ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

AK Parti Sözcüsü Çelik, “Yaratılmaya çalışılan bölünmenin, Türkiye’nin geleceğinde yeri yoktur”

AK Parti Sözcüsü Çelik, “Yaratılmaya çalışılan bölünmenin, Türkiye’nin geleceğinde yeri yoktur”
5 Eylül 2024
3
A+
A-

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Yaratılmaya çalışılan bölünmenin, Türkiye’nin geleceğinde yeri yoktur dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik: AK Parti’de kongre süreci başladı

[AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik]

“Atatürkçülük yapıyorum” diyerek bir kısım vatandaşların değerlerine saldıranların, hem Atatürk’e hem de Cumhuriyetin değerlerine saygısızlık yaptıklarını kaydeden Çelik, şöyle devam etti:

“Burada yaratılmaya çalışılan bölünmenin ya da oluşturulmaya çalışılan fay hattının Türkiye’nin geleceğinde yeri yoktur. Türkiye’nin bugününde de yeri yoktur. İlk Cumhurbaşkanımız, devletimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a kadar yürünen bu süreçte ülkemizin büyümesi, kalkınması, meydan okumalar içerisinde yoluna doğru istikamette devam etmesi için büyük mücadeleler verilmiştir ve bu mücadele bu şekilde devam edecektir. Dolayısıyla herhangi bir şekilde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygısızlık ya da oraya dönük çirkin bir dil kullanma anlamındaki bütün tavırlara karşı olduğumuzu ifade etmek isterim. Aynı şekilde şimdiki Cumhurbaşkanımız, devletimizin başı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a dönük olarak da bu şekildeki tavırların hepsi mahkum edilmesi gereken tavırlardır.”

Siyasi partilerin yöneticileri arasındaki rekabetin bazen sertleşebileceğini ancak hiç kimsenin herhangi bir siyasi partiye oy verenlere hakaret etme hakkının olmadığını vurgulayan Çelik, vatandaşların kullandığı demokratik iradenin, milli iradenin omurgasını oluşturduğunu ve demokrasinin esası olduğunu bildirdi.

Siyasi partilerin tabanlarındaki vatandaşlara dönük saldırıların hepsine karşı olduklarını kaydeden Çelik, “Son zamanlarda böyle bir iklim yaratılmaya çalışılarak gerek AK Parti ve Cumhur İttifakı tabanına gerekse muhalefet partilerinin tabanına dönük olarak nereden gelirse gelsin, bu saldırıların karşısında olduğumuzu, hangi partiye oy vermiş olurlarsa olsunlar vatandaşlarımızın iradesine yüksek bir saygıyla ve hürmetle yaklaştığımızı ifade etmek isterim.” dedi.

“Hakaretin alkışlanmasıdır, saygısızlığın taltif edilmesidir”

Bu nefret söylemlerinin ve siyasetinin topluma yansımalarının da olduğuna işaret eden Çelik, demokratik siyaset temelinde bütün bu yaklaşımlara karşı olduklarını ve bunlarla sonuna kadar en net şekilde mücadele edeceklerini söyledi.

Çelik, bu noktada siyasi partilere de görev düştüğünü belirterek, şöyle devam etti:

“Bir siyasi partinin tabanına, Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret etmiş bir kişinin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı tarafından çok matah bir iş yapmış gibi protokolde ağırlanması, taltif edilmesi, takdir edilmesi ve alkışlanması, hakaretin alkışlanmasıdır, saygısızlığın taltif edilmesidir, çirkin dilin takdir edilmesidir. İşte bir siyasi partiye yakışmayan şey budur. Ayrıca bu kapıyı açan kişiler, aslında kendi siyasi parti tabanlarına hadsizce saldıranların da dolaylı yoldan himayesini gerçekleştirmiş olurlar. Halbuki bunların hangi siyasi partinin tabanına saldırırsa saldırsın topyekun reddedilmesi, mahkum edilmesi gerekir. Bu çerçeveden yaklaşılması gerekir. Doğrusunu söylemek gerekirse bu şekilde hakaretlerde bulunan bir kişinin, CHP Genel Başkanı tarafından himaye edilmesi, bir partinin, siyasi parti yöneticilerinin bunun hamisi olarak konumlandırılması, son derece yanlış bir durum olmuştur.

Yine geçmişte CHP Genel Başkan Yardımcılığı yapmış ve şimdi de milletvekilliği yapan birisinin, Cumhurbaşkanımıza karşı kullandığı çirkin dil karşısında buna verilecek tepki aslında Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki disiplin mekanizmasının işletilmesi olur. Birileri çıkmış, ‘İşte biz sözlüğe baktık. Kelime şu manaya geliyormuş’ gibisinden… Bu işler sözlükle halledilecek işler değil. Dil, yaşayan ve canlı bir ifadedir. Ne için o kelimenin seçildiği, bununla ne yapılmak istendiği net bir şekilde görülmüştür. Bu mesele, ‘Siz şunu yaptınız, biz bunu yaptık’ meselesi değildir. Bu mesele, ilkeler meselesidir. Ama görülüyor ki Cumhuriyet Halk Partisi içindeki hizipler kavgası, birtakım rekabetler, bu çerçevede örtbas edilmeye çalışılmaktadır.”

“Bir misafirimizin konuştuğu dilden dolayı hedef alınmasının karşısında oluruz”

Geçtiğimiz günlerde Duhoklu Kürt iş insanı Hakim Lokman’ın İstanbul’da öldürülmesiyle ilgili muhalefetten bir başka siyasi parti temsilcisinin provokatif açıklamalarda bulunduğunu belirten Çelik, şu ifadeleri kullandı:

“Duhoklu bir iş adamı, bir mekanda bir asayiş olayı sebebiyle maalesef hayatını kaybetti. Bu siyasi parti tuttu, bunu ‘Kürtçe konuştuğu için öldürüldü’ diyerek çok provokatif bir yere konumlandırmaya çalıştı. Yani sırf Kürtçe konuştuğu için bir insanın katledildiğini söylemeye getirdi. Şimdi bakın, bu bir asayiş olayı. Mekanda insanlar arasında bir kavga çıkmış ve maalesef bu şekilde bir can kaybıyla sonuçlanmış. Hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir şey. Ama bir asayiş olayını, bir siyasi olaymış gibi ya da konuştuğu dil yüzünden katledilmiş gibi bir konuma sokmak da son derece provokatif bir yaklaşımdır. Bunu yapanlar hayatını kaybeden Duhoklu kişinin hakkını korumuş olmuyorlar. Tam tersine provokatif bir nefret siyasetine destek vermiş oluyorlar. Herhangi bir vatandaşımızın ya da misafirimizin konuştuğu dilden dolayı hedef alınması gibi bir şey söz konusu olursa bunun karşısında yer alırız. Bu konudaki yasakları kaldıran, bu konuda TRT’de bir kanal açılmasına vesile olan, vatandaşlarımızın hangi aidiyetleri ve kimlikleri olursa olsun, o kimliklerin gelişmesi için temel eserlerin basılmasına vesile olan biziz. Herhangi bir şekilde bu tip yaklaşımlara hiçbir şekilde müsaade etmeyiz.”

İsrail’in, Gazze’deki soykırıma devam etmesi ve bunu Batı Şeria’ya taşırmaya çalışmasının, Batı Şeria’dan Lübnan’a, Lübnan’dan Suriye’ye, İran’da olan gerilime kadar geniş bir coğrafyayı egemenliği altına almaya çalışması olduğunu dile getiren Çelik, “Hiçbir savaş hukuku, hiçbir uluslararası hukuka dair umde gözetilmeden yapılan bu faaliyet açık bir soykırımdır ve dünya buna sessiz kaldıkça da bu soykırımın ortağı olmaya devam etmektedirler.” dedi.

Uluslararası sistemin ve hukukun, İsrail söz konusu olduğunda işletilmediğini belirten Çelik, “Yarın bir gün uluslararası kurumların ve uluslararası mekanizmaların katılımcısı düşmeye başlarsa, bunlar başkaları tarafından da artık dikkate alınmamaya başlarsa, bugün bu kararları alanlar, bu sessizliğe gömülenler ya da İsrail’in Netanyahu hükümetinin bu katliamlarına örtülü destek verenler bunun sorumlusu olacaklar.” diye konuştu.

Sadece Müslümanlara ve camilere dönük değil, kiliselere dönük olarak da saldırılar yapıldığını belirten Çelik, şöyle devam etti:

“Burada yapılmaya çalışılan şey, bir ırkçılık ve soykırımcılık üzerinden ne Müslümanlara ne Hristiyanlara nefes aldırmayan siyonist bir işgal faaliyetinin oradan başlayarak bütün bölgeye yaygınlaştırılmasıdır. Burada durduruldu durduruldu, burada durdurulmazsa herkes bu bölge savaşının sorumluluğunu paylaşmak durumunda kalır. Bizim bununla mücadelemiz devam edecek. Cumhurbaşkanımızın önümüzdeki dönemde New York’ta Birleşmiş Milletler Zirvesi’nde ve diğer platformlarda güçlü mesajları ve temasları bu şekilde gerçekleşecek.”

“Bu kendileri açısından kötü bir espri olmaktan öteye geçmez”

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 2026 baharında ya da gelecek yıl kasımda erken semim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar aday olabilmesi için yaptığı çağrıya ilişkin, bir yarışma olsa bu sözlerin “2024 yılının en kötü esprisi” olarak birinci seçileceğini söyledi. Çelik, “Cumhurbaşkanımızı herhangi bir seçimde yenebileceğini düşünmesi Özgür Özel’in, hiçbir şekilde bir siyasi değerlendirme olarak ele alınamaz. Bu kendileri açısından kötü bir espri olmaktan öteye geçmez.” dedi.

Özel’in, “Biz seçim falan istemiyoruz önce belediyelerde hizmet edeceğiz.” şeklindeki sözlerini anımsatan Çelik, belediyelerde ortaya koyulan bir hizmet olmadığını söyledi.

Aksine CHP’nin, belediyelerde sürekli olarak hizmetlerin aksaması, sel felaketleri ve diğer konulardaki çaresizlikle ve daha çok da akraba atamalarıyla gündeme geldiğini ifade eden Çelik, “Bütün bu tartışmanın erken seçim tartışmasıyla örtbas edildiğini değerlendiriyoruz. İkinci bir konu da, CHP ile ilgili olarak gündeme gelen konu şu, CHP’deki aktörler arasında kimin liderlik yarışında öne geçtiği, kimin niyetinin ne olduğu, kimin kimi ziyaret ettiği. Eskiden bu seçimden önce altılı masa çerçevesinde bu ziyaret trafiği sürekli olarak konuşuluyordu, şimdi CHP’deki siyaset trafiği altılı masanın bir küçük prototipi haline dönüştü.” değerlendirmesini yaptı.

Bu çerçevede erken seçim tartışmasının gündeme getirildiğini ifade eden Çelik, “Herhangi bir şekilde erken seçim yok. Önümüzdeki 3,5 yıl milletimize hizmet noktasında etrafımızdaki istikrarsızlıkları çok dikkatli takip ederek, Türkiye’nin istikrarlı ilerleyişini koruyarak, etrafımızdaki güvenlik problemlerine karşı müteyakkız bir şekilde davranarak, Türkiye’nin güvenli bir ülke olma vasfını koruyarak ve yine hizmet siyasetinde, eser siyasetinde daha ileri adımlar atarak yolumuza devam edeceğiz. Bizim için bu 3,5 yıl, Türkiye Yüzyılı çerçevesinde atacağımız adımlar için son derece kritiktir, o şekilde değerlendirmek lazım. Ben şöyle bir öneride bulunabilirim, şu anda sadece erken seçimle ilgili konuşulacak konu, tüzük kurultayı söz konusu olduğunda CHP’nin içinde bir erken seçim var, onun o şekilde değerlendirilmesi lazım.” diye konuştu.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.