enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
06:50 Sempozyum | Sosyal Panorama 2025: Türkiye’de Değişen Nüfus ve Ailenin Geleceği
00:57 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elim uçak hadisesinin neden yaşandığını çok daha net göreceğiz ve kamuoyuyla paylaşacağız”
00:50 TOBB’un Nefes kredi hacmi 25 milyar liradan 50 milyar liraya yükseltildi…
00:48 Bakan Uraloğlu, “Üretilen dördüncü Milli Banliyö Tren Seti Gaziantep Büyükşehir Belediyesine teslim edildi”
00:43 Türkiye genelindeki metro tünelleri, olağanüstü durumlarda 1 milyon 374 bin kişiye acil barınma imkanı sağlayacak kapasitede…
00:40 “2025 yılında 65 ilde 255 kazı alanına ulaştık”
00:39 Bakan Güler: Kutuların çözümü ve ilk bulgulara ulaşma süreci en az 2 ay sürer
00:32 Terör örgütü PKK Irak’ın kuzeyindeki Zap bölgesinden tamamen çekildi
00:31 Suriye Sahasındaki Meydan Okumalar ve Fırat’ın Doğusu
00:23 Engelli bireylerin trafik sigortasından indirimli yararlanmalarına ilişkin yeni düzenleme 1 Şubat 2026’da yürürlüğe girecek….
00:18 Şara’nın Washington Ziyareti ve Türkiye’nin Rolü
00:08 Doğu Karadeniz’den ocak-ekim döneminde bal ihracatı, 1 milyon 834 bin 520 dolara ulaştı.
13:46 Kriz Beklentisine Mahkum Olmak
11:21 4. Ölüm Yılında, Şair, Yazar, Düşünür Sezai Karakoç
06:55 Sındırgı’da 22 bin 600 binada inceleme yapıldı…
00:48 CSO Ada Ankara’dan bu hafta müzikseverlere unutulmaz konserler, çeşitli etkinlikler…
00:40 SPD Başkanı Yıldız: Kuraklık yerleşiyor. Su Yönetiminde radikal bir değişim şart.
00:24 İmamoğlu iddianamesinde yer alan telefon notundan dikkat çeken detaylar çıktı
00:20 Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, “Türkiye’nin dünya çapında bir turizm markası”
00:09 KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, “İlk ziyaretimi Türkiye’ye yapmaktan son derece memnunum”
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Almanya’ya beyin göçü: “Vize kaygısıyla hareket alanımız daraldı”

Almanya’ya beyin göçü: “Vize kaygısıyla hareket alanımız daraldı”
6 Nisan 2021
562
A+
A-

UHA HABER / Türkiye’den ayrılıp yeni bir hayata başlamak isteyenlerin tercih ettiği ülkeler arasında Almanya ön sıralarda. Peki, başkent Berlin’e gelenler sahip oldukları eğitimi ve birikimi buraya kolaylıkla entegre edebiliyor mu? 

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler, Almanya göç koridorunda yeni bir göç ve iltica dalgasının açılmasına neden oldu. Bu dalganın ayırt edici özelliği ise yüksek eğitimlileri ve nitelikli iş gücünü kapsıyor olması.

Peki; akademisyenler, sanatçılar, beyaz yakalılar, gazeteciler, öğrenciler, doktorlardan oluşan bu topluluğun eğitimleri, meslekleri ya da “unvanları” da Türkiye’den Almanya’ya kolayca göç edebiliyor mu?

Çalışabildikleri yerlerde çoğu zaman “gereğinden fazla nitelikli” kalan  bazı göçmenler, yıllarca yatırım yaptıkları ve emek verdikleri alanlara yeni ülkede kolaylıkla giriş yapamıyorlar. Türkiye’deki iş deneyimiyle Almanya’daki mevcut işi arasındaki uçurumun sebebini ise sektörel zorluklar, sistemsel sorunlar ve dil/kültür bariyerleri oluşturuyor. Göçmenlerin kalifikasyonlarının değerini kaybettiği ve “statü kaybı” yaşadığı bu süreci Berlin’de mikrofon uzattığımız çeşitli isimlerle görüştük.

Ayşegül A. Tezcan

Ayşegül A. Tezcan

“TL – Euro uçurumu aile desteğini imkansızlaştırdı”

Gazetecilik okuyan Ayşegül A. Tezcan, yüksek lisans için Berlin’e geliyor. “Mezuniyetten sonra iş bulmak için tanınan 18 ayda iş bulamamaktan endişe edip öğrenciliğimi uzattım, çünkü başvurduğum hiçbir yerden cevap alamıyordum” diyen Tezcan, 3 yıldır müşteri hizmetlerinde Türkçe hizmet veriyor. İlk etapta “geçici” olarak başladığı bu işte planladığından uzun kalıyor. Gazetecilik yapmak isteyen Tezcan “Alanımda iş bulabilmek için gitmem gereken kurslar, eğitimler, dil okulları bitmiyor. TL- Euro uçurumu almış başını gitmiş durumda, aileden destek imkansız hale geldi. Hem para kazanıp hem alanımda iş bulmamı kolaylaştıracak yatırımları yapmak zorundayım çünkü sahip olduğum eğitim ve deneyimler yeterli gelmiyor ve bu oldukça zorlu bir süreç” diyor.

“Diplomayı tanıtmak bile politik bir mücadele”

Barış için Akademisyenler’den Dr. Nevra Akdemir, Türkiye’de akademisyenken Almanya’ya zorunlu olarak göç etmek durumunda kalanlardan. “Almanya’da yüksek eğitimli mülteci kadınların yaşadığı statü kaybı” başlıklı çalışmasını hem kendi hayat deneyimine hem de araştırmalarına dayandırıyor. Çalıştığı projenin sona ermesinin ardından Berlin’de yaşayan ve şu an akademik bir pozisyonu bulunmayan Akdemir, çalışmasında “Her göçmen gibi mültecilerin de yeni sistem karşısında gündelik hayat bilgilerinin işlevsizleşmesinden, dilsizleşmekten ve bir çocuk gibi hayatı yeniden öğrenmek zorunda kalmaktan” bahsediyor. Almanya’ya gelirken bazı akademisyenlerin risk burslarından yararlanabildiğini ancak genel olarak buradaki akademik sistemin enternasyonal olmadığını ve Almanca konusunda ısrarcı olduğunu söylüyor. “Diplomayı tanıtmak bile politik bir mücadeleye dönüşüyor” diyen Akdemir “Ancak burada kendimi daha az yalnız hissediyorum, aynı dilde olmasa bile aynı cümleleri kurabildiğim insanlar var artık çevremde” diyor.

Dr. Nevra Akdemir

Dr. Nevra Akdemir

Türkiye’den Almanya’ya son yıllarda iltica edenlerin eğitim oranı oldukça yüksek. Federal Göçve Mülteciler Dairesi verilerine göre, 2019 yılında Türkiye’den gelenler, Almanya’ya iltica başvurusunda bulunanlar arasında en yüksek eğitim seviyesine sahip kesimi oluşturuyor.

Deniz* de Bilgi Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışırken Berlin’e gelmeye karar veriyor. Göçmenlerin yoğunlukta olduğu bir işi yapıyor: Restoranlar için kurye hizmeti. Pandemi dolayısıyla kendi alanı olan “kültür ve sanat yönetimi”nde iş bulmakta zorluk yaşadığını belirten Deniz, çalışma koşullarının zorluğu ve gördüğü kötü muamele nedeniyle kendini zaman zaman değersiz hissettiğini belirtiyor.

“2 yüksek lisansım ve 6 yıl deneyimim yok hükmünde”

Jeyan Aslan ise, Türkiye’de 6 senelik idari iş deneyimi, Türkiye’de Uluslararası İlişkiler ve Berlin’de Sosyal Bilimler’de yaptığı iki yüksek lisansın ardından Berlin’de girebildiği işin yalnızca bir yıllık deneyim ve üniversite mezuniyeti gerektirdiğini söylüyor. “Bu yüksek lisanslarımın ve deneyimlerimin ‘yok hükmünde’ olması demek” diyen Aslan, “Onlarca başvurunun ardından geri dönüş alabildiğim bu işe en alt seviyeden başladım; kahve sipariş etmek, telefon cevaplamak gibi görevlerim oldu. Beraber çalıştığım insanlardan daha eğitimliyim. Uzun süre sonra, kendimi gösterebilmemin ardından terfi sürecim başladı. Ayağımı sokabilmek için ‘Ne iş olsa yaparım’ demek gerekiyordu” diyor. Türkiye’den gelme nedenini üst üste yaşanan patlamalar, güvenlik kaygısı, kadın olarak daha özgür olabilme isteği olduğunu söyleyen Aslan, göç süreciyle uzun yıllar üzerine yatırım yaptığı eğitim ve birikiminin sekteye uğradığını; statü kaybı deneyimlediğini ifade ediyor.

Jeyan Aslan

Jeyan Aslan

Vize için çalıştığı firmaya bağımlı hale gelenler

Zeynep* Sosyoloji alanında yüksek lisans için Berlin’e geliyor. 5 yıldır Facebook için çalışan bir aracı firmada Facebook’taki istenmeyen içerikleri temizliyor. Psikolojik olarak çok zorlayıcı olan bu işte asgari ücretle çalışıyor. Ankara Anlaşması ile vize alabilmek için bu firmaya yıllardır bağımlı durumda. Almanya ile Türkiye arasında geçerliliği bulunan söz konusu anlaşma, aynı işveren/aynı pozisyonda uzun yıllar çalışmayı şart koşuyor ve oturum iznini bu işe bağlı hale getiriyor. Zeynep, bütün çıkış yollarını tıkayan ve kısa dönemli vizelerle kısa dönemli yaşam güvencesi oluşturan bu süreçte mobbinge uğradığı durumda bile kontratı uzatılsın diye sesini çıkarmadığını söylüyor. “Bütün eğitimimi ve birikimimi heba etmişim gibi hissettiğim oluyor. Vize kaygısıyla hareket alanımız sınırlandırılıyor, sıkışıp kalıyoruz. Çalıştığım şirkette benimle aynı durumda olan Türkiyeli, onlarca nitelikli göçmen var. Kendi alanımda iş bulabilmek için geç kalmışım gibi hissediyorum” diyor.

“Meslek, hayat kalitesi için en büyük etken değil”

Semih* Türkiye’nin en iyi mimarlık bölümlerinden sayılan ODTÜ Mimarlık mezunu. Berlin’de müşteri hizmetleri alanında çalışıyor, kongrelerde asistanlık yapıyor. Berlin’deki yapı yönetmeliğine hakim olmaması ve mimarlığın kendi içine kapalı bir alan olması, alanında iş bulmasını zorlaştıran faktörler olduğunu ifade ediyor. Alanında iş aramayı bırakan Semih, “Eğitimimin heba olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’deki piyasanın belirsizliği ve çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle asıl Türkiye’ye dönersem birikimimi heba edecekmişim gibi hissediyorum diyor. Mesleğin hâlâ yaşam kalitesini belirlemekte ve hayat beklentilerini karşılamakta tek ya da en büyük etken olduğunu düşünmediğini belirtiyor.

Kolektif kaynak kaybı

Bütün bunlar, vize, güvence ve daha iyi bir hayat için yılların ve üzerine yıllarca yatırım yapılan birikimlerin kaybına işaret ediyor. Göç süreci bazı sektör ve alanlarda eğitim ve istihdam arasındaki köprüye zarar verebildiği gibi, kolektif bir kaynak kaybı yaratıyor. Bunlara rağmen, göçe iten sebeplerin ağırlığı terazide yeni ülkedeki zorluklardan ağır basıyor olmalı ki, DW Türkçe’nin mikrofon uzattığı kişiler Türkiye’ye dönmeyi planlamadıklarını belirtiyor.

*Belirtilen isimler değiştirilmiştir.

Haber: Ayşegül Ilgın / DW

[UHA Haber Ajansı, 06 Nisan 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.