enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:53 Spor basınının tanınmış isimlerinden gazeteci yazar Faik Çetiner, yaşamını yitirdi.
00:26 Macaristan Başbakanı Viktor Orban, “Avrupa Birliği bugün en stratejik ortak olarak TDT ve Orta Asya’yı almalı”.
22:26 Başkan Büyükakın, Kocaelispor’u tebrik etti; “Muhteşem bir oyun, harika bir galibiyet!”
00:57 Uygun koşullarda yapılması önemli
00:48 Türkiye’de her 100 bin kadından 43’ü meme kanseri tanısı alıyor…
00:46 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu Konuşması: Bir Küresel Adalet Manifestosu
00:39 Kazakistan’da Türk Yönetmen Cenk İZGÖREN’in, Uzun Metrajlı filmi “Rayların Ötesinde” dereceye girdi…
00:33 Yorum: Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi
00:32 Erdoğan, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gazze’nin yeniden inşa sürecinde “laf değil icraat zamanı” vurgusuyla İslam dünyasına çağrıda bulundu…
00:31 Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul’u BM Merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz
00:25 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’den “YILDIRIM-2025 Seferberlik Tatbikatına” büyük bir destek…
00:22 Televizyon kanalı TELE1’in sahibi olan ABC Radyo Televizyon ve Dijital Yayıncılık AŞ TMSF’ye devredildi…
00:21 (UİB) Koordinatör Başkanı Çelik, “Otomotiv endüstrisinde tarihinde en yüksek ihracat rakamına ulaşıldı”
00:21 CHP’nin kurultay davasında ret kararı çıktı
00:15 Rus petrolüne yaptırımlar barışın anahtarı olur mu?
00:14 Ukrayna-Rusya Savaşı Tekrar Masada
00:09 500 bin sosyal konut projesinin detayları belli oldu
00:06 RTÜK Başkanlığı’na Mehmet Daniş seçildi
12:24 İsrail güne bu haberle uyandı: Trump Netanyahu’yu s******
09:33 Web Panel | Türkiye’nin Körfez Vizyonu: Yeni Dönemde Diplomasi, Ekonomi ve Güvenlik
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılı röportajında (Hollanda’daki Türk kadınının kimliği) 2. bölümü…

Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılı röportajında (Hollanda’daki Türk kadınının kimliği) 2. bölümü…
18 Nisan 2025
15
A+
A-

* Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılına girerken, bu sürecin birçok toplumsal boyutu tekrar gözden geçiriliyor.

* Göçmen toplulukların Hollanda’ya kattığı değerler, kültürel zenginlikler ve zorluklar geniş çapta tartışılmakta. Ancak bu süre zarfında en çok değişen ve dönüşen rollerden biri, Türk kadınının imajı olmuştur.

*Detayı röportajımızda!…

UHA / İnternational News Agency

HOLLANDA  18 NİSAN 2025 – Hollanda’nın saygın yayın kuruluşu ‘Platform Dergisi’ Genel yayın yönetmeni Gazeteci Ebubekir TURGUT, dergisi için “Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılı” dolayısıyla gerçekleştirdiği röportajda, İlk kuşak kadınların Hollanda toplumundaki yeri, ikinci ve üçüncü kuşakla birlikte önemli bir evrim geçirdiğini aktarıyor.

Kadının aile içindeki rolünden iş hayatındaki yerine, toplumsal katkılarından kültürel kimliğini koruma çabalarına kadar birçok yönüyle yeniden şekillenen bu imajın, bugün nasıl algılandığını? Hollanda’daki Türk kadınının kimliği, beklentileri, başarıları ve mücadelelerinin neler olduğunu Göçün 60. yılı dolayısıyla Türk kadınının Hollanda’daki imajını ve bu süreçte yaşadığı dönüşümleri değerlendiriyor.

Göçün 60. Yılında Hollanda'da Türk Kadınının İmajı Haberleri | Platform Dergisi

Hollanda’da yaşayan Türk kadınları, yaşadıkları toplumda çeşitli engellerle mücadele ederken, kendi kimliklerini koruyarak, toplumsal entegrasyon sağlamaya çalışıyorlar. Av Nursel Köse-AlbayrakFigen Arslan (UID Hollanda Ar-Ge ve Eğitim Başkanı), Selma Sayın. ( Analist, Araştırmacı, Yazar)Av.Celen Jale ve Sevtap Parlak (Stichting sanatoli ), Meral Çelik (HDV) gibi kadınların röportajları, bu mücadelenin farklı boyutlarını ve zorluklarını ortaya koyuyor. Bu yazıda, söz konusu röportajlardan yola çıkarak Hollanda’daki Türk kadınlarının karşılaştığı sorunlar ve toplumdaki yerlerini değerlendiriyor.

Bugün de röportajımızın 2. bölümünde Av Nursel Köse-Albayrak, Selma Sayın. ( Analist, Araştırmacı, Yazar) ve Sevtap Parlak’dan (Stichting sanatoli ) söz edeceğiz…

Türk kimliğim içimde kök salmış bir parçam. Örf, adet ve değerlerimizi yaşıyor ve hissediyorum

Av. Nursel Köse: Küçük yaşta Hollanda’ya geldiğim için başka bir ülkede Türk kadınına yönelik tutumlarla ilgili tecrübem yok. Bu yüzden kıyaslama yapamam ama Hollanda’da Türk kadını olmanın değerli bir durum olduğunu düşünüyorum. Günlük hayatta kadına verilen değer, sunulan imkanlar ve bireyin kendi doğrularına göre bir yaşam çizebilme özgürlüğü, huzur ve yaşam seviyesini katbekat artırıyor.

Toplumdaki yerimiz ne olursa olsun, düşüncelerimizi ifade edebilmek, eğitim alabilmek, kendimizi geliştirmek, çalışma ve aile hayatını dengeleyebilmek gibi konularda sağlanan kolaylıklar başka ülkelerde bu düzeyde bulunmayabilir.

Türk kimliğim ise içimde kök salmış bir parçam. Örf, adet ve değerlerimizi yaşıyor ve hissediyorum. Hollanda kültürüyle uyuşmayan durumlar olsa da, özümden vazgeçmek zorunda kalmadığım sürece bu farklılıklar beni güçlendiriyor. İki kültüre sahip olmak gerçekten harika bir durum.

Tabii ki herkes gibi benim de üzüldüğüm olaylar oluyor. Ama Türk kadınlığına dair hissettiğim gurur, onur ve kararlılık, beni hayatta dengede tutuyor. Kadınlığımı hiçbir zaman bir mağduriyet olarak görmedim, aksine Türk kadını olmayı her zaman bir lütuf olarak gördüm. Bu bakış açısıyla hangi ülkede olursanız olun, istikrarınızı kaybetmezsiniz.

Selma Sayın: Hollanda’da ikinci nesil Türk kadını olarak kendimi “İki kültür arasında sıkışmış, bir şeylerin eksikliğini yaşamış ve sürekli kendini ispatlamaya çalışmış biri” olarak tanımlardım.

Selma Sayın: Hollanda’da ikinci nesil Türk kadını olarak kendimi “İki kültür arasında sıkışmış, bir şeylerin eksikliğini yaşamış ve sürekli kendini ispatlamaya çalışmış biri” olarak tanımlardım.

Şahsi tecrübelerim, çoğu kişi gibi, travmatik bir geçmişe dayanıyor. Çocukluk dönemine kadar uzanan eksiklikler ve duygular bu sürecin bir parçasıydı. İlkokula tek kelime Hollandaca bilmeden başladım. Anaokulu döneminde, herkesin ebeveynleri etkinliklere katılırken, annemin çekingen tavrı nedeniyle yalnız kalırdım. Yine de annemin bana sarıldığı bir anı asla unutmam; o sevgi dolu jest içimi ısıtmıştı.

Eksikliklerle büyüdük. Bu durum, bizlere özgüven eksikliği yaşatsa da küçük yaşta mücadele etmeyi öğretti. Özellikle ikinci nesil, iki kültür arasında sıkışıp kaldı. Hollanda’nın bazı değerleri bizim için “tabu” kabul ediliyordu. Karnaval dönemlerinde kıyafet seçerken hem Hollanda kültürüne uymaya hem de Türk geleneklerinden sapmamaya çalışırdık. Özellikle kız çocukları üzerinde “el âlem ne der” baskısı yoğundu.

Eğitim hayatında da kolaylık sağlanmadı. Öğretmenler genelde Türk kızlarını ciddiye almadı ve küçümsedi. Bu dönemde ailelerimizden de duygusal bir destek göremedik. Bu, yükümüzü daha da ağırlaştırdı. Tüm bunlara rağmen, hayatımıza damga vuran başarılarımız, genelde çocukluk dönemimizdeki mücadelelerden beslendi.

Sevtap Parlak: Türk kimliğimle Hollanda’daki yaşamım arasında bazen denge kurmam gereken durumlar oluyor

Sevtap Parlak: Hollanda’da bir Türk kadını olarak kendimi hem Türk kimliğimle hem de Hollanda’da yaşamanın getirdiği deneyimlerle şekillenen çok kültürlü bir kimlik olarak tanımlıyorum. Türk kimliğim, yetiştiğim kültür, dilim, aile bağlarım ve değerlerimle şekillenmiş durumda. Bunlar bana güçlü bir kök ve aidiyet duygusu veriyor. Örneğin, Türk mutfağı, gelenekler, aileme olan bağlılık, Türkçe konuşmak ve kendimi bu dilde ifade etmek gibi değerler, hayatımda önemli bir yer tutuyor.

Hollanda’daki hayatım ise bana daha geniş bir bakış açısı, çeşitliliğe açık bir yaklaşım ve bağımsızlık sunuyor. Hollanda kültürünün bireyselliğe ve özgürlüğe olan vurgusu, kendimi ifade etme konusunda beni daha cesur ve kendine güvenen bir birey haline getirdi. Toplumdaki hoşgörü kültürü, farklılıklara saygı duyma ve herkesin kendi kimliğiyle var olabilmesi, burada kendimi rahat hissetmemi sağlıyor.

Türk kimliğimle Hollanda’daki yaşamım arasında bazen denge kurmam gereken durumlar oluyor. Örneğin, ailemin değerleriyle buradaki yaşam tarzı ve sosyal beklentiler bazen çelişebiliyor. Bu tür durumlarda iki kültür arasındaki dengeyi bulmaya çalışıyorum. Kendi kültürümden vazgeçmeden, Hollanda toplumuna katkıda bulunabileceğim, oraya da uyum sağlayabileceğim bir yol arıyorum.

Bu iki kültür arasındaki denge aslında benim kimliğimin bir parçası haline geldi. Kendimi “çift kültürlü” olarak tanımlamak en doğrusu olur. İki kültür arasında köprü görevi görmeyi, bu çeşitlilikten beslenerek güçlü bir birey olarak yol almayı seviyorum. devam edecek

Kadin Dergisi | Avrupa Platform 11. Şiir Yarışması Başladı

Gazeteci* Ebubekir TURGUT, Platform Dergisi, Hollanda

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.