enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
13:12 Bayram sofralarında dengeli beslenmenin püf noktaları
12:14 AURA & İPA Yaz Akademisi 2025 başvuruları başladı
11:44 Hollanda’da yapılacak olan seçimlerde gözler, Türk ve diğer yabancı asıllı seçmenlerde…
11:15 UHA/  İnternational News Agency’na bayramın 1. günden yansımalar!
09:56 Nizip Ticaret Odası’nın tescil ettirdiği ‘Nizip Zeytinyağı’, uluslararası kalite platformunda zirveye ulaştı!
09:32 Etki Odaklı Sohbetler’in beşinci bölümünde sivil toplumun öncü ismi İbrahim Betil konuk oldu
09:32 Kocaeli Milletvekili Gergerlioğlu, “Filistin dostları, Derince Safiport Liman’ında katil İsrail’le ticarete dur” dedi!
09:10 Bulgaristan Türkleri, FUEN TAG 11. Yıllık Toplantısı’na ev sahipliği yaptı
08:39 Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Bulut, “Yeni Yatırım Teşvik Sistemi Yatırım ortamını yeniden canlandıracak”
08:29 Tiyatro Kooperatifi’nden yaz boyu dayanışma: “Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmıyoruz” kampanyası başlıyor! 
08:09 Teknik Direktör Hikmet Karaman’dan Moldova’nın Zimbru Chişinau takımına veda
10:30 Ermenistan Başbakanı Paşinyan’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bayram telefonu
10:16 Beykoz Belediyesi iddianamesi kabul edildi
10:05 Ana Yol Partisi Genel Başkanı Karakurt: “Lozan Türkiye’nin Tapusudur, Bu Kapıyı Aralamaya Kimsenin Hakkı Yok”
09:47 WWF-Türkiye ve Salt’tan Suya Adanmış Bir Buluşma: Büyük Menderes’in Hikâyesi 11 Haziran’da Salt Beyoğlu’nda
09:46 CHP Genel Başkanı Özel hakkında soruşturma başlatıldı
09:31 Bakan Yerlikaya: Bayramlar bizi sevdiklerimize kavuşturmak içindir, ayırmak için değil
09:19 Geleceği korumanın yolu suyu doğru yönetmekten geçiyor
09:16 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘Dünya Çevre Günü’ mesajı
09:04 Çelik’ten Özel’e tepki: Devlet kurumlarının tehdit ve hakaret diliyle hedef alınmasına müsaade etmeyiz
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Hollanda’da yapılacak olan seçimlerde gözler, Türk ve diğer yabancı asıllı seçmenlerde…

Hollanda’da yapılacak olan seçimlerde gözler, Türk ve diğer yabancı asıllı seçmenlerde…
7 Haziran 2025
8
A+
A-

* Yabancı kökenliler, artık zaman kaybı ve hayal peşinde koşmayı bırakıp, ciddi bir siyasi hamle yapmak zorundadır: DENK Partisi’ne destek verilmelidir.

* Irkçı ve faşist eğilimleriyle bilinen Wilders destekli koalisyonun düşmesiyle birlikte, Hollanda’daki siyasi gündem yeniden alev aldı. Hükümetin çöküşü sürpriz değilken, gözler şimdi Türkler ve diğer yabancı kökenlilerin oy tercihlerine çevrildi.

* Tam da bu noktada, bilinçsizce sahneye çıkan ve “kendi kendine gelin güvey” olan adaylar türemeye başladı.

(Haberin Hollandacası en altta.
Nederlandse versie van het nieuws is onderaan)

* Detayı bültenimizde!…

(Haberin Hollandacası en altta.
Nederlandse versie van het nieuws is onderaan)

UHA/  İnternational News Agency


İlhan KARAÇAY yazdı:

HOLLANDA, 07 HAZİRAN 2025 – Hollanda’da, yaklaşık bir yıl önce sancılı ve zoraki bir şekilde kurulan Wilders destekli hükümetin çok da uzun ömürlü olmayacağı belliydi. Bu çöküşü “Ben demedim mi?” edebiyatına sarmadan geçip, doğrudan konunun özüne girmek gerekiyor.

Bu düşüşün nedenlerine takılmadan, şimdi esas meseleye odaklanmalıyız: Yeni hükümetin kurulmasına yönelik seçimlerde Türkler ve diğer yabancı kökenliler ne yapmalı?

DENK Partisi, “Ankara’nın uzun kolu” gibi sığ yaftalara rağmen, şu an mecliste üç sandalye ile temsil ediliyor. Ancak bu sayı artırılmalı, en az 4 sandalye hedeflenmeli. Bunun için stratejik bir seferberlik şart.

Geçmiş seçimlerde açıkça çağrıda bulunmuştum: “Oyunuzu DENK Partisi’ne verin!
Bu çağrımı bugün daha güçlü bir iradeyle yineliyorum. Çünkü DENK, dört sandalyeyi garantilerse, olası bir koalisyon hükümetinde yer alma ve hatta bakan çıkarma şansına sahip olabilir.

Muhalefette olmalarına rağmen, DENK milletvekillerinin sesleri Hollanda parlamentosunda en gür çıkan sesler arasında. Özellikle parti lideri Stephan van Baarle’nin, Wilders’e karşı yaptığı etkileyici çıkışlar sadece göçmenleri değil, Hollandalı seçmenleri de etkilemiş durumda.

Bu seçimlerde güçlü bir DENK performansı sergilenirse, partinin kurulacak koalisyon hükümetinde yer alması sürpriz olmayacaktır.

BİLİNÇSİZ YAKLAŞIMLAR…

***********************************
Sahin YILDIRIMSahin YILDIRIM   • 1eGeverifieerd • 1eAlgemeen Directeur I Internationale Betrekkingen | Migratiegeschiedenis I Interculturele pionier | Onderwijs IAlgemeen Directeur I Internationale Betrekkingen | Migratiegeschiedenis I Interculturele pionier | Onderwijs I13 u •

Even voorstellen: de nieuwe minister van Asiel en Migratie van Nederland. 😉
Voorlopig is het nog slechts een droom — maar je weet het nooit, hè?
Eén ding kan ik je nu al beloven: ik zou het in ieder geval beter doen dan hashtag#Faber en haar voorgangers.
Als dit bericht meer dan 2.100 keer wordt geliket en gedeeld, dan ga ik serieus overwegen om hier écht werk van te maken. Dus: laat van je horen, deel, like, en wie weet…

*****************************************************************************

ÇEŞİTLİ ATRAKSİYONLAR ORTAYA ÇIKACAK

Şaşırtıcı ama gerçek: Seçim döneminin yaklaşmasıyla birlikte siyasete dair ilginç çıkışlar da gündeme oturdu. Bunların başında, LinkedIn’de yaptığı paylaşımla dikkat çeken Şahin Yıldırım geliyor.

Yıldırım, adeta sosyal medyayı referans alarak, “Eğer bu paylaşım 2.100 beğeni alırsa, ben de İltica ve Göç Bakanlığı’na talibim” dedi. Bu çağrı kısa sürede etkileşim topladı, ama aynı zamanda büyük bir tartışmayı da beraberinde getirdi.

Yapmış olduğu organizasyonlarından sitayişle söz ettiğim ve çokça yayınladığım Şahin Yıldırım’ın, Likedln’de yayınladığı yukarıdaki bildiri beni çok şaşırttı.
Zira gerçek şu: Bir kişi, 2.100 beğeni ile Bakan olamaz!
Hollanda’da siyasi partiler, aday olmak isteyenlerden 2100 imza toplamasını şart koşmaz. Hollanda’da siyasi partiler, aday listelerini kendi iç prosedürlerine göre belirler ve adaylık için belirli bir imza sayısı toplama zorunluluğu bulunmamaktadır.

Şahin Yıldırım’ın LinkedIn’de yaptığı “2100 beğeni alırsam bakanlığa adayım” şeklindeki paylaşımı, resmi bir adaylık süreciyle ilgili değildir. Bu tür bir ifade, sembolik veya mizahi bir dil kullanımı olarak değerlendirilebilir ve gerçek bir siyasi adaylık süreciyle uyumlu değildir.

Hollanda’da Bakanlık pozisyonları, genellikle koalisyon hükümetleri tarafından belirlenir ve bu pozisyonlara atanacak kişiler, ilgili partilerin önerisi ve koalisyon anlaşmaları çerçevesinde seçilir. Bu süreç, sosyal medya beğenileriyle değil, siyasi partilerin iç dinamikleri ve koalisyon görüşmeleriyle şekillenir.

Sonuç olarak, Şahin Yıldırım’ın paylaşımı resmi bir adaylık süreciyle ilgili olmayıp, daha çok dikkat çekmek veya kamuoyunda tartışma yaratmak amacıyla yapılmış bir ifade olmalıdır.

BAKANLIK, BEĞENİYLE DEĞİL, LİYAKAT İLE VERİLİR!

Şahin Yıldırım’ın mutlaka bilmesi gereken bir şey var: Hollanda’da Bakanlar doğrudan halk tarafından seçilmez. Meclise girmeleri gerekmez. Bir kişinin Bakan olabilmesi için ya koalisyon kuran partilerden birinin önerisi gerekir ya da kabine dışından, uzmanlığı ve tecrübesiyle bir isim olarak davet edilmesi gerekir.

Bu duruma verilecek en somut örnek: D66 partisinin önerisiyle, milletvekili olmayan Günay Uslu’nun Devlet Bakanı yapılmasıdır. Uslu’nun siyasi bir geçmişi yoktu. Ancak akademik birikimi, kültürel donanımı ve alanındaki uzmanlığı sayesinde bu göreve getirildi. D66, Uslu’da bir vizyon ve potansiyel görerek ona güven duydu.

Peki, Şahin Yıldırım bu düzeyde bir etkiye, donanıma ve kamuoyunda karşılığı olan bir vizyona sahip mi?

Şahin Yıldırım’ın bilinirliği; organize ettiği bazı yerel etkinlikler, alınan sübvansiyonlarla yürütülen sosyal faaliyetler ve zaman zaman göçmen karşıtı açıklamalara verdiği tepkilerle sınırlı. Ancak ortada ne siyasi bir tecrübe, ne parti içi görev geçmişi, ne de somut kamu politikalarına dair katkı var.

Eleştiri yapmak her vatandaşın hakkıdır. Ancak kamu görevine talip olmak, hele ki Bakanlık gibi önemli bir pozisyonu istemek; ciddi bir hazırlık, bilgi, vizyon ve güven ister.

SOSYAL MEDYA POPÜLİZMİ İLE SİYASET CİDDİYETİ BAĞDAŞMAZ

Hollanda gibi güçlü demokratik geleneklere sahip ülkelerde, siyasetin temeli kurumsallıktır. Sosyal medya üzerinden beğeni toplamaya dayalı “adaylık” çıkışları, siyaseti sulandırmakta, ciddiyetini gölgelemektedir. Bu nedenle Şahin Yıldırım’ın “Bakanlık” çıkışı, bir niyetin ötesine geçememekte; en hafif tabirle “kendi kendine gelin güvey olma” olarak değerlendirilmektedir.

Toplumun, özellikle göç politikaları gibi karmaşık ve önemli meselelerde; daha nitelikli, çözüm odaklı ve vizyoner yaklaşımlara ihtiyacı vardır. Yıldırım’ın paylaşımı ise, dikkat çekici olmak dışında, bu ihtiyaçlara gerçek bir yanıt verememektedir.

SİYASET, SADECE ELEŞTİRİ DEĞİL, ÇÖZÜM VE SORUMLULUK DEMEKTİR

Siyaset sahnesi, yalnızca laf söyleyenleri değil, taşın altına elini koyanları hak eder. Şahin Yıldırım’ın neyi temsil ettiği, nasıl bir çözüm önerdiği, hangi gelecek vizyonuna sahip olduğu henüz bilinmiyor.

Oysa, Günay Uslu örneğinde olduğu gibi, siyasi partiler toplum içinden gerçekten nitelikli, uzman ve vizyon sahibi isimleri bulup ön plana çıkarabilir. Bu değer, sosyal medyada alınan beğenilerde değil, gerçek hayatta yaratılan katkılarda saklıdır.

İşte bu yüzden, hayal yerine gerçekçi çözümler ve tecrübe temelli adaylıklar önem kazanıyor. Hollanda’daki yabancı kökenli seçmenlerin artık neyi tercih edeceğini iyi düşünmesi gerekiyor.

Oyunuzu sadece kimliğinize değil, geleceğinize verin. Oyunuzu DENK’e verin.

*********************************************************************************************************

BİJ DE AANKOMENDE VERKİEZİNGEN İN NEDERLAND ZİJN DE OGEN GERİCHT OP TURKSE EN ANDERE STEMGERECHTİGDEN MET EEN MİGRATİEACHTERGROND…

Mensen met een migratieachtergrond moeten stoppen met tijdverspilling en dagdromen, en een serieuze politieke stap zetten: er moet steun worden gegeven aan de DENK-partij.

Met de val van de door Wilders gesteunde coalitie, bekend om haar racistische en fascistische neigingen, is de politieke agenda in Nederland opnieuw opgelaaid. Hoewel de val van de regering geen verrassing was, is de aandacht nu gericht op de stemkeuze van Turken en andere mensen met een migratieachtergrond.

Precies op dit punt zijn er kandidaten opgedoken die zonder bewustzijn op het toneel verschijnen en zichzelf overschatten.


Geschreven door İlhan KARAÇAY:

Het was al duidelijk dat de ongeveer een jaar geleden moeizaam gevormde, door Wilders gesteunde regering geen lang leven beschoren zou zijn. In plaats van te zeggen “Ik zei het toch”, moeten we direct tot de kern van de zaak komen.
Zonder stil te staan bij de oorzaken van deze val, moeten we ons nu richten op de hoofdzaak: wat moeten Turken en andere mensen met een migratieachtergrond doen in de komende verkiezingen voor de vorming van een nieuwe regering?

De DENK-partij, ondanks oppervlakkige etiketten zoals “de lange arm van Ankara”, is momenteel met drie zetels vertegenwoordigd in het parlement. Maar dit aantal moet worden verhoogd – minstens vier zetels zouden het doel moeten zijn. Daarvoor is een strategische mobilisatie nodig.

In eerdere verkiezingen heb ik openlijk opgeroepen: “Geef je stem aan DENK!”
Vandaag herhaal ik die oproep met nog meer overtuiging. Want als DENK vier zetels weet te behalen, kan de partij mogelijk deelnemen aan een coalitieregering en zelfs een minister leveren.

Ondanks hun oppositierol behoren de DENK-Kamerleden tot de luidste stemmen in het Nederlandse parlement. Vooral partijleider Stephan van Baarle heeft met zijn indrukwekkende optredens tegen Wilders niet alleen migranten, maar ook Nederlandse kiezers weten te imponeren.
Als DENK bij deze verkiezingen een sterke prestatie levert, zou deelname aan een toekomstige coalitieregering geen verrassing zijn.

ONBEWUSTE BENADERINGEN…

***********************************
Sahin YILDIRIMSahin YILDIRIM   • 1eGeverifieerd • 1eAlgemeen Directeur I Internationale Betrekkingen | Migratiegeschiedenis I Interculturele pionier | Onderwijs IAlgemeen Directeur I Internationale Betrekkingen | Migratiegeschiedenis I Interculturele pionier | Onderwijs I13 u •


Even voorstellen: de nieuwe minister van Asiel en Migratie van Nederland. 😉
Voorlopig is het nog slechts een droom maar je weet het nooit, hè?
Eén ding kan ik je nu al beloven: ik zou het in ieder geval beter doen dan hashtag#Faber en haar voorgangers.
Als dit bericht meer dan 2.100 keer wordt geliket en gedeeld, dan ga ik serieus overwegen om hier écht werk van te maken. Dus: laat van je horen, deel, like, en wie weet…
*****************************************************************************

VERSCHILLENDE ATTRACTIES ZULLEN VERSCHIJNEN

   Opmerkelijk maar waar: nu de verkiezingsperiode nadert, duiken er opvallende politieke uitingen op. Een daarvan komt van Şahin Yıldırım, die aandacht trok met een bericht op LinkedIn.
Yıldırım zei letterlijk: “Als deze post 2.100 likes krijgt, stel ik me kandidaat voor het ministerie van Asiel en Migratie.” Deze oproep kreeg snel interactie, maar veroorzaakte ook veel discussie.
Hoewel ik eerder lovend heb geschreven over de evenementen die Şahin Yıldırım organiseerde, verbaasde zijn bericht op LinkedIn mij zeer.
De waarheid is immers: niemand wordt minister door 2.100 likes te krijgen!

In Nederland is het niet vereist dat politieke partijen van hun kandidaten verlangen 2.100 handtekeningen te verzamelen. Partijen bepalen hun kandidatenlijsten via hun eigen interne procedures, en er is geen verplichting om een bepaald aantal handtekeningen in te zamelen.

Yıldırım’s bericht “Als ik 2.100 likes krijg, stel ik me kandidaat als minister” op LinkedIn is dus geen officieel onderdeel van een kandidaatstellingsproces. Zo’n uitspraak kan als symbolisch of humoristisch worden opgevat en is niet in overeenstemming met een werkelijk politiek proces.

In Nederland worden ministersposten doorgaans toegekend binnen coalitieregeringen. De personen die voor zulke functies worden voorgedragen, worden geselecteerd op basis van voorstellen van de betrokken partijen en coalitieafspraken. Dit proces wordt bepaald door politieke dynamiek, niet door likes op sociale media.

Concluderend: het bericht van Şahin Yıldırım betreft geen officieel kandidaatstellingsproces, maar lijkt eerder bedoeld om aandacht te trekken of een publiek debat te ontlokken.

**********************************************************************
Sahin YILDIRIMSahin YILDIRIM   • 1eGeverifieerd • 1eAlgemeen Directeur I Internationale Betrekkingen | Migratiegeschiedenis I Interculturele pionier | Onderwijs IAlgemeen Directeur I Internationale Betrekkingen | Migratiegeschiedenis I Interculturele pionier | Onderwijs I13 u •


Even voorstellen: de nieuwe minister van Asiel en Migratie van Nederland. 😉
Voorlopig is het nog slechts een droom maar je weet het nooit, hè?
Eén ding kan ik je nu al beloven: ik zou het in ieder geval beter doen dan hashtag#Faber en haar voorgangers.
Als dit bericht meer dan 2.100 keer wordt geliket en gedeeld, dan ga ik serieus overwegen om hier écht werk van te maken. Dus: laat van je horen, deel, like, en wie weet…

********************************************************************

VERSCHILLENDE STUNTS ZULLEN OPMERKELIJK ZIJN

  Het klinkt ongelooflijk, maar is waar: met de verkiezingen in aantocht verschijnen er allerlei opmerkelijke politieke initiatieven. De meest opvallende komt van Sahin Yıldırım, die de aandacht trok met een post op LinkedIn.
Yıldırım verklaarde feitelijk: “Als deze post 2.100 likes krijgt, dan stel ik me kandidaat als minister van Asiel en Migratie.” Deze oproep kreeg snel veel aandacht, maar leidde ook tot een brede discussie.
De waarheid is simpel: niemand wordt minister op basis van likes!

MINISTERSCHAP WORDT NIET BEPAALD DOOR LIKES, MAAR DOOR KWALIFICATIES!

Sahin Yıldırım moet zich realiseren dat ministers in Nederland niet rechtstreeks door het volk worden gekozen. Ze hoeven geen lid van de Tweede Kamer te zijn. Om minister te worden, moet je worden voorgedragen door een coalitiepartij of van buitenaf als expert worden uitgenodigd.

Het duidelijkste voorbeeld hiervan is Günay Uslu, die op voorstel van D66, zonder lid te zijn van de Kamer, tot staatssecretaris werd benoemd. Ze had geen politieke achtergrond, maar dankzij haar academische kennis, culturele bagage en expertise werd ze geschikt bevonden. D66 zag in haar visie en potentieel.
Heeft Sahin Yıldırım een vergelijkbare impact, kennis of publieke visie?

Zijn bekendheid beperkt zich tot enkele lokale evenementen, gesubsidieerde sociale projecten en reacties op migratiekritische uitlatingen. Maar politieke ervaring, partijfuncties of tastbare bijdragen aan beleid ontbreken.
Iedere burger mag kritiek uiten. Maar het claimen van een publieke functie, zeker een ministerschap, vereist serieuze voorbereiding, kennis, visie en vertrouwen.

SOCIALE MEDIA-POPULISME PAST NIET BIJ SERIEUZE POLITIEK
In een land als Nederland met sterke democratische tradities is politiek gebaseerd op institutionele structuren. Kandidaatstelling op basis van likes ondermijnt de ernst van de politiek.
Daarom wordt Yıldırıms “minister”-ambitie niet serieus genomen; het wordt als luchtfietserij gezien.
De samenleving, vooral op het gebied van complexe thema’s zoals migratie, heeft behoefte aan gekwalificeerde, oplossingsgerichte en visionaire benaderingen. Yıldırıms bericht trekt aandacht, maar biedt geen echte oplossingen.

POLITIEK BETEKENT NIET ALLEEN KRITIEK, MAAR OOK OPLOSSING EN VERANTWOORDELIJKHEID
De politieke arena verdient mensen die niet alleen praten, maar ook handelen. Wat Yıldırım precies vertegenwoordigt, welke oplossingen hij voorstelt en welke toekomstvisie hij heeft, is nog onbekend.
Zoals het voorbeeld van Günay Uslu laat zien, kunnen politieke partijen echte deskundigen uit de samenleving naar voren schuiven. Die waarde schuilt niet in likes, maar in bijdragen aan de samenleving.
Daarom zijn realistische oplossingen en ervaring cruciaal. Migranten in Nederland moeten goed nadenken over hun keuze.
Stem niet alleen op je identiteit, stem voor je toekomst. Stem op DENK.

ETİKETLER: , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.