Yunan Genelkurmay Başkanı Floros’un Tarihi Olayların Değerlendirilmesindeki Entellektüel Yaklaşım Eksikliği
* Yunanistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Konstantinos Floros’un, Silahlı Kuvvetler Günü nedeniyle yapmış olduğu konuşmada, kendi çapında Türkiye’yi tehdit ederek, “Kim gelmek gibi ölümcül bir hata yaparsa, yeni bir Maraton, yeni bir Salamis ve yeni bir 731 (II. Dünya Savaşı başında, 1941 yılında Arnavutluk’un güneyinde İtalya ile yaptıkları 731 Tepesi Muharebesine vurgu yaparak) ile karşı karşıya kalacağını öncelikle bilsin.” ifadesini kullanması Floros’un kişiliğini bilenler için pek de sürpriz olmadı.
–Doç. Dr. Güray ALPAR / SDE Başkanı-
* İşte detayı!…
UHA / İnternational News Agency
ANKARA, 19 ARALIK 2025 – Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı Doç. Dr. Güray ALPAR, kaleme aldığı 31/11/2022 tarihli “Yunanistan Genelkurmay Başkanı Floros’un Açıklamaları ve Tarihi Olayların Değerlendirilmesindeki Entellektüel Yaklaşım Eksikliği” başlıklı yazısında, Yunanistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Konstantinos Floros’un, Silahlı Kuvvetler Günü nedeniyle yapmış olduğu konuşmada, kendi çapında Türkiye’yi tehdit eden konuşmalarına açıklık getirdi.
(SDE) Başkanı Doç. Dr. Güray ALPAR yazısında, Yunanistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Konstantinos Floros’un, Silahlı Kuvvetler Günü nedeniyle yapmış olduğu konuşmada, kendi çapında Türkiye’yi tehdit ederek, “Kim gelmek gibi ölümcül bir hata yaparsa, yeni bir Maraton, yeni bir Salamis ve yeni bir 731 (II. Dünya Savaşı başında, 1941 yılında Arnavutluk’un güneyinde İtalya ile yaptıkları 731 Tepesi Muharebesine vurgu yaparak) ile karşı karşıya kalacağını öncelikle bilsin.” ifadesini kullanması Floros’un kişiliğini bilenler için pek de sürpriz olmadığına dikkat çekti.
Doç. Dr. Güray ALPAR yazısında, şunları aktardı:
“2020 yılının başlarında, Yunanistan Genelkurmay Başkanı Hristos Hristodulos ile Kara Kuvvetleri Komutan Yorgos Kabas, daha görev süreleri dolmadan görevden alınmış (Yunan basını bu olay için kafaları koparıldı ifadesini kullandı) ve o zaman 1. Ordu Komutanı olarak görev yapan, Korgeneral Konstantinos Floros, Yunanistan Genelkurmay Başkanı olarak atanmıştı. Floros; Güney Kıbrıs’ta Özel Kuvvetler Komutanlığı yapmış, Göç ve Mülteci Sorunları Genel Koordinatörlüğü görevinde bulunmuş, 2019 yılında, iki Yunan askerinin Meriç Nehrinden Türkiye’ye geçmeleri sonrası, bizzat Dedeağaç’a gelerek askerlerin Yunanistan’a geri dönüşlerine nezaret etmiş bir subay olarak biliniyordu ve bu sıra dışı ataması Yunan kamuoyunda da dikkat çekmişti. Floros’un, özellikle Genelkurmay Başkanı olarak atanması da zaten Yunanistan’ın eski başbakanlarından Konstandinos Miçotakis’in oğlu olan, ABD’de eğitimi tamamlayan ve ABD kongresindeki konuşmasının neredeyse tamamını Türkiye düşmanlığına ayıran, yabancı bir ülkenin Yunanistan’ın birçok yerinde konuşlanmış olmasından ise adeta övgüyle bahseden, Başbakan Kiryakos Miçotakis’den beklenen bir hareket olarak hiç de sürpriz değildi. Floros, bu coşkuyla bir yandan Yunanistan’ı bölgesinde “güçlü bir jeopolitik oyuncu” olarak niteliyor ancak diğer yandan, bunun için ABD’nin kendilerini desteklemesi gerektiğini savunuyor”.
Floros’un, Türkiye’ye karşı kullandığı seviyesi düşük argo tabirleri ve nefret söylemleriyle de ünlü ve Türkiye’nin Libya Hükümeti ile imzaladığı meşru mutabakat sonrası yaptığı konuşmada,“Komşuda köpekler havlamaya başladı. Havlayan köpek ısırmaz. Fakat tasmasını koparıp gelirse kafasına vurup susturmasını da biliriz” gibi dikkate alınmaya değmeyecek düşük seviyeli sözlerin sahibi olduğunun altını çizen (SDE) Başkanı Doç. Dr. Güray ALPAR, şunları söyledi:
“Zaten 2050 yılına kadar borçlu ve ekonomik yönden sıkıntıda olan Yunanistan’ı, son dönemde dışarıdan aldığı silahlarla daha da borçlandıran, ardından çoğunu borç parayla aldığı, bir kısmı ikinci el, Fransız Rafele savaş uçağına binip tur atan, Yunanistan’ın Türkiye sınırında, tıpkı II. Dünya Savaşı öncesi Fransa’nın Almanya’ya karşı yaptığı, ancak hiçbir işe yaramayan Majino Hattı benzeri bir çelik duvarlar projesini destekleyen Floros, ekim ayı ortalarında da Lozan Antlaşması gereği silahsız statüde olması gereken, ancak uluslararası hukuka aykırı olarak silahlandırılan, hatta ABD yapımı zırhlı araçlar ve silahlarla donatılan, Kuşadası’na sadece 2 km uzaktaki Sakız Adasına giderek, askeri birimleri denetlemiş ve hemen arkasında Türk Anakarası gözükecek şekilde pozlar vererek, kışkırtıcı açıklamalarda bulunmuştu”.
“Yunanistan gibi köklü geleneklere sahip bir ülkede Genelkurmay Başkanı olmuş bir generalden, bir mahalle kabadayısı edası ile ülkesini savaşın içine çekmesi değil, daha ağırbaşlı ifadeler ve davranışlar beklenir” diyen Doç. Dr. Güray ALPAR, şöyle devam etti:
“Diğer taraftan, Yunanistan Genelkurmay Başkanının tarihi olayları yorumlamasının da sokaktaki eğitimsiz sıradan bir insandan, daha farklı olması beklenir. Bu açıdan, Floros’un bahsettiği; Maraton, Salamis ve 731 Tepesi Muharebelerini, her ne kadar, Türklerin Atina’ya saldırmak ve tepesinde denize karşı kahve içme gibi bir fantezisi olmasa da tekrar yorumlamakta fayda olduğu düşünülmektedir.
Öncelikle vurgulamak gerekir ki Perslerin (Ahameniş), Yunanistan Anakarasına saldırma fikri, Atinalıların Anadolu’yu işgal etmek isteyen Perslere karşı, Anadolu’ya yardım etmesine, Perslerin sinirlenmesinden doğmuştur. Bu durum, Adalar Denizinin iki tarafındaki halkın ayrılığını değil, daha o zamandan yakınlığını ifade eder ki, bu da gelinen noktada, tarihini kendi yazmamış, şimdiki Yunanlı yöneticiler için, büyük bir eksikliği ifade eder. Atina kuvvetleri Anadolu’ya yardıma gelmiş, ancak geri çekilirken Efes’te büyük bir yenilgiye uğramıştı”.
(SDE) Başkanı Doç. Dr. Güray ALPAR, “Diğer taraftan, MÖ 490 yılında, Perslerle Atinalılar arasında gerçekleşen Maraton Savaşı’nı da abartmaların ve efsanelerin etkisi altında kalmadan, iyi analiz etmek gerekir. Persler, Atina’ya doğrudan saldırmaktan ziyade, yanlarındaki bazı Yunanlıların da ihaneti ile, Maraton Ovasına sahte bir çıkarma yapıp, Atina kuvvetlerini oraya çekmek istemişlerdi (Liddell Hart, Strateji Dolaylı Tutum: 54). Harekata ilişkin faraziye de gerçekleşmiş, beklenildiği gibi Atina kuvvetleri 10 bine yakın kuvvetle, Atina’yı savunmasız bırakarak, bölgeye gelmiştir. Bölgedeki Pers kuvveti, tarihçilere göre 20 bin civarındadır. Zaten, bu savaşın gerçekleşmesinden yıllar sonra, olayı destanlaştıran Herodot bile, Pers ordusunun mevcudu hakkında hiçbir bilgi vermezken, çok sonraları Cornelius Nepos’un, Pers ordusunun mevcudunu 210 bin, Pausanies, Plutarkhos ve Suda’nın 300 bin, Platon ve Lysias’ın 500 bin ve hatta Junianus Justinus’un 600 bin olarak bildirmesini (Justinus, II-9) olayın giderek efsaneleştirilmesi ve abartılması olarak görmek gerekir” dedi.
Bu savaşın sonunda hiç at ele geçirilmemiş olmasının da söylenildiğinin aksine, Perslerin muharebede süvarileri kullanmadığının emaresi olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Güray ALPAR, “Bu muharebede, muhtemelen Persler planladıkları gibi aldatmayı tamamladıktan sonra, bir kısım kuvvetlerini gemilere binmek için geri çekerken, Atina kuvvetleri bunu algılamış ve hızlı bir saldırı gerçekleştirmiştir. Geri çekilme harekatları tarihin her döneminde çekilen kuvvetler açısından bir zafiyet oluşturur. Böylesi bir harekatta, yine de Atinalıların, Perslere öyle istedikleri gibi ağır bir darbe vuramadıkları görülmekle birlikte, sembolik anlamda bir ilk olması açısından, sonradan Yunanlılarca kutsallaştırılmıştır” şeklinde aktardı. (devam edecek)
***
Yazar hakkında
DOÇ. DR. GÜRAY ALPAR ÖZGEÇMİŞ
Tümgeneral (E)
İletişim Adresi: galpar1965@gmail.com
İlgi alanları: Sosyal ve Kültürel Antropoloji, Güvenlik ve Jeopolitik, Eğitim, Tarih
Eğitim Durumu:
• Doçent, Sosyal ve Kültürel Antropoloji: 2020.
• Doktora, Yeditepe Üniversitesi/İSTANBUL, Sosyal Antropoloji (İngilizce): 2011 (Onur Derecesi).
• Doktora, Gazi Üniversitesi/ANKARA, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi: 2007.
• Yüksek Lisans, Yeditepe Üniversitesi/İSTANBUL, Sosyal Antropoloji (İngilizce MBA): 2003.
• Yüksek Lisans, Harp Akademisi/İSTANBUL, Uluslararası İlişkiler ve Tarih: 1998.
• Lisans, Harp Okulu Hukuk Bölümü/ANKARA: 1986.
Yayınlanmış Kitapları:
• Uluslararası Sistemde Yeni Dengeler ve Kuşatıcı Perspektif: 2024.
• Kültür, İletişim ve Diplomasi: 2023.
• Jeopolitikten Jeostratejiğe (İngilizce): 2023.
• Sistemsel Depresyondan Çıkış: 2023.
• Stratejik Öngörü ve Uyanma Zamanı: 2022.
• Strateji ve Coğrafyayı Anlamak: 2021.
• Türkiye’nin Güvenliğini Anlamak: 2020.
• Batı Afrika Kabile Dilleri: 2019.
• Türkiye’nin Doğu Sınırı: Göçmenler ve Göç Süreçleri: 2019.
• Sosyal ve Kültürel Yönleriyle Bingöl: 2019.
• Pasinler Zaferinin Önemi: 2018.
• Uluslararası İlişkilerde Strateji ve Savaş Kültürünün Gelişimi: 2015.
• Antropolojik Bakış Açısıyla Stratejik Dünya Tarihi: 2014.
• Gambiya’da 15 Yıl: 2005.