enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:57 Uygun koşullarda yapılması önemli
00:48 Türkiye’de her 100 bin kadından 43’ü meme kanseri tanısı alıyor…
00:46 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu Konuşması: Bir Küresel Adalet Manifestosu
00:39 Kazakistan’da Türk Yönetmen Cenk İZGÖREN’in, Uzun Metrajlı filmi “Rayların Ötesinde” dereceye girdi…
00:33 Yorum: Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi
00:32 Erdoğan, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gazze’nin yeniden inşa sürecinde “laf değil icraat zamanı” vurgusuyla İslam dünyasına çağrıda bulundu…
00:31 Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul’u BM Merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz
00:25 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’den “YILDIRIM-2025 Seferberlik Tatbikatına” büyük bir destek…
00:22 Televizyon kanalı TELE1’in sahibi olan ABC Radyo Televizyon ve Dijital Yayıncılık AŞ TMSF’ye devredildi…
00:21 (UİB) Koordinatör Başkanı Çelik, “Otomotiv endüstrisinde tarihinde en yüksek ihracat rakamına ulaşıldı”
00:21 CHP’nin kurultay davasında ret kararı çıktı
00:15 Rus petrolüne yaptırımlar barışın anahtarı olur mu?
00:14 Ukrayna-Rusya Savaşı Tekrar Masada
00:09 500 bin sosyal konut projesinin detayları belli oldu
00:06 RTÜK Başkanlığı’na Mehmet Daniş seçildi
12:24 İsrail güne bu haberle uyandı: Trump Netanyahu’yu s******
09:33 Web Panel | Türkiye’nin Körfez Vizyonu: Yeni Dönemde Diplomasi, Ekonomi ve Güvenlik
09:26 TUSAŞ’ta yaşanan terör saldırısının üzerinden 1 yıl geçti. TUSAŞ Şehitleri, Ankara’da kabirleri başında dualarla anıldı.
08:26 Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Birinci Türkoloji Kurultayı’nın 100. yılı için kararname imzaldı.
00:57 ‘Yüzyılın Konut Projesi’nde ayrıntılar bugün belli olacak
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu Konuşması: Bir Küresel Adalet Manifestosu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu Konuşması: Bir Küresel Adalet Manifestosu
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kuruluşunun 80. yılında BM Genel Kurulu kürsüsünden, ABD’ye gelmeleri engellenen Filistin temsilcilerinin yokluğuna binaen Filistin adına da konuştuğunu beyan ederek İsrail’in özellikle Gazze’de son iki yıldır gerçekleştirdiği vahşet ve soykırım üzerinden aslında tam bir “hukuk ve adalet manifestosu”…

Prof. Dr. Yücel Acer (@rektoracer) / X

Prof. Dr. Yücel ACAR & Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Uluslararası hukukun ve bu bağlamda Birleşmiş Milletler’in (BM) etkin işlemediğine, uluslararası adaletin sağlanamadığına dair eleştirilerin günümüzde yoğunluk kazanmasının önemli nedenlerinin en başında İsrail’in eylemleri gelmektedir. İsrail’in kuruluşundan beri Filistin’i Filistinsizleştirerek hiç olmazsa Filistin topraklarının tamamında bir İsrail devleti oluşturmaya ve bir Filistin devletinin kurulmasını da önlemeye yönelik eylemleri, yakın dönemde hukuk kurallarının ihlali adına şok edici düzeyde pervasızlaşmış durumda. Öyle ki Gazze’de ve aynı zamanda Batı Şeria’da bir Filistin devleti kurulmasının fiziki unsurlarının tamamı yok edilirken daha geniş çerçevede İsrail içerisinde bir Filistin toplumunun kalmaması için de soykırım dahil her türlü yönteme başvurulduğu açıkça görülebilmektedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kuruluşunun 80. yılında BM Genel Kurulu kürsüsünden, ABD’ye gelmeleri engellenen Filistin temsilcilerinin yokluğuna binaen Filistin adına da konuştuğunu beyan ederek İsrail’in özellikle Gazze’de son iki yıldır gerçekleştirdiği vahşet ve soykırım üzerinden aslında tam bir “hukuk ve adalet manifestosu” ilan etmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında –saldırıların başından beri şahsen vurguladığım önemli bir hukuki gerçeği de dile getirerek– esasen Gazze’de bir savaş olmadığını, tek taraflı saldırılarla bir kıyım gerçekleştirildiğini vurgulamıştır. Hamas, 7 Ekim olayları ve benzeri bahanelerle İsrail saldırganlığı meşru müdafaa kavramıyla meşrulaştırılmaya çalışılmakta, bu temel üzerinden bir manipülasyon stratejisi yürütülerek tek taraflı saldırılarla kısmen veya tamamen yok etme yani bir soykırım gerçekleştirilmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca soykırım eylemlerinden olan tehcir, sürgün ve toplu kıyım eylemlerinin alenen gerçekleştirdiğinin altını da özellikle çizmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fotoğraflarıyla göstererek 21. yüzyılda, 2025’te İsrail’in uyguladığı vahşet ve gaddarlığın bir gerekçesi varmış gibi görmenin vicdani ve hukuki herhangi bir açıklamasının olamayacağını vurgulamış, aslında bu barbarlığın insanlığın bulunduğu ya da bulunması gerektiği düzeyin çok altında olduğunu belirtmiştir. Üstelik bu çağ dışı vahşetin Gazze’de 23 aydır devam edebildiğini belirterek bunun tüm insanlık için bir utanç vesilesi olması gerektiğini ifade etmiş, elleri kolları olmayan bebek ve çocukların Gazze’nin olağan görüntüsü haline gelebildiğini vurgulamıştır. Böylelikle bu vahşet karşısında sessiz kalanların esasen vicdan yoksunluğu çektiklerine de işaret etmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının bir küresel adalet manifestosu olmasını sağlayan vurgulardan birisi de günümüzde çocukların hem silahlı saldırıların hedefi haline getirildiği hem de aç ve ilaçsız bırakılarak öldürüldüğü bir dünyada huzurun olmayacağının altını çizmesidir. Günümüzde vahşet ve saldırganlık görüntülerinin kolayca görüldüğü ve vahşet eylemlerinin kolayca yayılabildiği bir dünyada bu türden bir vahşetin ne vicdanları ne de dünyanın geriye kalanının istikrarını rahat bırakmayacağı açıktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durumun “insanlığın en dip noktaya düştüğünü” gösterdiğini belirterek içinde İkinci Dünya Savaşı vahşetlerinin de bulunduğu son bir asırda insanlığın Gazze’dekine denk bir vahşet görmediğini ifade etmiştir.

Ağır suçları işleyenlerin dahi cezasız kalmasının yani “cezasızlığın” esasen adaletsizliğin temelini oluşturduğu bir gerçektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze’de gerçekleştirilen soykırımın kadrosunun adalet önünde uluslararası hukuka hesap vermelerinin mutlaka temin edilmesi gerektiğinin altını da çizmiştir. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu hakkındaki tutuklama kararında isnat edilen suçlar arasında soykırımın bulunmadığı hatırlandığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısının adaletin oldukça önemli bir ilkesinin bir hatırlatması olduğu daha açık bir şekilde görülmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın soykırımı doğrudan gerçekleştirenlerin adalet önünde hesap vermelerinin sağlanmasının yanı sıra soykırım karşısında sessiz kalınmaması gerektiğini, sessiz kalınmasının dahi bu ağır suçlara ortak olunduğu anlamına geldiğini belirtmesi; işleyemeyen adalet sistemi karşısında en azından uluslararası toplumun vicdanının devreye girerek saldırgana dur demesi gerektiğini vurgulama amacı taşımaktadır.

Aslında uluslararası toplumun vicdanının kendisini önemli oranda göstermeye başladığını söylemek de mümkündür. Asıl zafiyetin belli devletler bağlamında liderler düzeyinde olduğu açıkça görülmektedir. Tam da bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan liderlere hitaben “Gün insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür. Halklarınız Gazze’deki barbarlığa tepki gösterirken gelin sizler de adım adım cesaretinizi gösterin” diyerek liderler düzeyindeki zafiyetin altını üslubunca çizmiştir.

Bu konuşmayı bir adalet manifestosu yapan önemli yaklaşımlardan biri de “Güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu bir sistem kurulana kadar ‘Dünya 5’ten büyüktür’ demeye devam edeceğiz” cümlesi olmuştur. Bu yaklaşım bir yandan mevcut BM sisteminin tümden terk edilmese bile ciddi oranda değiştirilmesi, özellikle BM Güvenlik Konseyi yapısı ve işleyişinin düzeltilmesi gerektiğini vurgularken diğer yandan adil işleyen, haksızı cezalandıran ve haklının hakkını teslim eden bir hukuk-adalet sistemi kurulmasının elzem olduğunu belirtmektedir.

Uluslararası hukukun da temel ilkeleri haline gelmiş insani ilkelerin sıkı sıkıya korunup uygulanması ve bu ilkeleri ihlal edenlerin cezasız kalmamasının sağlanması yani haklının güçlü olduğu bir sistemin kurulması ilkeleri günümüzde ve gelecekte uluslararası toplumun esas gündemi olmalıdır. İsrail’in son zamanlarda özellikle Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılar ve kıyımlar mevcut temel hukuk ilkelerinin ağır ve sistematik bir şekilde ihlal edildiğini göstermektedir. Buna karşılık uluslararası sistemin bu saldırganlığı ve insani kıyımları durduramaması onun işlevsizliğini gözler önüne sermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması ise mevcut sistemin kapsamlı bir şekilde reforme edilmesi ve adaletin etkin biçimde işlemesine imkan veren temel ilkelerin belirlenmesi açısından bir “küresel adalet manifestosu” niteliğindedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.