enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:57 Uygun koşullarda yapılması önemli
00:48 Türkiye’de her 100 bin kadından 43’ü meme kanseri tanısı alıyor…
00:46 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu Konuşması: Bir Küresel Adalet Manifestosu
00:39 Kazakistan’da Türk Yönetmen Cenk İZGÖREN’in, Uzun Metrajlı filmi “Rayların Ötesinde” dereceye girdi…
00:33 Yorum: Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi
00:32 Erdoğan, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gazze’nin yeniden inşa sürecinde “laf değil icraat zamanı” vurgusuyla İslam dünyasına çağrıda bulundu…
00:31 Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul’u BM Merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz
00:25 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’den “YILDIRIM-2025 Seferberlik Tatbikatına” büyük bir destek…
00:22 Televizyon kanalı TELE1’in sahibi olan ABC Radyo Televizyon ve Dijital Yayıncılık AŞ TMSF’ye devredildi…
00:21 (UİB) Koordinatör Başkanı Çelik, “Otomotiv endüstrisinde tarihinde en yüksek ihracat rakamına ulaşıldı”
00:21 CHP’nin kurultay davasında ret kararı çıktı
00:15 Rus petrolüne yaptırımlar barışın anahtarı olur mu?
00:14 Ukrayna-Rusya Savaşı Tekrar Masada
00:09 500 bin sosyal konut projesinin detayları belli oldu
00:06 RTÜK Başkanlığı’na Mehmet Daniş seçildi
12:24 İsrail güne bu haberle uyandı: Trump Netanyahu’yu s******
09:33 Web Panel | Türkiye’nin Körfez Vizyonu: Yeni Dönemde Diplomasi, Ekonomi ve Güvenlik
09:26 TUSAŞ’ta yaşanan terör saldırısının üzerinden 1 yıl geçti. TUSAŞ Şehitleri, Ankara’da kabirleri başında dualarla anıldı.
08:26 Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Birinci Türkoloji Kurultayı’nın 100. yılı için kararname imzaldı.
00:57 ‘Yüzyılın Konut Projesi’nde ayrıntılar bugün belli olacak
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Ürdün Saldırısı ve Biden’ın Tercihleri

Ürdün Saldırısı ve Biden’ın Tercihleri
2 Şubat 2024
41
A+
A-

TRT TÜRK yeni banner

Ürdün’deki bir Amerikan üssüne düzenlenen saldırıda üç askerin hayatını kaybetmesi hâlihazırda devam eden ‘düşük yoğunluklu’ bölgesel savaşın şiddetinin artacağının habercisi görünüyor. Amerikan basını 17 Ekim’den beri bölgedeki Amerikan güçlerine 165 civarında saldırı olduğunu ancak Ürdün saldırısına kadar can kaybı yaşanmadığını haberleştirdi. Irak İslami Direnişi örgütünün İsrail’in Gazze’deki saldırılarına cevap olarak…

Kadir ÜSTÜN, SETA Washington D.C. Koordinatörü

Ürdün’deki bir Amerikan üssüne düzenlenen saldırıda üç askerin hayatını kaybetmesi hâlihazırda devam eden ‘düşük yoğunluklu’ bölgesel savaşın şiddetinin artacağının habercisi görünüyor. Amerikan basını 17 Ekim’den beri bölgedeki Amerikan güçlerine 165 civarında saldırı olduğunu ancak Ürdün saldırısına kadar can kaybı yaşanmadığını haberleştirdi. Irak İslami Direnişi örgütünün İsrail’in Gazze’deki saldırılarına cevap olarak gerçekleştirdiğini açıkladığı İHA saldırısı, metodu, gerçekleştirildiği yer ve ölümcül sonucu itibariyle bölgesel çatışmada yeni bir aşama anlamına geliyor. İsrail’in Gazze operasyonlarının devamı ve Hizbullah’a karşı saldırılarının artması Amerikan güçlerinin de daha fazla doğrudan hedef alınması sonucunu doğurarak bölgesel çatışmanın şiddetlenmesini sağlayacaktır.

İHA saldırısının Amerikan üssünün hava savunma sistemlerine yakalanmaması bölgedeki İran yanlısı milis gruplarının hem düşük maliyetli hem de oldukça sofistike yöntemler kullanabildiğini gösteriyor. Saldırıyı gerçekleştiren İHA’nın üsse dönmekte olan bir Amerikan İHA’sını takip ettiği için düşman olarak algılanmadığı belirtiliyor. Ayrıca İHA’nın çok alçaktan uçması hava savunma sistemine yakalanmadan saldırıyı gerçekleştirmesini sağlamış görünüyor. Amerikan güçlerinin bu kadar düşük maliyetli operasyonlar karşısında savunmasız kalabileceğini gösteren saldırı, İran yanlısı grupların asimetrik yöntemlere daha da ağırlık vermesi sonucunu getirebilir.

SERT CEVAP BASKISI

Başkan Biden Ürdün saldırısına sert cevap verileceğini ancak bunun ne zaman ve nerde olacağına kendilerinin karar vereceğini söyledi. Saldırının Ürdün’de gerçekleşmesi İran yanlısı grupların bölgedeki Amerikan güçlerinin hepsine ulaşabileceği mesajını taşıyor. Bu tür gruplar birkaç aydır Irak ve Suriye’de saldırılarına devam ediyordu ancak bunlar bir ağır yaralı dışında ölümcül sonuçlar doğurmamıştı. Bu yüzden de Amerika’nın verdiği cevaplar daha düşük seviyeli olmuştu. Ürdün saldırısı sonrasında ise Biden’a şiddetli bir cevap verme baskısı oluşmuş durumda.

Saldırı seçim yılına giren Amerika’da iç siyasetin de malzemesi oldu. Başkan adayı Trump Biden’ı sorumlu tutarak İran’la yapılan esir takası anlaşmasına göndermede bulundu. Yönetimin İran’a milyarlarca dolar vererek cesaretlendirdiğini savunan Trump 3. Dünya savaşının eşiğindeyiz gibi abartılı ifadeler kullandı. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham de doğrudan İran’a saldırılması çağrısında bulundu. Biden yönetiminin 7 Ekim saldırılarından beri İran’a bölgesel bir savaş istemediği mesajını vermesine rağmen, İran’ın vekil güçlerinin saldırılarının artarak devam etmesi sert bir cevap verme baskısını artırıyor.

NETANYAHU’NUN HESABI TUTAR MI?

Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı Hizbullah ve diğer İran yanlısı grupları içine alacak şekilde genişleterek Amerika’yı İran’la bölgesel savaşın içine sokma planının belli bir oranda başarılı olduğunu söylemek mümkün. İran yanlısı güçlerin Irak, Suriye ve Yemen’deki saldırılarına şimdi de Ürdün’ün eklenmesi, Amerikan güçlerinin İran’la dolaylı bir bölgesel çatışmanın zaten içinde olduğunu gösteriyor. Biden yönetimi İran’a doğrudan savaş istemediği sinyali vermekte ısrar etse de bölgesel savaş dinamiklerini belirlemekte Washington’un tercihlerinden çok İsrail operasyonlarının daha etkili olduğunu gösteriyor.

Bu bağlamda Biden yönetimi İran’la kontrollü çatışmanın kendi istemese de kontrolden çıkması riskiyle karşı karşıya. Yönetimin İsrail’e Gazze’de ateşkes çağrısı yapmayı ısrarla reddetmesi bunun hem iç siyasi maliyetine hem de Ortadoğu’daki askeri kayıplara katlanması sonucunu doğuruyor. İran’la çatışmadan kaçınma politikasının etkin olabilmesi için Biden’ın Netanyahu’ya baskı yapması gerekiyor. Bu baskı gerçekleşmedikçe Netanyahu hükümeti böyle bir fırsatı bir daha bulamayacağını hesap ederek bölgesel savaşı körüklemeye devam ediyor. İran ise İsrail’in oynadığı bu oyunda kendi üzerine düşen rolü oynamaktan çekinmiyor zira Şii milis grupların şiddet sarmalını artırması Amerikan politikasının daha da sertleşmesini sağlıyor.

Biden yönetimi seçim senesinde İran’la şiddeti artan bölgesel savaşı yönetmekte zorlanacak. Savaş dinamiklerinin İsrail ve İran’ın tercihleri tarafından belirleniyor olması, Washington açısından önemli bir açmaz teşkil ediyor. Biden ne İsrail’e politika değiştirmesini sağlayacak seviyede bir baskı yapmayı ne de İran’a bölgesel çatışmayı kontrolden çıkaracak bir cevap vermeyi göze alabiliyor. Biden İran’ın vekilleri üzerinden çok düşük maliyetli saldırılar düzenleyerek Amerikan güçlerine kayıp verdirmesi ve Husilerin Kızıldeniz ticaretinin maliyetini çok yükseltmesi karşısında acziyet görünümünden kurtulmak isteyecektir. Bunun için ya bu güçleri caydırabilecek sertlikte yüksek maliyetli askeri bir cevap ya da Netanyahu’nun oynadığı oyunu bozacak bir siyasi strateji üretmesi gerekiyor. Bugün görünen manzara, Biden’ın oyun değiştirici bir adım atmaktansa bu iki politika tercihi arasında sıkışmayı tercih edeceğini gösteriyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.