enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:45 Dünyanın en büyük Türk Pazarı’nı Hollanda’da kurarak tarihe geçen Bart Van Kampen hayata veda etti…
07:05 Türk dünyasının sembolü yok oluyor: “Urmiye Gölü can verir; İran onun katline ferman verir”
06:53 Günay Uslu’nun bitmeyen yükselişi: Paye üstüne paye, görev üstüne görev, Şimdi de Hollanda Film Festivali Denetim Kurulu Başkanlığı’na atandı…
00:57 Prof. Dr. Mustafa Karataş, “Gazze sadece Filistinlilerin meselesi değil, bütün ümmetin ve insanlığın ortak ve adil davası”
00:53 Almanya’nın Nürnberg kentinde Kırım Örgütleri Asamblesi adlı yeni bir platformun kuruluş kongresi gerçekleşti…
00:50 ABD uşağı katil İsrail’in sinsi işgal stratejisi: Çoban karakolları
00:45 Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinde altıncı toplantı yapıldı
00:35 İşgalci İsrail’in saldırıları, Filistinlilerin yalnızca yaşama hakkını değil, ölümden sonraki onurunu da hedef alıyor…
00:25 Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Denizli’de “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”nde konuştu
00:13 Cevdet Yılmaz: “Terörsüz Türkiye önemli mesafeler katetti”
00:10 İletişim Başkanı Duran: Demokrasimize yönelik her türlü tehdidin karşısında durmaya devam edeceğiz
00:02 YSK’dan CHP açıklaması: Gerekçeli karar duyuruldu
00:01 Bu darbeler tarihini biz tarihe gömdük ve sona erdirdik.”
02:35 Serdar Dursun Kocaelispor’a imza attı.
00:50 Moskova’da Türk iş dünyası Crocus Expo fuarına katıldı
00:44 Geleceğin sanayisi dijital ve yeşil dönüşümle şekilleniyor
00:44 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’den afetzedelere 10 milyon TL destek
00:41 “İslamî ve İnsani Bir Sorumluluk: Gazze” Konferansı Kapanış Basın Bildirisi
00:31 MSB: Tüm imkanlarımızla Katar’ın yanındayız
00:08 Cevdet Yılmaz: CHP, iç kavgayı toplumun tamamına yansıtmaya çalışıyor
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Saygı bekleyen Mourinho, saygı göstermeyi öğrenmeli…

Saygı bekleyen Mourinho, saygı göstermeyi öğrenmeli…
8 Haziran 2025
11
A+
A-

* “Türk ligini dünya benim sayemde öğrendi “diyen Mourinho’ya cevap:

* Futbol, Sahada Kazanılır; Mikrofon Başında Değil

UHA/ İnternational News Agency

               

 İlhan KARAÇAY’dan Mourinho’ya mektup…

 HOLLAN’DA, 08 HAZİRAN 2025 – Jose Mourinho’nun Eyüpspor maçının ardından yaptığı açıklamalar, Türkiye futbol kamuoyunda kısa süreli bir şaşkınlık yarattı ama ne yazık ki gereken tepkiyi doğurmadı.

Ünlü teknik adam, “Benim sayemde Türk ligi dünyada tanındı” gibi son derece hadsiz ve mesnetsiz bir cümle kurarak yalnızca kendi egosunu beslemekle kalmadı, Türk futbolunun geçmişine ve emeğine gölge düşürmeye kalkıştı.

Oysa Türk futbolu, tarihine altın harflerle yazılmış başarıları, Avrupa’daki şaşırtıcı performansları ve tutkuyla dolu taraftar kültürüyle çoktan uluslararası saygınlığını kazanmıştı.

Bu mektup, Mourinho’nun açıklamalarına bir yanıt niteliğinde kaleme alındı. Ama mesele yalnızca Mourinho değil: Bu çıkış karşısında suskun kalan spor camiası, medya mensupları ve meslektaşlarımız da aynı oranda eleştiriyi hak ediyor.

Şimdi söz, mektubun kendisinde…

Jose Mourinho: Memnun değilim @ Mackolik.com

Jose Mourinho’ya Açık Mektup:

Eyüpspor maçından sonra yaptığınız açıklama, sadece kibirli değil, aynı zamanda hadsiz ve gerçeklerden tamamen kopuktu. “Benim sayemde Türk ligi dünyada tanındı” gibi bir cümleyi sarf etmek, en hafif tabirle saçmalıktır. Siz bir teknik direktörsünüz, bir sihirbaz ya da futbol peygamberi değil. Türk futbolunun siz gelmeden önce dünya tarafından tanınmadığını iddia etmek, ya büyük bir cehaletin ya da narsisizmin ürünüdür.

Size hatırlatmak isterim:

– Türk futbolu, siz daha Bobby Robson’un çantasını taşırken UEFA Kupası’nı kazanmış bir ülkedir.
– Galatasaray 2000’de Avrupa’yı dize getirdi.
– Fenerbahçe 2008’de Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline adını yazdırdı.
– Beşiktaş, Avrupa’da Liverpool’dan Ajax’a kadar nice devleri yenerek Türk futbolunun saygınlığını artırdı.
Yani bu lig, sizin Instagram etkileşimlerinize veya YouTube’daki basın toplantılarınıza muhtaç değil.

Sizin geçmişiniz mi?
Evet, şampiyonluklarınız var, kimse inkâr etmiyor. Ancak arkanızda bıraktığınız enkazlar da az değil:
– Real Madrid’de takım içi kavgalardan dolayı soyunma odasını zehirlediniz.
– Chelsea’de ikinci gelişinizde ligin dibine demir attınız.
– Tottenham’da tek bir kupa kazanamadan gönderildiniz.
– Roma’da finalde kaybettiğinizde, başarısızlığın faturasını hakeme kesip, kulübü utanç verici bir pozisyona düşürdünüz.
– Bugün hâlâ UEFA’dan aldığınız ceza yüzünden Fenerbahçe’nin başında Avrupa maçına çıkamıyorsunuz. Bu nasıl bir “başarı mirası”?

Ve şimdi gelip, onmilyonlarca taraftarı olan, onlarca yıl Avrupa’da başarılar elde etmiş, köklü bir futbol ülkesine kendi gölgenizi pazarlıyorsunuz. Kusura bakmayın ama burası sizin reklam kampanyanızın sahnesi değil.
Burada emek var, tarih var, mücadele var. Ve en önemlisi, sizin magazin şovlarınıza pabuç bırakmayacak bir futbol aklı var.

Mourinho Efendi, bu lig sizinle tanınmadı. Bu lig, sizin üzerinizden utanacak bir geçmişe de sahip değil. Siz gidince bu lig çökmeyecek, ama siz Türk futboluna saygı göstermediğiniz sürece, biz sizi ciddiye almayacağız.

Dünya sizi izliyor olabilir, ama burada milyonlarca insan her hafta tribünleri dolduruyor.
3’üncü Lig’deki bir Anadolu maçına 5 bin kişinin gittiği ülkemizdeki futbol tutkusu, sizin PR cümlelerinize bağlı değildir. Kendi gölgenizi büyütmek uğruna, buradaki emeği küçümsemeniz; sadece sizi küçük düşürür.

Kibirle değil, saygıyla konuşursanız daha çok şey kazanırsınız. Ama siz bu kibirden besleniyorsunuz. Ne yazık ki artık kimse bu oyunu yemiyor.

İlhan Karaçay

Sessiz Kalanlar ve Gözünü Kaçıranlar

Ne ilginçtir ki, yukarıdaki mektupta ifade edilen saçmalıklara, spor dünyamızdan tek bir ciddi tepki gelmemesi oldukça düşündürücü. Ne futbol otoriteleri ne de medya mensupları Mourinho’nun bu hadsizliğine karşı bir duruş sergileyebildi. Oysa işin içinde sadece bir teknik direktörün kibri değil, tüm bir futbol tarihimize yönelik bir küçümseme vardı.

Bu durum, biz gazeteciler için de bir ayna niteliğinde.
6 Dünya Kupası, 6 Avrupa Şampiyonası ve sayısız Dünya ve Avrupa finalini izlemiş bir gazeteci olarak, mesleğimizin içine düştüğü bu sessizlik hali beni derinden yaralıyor. Haber peşinde koşması gereken, gerçeğin yanında durması gereken meslektaşlarımız, ya ilgisiz kaldı ya da tepki vermekten çekindi. Bu, gazeteciliğin en temel görevini inkâr etmek demektir.

Daha da vahimi, Mourinho ile röportaj yapan muhabirin, bu çarpık açıklamalara tek bir sorgulayıcı soru bile yöneltmemesi.

Peki neden?
Belki de onun da korktuğu patronları vardı. Belki de “büyük hoca”nın gölgesinde ezilmek istemedi. Ama unutmamalıyız ki, gazetecilik; cesur sorularla, doğru yerde durmakla ve gerektiğinde en güçlü isimlere karşı bile gerçeği savunmakla anlam kazanır.

Bugün sessiz kalan herkes, yarın bu tür hadsiz çıkışların zeminini hazırlamış olur. Ve biz susarsak, bu oyunu gerçekten seven milyonlara ihanet etmiş oluruz. Çünkü futbol, sadece sahada değil; mikrofon başında da onurla savunulması gereken bir emektir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.