enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:57 TRT1’in sevilen dizisi Mehmed: Fetihler Sultanı’n Halid Bin Velid karakterini canlandıran Alexander Uloom, Hollywood’un yükselen yıldızı…
00:56 Bakan Fidan: Bölge ülkeleriyle ortak güvenlik konusunu masaya yatırmalıyız
00:45 “Dostluk Denizi” adıyla Doğu Akdeniz’de Türkiye-Mısır ortak deniz tatbikatı düzenlenecek.
00:45 Özbekistan Eski Dışişleri Bakanı ve Şanghay İşbirliği Örgütü Eski Genel Sekreteri Vladimir Norov,’dan TUDPAM’a özel açıklama..
00:38 SPD Başkanı Yıldız : Sulamada enerji maliyeti sorunu güneş enerjisi ile çözülebilir
00:35 Etki Odaklı Sohbetler’in konuğu Semtpati Vakfı Genel Müdürü Ece Ünver oldu
00:31 Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Başkanı Trump ile görüşecek
00:31 Kosova’dan Mektup Var!
00:27 Türkiye’nin Potansiyeli ve Siyasetin Orta Vadeli Geleceği
00:18 Türkiye-İtalya-Libya Zirvesi: Jeostratejik Denklemde İş Birliği
00:17 Aon, Formula 1 takımı Scuderia Ferrari HP’nin sponsoru oldu
00:08 “Filenin Efeleri” A Milli Erkek Voleybol Takımı, 2025 Dünya Şampiyonası son 16 turunda bugün Hollanda ile çeyrek final mücadelesi verecek.
00:04 Uyku bozuklukları Alzheimer hastalığının oluşumunda önemli bir faktör
00:01 Gençlerimizin geleceğinden endişe etmeyelim: Z Kuşağı gençlerimiz daha atik, cesur! …
20:30 Dünyada ve Türkiye’de Yükselen Spor branşının adı ” PİCKLEBALL “
10:00 Türkiye’de Ulaşım Sistemlerinin Gelişimi
00:44 Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’e katılacağını duyurdu.
00:37 Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025’in ikinci döneminde 28 projeye 7 milyon 375 bin lira destek sağladı.
00:37 GSG Impact Mütevelli Heyeti Toplantısı Londra’da Gerçekleşti
00:34 “Bugünkü Konjonktürde Uygur Sorunu” çalıştayı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Göçün Siyaseti ve Seçimsiz Dönem

Göçün Siyaseti ve Seçimsiz Dönem
27 Temmuz 2024
10
A+
A-

TRT TÜRK yeni banner

Önümüzdeki dönemde seçimsiz dört yıl var. Seçim yılı yaklaştıkça, sonuçlara etki eden konuların çözümü zorlaşır. Dolayısıyla, siyasetin en önemli gündemlerinden biri sığınmacı soruna çözüm arayışları olmalıdır. Bu sorunun insani ve rasyonel zeminde, farklı çözüm arayışlarını konuşmak ve tartışmak gerekir. Çözümü değil, siyasetini konuştuğunuzda sahadaki gerçeklik ikinci planda kalır.

Nebi Miş | Yazar | Kriter Dergi

Doç. Dr. Nebi MİŞ & SETA Genel Koordinatörü ve Siyaset Araştırmaları Direktörü

Batılı demokrasilerde seçim kampanyalarını son yıllarda nerdeyse göç ve göçmen karşıtlığı belirliyor. Yıllar içinde, yabancı ve İslam düşmanlığı, mülteci karşıtlığı birbirini besleyecek şekilde araçsallaştırıldığı için önce bir toplumsal taban oluşturuldu. Ardından da etki-tepki iklimde, siyaset bu konu üzerinden ayrıştırıldığı için karşıtlıklar ve kutuplaşmalar bir birini besledi. Önce göçmen karşıtlığını merkeze alan radikal tematik partiler, merkez siyasetle bu konu üzerinden siyasi mücadeleye girdiler. Göçmenleri güvenlikleştirerek siyasi sonuç elde ettiler. Ardından da merkez siyasetleri kendi söylemlerine çekerek, göçün siyasetini ve seçim sonuçlarında belirleyiciliğini yükselttiler. Bir ülkede başarılı olan göçmen karşılığı çığ etkisiyle diğer ülkeler tarafından kopyalandı ve sonuçta merkez siyasetler bile bu konuya teslim oldu. Bu yıl içinde yapılan Avrupa Parlamentosu, Fransa ve İngiltere’de yapılan seçim kampanyalarının en önemli gündemi mültecilerdi. Seçim sonuçlarının üzerinde yabancı ve göç karşıtlığının etkisinin giderek arttığı bir kez daha görüldü.

Devam eden ABD seçim kampanyasının da en önemli gündemden biri, göç ve mülteci karşıtlığı. Trump, yasadışı göçmenleri “onlar insan değil, hayvan” söylemi ile etiketleyerek, seçilmesi halinde önceliğinin bu konu olacağını belirtiyor. Göçmen karşıtlığının siyasetinde, göçmenler gerçekliğinin ötesinde manipülatif ve aşırı yorumlamalarla “tehdit” algısının içerisine yerleştiriliyor, bu konulardaki hassas toplumsal kesimlerin korkuları büyütülüyor. Karşıtlıklar üzerinden artan toplumsal kutuplaşma ikliminde, rasyonel ve insani zeminde tartışılıp sonuç alınabilecek politikalar üretilemiyor. Son yıllarda benzer bir süreç Türkiye’de kopyalanmaya çalışılıyor.

Sığınmacılara yönelik, karşıtlık ve korkular önce manipülatif ve dezenformasyonlarla beslenerek büyütülmüş, ardından da Avrupa’daki göç karşıtlığı siyasetinin benzeri buraya transfer edilmiştir. Kılıçdaroğlu CHP’sinde uzun süre ana gündem yapılan sığınmacı karşıtlığı, her türlü manipülasyon ve üretilmiş sahte içeriklerle bir taban bulunca, sadece bu konu üzerinden tematik siyaset yapan yeni bir partinin kurulması (Zafer Partisi) gecikmemiştir.

Gelinen süreçte, geçtiğimiz haftalarda Kayseri’de yaşanan olaylara benzer şekilde sığınmacıların çok kolay hedef haline getirilebileceği görüldü. Doğrudan ya da dolaylı olarak mültecilerle ilgisi olan her gelişmenin mecrasından saptırılabileceği, manipüle dilerek bir güvenlik sorununa dönüşebileceğini bir kez daha test edildi.

Sahada gerçeklik ne olursa olsun, algılar olgunun önüne geçiyor. Çalıştırdığı tüm işçiler sığınmacı olan bir çiftçi de, sığınmacılar olmasa inşat faaliyetlerinin duracağını belirten bir müteahhit de, sorunun gerçekliği ile çok ilgilenmiyor. Kendi çalıştırdığı sığınmacı hedef haline geldiğinde, farklı bir cümle kurmadan kamusal söylemini düşmanlaştırma üzerine inşa edebiliyor.

Otelinde konaklayan, mağazasından alışveriş yapan, iş yerinde turizm gelirleriyle kazanç sağladığı tüm Arap turistler mülteci gibi kodlandığında, bu konunun muhatabı iş insanı sesini çıkarmadığı için yabancı düşmanlığına su taşıyabiliyor.

Elinde tüm sığınmacı sayıları olmasına rağmen, şehrinde kaç göçmen olduğunu kendisi de tespit edebilecek imkanı olan bir büyükşehir belediye başkanı, üzerinde düşen sorumluluğu bile yerine getirmezken, sayıları manipüle ederek mültecileri kolayca hedef haline getirebiliyor.

Soruna insani ve rasyonel çözüm önerisi sunmak yerine, sorumluluğu hükümetin üzerine attığında buradan bir siyasi kazanç sağlayacağını düşünen muhalefet partisi liderleri de sığınmacı karşıtlığına ve popülist söylemlere savrulmayı bir sorun olarak görmüyor.

Önümüzdeki dönemde seçimsiz dört yıl var. Seçim yılı yaklaştıkça, sonuçlara etki eden konuların çözümü zorlaşır. Dolayısıyla, siyasetin en önemli gündemlerinden biri sığınmacı soruna çözüm arayışları olmalıdır. Bu sorunun insani ve rasyonel zeminde, farklı çözüm arayışlarını konuşmak ve tartışmak gerekir. Çözümü değil, siyasetini konuştuğunuzda sahadaki gerçeklik ikinci planda kalır. Sahadaki gerçeklik; sayılarla, ekonomik yönüyle, bilimsel verilerle, geri dönüş imkanının sınırları ile, kısa orta ve uzun dönemli etki analizleriyle çok katmanlı bir perspektifle ele alınmalıdır. Çözüm de bu gerçekliğin üzerine inşa edilmelidir. Bu konuda dört yıllık seçimsiz dönem fırsat olarak değerlendirilmelidir.

  , , 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.