ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Analiz: Suriye’de Yaşanan Rejim Değişikliği ve Türkiye…

Analiz: Suriye’de Yaşanan Rejim Değişikliği ve Türkiye…
21 Aralık 2024
26
A+
A-

Güvenlik ve İstihbarat Bilimleri Analisti Onur Dikmeci, Suriye’de ki rejim değişikliğiyle beraber Türkiye’ye karşı yürütülen psikolojik operasyonların analizini yaptı.

 Güvenlik ve İstihbarat Bilimleri Analisti Onur Dikmeci’nin kaleme aldığı GÜVENLİK BİLİMLERİ ANALİSTİ ONUR DİKMECİ GÜVENLİĞİN YUMUŞAK GÜCÜ DÜŞÜNCE KURULUŞLARINI ANLATTISuriye’de Yaşanan Rejim Değişikliği ve Türkiye…” başlıklı analizi şöyle:

Suriye’de halkın devrimsel bir mücadeleyle rejimi değiştirmesinin bölgede ve dünyada yankıları sürerken, bu dönüşümün üzerinde çok durulmayan boyutunu ise algı yönetimi-psikolojik savaş kulvarları oluşturmaktadır. Suriye’de rejimin değişmesi ve Esad’ın ülkeden kaçmasından sonra çarpıtmalarla kara ve gri propagandalar ekseninde, olayları öğrenmek isteyen Türkiye’de iç kamuoyu, araştırmacılar ve gençler yanlış yönlendirilerek mobilize edilmek istendiler. Bu analizimizde bu algı yönetimlerini deşifre etmeye çalışacağız. 

Öncelikle Suriye’de ki olaylar Saddam Hüseyin Irak’ı ile kıyaslanarak ‘Mazlum Lider’ imajı çizilmek istenmiştir. Saddam da Baasçıydı ve kendince dikta yöntemleri uygulamıştır. Ancak Saddam döneminin Irak’ın da ülkeye baştan sona kadar yabancı askeri müdahalede bulunulmuştur ve Saddam ülkesinden kaçmadığı gibi yakalandıktan sonra tertip edilen mahkemede Ümmetin ve Irak’ın bütünlüğünü meydan okurcasına haykırmıştır. Suriye’de ise rejim tamamen Suriye yerli halkının talebi ve gayretiyle değişmiştir. Devrik lider Esad ise yüz milyarlarca dolarla yurtdışına kaçmıştır. Suriye ve Irak’ta yaşanan değişimi aynı kefede değerlendirerek zihin bulanıklığı yaratmak ilki algı yönetimidir. 

Bir diğer psikolojik operasyon ise Sanki Esad döneminde Suriye’de istikrar varmış gibi yanlı bir tabloyla, Yeni Suriye’nin İsrail’e hizmet edeceği ve Türkiye’nin her bakımdan bütünlüğüne zarar vereceği yönündeydi. Esad Suriye’nin başındayken Türkiye sınırlarını zaten PKK unsurlarına bırakmış ve hava sahasını Rusya’ya devretmişti. Bu yapıdaki Suriye, Türkiye’nin güvenliğini zedelemekteydi. Ayrıca Hafız Esad döneminden itibaren İsrail ile perde arkasında gizli ittifaklar yönetiliyordu. İsrail yönetimi bunun açığa çıkmasını istemediği için Beşşar Esad devrilir devrilmez Suriye istihbarat binasını vurdu ve belgelerin imha edilmesini sağladı. Suriye’de mücahitler ve halk ise terör örgütü PKK’nın elinde tuttuğu beldeleri birer birer almaya başladı. Hûlasa bu konuda da kapsamlı bir algı yönetimi yürütülmüştür. 

Suriye’de rejim değişikliğinden sonra Türkiye’ye karşı yürütülen en sistemli ve etki unsuru büyük psikolojik harekât ise şudur: Suriye’den sonra, İran’ın, İran’dan sonra ise Türkiye’nin sırada olduğu ve Türkiye’nin bölüneceği algısı işlenmiştir. Tespitlerimize göre bu operasyonun arkasında ise İran bulunmaktadır. İran’ın, Türkiye içerisinde örgütlediği yayınevleri, dernekler ve gazeteciler var. Bunlar dönüşümlü olarak ve periyodik aralıklarla Türkiye’nin bütünlüğünün İran’dan geçtiğini işleyip duruyorlar. Bu algı son günlerde zirveye çıkartılmış durumdadır. Böyle bir şeyin reel-politik eksende gerçekte olması mümkün değil. NATO’da ABD’den sonra en büyük askeri güç olan ve ordusunu çağa uygun olarak hızla modernize eden Türkiye, dış politika ve iç istikrar bakımından da güçlendi. ABD’nin, Çin kuşatmasına hazırlandığı, Avrupa Birliği’nin ise sınırlarını koruyup paydaşça bir savunma mekanizması oluşturmak istediği uluslararası arenada bu güçler, istikrarlı ve bütün halindeki Türkiye’yi görmek isterler. İran, Türkiye’de bazı kriminal olayları kışkırtan ve Ortadoğu’da imajı oldukça zedelenip, kabuğunda kendi rejimini devam ettirmek isteyen bir ülke haline geldi. Hâl böyleyken Türkiye’de örgütlediği bu algılarla Türk halkı üzerinde etki bırakmak istemektedir. 

Türkiye’de yürütülen psikolojik harekâtlardan birisinde ise Suriye Devrimi, İsrail ile ilişkilendirilmeye çalışılmış özellikle HTŞ lideri üzerinden bu bağ kurulmak istenmiştir. Suriye’de ki tek muhalif grup HTŞ değildir ve kırk civarında muhalif örgüt bulunmaktadır. Ayrıca silahlı muhalif grup liderlerinin eğer varsa bile gizli servislerle bağları bir şey ifade etmemektedir. Çünkü Suriye’de rejim marjinal gruplar tarafından değil halk tarafından değiştirildi ve yaklaşık on üç yıllık bir mücadele sonucunda Suriye halkı bu kazanımı ilan etmiştir. 

Suriye’de yeni bir siyasi sistem, hükümet yapısı ve devlet modeli inşa edilecektir. Bu inşada yer almak isteyen Türkiye’ye yönelik propaganda ve psikolojik harekâtlar üzerinden halk aracılığıyla siyaset üzerinde baskı yaratılmak istenmektedir. Sahadaki Türkiye, sanaldaki ve basındaki bazı algıları da deşifre edebilirse istediği sonucu alacaktır.  

Algı Deşifrelerinde Sivil Kuruluşlar Öne Çıkmalıdır 

Her bölgesel ve küresel gelişmenin mutlaka algı yönetimi bulunmaktadır. Aslında bazen algıların yönetilmesi, olguların yönetilmesinden bile önemlidir. Sınır komşumuz olan Suriye ve bölgeyle ilgili muhtemel yeni gelişmelerde Türkiye içerisinde pek çok yeni psikolojik savaşlar yürütülecektir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde oluşturulan Dezenformasyonla Mücadele Dairesi, bugüne kadar elinden geleni yaparak Türkiye karşıtı iç ve dış algıları deşifre etmeye çalıştı. Ancak her psikolojik operasyonu deşifre etmesini ve karşı algılar oluşturulmasını yalnızca bu kuruluştan beklemek kuruluşa yönelik haksızlık olacaktır. Artık sivil araştırmacılar, analistler, düşünce kuruluşları, propaganda çözümleme içerikli merkezlerde devreye girerek üzerlerine düşeni yapmalıdırlar. Sağlıklı bir güvenlik toplumu; merkez-çevre iş birliği dahilinde inşa edilebilecektir. Suriye’de daha katedilecek çok yol var ve ülke her bakımdan yeninden inşa edilecek. Algı güvenliğini sağlayabilen Türkiye, Suriye’de ki en yapıcı ve etkili aktör olarak ön plana çıkacaktır. 

 ***

Onur Dikmeci Kimdir? 

 Güvenlik ve İstihbarat Bilimleri üzerine 150’den fazla makale, rapor, analiz ve 11 adet kitap yazan Onur Dikmeci, bu alanla ilgili birçok düşünce merkezinde güvenlik, algı yönetimi ve istihbarat çalışmaları üzerine danışman ve uzman olarak görev yapmaktadır. Dikmeci, ayrıca son kitabında ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığını akademik bakımdan Türkiye’de ilk kez inceleyerek, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Stratejik İletişim faaliyetleriyle ilgili çalışmaları bulunuyor. 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.