enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
12:18 Kocaeli Körfez Belediye Başkanı Söğüt’ten ilk Hereke Halısı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verildi!…
11:34 Şampiyon gibi oynamıyoruz!…
10:14 “Suyun sürdürülebilir şekilde yönetilmesi hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıyor”
09:57 Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Askerlik sınıflandırma sonuçları e-Devlet üzerinden erişime açıldı…
09:32 KASKF Başkan adayı Mevlüt Ağra, “Ben değil, biz anlayışı ile şeffaf kararlar alınacak”…
09:16 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
06:51 Erdoğan: Kameraları bantlamak bizim kitabımızda yazmaz…
06:45 Gazeteci Gül KABACAOĞLU’nun ‘Orada N’ler Oluyor!’ Dış kaynaklı haberleri!…
00:47 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “Güçlü Medya, Bilinçli Toplum Zirvesi”nde konuştu…
00:47 Ruslar, Ukrayna’daki cephede saldırılarını önemli ölçüde artırdı…
00:06 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de en büyük risk terör örgütleri”…
13:42 Bakan Kurum’dan Arnavutköy’deki TOKİ konutlarına ilişkin açıklama
13:21 Türkiye’den ve Dünya’dan kısa kısa ‘Satır Başı’ haberler!
12:33 XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve I. Uluslararası Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı Başarıyla Gerçekleşti…
11:04 DoktorTakvimi, bu yıl da Great Place To Work Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesinde yerini aldı
10:36 Doğal afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıplar ilk çeyrekte 83 milyar dolara ulaştı
10:04 Uluslararası İstanbul Anne, Bebek, Çocuk Fuarı ‘CBME’ Türkiye’nin Yeni Odak Grupları Belli Oldu!
09:32 Vücudun temel yapı taşlarından biri olan D vitamininin eksikliği sağlık sorunlarına neden olabilir…
08:10 (RTÜK) Başkanı Şahin, “sokak röportajları” toplumda ayrışmaya, manipülasyona ve yanlış bilgilendirmeye yol açıyor…
07:36 Eğitimde Büyük Çöküş: Türkiye Avrupa’nın 61 Katı Eğitim Enflasyonu Yaşıyor!…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Utanıyorum

Utanıyorum
21 Ekim 2023
3
A+
A-

TurizmGündem.com yazarı Birgül AKGÜL, “Utanıyorum” başlıklı yazısında 17 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında Singapur-Tokyo arasında 7 limanı kapsayan gemi seyahatinden söz ediyor. Yazının detayları şöyle:

17 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında Singapur-Tokyo arasında 7 limanı kapsayan gemi seyahatine çıktım. Bu ikinci kruvaziyer tatilimdi. İlkinden çok etkilenmiştim, bu rotanın yeniden düzenlenmesini ise uzun zamandır bekliyordum. Katılabildiğim için çok mutluyum.

Ben de bir turizm emekçisiyim, zaman zaman hakkını savunduğum turizm çalışanlarından biriyim. Gençlik yıllarımdan bu yana çalışıyorum lakin hayallerimin peşinden koşmayı da ihmal etmiyorum. 14 yaşımda tanıştığım turizm sayesinde seyahat etmek benim için olmazsa olmaz bir durum, nefes almak kadar doğal bir süreç ve hak haline geldi.

Türk vatandaşına seyahat hayal bile değil

Turizm çalışanları barınma sorunu yaşarken, hala ama hala kötü maaş politikaları ile boğuşurken gördüğüm yerleri yazmaya utanıyorum.

Her kesimden arkadaşı, tanıdığı olan, kah lüks mekanlarda oturmuş kah yer sofrasına kurulmuş, çadırda da villada da kalmış biriyim. Farklılıklardan besleniyorum. Sevdiklerim, her meslekten insanlar hayalindeki tatili yapabilsin istiyorum. Az mı tanıştık İngiltere’de musluk tamircisi olup Marmaris’e tatile gelen turistlerle. Bizim tamircimiz, işçimiz, köylümüz neden yurt dışına tatile gidemesin?

“Ne tatili, ne seyahati Birgül, herkes senin gibi gezmeyi sevmek zorunda değil” diyebilirsiniz. Bu basit bir gezme merakı veya sevgi değil ki? Bu olması gereken, çok normal bir durum. Bu bir hak.

Seyahat edebilen toplumlar gelişiyor, empati kurabiliyor, farklı medeniyetlerle tanışıyor, kendindeki iyi ve kötü yönleri mukayese edebiliyor. O hep yeren, toplum şöyle-toplum böyle denerek üst perdeden yapılan muhabbetler var ya, işte onların temelinde Türk insanına dünya vatandaşı olma hakkı verilmemesi yatıyor. Gezecek, görecek, etkileşime geçecek ve paylaşacak. Hepsi bu. Tekrarlıyorum: Seyahat lüks değil, hak!

Amma velakin pasaport bedelinin bile fahiş olduğu ülkemizden kalkıp dünyanın farklı yerlerine gidebilmek, ülke nüfusumuzun çok büyük bir çoğunluğu için hayal edilebilir bile değil artık. Öncelik yalnızca geçim derdi oldu. Mesela özel okul diye saçma bir düzen yaratıldı, benim tura verdiğim parayı arkadaşım çocuğunun okuluna veriyor. Birlikte anı değil, birbiri ile yarışan velilerle yaptıkları saçma diyalogları biriktiriyorlar. Bu hale bilinçli şekilde getirildik. Yıllar içinde sistematik bir şekilde devlet eğitiminin içi boşaltıldı. Okulda dayak, hijyen sorunu, taciz haberleri ile algı yönetimi yapıldı, korkutulan ebeveynler özel okul girdabına itildi, çırpındıkça da batıyor, onları yutan bu döngüden çıkamıyorlar.

Vize ücretleri ve retler kâbus gibi

Geçtiğimiz günlerde 10 yıllık İngiltere ticari vizem için 44.000 TL ödendi. 1.600 dolar civarı bir bedel. Faturayı görünce ben yine boş durmadım, utandım. Hayatım başkalarının ayıplarına utanmakla geçiyor; neden olmadığım saçmalıkların utancını yaşamakla….

Almanya VIP vize randevusu dışında randevu vermiyor, bedeli 390 euro. Gemide günübirlik Vietnam-Nha Trang gezisi vardı. Tur öncesi aldığım vize için 100 dolar ödedim.

Peki biz ne kadar vize ücreti alıyoruz?

Çoğu zaman hiç. Neden? Çünkü biz vize ücreti alırsak kimse bize gelmez sanıyoruz. Peki, benim vize ücreti ödediğim ülkeden ben neden vize ücreti almıyorum? Tamam, o güçlü ekonomi, tamam ben turizmciyim, tamam o gelmezse ülke batar, tamam turizm olmasa ülke ekonomisi ayakta kalamaz! Evet turistin ülkeme gelmesini istiyorum ancak bedava da olmasın arkadaş. Benden para alandan ben de sembolik de olsa para alayım. 10 euro bile alsak nerden baksan 300 TL, birkaç aya 400 TL…Tamam kapıda yığılma da yaşanmasın onun da çözümü var; bize bazı ülkelerin uyguladığı gibi biz de e-vize uygulayabiliriz. Gelmeden vizelerini alırlar. Geçişte QR kod ile okutup geçerler.

Adını ilk kez duyduğum Afrika’da bir bölge olan Eritre bile bizden vize istiyor. Bu vize saçmalıklarını boykot ettiğim için son 5 yıldır tatillerimi vizesiz bölgelere gerçekleştiriyorum.  Muaf tuttuklarımız bizden çatır çatır vize istiyor, üstelik gerekçesiz şekilde ret verip Türk vatandaşlarının yüzbinlerce eurosunu iç ediyorlar. Eşitlik ilkesi ile vize uygulayana-vize uygularım denmeli.

Dışişleri ve Turizm bakanlıklarına sesleniyorum. Devlet memuru öğretmenimize bile vize reddi verilirken biz neden bu kadar muafiyet sunuyoruz?

Dünya Gazetesinden aldığım bölümü aynen paylaşıyorum:

‘‘Türkiye’ye “ret” yıllar içinde düzenli arttı.

Türkiye’nin Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ne (PACE) sunduğu rapor, Schengen ülkelerinin Türkiye’den yapılan başvurularını reddetmesinin yıllar içinde düzenli şekilde arttığını gösteriyor. 2014’te her 100 başvurudan sadece 4’ü ret yerken; oran 2018’de yüzde 10.45’e, 2020’de yüzde 13.78’e, 2021’de yüzde 19’a yükseldi. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, 2023’te ret verilen vize başvurusunun yüzde 50’ye yaklaştığını öne sürdü.’’

Gezdiğim, gördüğüm, yediğim içtiğim bende kalsın.

Benim değil, Türk insanını bu hale getirenlerin utanması dileklerimle.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.