enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
17:55 Yargımızın Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı Sorunu
07:50 Türk Halk Müziği sanatçısı Mahsun Kırmızıgül Moskova’yı büyüledi
00:47 Almanya, Türkiye’yi “stratejik ortak” olarak görüyor…
00:38 Fatih Sultan Mehmet’in Macar Orban’a döktürdüğü Şahi topu, dünya tarihinde bir devrin kapanışını simgeler.
00:25 İstanbul Ticaret Odası (İTO), Ekimde fiyatı en çok artan ve azalan ürünleri açıkladı…
00:23 TBMM Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edecek…
00:21 Terörsüz Türkiye’de Gelinen Süreç ve Sonrası
00:11 TFF Başkanı Hacıosmanoğlu: Bahis soruşturması yaklaşık 3 bin 700 sporcuyla devam edecek
00:04 Lübnan Ne Yapmak İstiyor?
20:45 Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK), “5. Küresel Medya Buluşması” Alanya’da başlıyor
06:52 Engelli bireylerin toplumsal hayata katılımlarını artıran aktif yaşam merkezleri yeniden yapılandırılıyor…
00:59 İçişleri Bakanı Yerlikaya: Suriye’ye dönenlerin sayısı 550 bini buldu
00:55 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Yıkım kararlarına karşı açılan davaların yüzde 92’si karara bağlandı”
00:54 Mamdani Rüzgârı: Demokrat Parti’nin Sol Popülizmle İmtihanı
00:50 Moskova’da Kritik Buluşma: Rusya’nın Suriye Politikası ve Ortadoğu’daki Güç Dengeleri…
00:49 Yapay zeka ‘bencil’ davranmayı öğreniyor
00:47 Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Dr. Enes Eminoğlu Bakü’de Genç MÜSİAD’ın organizasyonu’nda konuştu…
00:44 Hakan Fidan Irak’ı ziyaret edecek
00:41 Beşiktaş Kulübü olağan idari ve mali genel kurulu, bugün gerçekleştirilecek…
00:29 İletişim Başkanı Duran: Ortak geleceğimizi inşa etmeye kararlıyız
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Gizlemeyin artık söyleyin

Gizlemeyin artık söyleyin
15 Nisan 2023
111
A+
A-

AKŞAM Gazetesi Yazarı Emin PAZARCI, kaleme aldığı ‘Gizlemeyin artık söyleyin‘  başlıklı yazısında, Yıllardır adeta paralıyoruz kendimizi. Yazıyoruz, çiziyoruz, söylüyoruz, anlatıyoruz. Buna rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu‘nun TBMM‘de HDP Eş Başkanlarını ziyaretinin ardından yine aynı soru soruldu:

-Ne görüştüler, neyin pazarlığını yaptılar?

Oysa, orada da söylediler. Satır aralarında gereken mesajları verdiler. HDP‘liler, görüşme yeri olarak özellikle Meclis‘in seçildiğini belirttiler. “Kürt sorunu TBMM’de çözülür” dediler. Kemal Kılıçdaroğlu da onayladı.

Herkesin olduğu gibi Kürt vatandaşlarımızın da sorunları olabilir bu ülkede. Ama “Kürt sorunu” denildiğinde başka bir mesaj veriliyor topluma. Selahattin Demirtaş başta olmak üzere, pek çoğu bunu defalarca söylediler. “Biz, Kürt sorunu derken, kültürel ya da sosyal haklardan bahsetmiyoruz. Statü istiyoruz” dediler.

Nedir statü?

Konumdur, durumdur, pozisyondur, ayrılıktır. Kimi bunu toprak talebi, kimi özerk bir yapı, kimisi bayrak, kimi de daha farklı şekillerde değerlendiriyor.

İşte bunu görüşmüşler. Kendileri de üstü kapalı bir şekilde söylediler ve söylüyorlar zaten.

 

 

 

Bu görüşmenin ardından, birer birer dökülmeye başladılar. 100 yıllık cumhuriyetin temellerinden yıkılması gerektiğini ifade edenler bile çıktı.

HDP’nin Van adayı Sinan Çiftçi, herkesin anlayacağı şekilde net bir dille ortaya koydu. “Meclis’te Kürdistan’ın özerkliğini konuşacaklarını” ilan etti.

Cengiz Çandar ise, Kemal Kılıçdaroğlu‘nun HDP‘den sonra Kandil’le de müzakereye ve Anayasa‘yı değiştirmeye mecbur olduğundan bahsetti. Hasan Cemal gibi isimler de benzer laflar etti.

Bakın bunları ben söylemedim, onlar dediler. Yıllardan anlatmaya çalıştıklarımızı kabul ettiler. Bu yüzden hâlâ “Ne görüştüler, neyin pazarlığını yaptılar?” diye sormanın anlamı var mı?

 

 

 

Söz, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar‘a gelince, yazmasam olmaz:

Ayrıntıları, halen piyasada olan Kara Kutu isimli kitabımda yazıyor. 1970 yılında, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Yurdu‘nda bir cinayet işlendi. Mustafa Kuseyri öldürüldü. Olay, sol arasındaki bir çekişmenin sonucuydu. Ama gizlenip örtülendi. “Faşistler katletti” yaygarası koparıldı. Yetmedi, bu cinayet üzerinden ordu destekli silahlı bir halk ihtilali gerçekleştirmek için büyük çaba gösterildi.

Yıllar geçti, olay hukuken zaman aşımına girdi. Hasan Cemal de “Kimse kızmasın, kendimi yazdım” isimli kitabında gerçekleri ortaya koydu:

Kuseyri‘nin yakın arkadaşı Nejat Arun tarafından vurulduğunu, kaçarken bıraktığı kan izlerinin de Cengiz Çandar’ın da aralarında bulunduğu arkadaşları tarafından silindiğini itiraf etti.

Biz tahmin ediyorduk zaten. Bilmeyenler de öğrenmiş oldu.

Olayın hemen ertesi günü Anayasa’ya Saygı Yürüyüşü düzenlenip, faşizm telin edildi. İşte o yürüyüşe bunlar da katıldı.

Dün, Türkiye‘de bu oyunları oynayanlar, hep birlikte el ele verip yine piyasaya çıktılar.

Ne yapmak istediklerini, Türkiye‘yi nereye götürmeye çalıştıklarını da itiraf etmeye başladılar. Ama hâlâ eskiden olduğu gibi illüzyonlarla milleti aldatmaya çalışıyorlar. Millete bunların kim olduklarının iyi anlatılması, milletin de görüp tanıyarak oyunu kullanması lazım.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.