Türkiye’nin Balkanlardaki Yeni İşbirliği Girişi’nde, Balkan Barış Platformunun potansiyel faydaları ve karşılaşabileceği zorluklar nelerdir?

◆ Platformun potansiyel faydaları ve karşılaşabileceği zorluklar nelerdir?
UHA/ İnternational News Agency
Mehmet Uğur EKİNCİ, SETA, Araştırmacı
ANKARA, 06 AĞUSTOS 2025
Türkiye’nin saygın, güvenilir Ankara merkezli bir düşünce Türkiye’nin saygın, güvenilir Ankara merkezli bir düşünce kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’dan Araştırmacı Mehmet Uğur EKİNCİ, “Türkiye’nin Balkanlardaki Yeni İşbirliği Girişi: Balkan Barış Platformu” başlıklı Perspektifinde, ◆ Platformun potansiyel faydalarını ve karşılaşabileceği zorluklarını değerlendirdi.
PLATFOMUN MUHTEMEL FAYDALARI VE ZORLUKLARI
Uzun yıllardan beri Balkanlara yönelik sürdürdüğü çok taraflı, dengeli ve yapıcı politikalarıyla bölge ülkelerinin tamamıyla ilişkilerini ilerleten Türkiye, Balkan Barış Platformu ile bölge için ilave bir diyalog ve iş birliği zemini sunmuştur. Bu platform bölge ülkelerine belirli ön koşullara ya da büyük jeopolitik hedeflere bağlı olmaksızın sorunlarını tartışıp çözümler geliştirme imkanı sağlamaktadır. Platformda açık ve samimi bir diyalog ortamı sağlanabildiği takdirde somut fikirler masaya getirilebilir ve hızla hayata geçirilebilir.
Platformun etkin ve sürdürülebilir olmasının önündeki büyük zorluklardan biri, devam eden siyasi ihtilaflar sebebiyle bazı ülkelerin diğerleriyle iş birliğine isteksiz yaklaşmalarıdır. Bu durum geçtiğimiz yıllarda bölgede geliştirilen Açık Balkan (Open Balkan) inisiyatifinin kapsayıcı olamamasının en önemli sebeplerinden biridir.
Sırbistan, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya arasında başlatılmış bir bölgesel iş birliği mekanizması olan bu inisiyatif, Batı Balkanlardaki diğer ülkeler tarafından Sırbistan’ın bölgesel bir hegemonya aracı olarak görüldüğü için üç ülkeyle sınırlı kalmıştır. Platformun önündeki bir başka zorluk ise Batı Balkanlar üzerinde AB süreç ve söylemlerinin baskın oluşudur.
Brüksel’in inisiyatifi dışında faaliyete geçen ve AB’nin temsil edilmediği bu platformun gerek AB’de gerekse Batı Balkanlardaki Birlik’e müzahir çevrelerde şüpheyle karşılanması olasıdır.
Geçtiğimiz yıllarda bölgede AB’den bağımsız gelişen iş birliği girişimleri Birlik tarafından yürütülen süreçlere zarar verebileceği endişesiyle Brüksel’den yeterince destek görmemiş ve AB ile sorun yaşamak istemeyen bölge hükümetleri de bu girişimlere temkinli yaklaşmıştır. Bunun en son örneği yine Açık Balkan inisiyatifinde yaşanmıştır.
Bu inisiyatife AB’den birçok yetkili üyelik süreçlerine zarar verebileceği gerekçesiyle şüpheyle yaklaşmıştır. Açık Balkan’ın kurucu liderlerinden olan Arnavutluk Başbakanı Edi Rama da ülkesinin AB üyelik beklentilerinin artmasıyla bu inisiyatifin yerine Berlin Süreci’ne ağırlık vereceğini açıklamıştır.
AB adayı üç ülke tarafından başlatılan ve Joe Biden yönetimindeki ABD tarafından desteklenen Açık Balkan’ın bile AB ve Balkanlardaki taraftarlarınca yeterince kabul görmediği düşünüldüğünde Türkiye’nin öncülüğündeki bir bölgesel diyalog girişimine aynı çevrelerin
nasıl yaklaşacağı az çok tahmin edilebilir.
Brüksel ile birçok konuda görüş ayrılıkları bulunan ve Balkanlarda önemli bir bölgesel aktör olan Ankara’nın bu girişimi AB’nin Batı Balkanlardaki baskın rolüne karşı bir meydan okuma olarak görülebilir. Bu çerçevede Balkan Barış Platformu’nun temelde Türkiye’nin nüfuzunu artırmaya yönelik jeopolitik bir hamle olduğu ve bölgeyi AB’den uzaklaştırabileceğine dair yorumlarla karşılaşmak şaşırtıcı olmayacaktır.
Bu zorluklar karşısında platforma Batı Balkanlardaki altı ülkenin tamamının aktif katılımı için motivasyonlarının canlı tutulması büyük önem taşımaktadır. Platformun bu ülkelerin tamamınca güvenilir ve güçlü bir bölgesel aktör olarak görülen Türkiye tarafından yürütülmesinin, toplantıların devamı için önemli bir motivasyon kaynağı olacağı öngörülebilir. Ancak tarafların istekliliği ve sağlayacakları katkıların
maksimize edilmesi için bir yandan yoğun bir diplomasiyle bölge hükümetlerinin aralarındaki bütün sorunlara rağmen bu platforma üst düzey katılımları teşvik edilmeli diğer yandan da platformun bölgenin AB ile entegrasyonuna zarar vereceğine dair iddiaların önüne geçilmelidir.
Dışişleri Bakanı Fidan ilk toplantının ardından Balkan Barış Platformu’nun bölgedeki iş birliği mekanizmalarına alternatif değil tamamlayıcı ve destekleyici olacağını ve AB üyelik süreçlerinin ana gündem maddeleri arasında yer aldığını belirtmiştir.
Batı Balkanlardaki bütün ülkelerin stratejik önceliği AB üyeliği olduğundan platforma katılım ve katkı motivasyonlarının canlı tutulması için bu vurgunun devam ettirilmesi önem taşımaktadır. Ayrıca ülkelerin AB ile iş birliğini geliştirmeleri yönünde sağlanacak dolaylı katkılar platformun çekiciliğini ve kaldıraç gücünü artıracaktır.
Bunun için örneğin diğer iş birliği konularının yanı sıra çeşitli AB programları için ortak proje ve faaliyet çerçeveleri belirlenebilir, ülkelerin AB koşullarını sağlamaları konusunda destekleyici mekanizmalar geliştirilebilir. Bu sayede platform hem bölge ülkelerinin ulusal çıkarlarına hem de ortak stratejik vizyonlarına bir arada fayda sağlayacak çıktılar üretebilir.
halükarda platform çerçevesinde ülkeler arasında diyalog, iş birliği ve bölgesel sahiplenme anlayışının güçlendirilmesi Batı Balkanlarda barış ve istikrarı sağlamlaştıracak, bunun da gerek bölge ülkelerinin Birlik üyeliğine hazır hale gelmesi gerekse AB’deki bölgeye yönelik
tereddütlerin giderilmesine olumlu katkıları olacaktır.
***
Yazar hakkında
Mahmet Uğur EKİNCİ, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans, Tarih Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. Ohio State Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde doktora dersleri aldıktan sonra doktorasını Londra Üniversitesi SOAS Siyaset ve Uluslararası Çalışmalar Bölümü’nde tamamladı. Araştırma alanları arasında güncel Balkan politikaları, Avrupa siyaseti, iç siyaset-uluslararası siyaset bağlantıları, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri dış politikası ve siyasi tarihi bulunmaktadır.