Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Dursun Yıldız: Haziran’da suyun yönetimi çok zorlaşıyor
Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı ve İnş Müh. Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız, bu yıl da Haziran yağışlarının kısa süreli yerel ve çok şiddetli olarak düştüğünü ve şehir selleri ve taşkınlar yarattığına dikkat çekti.
UHA / İnternational News Agency
Haziran ayında su yönetimi neden zorlaşıyor ?
Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı Dursun Yıldız, Haziran ayı ülkemizde genellikle yağışların normal olarak daha düşük gerçekleştiği bir ay olarak bilindiğini belirterek, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) 1991-2020 yılları arasındaki haziran ayındaki uzun yıllar normalinin 33.6 mm olarak hesaplandığını, bazı yılların kurak geçmekte ve haziran yağışlarının ise bu normalin yüzde 70 daha da altında gerçekleşebildiğinin altını çizdi.
[Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı ve İnş Müh. Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız]
Dursun Yıldız, “ancak son 9 yıldır Haziran yağışları normalin üzerinde gerçekleşti. Bu yağışlar yerelde kısa süreli çok şiddetli yağışlar olarak düştü ve büyük şehirlerde sellere yol açtı . Bu yıl da Haziran yağışları kısa süreli yerel ve çok şiddetli olarak düşüyor ve şehir selleri ve taşkınlar yaratıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü İklim ve Zirai Meteoroloji Dairesi Başkanlığı Araştırma Dairesi Başkanlığı’nın 2022 Yılı Haziran Ayı Sıcaklık Ve Yağış Değerlendirmesi raporuna göre Türkiye genelinde Haziran ayı alansal yağışları normaline göre son 9 yıldır artış göstermiştir. Bu artış bazı yıllarda normalin yüzde 69 üzerine de çıkmıştır” dedi.
Geçen yılın Haziran ayında durum nasıldı ?
2022 yılında Haziran ayındaki yağışların, Batı Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Akdeniz, Güney ve İç Ege ile Kayseri, Malatya, Tunceli çevrelerinde normallerine göre yüzde 100’den fazla artış gösterdiğini ifade eden Yıldız, “Geçen yıl Haziran’da bazı illerimizde son 90 yılın en yüksek yağışları gerçekleşti 2022 yılının Haziran ayında il genelinde en fazla yağış 232.8 mm ile Bartın’da, en az yağış 0.5 mm ile Mardin’de gerçekleşti. Zonguldak, Karabük, Bartın, Kastamonu ve Düzce’de son 90 yılın en yüksek haziran ayı yağışı kaydedilmiştir” şeklinde konuştu.
Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı Dursun Yıldız, Bölge geneli yağışlarda; Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerimizde normaline göre artış gerçekleşmiştir. Ege Bölgesi yüzde 100’den fazla artış gösterirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise yüzde 58 azalma göstermiştir. Karadeniz Bölgesi son 90 yılın en yüksek haziran yağışını almıştır” dedi.
Dursun Yıldız, yağışlı gün sayısının 1991-2020 ortalamasında 6,5 gün olarak hesaplanırken, 2022 yılı Haziran ayında Türkiye genelinde ise ortalama 10,6 gün olarak gerçekleştiğini dile getirdi.
Bu yıl da Haziran yağışları etkili oluyor mu ?
“Bu yıl da Haziran ayının ilk günlerine şiddetli yağışla başlayan Türkiye’de yağışın ay boyunca aralıklarla sürmesi bekleniyor” diyen Yıldız, “Uzmanlar özellikle iç bölgelerde sel, hortum, dolu ve fırtınaya karşı dikkatli olunması konusunda uyarıyor” dedi.
Dursun Yıldız, Haziran ayına girmemizle birlikte ülke genelinde sağanak yağışların etkisiyle bir çok ilde taşkın ve sel baskını meydana geldiğine dikkat çekerek, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) hemen her gün birçok ilde kırmızı koduyla uyarı verdiğini hatırlattı.
Bu yılın Haziran ayında şimdiye dek Samsun, Sinop, Amasya, Çorum, Ordu, Kastamonu gibi kentlerdeki sel felaketinin can ve mal kayıplarına neden olduğuna vurgu yapan Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı Yıldız, “Son 93 yılın en çok yağışın yaşandığı Samsun’da 4 -6 Haziran 2023 tarihlerinde yaklaşık ortalama 68 mm yağmur düştü. Bu rakamın son 93 yılın 1.5 katı olduğu belirtiliyor. 1929-2022 tarihleri arasında Samsun’da haziran ayı yağış miktarının 46,2 mm olduğu ifade ediliyor” şeklinde konuştu.
Dursun Yıldız, Meteoroloji uzmanlarının bu yağışların Haziran ayı boyunca sürebileceğini açıkladığını, bu durumda son 10 yıldır Haziran ayı yağışlarımım taşkın ve ani sellere neden olacak şekilde normalin üzerinde gerçekleşmiş olacağını ve bunun da su yönetiminin özellikle ani şehir selleri ve taşkınlar için çok ciddi önlemler alması gerektiğini ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Sellerin daha çok Haziran ayında görülme nedeni ?
“Ülkemizdeki ortalama yağışın büyük bölümü mevsimsel olarak sonbahar ve kış yağışları şeklinde gerçekleşiyor” şeklinde konuşan Dursun Yıldız, “Bu yağışlar genellikle uzun süreye dağılan, yoğunluğu düşük yağışlar ya da kar yağışı oluyor. Bu yağışlar toprağın kuru veya az nemli olması nedeniyle yer altına süzülmeye de imkan buluyor. Bu yağışların uzun sürmesi ve şiddetine göre seller ve taşkınlar oluşabiliyor” dedi.
Yıldız, genellikle akarsularda sonbahar ve kış aylarında gözlemlenen bu seller meteoroloji uzmanları tarafından yavaş ve hızlı seller olarak adlandırıldığını ifade ederek, “Ani sellerse havaların ısındığı, ilkbaharın sonu ve yazın başlarında görülen gök gürültülü sağanak yağışlarla daha çok betonlaşmış ve çarpık kentleşmiş altyapısı yetersiz olan şehirlerde “Ani Seller” olarak ortaya çıkıyor. Bunlar çok sayıda ve artan sıklıkta gerçekleşiyor. Bu durumda Haziran’da yaşadığımız ani sellerin ve özellikle Karadeniz ve Akdeniz’deki nehir taşkınlarının sayısı da doğal olarak artıyor” şeklinde konuştu.
Oluşan şehir selleri ve nehir taşkınlarının nedenleri neler ?
İklimsel değişkenlikler sonucu son yıllarda ani, şiddetli ve kısa süreli yağışların sayısının arttığını ifade eden Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı Dursun Yıldız, konuşmasına şöyle devam etti:
“Haziran ayında olmamıza rağmen son yıllarda birçok kentimizde bu özellikteki yağışlarla karşılaşıyoruz. Ayrıca hortum,dolu gibi olağandışı meteorolojik olayların sayısında da artış var .Son 10 yıldır ülkemizde Haziran yağışları normalin üzerinde gerçekleşiyor. Bu yağışlar kentleşmede çarpıklıklar, yetersiz altyapı aşırı betonlaşma ve su basman kotlarının altındaki konutların iskana açılması gibi nedenlerle şehirlerimizde ani sellere, can ve mal kayıplarına neden oluyor. Ayrıca nehir yataklarının kenarlarındaki alanların iskana açılarak nehrin taşkın yatağına müdahale edilmesi, köprü ve menfez açıklıklarının yetersiz kalması gibi nedenlerle nehirlerdeki taşkınlar can ve mal kayıplarına neden oluyor. Meteoroloji uzmanları ve iklimbilimciler bu yağışların sıklığının ve şiddetinin artarak süreceğini belirtiyorlar .Bu nedenle gerekli önlemler acilen alınmalı”.
Sel felaketi can ve mal kaybına neden oluyor bunun için ne gibi önlemler alınmalı ?
“Gerek nehir taşkınlarının gerekse ani şehir sellerinin yönetilmesinde öncelikli hedefimiz can kaybının oluşmasını engellemek olmalıdır” diyen Dursun Yıldız, “Kentlerimizin içinden geçen derelerdeki taşkınlarla ilgili olarak alınması gereken önlemler gerek Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan alt havza taşkın yönetim planlarında gerekse AFAD tarafından hazırlanan İl Afet Risk Azaltma planlarında noktasal olarak açıkça belirtilmiş. Şimdi yapılması gereken ilgili kurumların bu önlemleri hızla ve koordinasyon içinde almasıdır” dedi.
Şehir selleri riskinin sürdürülebilir biçimde yönetilmesinin, giderek daha da zorlaştığının altını çizen Yıldız, “Kentlerimizi iklim değişikliği etkilerinin oluşturduğu gerek kuraklık gerekse şehir sellerine karşı daha dirençli hale getirmeliyiz. Ayrıca kent hidrolojisi hesapları değişen yeni koşullar dikkate alınarak yeniden yapılmalı ve bazı riskli bölgelerdeki atıksu ve yağmursuyu uzaklaştırma altyapısı yenilenmelidir. Bunun yanısıra ayrık yağmursuyu hatlarının yapımı ve işletmesi konusunda yerel mevzuattaki belirsizliklerin de hızla giderilmesi gerekmektedir” şeklinde dile getirdi.
“Kentlerimizde doğa tabanlı ekolojik çözümler kapsamında yağmur sularının toplanarak yeraltına süzülebileceği geniş yeşil alanlar planlanmalıdır” diyen Dursun Yıldız, şunları aktardı:
“Kentlerimizde su basman kotu altında kalan binalar aşırı olmayan yağışlarda bile su basma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle toplumsal bilinç arttırma, acil kurtarma eğitimi ve sellerde yapılması gerekenler konusunda farkındalık yaratma çalışmaları da önemlidir. Ayrıca şehir selleri tehlike ve risk haritaları hazırlanıp bu bölgelerde yaşayanların sele karşı alması gereken acil önlemler konusunda bilinçlendirilmesi de önemlidir. Meteoroloji genel müdürlüğü tarafından yapılan şiddetli yağış ikazının kentte yaşayanlara bildirilmesi önemlidir. Ancak bu bilgilendirmenin yanısıra semt olarak yapılması gerekenlerle ilgili daha detaylı bilgi verilmelidir. Ankara’da dün öğleden sonra düşen şiddetli yağış süresince Ankara Valiliği tarafından suyla dolan 7 altgeçit konusunda vatandaşların bilgilendirilmesi çok faydalı olmuştur. Bunun gibi sel süresince riskli bölgeler konusunda anlık bilgi paylaşımı yapılmalıdır.
Özetle; kentlerde sel riskinin yüksek olduğu bölgelerde risk uyarı sistemleri kurulmalıdır. Ayrıca halkın sel sırasında nasıl davranacağı konusunda eğitilmesi, sel süresince detaylı olarak bilgilendirilmesi, düşük kotlarda ve altgeçitlerde drenaj kapasitesinin arttırılması, yağmursuyu toplama ve iletme için kanalizasyondan ayrı bir sistem yapılması, mazgal ve kanalların sürekli açık tutulması gibi önlemlerinin bir an önce alınması gerekmektedir.”
Mevsimsel kaymalarda küresel ısınmanın etkisi nedir?
Uzmanların, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın yağış rejimini değiştirdiğini, kuraklık, sel ,taşkın, fırtına, don, sis, hortum, dolu gibi meteorolojik olayların daha şiddetli ve daha sık oluştuğunu ve yağışların ve sıcaklıkların mevsim ortalamalarından büyük miktarda saptığını ileri sürdüğünü hatırlatan Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı Dursun Yıldız, şöyle devam etti:
“Uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanan raporlar küresel ısınmanın kuzey yarımküreye doğru ilerlediğini ve Akdeniz bölgesinin bu ilerlemeden en fazla etkilenecek bölge olacağını belirtiyorlar .
Bu durumun mevsimlerin periyotlarında değişiklikler yaratabileceğini ileri süren uzmanlar da var. Su Politikaları Derneği olarak Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik bölümü ile yaptığımız bir çalışmada Türkiye’de de akışa geçen su miktarında mevsimsel kaymaların oluşmakta olduğunu tespit etmiştik”.
Türkiye’nin İklim değişikliği ve su yönetimi planları ile kurumları hazır mı ?
Türkiye İklim değişikliği eylem planı, Ulusal Su Planı, Havza Yönetim Planı, Havza Koruma planı, Su Tahsis Planı, Kuraklık eylem Planı, Havza Taşkın Eylem Planı gibi birçok planının hazırlandığından söz eden Dursun Yıldız, “Ancak İklim Kanunu ve Su Kanunu gibi taslaklar hala yasalaşmadı. Bunun yanısıra bu planların havza ölçeğinde uygulamasını yapacak olan kurumsal yapı konusunda yasal ve kurumsal eksikliklerimiz var. Bunları bir an önce tamamlamayarak iklim değişikliğinin ortaya çıkaracağı riskleri azaltmamız gerekiyor” dedi.
Yıldız, Su yönetiminin çok başlı, çok parçalı yapıdan kurtulmasının şart olduğunu dile getirerek, bu yönetimimde özellikle havza ölçeğinde kurumlar arasında koordinasyon eksikliğinin ortaya çıkabileceğini ve bunu bugünden düşünmek zorunda olunduğunu ifade etti.
Su Politikaları Derneği Başkanı (SPD) Başkanı Dursun Yıldız, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ayrıca ülkemizin nüfusunun yüzde 65’inin yaşadığı büyükşehirlerin Su ve Kanalizasyon İdareleri Genel Müdürlüklerinin de yeni bir yasaya ihtiyacı var. Bu kurumlar 55 Milyon nüfusa gerek su temini gerekse atıksu ve yağmursuyu toplama uzaklaştırma ve arıtma gibi çok önemli hizmetler yapıyorlar. İklim değişikliği özellikle kentlerdeki bu hizmetlerin bir kamu hizmeti olarak verilmesini zora sokabilir. Bunun için bu kurumların ve diğer illerimizdeki su yönetimi kurumlarının finansman bulma imkanları arttırılmalı, kurumsal altyapıları güçlendirilmelidir. Su ve Kanalizasyon İdareleri Yeni Su Kanunu da dikkate alınarak güçlendirilmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır”.