SPD Başkanı Yıldız : Kuruyan Göllerimiz ve Kesilen Sularımızın Nedeni Benzer!

* Su Politikaları Derneği Başkanı ve Bilim insanı Dursun YILDIZ, kaleme aldığı “Kuruyan Göllerimiz ve Kesilen Sularımızın Nedeni Benzer!” başlıklı yazısında, Su Politikaları Derneği olarak 2020 ve 2021 yıllarında yayınladıkları kapsamlı raporlarda, Doğal Göllerin ve Sulak alanların durumuna dikkat çekildiğini, acil önlem çağrısı yapıldığını ve alınmasını gerekli gördükleri önlemleri açıkladıklarını aktarıyor. YILDIZ, Konunun, 25 Temmuz 2025 Tarihinde Ankara’da Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Çalıştayda yeniden ele alındığını hatırlatıyor.
* İşte detayları!…
UHA/ İnternational News Agency
Dursun YILDIZ, Su Politikaları Derneği Başkanı
ANKARA, 07 AĞUSTOS 2025 – Su Politikaları Derneği Başkanı ve Bilim İnsanı Dursun YILDIZ, yazısında şunlara dikkat çekiyor:
Çalıştayda yapılan açıklamada Ulusal Su Kurulunun son toplantısında alınan karar doğrultusunda öncelikle Eber, Akşehir, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Sapanca ve Seyfe göllerine yönelik eylem planlarının hazırlanacağı belirtilmiştir. Bu planlar hazırlanacak ancak belirlenen kararların uygulanmasında yine aynı zorluklar yaşanacaktır.. Kuraklık tahmini erken uyarı sistemi kurulması kararı ise daha önce alınmış olan bir karardır.
Çalıştay sonrasında yapılan açıklamada yeni bir Değerlendirme Çalıştayı ile sonuçların açıklanacağını belirtilmiştir. Bu konuda yapılan çalışmaların artık Havza ölçeğinde suyun etkin yönetimi anlayışı kapsamında ele alınması ve daha çok zaman kaybedilmemesi gerekmektedir.
İlk Eylem Planı 2017 Yılında yayınlandı
Ülkemizde 2017 yılında bir Göller ve Sulak alanlar eylem planı yayınlandı. Göller ve Sulak Alanlar Eylem Planı 2017-2023 ün en önemli katkısı göllerimiz için bir envanterin çıkartılması konusunda oldu . Tespit edilen 303 göl ve sulak alan için belirlenen tespit ve izleme çalışmaları tamamlandı ancak bu raporda önerilen iyileştirme adımı eksik kalmıştır. .İklim değişikliği etkisi ,popülist politikalar, plansızlık ,hatalı su yönetimi anlayışımız ve yetersiz kalan kurumsal yapılarımız nedeniyle kuruyan göllerimiz artmaktadır.
Göllerin kurumaması için Göl Havzasında iyi su yönetimi gerekli
Göllerin kuruması genellikle doğal ve insan kaynaklı faktörlerin biraraya gelmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. İklim değişikliğinin yarattığı meteorolojik kuraklık, sıcak hava dalgaları
göllerin kurumasında sadece etkili olan koşulları yaratır Ancak ülkemizde göllerin asıl kuruma nedeni göl havzasında akılcı, planlı ve koordinasyon içinde bir su yönetiminin yapılamayışıdır . Göllerin kurumasında iklim değişikliği etkisinin yanısıra asıl belirleyici faktör; göl havzasında planlamadan uygulamaya kadar etkin bir havza su yönetiminin olmayışıdır. Bu durum göllerimizin sadece kurumasına değil aynı zamanda yoğun bir şekilde kirlenmesine de neden olmaktadır.
Ülkemizdeki bazı göllere su akışı plansız sulama göletleriyle azaltılmış ve ayrıca göllerden tarımsal ve içmesuyu amaçlı çekim de artmıştır. Ülkemizde son zamanlarda etkisi ve sıklığı artan kurak dönemler nedeniyle bu süreç göllerimizdeki kurumayı arttırmıştır. Bu göllerimiz arasında Acıgöl,Burdur gölü Beyşehir ve Akşehir gölleri,Meke gölü ,Yarışlı gölü sayılabilir.
Kuruyan Göl daha sonra aynı göl olmuyor.
Kuruyan göllerde biyoçeşitlilik çok büyük oranda zarar görür. Kuruma sonucunda göldeki canlı türleri ya yok olur ya da göç ederler. Daha sonra bu göller tekrar dolabilir ancak orada ekosistem zinciri koptuğu ve dengesi bozulduğu için tekrar aynı göl olmaz. Gölün ekosistem dengesini tekrar bulması, gölün kuruma süresine yeniden dolma hızına ve gölü dolduracak olan suyun kalitesine bağlı olarak değişse de göldeki eski türler genellikle geri dönmez. Aslında gölde yapılacak restorasyon çalışmalarıyla, belirli türlerin yeniden yerleştirilmesi, su kalitesinin iyileştirilmesi ve su seviyelerinin yönetilmesi sağlanabilir, ancak bu süreç genellikle uzun ve karmaşık bir süreç olduğu için göl genellikle eski durumuna dönmez. Başka özellikler taşıyan bir su kütlesi olur.
Eylem Planları Hazır. Uygulama Yetersiz
Ülkemizde Nehir Havzası ölçeğinde birçok eylem planı hazırlandı. Ancak bu eylem planlarını artık uygulamaya geçirmemiz lazım Göllerimizin her türlü tehditten korunması ve kurtarılması Nehir Havzası ölçeğindeki bütünleşik bir su yönetimi (planlama , uygulama,denetim) anlayışı ve etkili bir Havza Yönetimi kurumsal altyapısı ile mümkün olur.
Göllerimizin kurumsal sahibi olmalı !
Bu kapsamda Göllerimize Nehir havzası ölçeğinde sahip çıkacak güçlü bir kurumsal yapı oluşturulmalıdır. Bu kurum tarafından Göllerimizin su bütçesi hesapları iklim değişikliği de dikkate alınarak yeniden yapılmalı, Havza Planlamaları göllerimizi koruyacak şekilde revize edilmeli, Göllere akan yüzey suları ve gölleri besleyen yeraltısularından yapılan su kullanımları incelemeye alınarak su tahsisleri yeniden yapılmalıdır.
Ayrıca göllerimiz ve sulak alanlarımızın bulunduğu havzalarda gölü besleyen yüzey ve yeraltısuyu çekimleri ileri teknolojik sistemlerle anlık kontrol altına alınmalıdır.Bunun yanısıra gölü besleyen su kaynaklarının bulunduğu havzalarda modern sulama altyapısı olmayan sulamaların ve aşırı su çekimi yapan kişilerin ve işletmelerin su tahsisleri iptal edilmelidir.Yoksa göllerimizi ve sulak alanlarımızı hızla kaybedeceğiz.
Kentlerimizde su neden kesiliyor ?
Ülkemizde su yönetimi hala çok başlı,çok parçalı ve koordinasyon eksikliği içinde. Havza ölçeğinde bütünleşik su yönetimine geçebilmiş değiliz. Ülkemizin bazı bölgeleri son iki yıl üst üste olağanüstü bölgesel kuraklıklar yaşadı. Bunun doğal sonucu olarak içme ve kullanma suyu ve tarımsal sulama suyu temininde sorunlar başladı. Bazı kentlerimizde su kesintilerine başlandı.
Ülkemizde su yönetimi riski yönetmeye yeterince hazır değil. Barajlarda su bitip kriz ortaya çıktığında da planlı su kesintisi dışında yapılacak çok bir şey kalmıyor. Ülkemizde özellikle büyükkentlerimizde iklim değişikliği etkisi altında su yönetiminde riski arttıran sebeplerin daha iyi görülmesi gerekli. Örneğin İstanbul’da Melen Barajı işletmeye alınamadı. Ankara’da Çamlıdere Barajı İzmirde de Gördes barajında yeterli su tutulamıyor. Ayrıca suda arz ve talep yönetiminin birlikte yapılması gerekiyor. Talebin yönetilmesinde yetersiz kalıyoruz. Su kullanımı konusunda denetim ve bilinçlendirme çalışmaları birlikte yürütülmelidir. Şehirlerdeki suyumuzun ülke genelinde %45’i kayıp ve kaçak olarak heba oluyor. Bunun makul seviyeye çekilmesi artık bir tercih değil zorunluluktur. Ayrıca 2 yıl önce başlatılan su verimliliği seferberliğinin en öncelikli konusu “sehir şebekelerdeki kayıp ve kaçakların hızla önlenmesi
olmalıdır. Bu tedbirin finansman modeli Merkezi Hükmet ve Belediyeler işbirliği ile oluşturulmalıdır.
Göllerimizin korunması dahil su yönetiminde parçacı tekil çözümler istenilen sonuçları sağlamaz. Havza ölçeğinde etkin bir kurumsal yapı ile bütünleşik çözümler gerekli. Su yönetimi üzerindeki sosyo-politik baskıların ve popülist politikaların azalması lazım.Su yönetiminde çokbaşlılık devam ediyor. Bu da uygulamalarda yönetsel zaafiyet ve karmaşa yaratıyor. Su yönetiminde planlamadan uygulamaya birbirini tamamlayan etkili adımlar atmamızı engelliyor.
Katılımcı Su Yönetimi Şart
Su yönetimi, katılımcı bir anlayışla yapılmadığı yani sivil toplum ve paydaşlar ,kullanıcılar işin içine yeterince dahil olmadığı zaman başarılı olamaz. Su yönetimi masa başında alınan kararlarla yapılmaz. Bu nedenle su yönetiminde tüm paydaşların kurumsal yapılarının güçlendirilmesi ve kullanıcıların da bilinçlendirilmesi gerekli.
Su Kullanıcılar böyle kriz dönemlerinde su yönetimine yardımcı olmak için tam tasarruf tedbirleri uygulamalıdır. Su kullanımını en az üçte bir oranında azaltmalıdır. Bu alışkanlık daha sonra yağışlı dönemde de su verimliliği anlayışı ile devam etmelidir. Ancak bunun için su yönetimi ile kullanıcı arasında daha güçlü ve etkili bir iletişim stratejisine ihtiyaç vardır.Bunun yanısıra talep yönetiminin tüm gerekleri özellikle büyük kentlerimiz ve Turistik yörelerimizden başlayarak hızla uygulanmalıdır. Arıtılmış atık suyun yeniden kullanılması ve döngüsel su ekonomisi konusunda çalışmalarımızı hızlandırmalıyız.
Su yönetimi politikaları daha çok doğa tabanlı olmalı ve sağlıklı risk analizleri yapabilecek kurumsal kapasiteye sahip olmalıdır. Biz su Politikaları Derneği olarak bu konuda yapılması gerekenleri 3K ana başlığında ( Koruma, Kullanma ve Kapasite geliştirme olarak) topladık. Bu anlamda tüm kişi, kurum ve kuruluşların Suyu Koruma’da daha bilnçli ve etkili,Kullanma’da daha verimli,Kapasite geliştirmede de daha hızlı olması gerekiyor.
Su Tasarrufu Nasıl Yapılmalı ?
Su verimliliği sağlamak için önce su kullanım alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekli. Yani su’ya bakışımız ve su kullanımı paradigmamız değişmeli. Evlerde basit su verimliliği tedbirleri ile kullanılan su üçte bir oranında azaltılabilir. Bunun için öncelikle suyun yaklaşık yarısını kullandığımız banyo ve tuvaletlerde su verimliliği sağlayan aparatlara geçilmesi lazım. Sızıntılar azaltılmalı, Çamaşır ve Bulaşık makineleri tam dolu kullanılmalıdır. Su verimliliği için teknoloji çok hızlı gelişti. Bu konuda özellikle tarımsal sulama alanında modern sulama yöntemleri için çiftçimize verilen mali destek arttırılmalıdır.Suyumuzun %77’sini tarımsal sulamada kullanıyoruz. Bu nedenle buradaki verimli kullanım büyük önem taşımaktadır. Su verimliliğinde sanayide kullanılan suyun arıtılarak yeniden kullanımı da gerekli .Bu konuda ilk yatırım maliyetleri için uygun finansman modelleri yaratılmalıdır.
***
Yazar hakkında
Araştırmacı Yazar ve Akademisyen Dursun YILDIZ
Su Politikaları Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı, Su Politikaları Uzmanı, Akademisyen, İnşaat Mühendisi.
1958 yılında Samsun’da doğdu. İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Devlet Su İşleri’nde çalışmaya başladı, kurumun çeşitli daire başkanlıklarında yöneticilik yaptı. Bu süre içinde Hollanda’da Uluslararası Hidrolik Enstitüsü’nde 1 yıl lisans sonrası, ABD’de ise 3 aylık uygulama eğitimleri aldı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik ve Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Su Politikaları alanında Yüksek Lisans çalışmasını tamamladı. Bu arada Ankara Üniversitesi ATAUM’da AB Uzmanlığı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanlık diploma eğitimlerini de tamamladı. Yıldız DSİ’de çalıştığı süre boyunca üniversitelerde de ders verdi.
Su ve Toprak Yönetimi, Su Güvenliği, Su Sorunları, Orta Asya Suları, Orta Doğu Suları, Su Savaşları gibi konularda 15 adet kitabı ve çok sayıda rapor ve uluslararası dergilerde yayınlanmış makalesi var. TEMA Bilim Kurulu üyesi olan Yıldız, Uluslararası Su Yönetimi ve Diplomasisi dergisinin editörlüğünü yapıyor ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Uluslararası Su Kaynakları Bölümü’nde Su Politikaları dersi veriyor.