enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:40 CHP’nin İmralı heyetine üye vermesini kim engelledi?
00:35 Erdoğan: İsrail’in Gazze’de yol açtığı yıkım Filistin’in kalkınma çabalarını asgari 70 yıl geriye götürdü…
00:29 ”Gezi”nin karanlık finansörü! Avrupa’da Soros uyanışı
00:22 “Normal” Bitti: Batı’nın Çöküşü ve Trump’ın Kaosu
00:20 Adalet Bakanı Tunç: Yazı işleri müdürlerinin nakil taleplerini gerçekleştirdik
00:11 Papa’nın bu Türkiye ziyareti, diplomatik bir jestten çok daha fazlasını işaret ediyor…
00:07 Bakan Yerlikaya, NSosyal hesabından “Yalan sizin ağzınıza yuva yapmış” başlığıyla paylaşımda bulundu…
00:07 İkinci para kulesi skandalı! Kara parayla Bodrum’da kaçak villa…
00:06 Sevdiğim Suriye harabeye döndü: Tarihin tekerrür etmesini engellemek istiyorum
11:21 Zelenski Ankara’da: Bölgesel Dengelerde Diplomatik Arayış
00:43 Bakan Tunç: Çocuklarımızın güvenli bir geleceğe adım atmaları hepimizin ortak amacıdır
00:42 “Futbolda bahis” iddiasına ilişkin yürütülen soruşturmda 8’i tutuklu 17 hakem hakkında (MASAK) raporu hazırlandı…
00:38 Radikal Hakaret Siyasetinin Amacı Ne?
00:29 Ankara Gıda Kontrol Laboratuvarı’nda, yılda yaklaşık 1 milyon 800 bin gıda analizi yapılıyor.
00:20 Yerel Yönetim Reformu Yaklaşırken…
00:16 Soykırımın yükü Gazzeli kadınların omzunda
00:08 Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Jae-myung Türkiye’ye gelecek
00:06 İstanbul Fatih’te bir otelde konaklayan 4 kişilik Böcek ailesinin ölümüyle ilgili, otel sahibi ve bir otel çalışanı tekrar gözaltına alındı
00:02 Gazze’de 11 Ekim’de ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail’in saldırılarında hergün çocuklar öldürülüyor…
21:33 Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere Güney Afrika Cumhuriyeti’nde…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Zelenski Ankara’da: Bölgesel Dengelerde Diplomatik Arayış

Zelenski Ankara’da: Bölgesel Dengelerde Diplomatik Arayış
22 Kasım 2025
7
A+
A-

🔺 Zelenskiy’in Ankara ziyareti, yalnızca diplomatik bir temas değil; Avrupa’nın savaş ekonomisine dayalı çıkarları, Trump döneminin yaklaşan jeopolitik dönüşümü ve Rusya’nın hesapları arasında sıkışan Kiev’in, Türkiye üzerinden yeniden bir müzakere eşiği arayışını gösteren kritik bir jeopolitik hamledir.

Mehmet Gökhan Özçubukçu - 🖋️ Academician 🔎 Political ...

Mehmet Gökhan Özçubukçu, Uluslararası İlişkiler Uzmanı

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Ankara ziyareti, yalnızca diplomatik protokol çerçevesinde okunabilecek rutin bir temasın ötesinde, savaşın geldiği kritik aşamada ortaya çıkmış çok katmanlı bir stratejik arayışı temsil ediyor. Zelenski’nin son aylarda hem iç politikada hem de uluslararası düzlemde yaşadığı sıkışma, bu ziyaretin arka planını daha da belirgin hale getiriyor. Kiev yönetimi, savaşın üçüncü yılına yaklaşırken hem askeri kaynaklarda tükenme hem de siyasal meşruiyette erozyon ile karşı karşıya kalmış durumdadır.

ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkça Zelenski döneminin sonlanmasını arzu ettiğini ima eden çıkışları ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da güç yıpratıcı bir dengeyi sürdürmekten memnun görünmesi, Zelenski üzerindeki baskıyı artırıyor. Buna karşın Avrupa, yani özellikle Almanya, Fransa ve Baltık ülkeleri, Zelenski’nin ayakta kalmasının savaşın genel stratejik çerçevesi açısından hâlâ zorunluluk olduğunu düşünüyor. Ancak bu tutum salt jeopolitik ilkelerle açıklanamaz hale geldi. Avrupa’nın bu savaşın bitmesini istemediği, aksine savaşın belirli bir süre daha devam etmesinin birçok başkentte ekonomik ve politik çıkar doğurduğu yönünde güçlü bir analiz hattı oluşturuyor.

Ukrayna, Avrupa savunma sanayii için devasa bir pazar haline geldi. Almanya’nın birkaç gün önce açıkladığı yeni silah satış paketi, özellikle Alman savunma endüstrisinin yeniden canlanması bağlamında dikkat çekicidir. Bu durum, Avrupa’nın fiilen bir tür “askerî Keynesçilik” uygulayıp uygulamadığı tartışmasını yeniden alevlendirdi, zira büyük ölçekli silah siparişleri, savunma sektöründe üretim artışına, istihdamın yükselmesine ve ekonomik canlanmaya neden oluyor. Ukrayna savaşının özellikle Almanya gibi uzun yıllar savunma harcamalarını sınırlı tutan ülkeler için adeta bir ekonomik katalizör haline geldiği argümanı, Avrupa’nın Zelenski’yi bu nedenle desteklemeye devam ettiği yönündeki yorumları güçlendiriyor. Avrupa’nın stratejik motivasyonlarının böylesine ekonomik boyutlar kazanmış olması, Zelenski’nin aslında ne kadar karmaşık bir uluslararası denklemde hareket ettiğini gösteriyor. Bu nedenle Zelenski, Avrupa’dan aldığı güçlü politik desteği kaybetmeden, ama aynı zamanda savaşın kendisine ve Ukrayna toplumuna maliyetinin daha fazla artmasını da engelleyebilecek bir çıkış yolu arıyor. İşte bu bağlamda Türkiye, hem Rusya hem Batı ile temas kurabilen az sayıdaki aktörden biri olarak Zelenski’nin manevra alanını genişletme kapasitesine sahiptir. Zelenski’nin Ankara’da Türkiye’ye duyduğu güveni vurgulaması, sadece diplomasinin zorunlu bir gereği değil, aynı zamanda Kiev’in içinde bulunduğu çok boyutlu sıkışmanın gerçekçi bir kabulü olarak öne çıkıyor.

Yeni Bir Müzakere Eşiği mi? İstanbul Süreci’nin Gölgesi ve Değişen Stratejik Hesaplar

Zelenski’nin Ankara temaslarında en belirgin gündem maddesi, 2022’de askıya alınan İstanbul Süreci’nin yeniden canlandırılması talebi oldu. Bu durum, ziyaretin sadece ikili ilişkiler düzeyinde değil, savaşın geleceğini belirleyecek stratejik bir eşikte gerçekleştiğini gösteriyor. İstanbul Süreci o dönem müzakerenin gerçek bir eşiğine kadar gelmişti. Ancak Zelenski’nin Biden ve Boris Johnson’ın telkinlerine güvenerek masadan kalkması, bugün Kiev’de büyük bir stratejik hata olarak değerlendiriliyor. Nitekim savaşın uzaması, hem ekonomik hem siyasal maliyetlerin dayanılmaz boyutlara ulaşmasına neden olurken, Kiev yönetimi içindeki yolsuzluk iddiaları Zelenski’nin iç politikadaki meşruiyetini zedeliyor. Fakat bu denklemde özellikle Avrupa’nın ekonomi-politiği yeni bir karmaşık boyut eklemiş durumdadır.

Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmı, savaşın uzamasının kendi savunma sanayileri için ciddi bir fırsat penceresi yarattığının farkındadır. Almanya başta olmak üzere Avrupa savunma sanayii şirketleri, onlarca yıldır görmedikleri büyüme hızlarına ulaşmıştır. Ukrayna’ya yapılan devasa silah satışları, savunma sektörünü Avrupa’nın yeniden canlanan sanayi kollarından biri haline getiriyor. Bu tablo, Avrupa’nın savaşın hızlı bir barış anlaşmasıyla bitmesini istemediği iddialarına güçlü bir zemin sağlıyor. Birçok analist, Avrupa’daki bu yapının modern bir “askerî Keynesçilik” modeline benzediğini vurguluyor. Ekonomiyi teşvik eden, devlet destekli, büyük ölçekli askeri harcamalar, savaşın hemen bitmesi, bu ekonomik döngüyü sona erdirme riski taşıyor. Bu nedenle Avrupa, Zelenski’nin iktidarda kalmasını ve savaşın “kontrollü biçimde” sürmesini stratejik bir zorunluluk gibi görüyor.

rump döneminin muhtemel dönüşü ise bu denklemi tamamen değiştirmeye odaklandı. Trump açık şekilde Zelenski hükümetine mesafeli, hatta sürecin Zelenski sonrası bir çözüme yönelmesini daha rasyonel gören bir çizgide duruyor. Bu nedenle Avrupa, Zelenski’yi desteklemek konusunda ısrarcı duruyor. Böyle bir ortamda Türkiye, hem Rusya’ya hem Kiev’e ulaşabilme kapasitesi nedeniyle, yeniden müzakerelerin zemininin kurulmasında kilit aktör haline geliyor. Zelenski’nin İstanbul Süreci’ni yeniden gündeme getirmesinin ardında sadece barış isteği değil, aynı zamanda Batı’nın iç dengeleri karşısında Türkiye’nin sunduğu esnek diplomatik alanı yeniden değerlendirme ihtiyacı yatıyor.

Türkiye’nin Denge Diplomasisinin Yükselişi ve Barış Arayışında Kritik Rolü

Zelenski’nin Ankara ziyareti, Türkiye’nin uluslararası sistemde giderek daha görünür hale gelen denge diplomasisini güçlendiren bir temas olarak öne çıkıyor. Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen Rusya’yla yapıcı ilişkilerini koruyor, aynı anda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunuyor ve Batı’nın tutumunu kendi ulusal çıkarlarıyla uyumlu bir biçimde yeniden çerçeveliyor. Bu çok boyutlu yaklaşım, Türkiye’yi savaş boyunca eş zamanlı olarak iki tarafa da temas kurabilen az sayıda ülkeden biri haline getiriyor. Ancak bu denge diplomasisinin önemi, Avrupa’nın savaşın uzamasına yönelik örtük çıkarları göz önüne alındığında daha da belirginleşiyor, çünkü Avrupa’dan farklı olarak Türkiye savaşın sürmesinden ekonomik bir kazanç elde etmiyor, aksine istikrarsızlığın yayılmasından en fazla etkilenebilecek ülkelerden biridir. Bu nedenle Ankara’nın barışa yönelik samimi iradesi, Zelenski’nin Türkiye’ye duyduğu güveni anlamlı kılıyor.

Avrupa savunma sanayii şirketlerinin büyüme hızındaki artışın, Almanya ve Fransa’da savaş ekonomisine dönüşen yapıları güçlendirmesi, Avrupa’nın barışa yönelik motivasyonunu zayıflatırken, Türkiye’nin diplomatik pozisyonunu daha da kritik hale getiriyor. Zelenski’nin Ankara ziyareti, sadece bugünün değil, olası bir yarının siyasal iklimini de dikkate alan bir hamle olarak okunmalıdır. Türkiye, hem Rusya hem Ukrayna nezdindeki meşruiyeti ve güvenilirliği sayesinde, yeni müzakere sürecinin kurulmasında belki de en gerçekçi aktör olarak öne çıkıyor. Zelenski’nin açıklamalarında Türkiye’nin “Moskova’da anlaşılabilir” bir aktör olarak tanımlanması, Ankara’nın yalnızca arabulucu değil, aynı zamanda barışı mümkün kılacak diplomatik zemini hazırlayabilecek bir güç olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda Zelenski’nin Ankara ziyareti, Türkiye’nin hem bölgesel hem küresel ölçekte stratejik ağırlığını artıran bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.

Değerlendirme

Sonuç olarak, Ukrayna savaşının geleceğini şekillendiren dinamikler yalnızca Moskova ile Kiev arasındaki askeri güç dengeleriyle sınırlı olmayıp, Avrupa’nın ekonomik çıkarları, Trump yönetiminin tutumu karşısında değişen jeopolitik yönelimler ve bölgesel aktörlerin kendilerine özgü stratejik pozisyonları tarafından belirlenen çok katmanlı bir denklem içerisinde ortaya çıkmaktadır.

Avrupa’nın özellikle Almanya gibi büyük ekonomik aktörleri, savaşın uzamasını hem Rusya’yı çevreleme stratejisi hem de ekonomik canlanmaya dönük elverişli bir zemin olarak görmektedir. Çünkü savaş ortamı, yıllardır ekonomik durgunlukla mücadele eden Avrupa sanayilerine, özellikle de savunma sektörüne büyük kamu fonları aktarmak için güçlü bir siyasi meşruiyet sağlamış, Almanya’nın geçtiğimiz günlerde Ukrayna’ya gerçekleştirdiği yüksek hacimli silah satışları yalnızca dayanışma değil aynı zamanda Berlin’in savunma sanayisini canlandırma, üretim kapasitesini genişletme ve kendi ekonomik dinamizmini artırma stratejisinin somut bir göstergesi haline gelmiştir.

Avrupa açısından savaşın tamamen bitmesi, savunma harcamalarını artırmaya yarayan bu meşruiyeti ortadan kaldıracağı için stratejik bir risk oluştururken, savaşın Ukrayna’nın tamamen çöküşü boyutuna ulaşması da Avrupa güvenliği açısından kabul edilemez bir tehdit yaratmakta, dolayısıyla kıtanın temel çıkarı, savaşın “kontrollü şekilde uzaması”dır. Buna karşılık ABD’de Trump yönetiminin yaklaşımı ise bunun tam tersine işlemekte, Washington, özellikle Trump döneminde, savaşın sürmesinin Avrupa’ya ekonomik avantaj sağladığını, mali yükün büyük bölümünün ABD tarafından taşındığını ve Avrupa’nın bu ortamdan faydalanarak savunma sanayiini yeniden canlandırdığını savunmakta, bu nedenle de savaşın sonuçlandırılması için Avrupa üzerinde baskı kurmaya hazırlanmaktadır.

Tüm bu karmaşık küresel güç dinamiklerinin ortasında Türkiye, Zelenskiy’in Ankara ziyaretiyle birlikte yeniden kritik bir arabulucu aktör olarak öne çıkmakta ve savaşın gidişatına yönelik yeni bir müzakere eşiğinin oluşup oluşamayacağı sorusu gündeme gelmektedir. Zira Türkiye, hem NATO üyesi olarak Batı ile ilişkilerini sürdüren hem de Rusya ile açık iletişim kanallarını koruyan nadir devletlerden biri olarak, Moskova ile Kiev arasında hâlâ işleyen diplomatik temaslara sahip tek aktör konumundadır. Ankara, Tahıl Koridoru anlaşmasında olduğu gibi büyük güçlerin çözemediği krizlerde pratik sonuç üretme kapasitesine sahip olduğunu daha önce kanıtlamış ve Zelenskiy’in bu ziyareti, özellikle Avrupa’nın savaşın uzamasından ekonomik çıkar sağladığı, ABD’nin ise stratejik yükü azaltmaya çalıştığı bir ortamda, müzakere zeminini yeniden canlandırabilecek yegâne bölgesel merkezlerden birinin Türkiye olduğunu göstermiştir.

Türkiye’nin bu süreçte hem tarafları aynı masada buluşturabilecek diplomatik esnekliğe hem de Rusya’nın tamamen kaybedildiği bir senaryonun kendi güvenlik çıkarlarına zarar vereceğini bilen stratejik bir denge politikasına sahip olması, Ankara’yı potansiyel bir barış sürecinin doğal koordinatörü hâline getirmektedir. Bu nedenle Zelenskiy’in Ankara ziyareti yalnızca ikili ilişkilerin güçlendirilmesi açısından değil, aynı zamanda Avrupa’nın uzamış savaş stratejisi ile ABD’nin savaşı bitirme eğilimi arasında sıkışan küresel konjonktürde, yeni bir müzakere eşiğinin oluşup oluşamayacağını belirleyecek en kritik temas noktasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla Ukrayna savaşının gidişatı artık sadece askeri hatlar üzerinde değil, aynı zamanda Ankara’nın bu çok katmanlı güç rekabetinin ortasında ne kadar yaratıcı diplomatik inisiyatif gösterebileceğine bağlı olacak şekilde şekillenmekte, bu da Türkiye’nin, savaşın geleceğini tayin eden aktörlerden biri haline geldiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.