1 milyonu aşkın personele eğitim verdik
00:46 Yeni bir araştırma: Z kuşağının şifre tercihleri dedelerinden daha kötü
00:46 Bakan Göktaş: Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi en üst seviyede sürdüreceğiz
00:41 Yeni Zelanda 2050’ye kadar 2.5 milyon kediyi öldürecek
00:40 Kandil mi İmralı mı? 27 Şubat Çağrısının Güç Dengelerine Etkisi
00:38 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gazzeli kadınlara yönelik barbarlık hak ettiği tepkiyi görmedi”
00:35 MİT Başkanı Kalın’dan Gazze diplomasisi
00:32 İmamoğlu Suç Örgütü’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame kabul edildi..
00:16 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Toplumun temeli olan ailelerin de kilit taşı kadındır
00:14 Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım daha atıldı…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

NATO Genişlemesi ve Türkiye’nin Terör Kaygıları

NATO Genişlemesi ve Türkiye’nin Terör Kaygıları
19 Haziran 2023
39
A+
A-

Advertisement

* Türkiye’nin çekincelerinin hafife alınması, NATO ittifakının uluslararası terörün Avrupa’daki tezahürlerine karşı kapsamlı bir tavır geliştiremediğini gösteriyor.

* İsveç’in üyeliğinden bağımsız olarak Türkiye her uluslararası platformda olduğu gibi NATO içinde de uluslararası terörle mücadelenin ortak hedeflerden biri haline getirilmesinde ısrarcı olmaya devam etmelidir.

UHA / İnternational News Agency

SETA Washington D.C. Koordinatörü Prof. Kadir Üstün “Türkiye ...SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington koordinatör Kadir ÜSTÜN, ‘NATO Genişlemesi ve Türkiye’nin Terör Kaygıları‘ başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin akabinde NATO üyesi olmayan ve tarihsel olarak tarafsızlığını koruyan Baltık ülkeleri büyük bir riskle karşı karşıya olduklarının farkına vardılar. 1340 kilometrelik sınıra sahip olduğu Rusya’ya yakınlığı sebebiyle Finlandiya ve İsveç, NATO’ya başvurarak hızlandırılmış bir üyelik süreci talebinde bulundular. Türkiye’nin kaygılarını gidermeyi başaran Finlandiya üye olurken Türkiye İsveç’ten 1 Haziran itibariyle yürürlüğe giren Terörle Mücadele yasasının uygulanmasıyla ilgili somut adımlar atılmasını bekliyor. Türkiye’nin çekincelerinin hafife alınması, NATO ittifakının uluslararası terörün Avrupa’daki tezahürlerine karşı kapsamlı bir tavır geliştiremediğini gösteriyor. İsveç’in üyeliğinden bağımsız olarak Türkiye her uluslararası platformda olduğu gibi NATO içinde de uluslararası terörle mücadelenin ortak hedeflerden biri haline getirilmesinde ısrarcı olmaya devam etmelidir.

2000’lerden beri NATO üyesi olacağı sözü verilerek Avrupa’yla Rusya arasındaki siyasi ve ekonomik nüfuz çatışmasının alanı haline gelen Ukrayna, Batı’ya yanaştığı için büyük bir bedel ödemek zorunda kaldı. Rusya, işgal öncesinde NATO’nun genişlemesini durdurmasını ve Ukrayna’nın bu ittifaka katılmayacağının garanti altına alınmasını şart koşmuştu. Ukrayna’nın ulusal egemenliğinden taviz vermesi anlamına gelecek Rus taleplerinin amacı çözüm bulmaktan ziyade Rusya’nın işgaline ‘meşru’ zemin oluşturmaya çalışmaktı. Bu durumda Ukrayna Batı’yla daha fazla entegre olmanın bedelini ödemek durumunda kalmıştı. Bu durum karşısında NATO içinde olmayan Finlandiya ve İsveç gibi ülkeler benzer bir durumda kalmamak için üyelik başvurusunda bulunmuştu. Ancak Ukrayna bu kadar bedel ödeyip üye olamazken bu ülkelerin jet hızıyla üye yapılmaları talebi kendi içinde bir tezat barındırıyordu.

TRT TÜRK yeni banner

Rusya’nın Ukrayna’yı önemli bir direniş olmadan işgal ve ilhak etme planları birkaç farklı sebeple başarısız oldu. 2014 Kırım işgalinden beri ciddi bir yeniden yapılanma sürecine giren Ukrayna ordusu 2022’de çok daha güçlüydü. Amerikan istihbaratı işgali önceden haber vererek Rusya’nın ani bir baskın yapmasını engellemiş oldu. Dahası Kiev’den çıkıp ülkeyi terk etmeyi reddeden Zelenski’nin liderliği de kritik rol oynadı. Rus ordusunun sanıldığından çok daha hazırlıksız ve etkisiz olması da Rusya açısından hızlı bir başarıyı imkânsız kıldı. Bu resme bakan Baltık ülkeleri Rusya’nın askeri alanda sanıldığı kadar güçlü olmadığını gördüler ancak işgalin özellikle ilk aylarında Rusya’nın savaşı Doğu Avrupa ve Baltıklara yayabileceği kaygıları en had safhaya çıkmıştı. Pandemi sonrasında klasik soğukkanlı dış politika anlayışından uzaklaştığı düşünülen Putin’in öngörülemez olduğu yönündeki kanaatler de bu ülkeleri çok daha çabuk bir NATO güvenlik şemsiyesi arayışına itti.

Ukrayna savaşı bağlamında Finlandiya ve İsveç’in güvenlik konseptlerini değiştirerek tarafsız duruşlarını terk etmeleri, her açıdan tarihi bir önem taşıyor. Bu ülkelerin askeri kapasitelerinin de NATO’yu güçlendirmesi bekleniyor. Ancak Türkiye uzun zamandır birçok NATO ülkesinin PKK’nın Suriye yapılanması YPG’ye doğrudan ve dolaylı destek vermesinden son derece rahatsız. Geçmiş NATO zirvelerinde bu konuyu hem Suriye bağlamında hem de uluslararası terörle mücadele bağlamında defalarca gündeme getiren Türkiye, özellikle ABD ve bazı müttefiklerin YPG’ye desteklerini sınırlandırmak ve sona erdirmek için elinden geleni yapıyor.

Türkiye, terörle mücadelenin NATO ittifakının ana gündem maddelerinden biri olması gerektiğini savunuyor ancak bu konu Finlandiya ve İsveç’in üyelikleri söz konusu olduğunda göz ardı edilmiş gibi görünüyor. Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in imzaladığı Üçlü Mutabakat’ın gereklerini hızlıca yerine getiren Finlandiya’ya nazaran daha yavaş hareket eden bir İsveç var karşımızda. Bu da Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermek konusunda acele etmek istemeyen ve ‘demokratik değerlerinden taviz vermediğini’ göstermeye çalışan bir İsveç anlamına geliyor. Aynı zamanda İsveç tarafında NATO ittifakı ülkelerinin ve Amerikan Kongresi’nin F-16’lar üzerinden baskısının sonuç vereceğini düşünenler de olabilir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en son açıklamaları Türkiye’nin Temmuz’daki Vilnius Zirvesi öncesinde bu konuda hızlı adım atma konusunda acele etmeyeceğine işaret ediyor.

Türkiye, geçmişte gerek Gürcistan gerekse Ukrayna’nın üyeliklerine itiraz etmemiş bir ülke olarak, NATO’nun ‘açık kapı’ politikasını destekliyor. NATO’nun genişlemesinin stratejik değer getirebileceğinin farkında olan ancak bölgesel çatışma getirmesinden de endişe eden Türkiye, İsveç gibi ülkelerin demokratik değerleri korumak adına başka ülkelerin ulusal güvenlik kaygılarını göz ardı eden tavırlarına itiraz ediyor. Bu tavrın İsveç’e has olmadığı ve ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin de Türkiye’nin terörle ilgili kaygılarını zaman zaman hafife aldıkları biliniyor. NATO’nun küresel düzlemde kendini yenilemeye çalıştığı bir ortamda Türkiye’nin terörü ana gündem maddelerinden biri haline getirmeye çalışması son derece meşru ve makul bir politikadır. İsveç’in bir an önce ittifaka girmesini isteyenlerin Türkiye’nin terör finansmanı ve propagandası gibi konulardaki kaygılarını ciddiye alması gerekiyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.