KIRIM, 20 MAYIS 2025 – 81 yıl sonra bile bu acı unutulmadı.

81 yıl önce 18 Mayıs gecesi, Kırım topraklarında yankılanan çığlıklar tarihe bir halkın topluca cezalandırıldığı bir kara leke olarak kazındı. Sovyet lideri Josef Stalin’in emriyle Kırım Tatarları, evlerinden koparıldı, yük hayvanlarının taşınmasında kullanılan vagonlara tıkılarak Orta Asya’ya sürgüne gönderildi. Bu, yalnızca fiziki bir sürgün değil; aynı zamanda bir halkın hafızasına kazınan büyük bir yıkım, köksüz bırakılma çabasıydı.

BİR GECEDE SİLİNEN HAYATLAR: 250 BİN KİŞİLİK SESSİZ ÇIĞLIK
Stalin’in gizli kararnamesiyle harekete geçen Sovyet güçleri, Kırım Tatarlarına sadece 15 dakika tanıdı. Eşyalarını toplayacak, vedalaşacak zamanları bile olmadı. Kadınlar, yaşlılar ve çocuklar, ne uğruna olduğunu bilmedikleri bir sürgün yolculuğuna çıkarıldı. Hayatta kalma mücadelesi, henüz vagonlarda başlamıştı. Yaklaşık 250 bin kişinin yarısı, açlık, susuzluk, hastalık ve soğukla boğuşurken can verdi.

ASIRLAR BOYUNCA SÜREN SİSTEMATİK BİR YOK OLUŞ POLİTİKASI
Bu trajedi, Kırım Tatarlarının ilk sürgünü değildi. 18. yüzyılda Rus Çariçesi II. Katerina’nın başlattığı asimilasyon politikalarıyla köklerinden koparılmaya çalışılan Kırım Tatarları, Stalin’in “Nazi işbirlikçiliği” bahanesiyle adeta hedef tahtasına oturtuldu. Oysa bu suçlamaların ardında herhangi bir hukuki ya da tarihsel kanıt yoktu. Amaç açıktı: Kırım’ı Tatar kimliğinden arındırmak.

2014’TE YENİ BİR TRAVMA: İLHAK, YASAKLAR VE SÜRGÜNLER
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Ukrayna’ya bağlanan Kırım, 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edildi. Uluslararası hukuka aykırı bu işgal, Kırım Tatarlarının yüzyıllardır süren dramını bir kez daha derinleştirdi. Kırım Tatarlarının demokratik temsil organı olan Kırım Tatar Milli Meclisi kapatıldı, üyeleri hedef alındı. Meclis başta olmak üzere pek çok kurum “aşırıcı örgüt” ilan edildi.
Kırım Tatarlarının sembol ismi Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu dahil birçok lider, kendi topraklarına girmeleri yasaklanarak susturulmak istendi. Rusya’nın uyguladığı sistematik baskılar, Kırım’da bir azınlık kimliğini dahi sürdüremez hale getirdi. Bir halk, ikinci kez vatanından koparıldı.
GÖÇ YİNE ANADOLU’YA, HASRET YİNE SÜRGÜNE
Sovyet zulmünden kaçanların sığındığı yer bir zamanlar Anadolu idi; bugün de aynısı yaşanıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırgan politikaları, Kırım Tatarlarını yeniden göç yollarına düşürdü. Savaş, bir halkın evini bir kez daha belirsizliğe sürükledi.
Günümüzde halen yurduduna dönemeyen Kırım Türk’ünün ülkesi Ukrayna sınırları içerisinde idi. Ancak, Rusya tarafından işgal edilerek bir kez daha asimilasyona uğradı. Kırımlıların sürgün ve vatana hasret hayatı sürüyor, dünya seyrediyor….