enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:53 RTÜK Başkanı Şahin: “İslamofobi sadece ‘bir içerik sorunu’ değil, bir güvenlik, bir kimlik ve bir insanlık meselesi”
00:51 Yenidoğan Çetesi’ davasında 5. duruşma görüldü
00:50 Fırtınalı bir dönemde AB dönem başkanlığını devralan Danimarka’yı neler bekliyor?
00:41 Almanya’da bir şirkette meydana gelen bıçaklı saldırıda bir kişi öldü, iki kişi yaralandı
00:35 Tunç Soyer’in gözaltına alındığı İzmir’deki yolsuzluk operasyonunda şaşırtan detay! Şikayet eden Cemil Tugay çıktı.
00:27 İtalya’da kavurucu sıcaklar: İki ölü, 17 şehir için kırmızı alarm
00:22 MİT Başkanı Kalın, Irak’ın kuzeyinde temaslarda bulundu
00:22 ‘Cam tavanı’ aşmak: Bilimde kadınların dönüştürücü gücü
00:11 Hangi AB ülkesi en çok düzensiz göçmeni geri gönderiyor?
00:10 Azerbaycan ve Küresel Süreçler
00:08 Sessiz kahramanlara bir saygı duruşu: “Babam Misafir İşçiydi” kitabı
23:09 Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Hatay, İzmir ve Manisa’daki yangınlar kısmen kontrol altına alındı.
08:59 Büyük yolsuzluk operasyonu İzmir’e de sıçradı: Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer gözaltına alındı
08:34 TBMM bugün yoğun gündemle haftaya başlıyor
08:13 CHP kurultayı davası ertelendi
00:50 Kartepe’de Açık Hava Sinema Keyfi Başladı
00:46 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Fuat Sezgin, büyük bir ilim insanıydı
00:37 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Orman yangınlarında sorumluluğu olduğu tespit edilen 31 kişi gözaltına alındı
00:32 (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasında tutuklanan iş insanı Murat Kapki’ye ait iki depoda tarihi eser ele geçirildi
00:24 Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “(ABD-İran) Uzlaşma ihtimali var”
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Trump Amerika’sı Yayılmacılığa Döner mi?

Trump Amerika’sı Yayılmacılığa Döner mi?
30 Aralık 2024
17
A+
A-

Seçilmiş Başkan Trump’ın Kanada, Panama ve Grönland ile ilgili sözleri, ilk başkanlık döneminde olduğu gibi daha zayıf gördüğü müttefiklerine baskı yaparak ticari ve siyasi tavizler almaya çalışacağını gösteriyor.

Kadir ÜSTÜN, SETA Washington D.C. Koordinatörü

Trump’ın ikinci döneminde de bildiğimiz el yükselterek müzakerede istediğini alma yöntemine başvuracağı şimdiden belli. Trump daha göreve gelmeden göçmenlik, uyuşturucuyla mücadele ve dış ticaret gibi konularda bu ülkelerden tavizler koparmak için ‘çılgın’ fikirler öne sürerek psikolojik baskı uyguluyor. Ancak ‘trolleme’ olarak geçiştirilebilecek bu taktiklerine karşın tekrar seçilme kaygısı olmayan Trump’ın, yayılmacı politikalar izleyerek Amerika’yı fiziki olarak ‘daha büyük’ yapmak istemesi ihtimalini de göz ardı etmemek gerekiyor.

51. Eyalet

Kampanya döneminde Amerikan halkına ekonomi ve sınır güvenliği konularında verdiği mesajlar sayesinde başarılı olan Trump, vaatlerini tutmak adına hem Meksika hem de Kanada’yla ticarette %25 ek vergi uygulayacağını açıklamıştı. Bu ülkelerin ‘illegal göçmen’ ve ‘uyuşturucu göndermeyi’ durdurmaları gerektiğini ve sınır güvenliği sağlamaları gerektiğini aksi takdirde sert önlemler alacağını ilan etmişti. Meksika Cumhurbaşkanı Sheinbaum ve Kanada Başbakanı Trudeau’nun hemen kendisiyle iletişime geçmesini sağlayan bu sözleriyle Trump gene pazarlığı yüksek bir yerden açtı. İlk döneminde bu ülkelerle serbest ticaret sağlayan NAFTA’yı yeniden müzakere ederek Amerika adına zafer kazandığını ilan eden Trump, bu defteri tekrar açacağını gösterdi.

Kendisini iknaya gelen Trudeau’yla akşam yemeğinde vakit geçiren Trump, sosyal medya üzerinden Kanada’nın Amerika’nın 51. eyaleti ve Trudeau’nun da Amerika’nın valisi olacağı şeklinde ifadeler kullandı. Trudeau bu ifadelerin ‘şaka’ olduğunu söyleyerek geçiştirdi ancak Amerikan tarihinde toprak ilhakı ve satın alma yöntemleriyle elde ettiği birçok eyalet olduğu hatırlandığında Trump’ın Amerika’nın yayılmacı hafızasına referans verdiği söylenebilir. Örneğin ABD’nin 50. eyaleti olan Hawaii, 1898’de bu adaların ilhak edilmesi ve 1959’da yapılan referandumla Amerika’nın parçası haline gelmişti. 49. eyalet olan Alaska da 1867’de Rusya’dan satın alınması sonrasında 1959’da eyalet olmuştu. 1848’de Meksika’yla savaş üzerinden ele geçirilen New Mexico eyaleti de 1912’de 47. eyalet olmuştu. Trump’ın NATO müttefikine karşı kullandığı psikolojik üstünlük kurarak taviz koparma taktiğini Amerika’nın yayılmacı tarihine referansla yapması dikkat çekiyor.

Panama Kanalı

Trump’ın Panama Kanalı’nın kontrolünün Amerika’da olması gerektiği yönündeki sözleri, dış ticarette uygulamayı düşündüğü yüksek vergilerin enflasyonist etkisini azaltmak istediği şeklinde okunabilir. Amerika’nın yüksek oranda ithalata dayanan tüketim ekonomisinin düşük vergilere ihtiyacı olduğu için Trump’ın bu vergileri artırması aslında Amerikan halkına yansıyacak. Panama gibi küçük bir ülkeyi Kanal’dan geçen gemilerden alınan geçiş ücretlerini azaltmaya zorlamak isteyen Trump, gene Amerika’nın anakara dışında hakimiyet iddia ettiği yayılmacı tarihini hatırlatan ifadeler kullandı. Panama Kanalı 25 sene öncesine kadar Amerika’nın kontrolündeydi ve Carter döneminde yapılan bir anlaşmayla sonsuza kadar Amerika’nın kullanımına açık kalmak koşuluyla Panama’nın kontrolüne bırakıldı. Trump’ın geçiş ücretlerinin düşürülmesiyle yetinmeyerek Panama Kanalı’nı tekrar ele geçirmeye çalışması durumunda uluslararası hukuku ihlal ettiği şeklindeki eleştiriler dışında onu durdurabilecek bir güç olduğunu söylemek zor.

Grönland

İlk başkanlık döneminde Danimarka Krallığı’nın özerk bir bölgesi olan Grönland’i satın almaya talip olduğunu söylemişti ve net bir şekilde ret cevabı almıştı. Son haftalarda bunu tekrar gündeme getiren Trump’ın Danimarka’yı razı etmesi mümkün görünmüyor ancak bu sözleri gene Amerikan yayılmacı hisleriyle hareket edebileceğini gösteriyor. Arktik’te buzulların çözülmesiyle Rusya için artan ‘fırsatlar’ hem Çin hem de ABD’nin ilgisini çekse de Rusya’nın bu bölgede açılacak yeni ticaret yollarına hâkim olacak ana aktör olduğu biliniyor. Uluslararası ticaret ve enerji kaynakları açısından önemi giderek artan Arktik bölgesinde etkin olmak isteği, bir Amerikan üssü barındıran ve büyük oranda buzla kaplı Grönland’i Amerikan toprağı haline getirmek için önemli bir motivasyon kaynağı olarak öne çıkıyor. Bu bölgede Rusya ve Çin’i dengelemek adına stratejik değeri olabilecek bu tür bir hamle, Trump’ın iç politikadaki ‘Amerika’yı yeniden büyük yapmak’ söylemi açısından bir zafer olur.

Trump’ın Kanada, Panama ve Grönland gibi nispeten zayıf gördüğü ülkelere baskı üzerinden ekonomik müzakerelerde avantaj sağlamak istediği açık. En uç fikirleri ortaya atıp psikolojik baskı kurarak daha az bir uç fikri kabul ettirme taktiği artık bildiğimiz bir Trump klasiği. Bu açıdan Trump’ın retoriğinin Amerikan yayılmacı hissiyatını hatırlatan yanlarının polemikten öteye gitmeyeceği savunulabilir. Buna karşın ilk döneminde Amerika’yı yeni bir savaşa sokmaktan kaçınmakla birlikte İran, Kuzey Kore ve Suriye’yle savaşın eşiğine getiren el yükseltme hamlelerini de unutmamak gerekiyor. Bu tür hamlelerin kontrol edilemeyeceği bir noktaya gelme ihtimalini azımsamak hata olacaktır. Trump’ın daha zayıf gördüğü ülkelere karşı ticari zaferlerle yetinmeyerek Amerika’yı bölgesel olarak büyütme çabası içine girmesi çok uzak bir ihtimal olmayabilir. Amerikan tarihinin işgal, ilhak, darbe, siyasi kontrol ve ekonomik baskı üzerinden farklı ülkeler üzerinde hakimiyet kurma pratikleriyle dolu olduğu hatırlandığında, tekrar seçilme kaygısı olmayan Trump’ın ‘daha cesur’ adımlar atmaya kalkması şaşırtıcı olmaz.

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.