Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Açık Kaynak İstihbaratı Kullanımında Suriye Örneği…

* Türkiye’nin güvenlik politikaları ve iç güvenlik konularına dair akademik çalışmaları bulunan, Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi’nden (TUDPAM) Araştırmacı – Yazar, Tarihçi ve Analist Nesrin Kalkan Okur, TUDPAM için kaleme aldığı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Açık Kaynak İstihbaratı Kullanımında Suriye Örneği…” başlıklı yazısında, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı’nın zaman zaman müşterek operasyonlar yaptığının görüldüğünü ve sınır ötesi operasyonlarda askerî harekât öncesi istihbarat kullanımının stratejik önem taşıdığına dikkat çekti.
* İşte detayı!…
UHA / İnternational News Agency
(TUDPAM) Tarih ve Bilim uzmanı Nesrin KALKAN OKUR
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Osmanlı Devleti’nden bu yana kadim Anadolu coğrafyasında var olan eşkıya/terör olaylarının kolektif teröre dönüşmesi ile gerek ülke içerisinde gerek ülke sınırları dışında yaşanan terör olaylarına karşı güvenlik politikasına dair güvenlik önlemleri bulunmaktadır.
Sınırlar içerisinde İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın müşterek operasyonları yer alırken, sınır ve sınır ötesinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı’nın zaman zaman müşterek operasyonlar yaptığı görülmektedir. Sınır ötesi operasyonlarda askerî harekât öncesi istihbarat kullanımı stratejik önem taşımaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, açık kaynak istihbaratı ve askerî coğrafya istihbaratını nasıl kullandığına dair bir örnek olarak; Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen ve sözde “Rojava” olarak adlandırılan sözde “Kürdistan” coğrafyasının bir parçası olarak tanımlanan bölgede yaptığı faaliyetleri incelemek gerekir.
Resim 1’de yer alan propaganda haritasında Rojava, “Afrin-Kobane-Cezire” olarak 3 bölgeye ayrılmıştır. Ağustos 2013 tarihinde İlke Haber sitesinde yapılan bir haberde, coğrafyanın bölgesel olarak koparıldığı ve buna rağmen siyasal örgütlenmenin devam ettiği yazılmıştır.
2013 yılında PYD (Demokratik Birlik Partisi), Kürtlerin yaşadığı bölgede yönetimin ele geçirilip özerklik ilan edilmesi için Toplumsal Sözleşme (Charter of Social Contract) adında bir anayasa [5]hazırlandığını ve Hristiyan Süryani Birlik Partisi (Christian Suryoye Unity Party) ile yönetim kurmayı planlamıştır.
Esad Rejimi, El-Nusra, IŞİD, muhalif gruplar veya Türkiye gibi komşu devletlerden gelecek bir hamleye karşı askerî güç kullanımı için YPG
(Halk Savunma Birlikleri) savunma ve saldırı unsuru olarak kullanılmıştır. 2014 yılında Afrin, Kobani (Kobane) ve Cizir (Cezire) kantonları denilen küçük idari birimler oluşturulmuştur.
2016 yılında yapılan bir haberde, bölgedeki siyasi unsurlar Arapça bir bildiri sunarak Kürt Ulusal Koalisyonu, Demokratik Sosyalist Kürt Dayanışması, Kürdistan Komünist Partisi, Kürdistan Yeşiller Partisi ve bağımsızlar Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Ermeni, Türkmen ve Çeçenleri temsilen 31 parti ve 200 üye katılımıyla “Rojava” ismini “Kuzey Suriye Demokratik Birliği” olarak değiştirmiştir.
Suriye krizine çözüm olarak “Rojava ile Kuzey Suriye bölgelerinin yönetim biçimi ve sisteminde anlaşmak” için bir araya gelindiği belirtilmiştir.
Bölgenin coğrafyası önem arz etmektedir. “Batı Kürdistan olarak da bilinen Rojava (Kürtçe “Batı”), Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye sınırında yer almaktadır. Bölge, üç kantondan oluşur:
Afrin, Kobane ve Cezire. Rojava’ya aslında yalnızca Kürdistan Özerk Bölgesi’ndeki (Irak) tek sınır noktasından ulaşılabilir. Suriye’deki iç savaştan önce bu kantonlar, Arap nüfusun yaşadığı bölgelerden topraksal olarak ayrıydılar.
Bu nedenle, “Kürt yayınları da bölgeden Suriye Kürdistanı olarak değil, Suriye’nin Kürt bölgeleri olarak bahsetmektedirler.” diyerek
isimlendirme açıklaması yapılmıştır. İlke Haber sitesi ise “Rojava nedir, ne değildir, orada neler oluyor?” başlıklı haberinin devamında verilen stratejik bilgilerde açık kaynak istihbaratı ve askerî coğrafya istihbaratı yer almıştır:
“ROJAVA ÜÇ BÖLGEDEN OLUŞUR”
1- Cizîrê Bölgesi
Bu bölge Dêrika Hemko Tirbespiyê, Girkê Legê, Amudê, Dirbêsiyê, Serêkaniyê ve Hesekê kentlerinde oluşuyor. Bölgenin şu an dörtte üçü Kürt yönetiminin denetiminde. Tüm kent merkezlerinde sivil ve askerî kurumlaşmalar bütünüyle son bir yıllık süre içerisinde ve önceki hazırlıklar ekseninde sağlanmış durumda. Bölgenin nüfusu 2 milyon civarındadır.
Nüfus yoğunluğu ve zenginlik kaynakları itibariyle Cizîrê, Rojava’nın en önemli bölgesi ve kalbi. Cizîrê her açıdan Rojava demek. Bölgedeki tüm kentler Suriye’deki idari düzenlenmeye göre Hesekê vilayetine bağlı. Cizîrê’nin Rimelan bölgesindeki petrol, tüm Suriye’deki petrolden daha fazladır. Neredeyse Kerkük’le aynı potansiyele sahip. Bunun anı sıra Cizîrê bölgesi, Suriye’nin tüm ziraatı demektir. Gırkê Legê’de Kürtlerle birlikte hareket eden, Cerablüs’ta Nusra’ya karşı YPG’nin yanında savaşan Arap köyleri ve aşiretler vardır. Kürt hareketinin en
fazla özenli yaklaştığı nokta ise tam olarak budur.
2- Kobanê Bölgesi
Bölgenin Kuzey Kürdistan’daki karşılığı Suruç ovasıdır. Suruç merkezi Kobanê’ye 10-15 km mesafede bulunuyor. Köyler hemen karşı karşıya. Kobanê bölgesinde Til Ebyad, Eyn İsa, Menbec ve Cerablüs bulunuyor. Bölgede 500 binden fazla Kürt yaşıyor. Kent merkezi ve köylerin önemli bir kısmı Kürtlerin denetiminde.
Bilindiği gibi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Temmuz 1979’da Suruç’tan Kobanê’ye geçerek Orta Doğu’ya açıldı ve orada neredeyse tanışmadığı aile yok. PKK’nin yaşamını yitiren ilk Rojavalı gerillası da Kobanê’dendir.
Kobanê’nin böylesi tarihsel bir önemi var Kürtler için. Yine aynı öneme dayanarak, Rojava Devrimi 19 Temmuz 2012’de Kobanê’de başladı. Bölgenin doğu yakası Til Ebyad, batı yakası ise Fırat Nehri’nin kıyılarıdır. Bu bölgeden su ve elektrik temin ediliyor. Kürtlerin günlük ihtiyacını karşılayan böylesi bir öneme sahip olan bu bölgeye, Til Ebyad saldırılarından hemen sonra batı tarafından yani Fırat Nehri civarındaki Kürt köylerinin olduğu bölgeden de eş zamanlı saldırı başlatıldı.
3- Efrîn Bölgesi
Bölgenin Nüfusu 500 bin civarında ancak Suriye’nin diğer kentlerinde yaşanan son göçlerle birlikte nüfusu şu an ikiye katlanmış durumda. Nüfusun önemli bir kısmının Êzaz, Cebel Seman ve İdlip’te yaşadığı Efrîn bölgesi tamamen Kürtlerin denetiminde.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeyinde başlattığı operasyonların haritasına bakıldığı zaman haber sitelerinde bahsedilen ve kanton olarak ayrılan küçük idari birimlere yönelik önemli stratejik bölgelerde gerçekleştiği görülmektedir.
Resim 1 ve Resim 2’de haritalandırılmış alanlar ve yapılan operasyonların askerî coğrafya istihbaratı olduğu açıkça görülmektedir. Haber sitelerinde bölgeler hakkında verilen bilgiler, açık kaynak istihbaratı olarak değerlendirilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile Millî İstihbarat Teşkilâtı tarafından müşterek meşru bir harekât planı hazırlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından sınır ötesi güvenlik operasyonları kapsamında ilk olarak sözde “Kobani Kantonu“na karşılık 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı başlatılmış ve DEAŞ başta olmak üzere bölgede faaliyet gösteren terör örgütlerine yönelik meşru müdafaa hakkı kullanılmıştır.
Millî Savunma Bakanlığı internet sitesi üzerinden harekât ile ilgili bilgi aktarımı sağlamaktadır: “Türkiye, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51’inci maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenliğini tehdit eden terör örgütü DEAŞ başta olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde mevcut teröristleri etkisiz hâle getirmek ve sınır güvenliğini sağlamak için 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı’nı başlatmıştır.”
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yine bölgede sözde “Afrin Kantonu“na karşılık olarak 20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı
Harekâtı başlatılmıştır:
“Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin güneyinde oluşturulmak istenen terör koridorunu parçalamak, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerini etkisiz hâle getirerek bölge halkını bunların zulmünden kurtarmak ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak için 20 Ocak 2018 günü saat 17.00’de Zeytin Dalı Harekâtı’nı başlattı.
Tüm dünyanın gözü önünde, tamamen uluslararası hukuka uygun ve insan haklarına saygılı şekilde icra edilen Zeytin Dalı Harekâtı 57 gün sonra başarıyla sonuçlandı. 6.370 terörist etkisiz hâle getirilmiştir.” Sözde “Cizre Kantonu“na karşılık 9 Ekim 2019’da Barış Pınarı Harekâtı icra edilmiştir ve haber sitesinde verilen elektrik-su koridoru bilgisiyle Millî Savunma Bakanlığı tarafından operasyon icrasına yönelik yapılan açıklamalar örtüşmektedir:
“Hudut güvenliğimize yönelik tehdit ve düşmanca tutumların artarak devam etmesi neticesinde; TSK tarafından uluslararası hukuk ve BM Sözleşmesi 51’inci maddesinde düzenlenen meşru müdafaa hakkı çerçevesinde, 09 Ekim 2019 tarihinde saat 16.00’da başlatılmıştır.
Mehmetçiğin teröristlerden temizleyerek güvenli bölge hâline getirdiği Barış Pınarı Harekât alanında, başta su ve elektrik olmak üzere temel altyapı ihtiyaçlarının karşılanması maksadıyla diğer kurumlar ile koordineli olarak gerekli çalışmalarımız devam etmektedir.
Resulayn kırsalında bulunan ve Haseke ile Tel Tamir bölgesini besleyen Allouk Su Tesisi, koordineli çalışmalarımız neticesinde onarılarak faaliyete geçirilmiştir. Hâlen, buradan Haseke ve kırsalı ile Tel Tamir bölgesine su verilmeye devam edilmektedir.”
Yapılan operasyonlar neticesinde İlke Haber’de verilen bilgilere yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri stratejik noktalara yaptığı operasyonlar ile bölgede güvenlik önlemlerini arttırarak günümüzde de güvenliği sağlamaya devam etmektedir.
Kahraman Mehmetçiğimize, aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize minnetle…
***
Yazar hakkında
Nesrin Kalkan Okur, Kırklareli Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olup aynı üniversitede yüksek lisansını tamamlamış ve “Birinci Dünya Savaşı’nda Sivas Esir Kampı” konulu tez çalışmasını yürütmüştür. Akademik kariyerine İstanbul Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler eğitimiyle devam etmekte olup, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nde yüksek lisans yapmaktadır. Güvenlik ve istihbarat alanında çeşitli sertifikalara sahiptir ve bu konularda ulusal ve uluslararası sempozyumlarda bildiriler sunmuştur. Yayınları arasında Türkiye’nin güvenlik politikaları ve iç güvenlik konularına dair akademik çalışmaları bulunmaktadır. Eğitim ve
medya sektörlerinde de deneyim kazanmış olup, tarih, güvenlik ve medya alanlarında çeşitli projelerde yer almıştır.