ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
22:32 Dünyanın baş belası: Plastik ve atıkları
15:19 Küresel Gazeteciler Konseyi’nin (KGK) geleneksel Küresel Başarı Ödülleri Töreni’nden notlar…
10:27 Bursa’nın Ayasofya’sı Ulucamii
09:33 Bir havzanın su potansiyeli öncelikle havzası içerisinde değerlendirilmeli!
08:50 Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Necmi Bulut, Kocaelin ihracat verilerini değerlendirdi  
06:59 Prof. Dr. Yasin Aktay Yazdı: Gazze’ye saplanan İsrail Lübnan’dan mı çıkış yolu arıyor?
06:51 Yeni Dönemde Azerbaycan’ın Öncelikleri
06:23 Etki Yatırımı Forumu: Bir Yatırım Tercihi Olarak Etki temasıyla gerçekleşti
06:23 Kitap: Barış Antlaşmalarında Savaş Tazminatı ve Karabağ Sorununa Yansımaları
00:59 Küresel Gazeteciler Konseyi’nden (KGK) Gagavuzya Devlet Başkanı Gutul’a diplomasi ödülü
00:37 Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Mustafa Sandal’ın konserinde
00:36 Ortadoğu’da Yaşanan Son Gelişmeler Işığında İsrail, İran ve Türkiye Politikalarının Kısa Tahlili
00:26 Birliğimiz Sarsılmaz Birliktir
00:18 UHA Haber Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Mustafa SALMAN, Duayen gazeteci Yavuz Donat’la görüştü
00:14 Geleceğin Savaş Stratejileri…
00:03 Nizip Ticaret Odası (NTO) Meclis Başkanı Bekir Karabacak ‘Ahilik Haftası’ etkinliğine katıldı
00:02 JOURNALISTE ILHAN KARAÇAY’S KRITIEK: DE NONCHALANCE VAN ONS NIEUWE HONORAIRE CONSULAAT-GENERAAL IN NEDERLAND VEROORZAAKT VERDRIET
00:02 Gazeteci İlhan KARAÇAY’dan dobra dobra eleştiri: Hollanda’dakiyeni Fahri Başkonsolosumuzun cittiyetsizliği üzüntü yarattı…
14:14 Marifet İltifata Tabii’dir!
13:51 Astana Zirvesi; Şanghay İş Birliği Örgütü Büyüyor mu?
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türk-Alman İlişkilerinde Terör ve İnsan Hakları Sorunu

Türk-Alman İlişkilerinde Terör ve İnsan Hakları Sorunu
3 Nisan 2024
67
A+
A-

TRT TÜRK yeni banner

Hafta içerisinde Almanya’daki PKK yandaşlarının önce Dortmund şehrinde Türk esnafı, sonra da Türkiye’nin Hannover Başkonsolosluğunu hedef alan saldırıları Berlin yönetiminin terörle mücadele politikası konusunda yaşanan sorunları bir kez daha gündeme getirdi. Aslında aynı günlerde Almanya dışında Belçika, Fransa ve İsveç’te de PKK’lıların Türk vatandaşlarına ve temsilciliklerine yönelik benzer saldırılar gerçekleştirmiş…

Profesör Kemal İnat | Kadromuz | Ortadoğu Enstitüsü

Prof. Dr. Kemal İNAT

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

Hafta içerisinde Almanya’daki PKK yandaşlarının önce Dortmund şehrinde Türk esnafı, sonra da Türkiye’nin Hannover Başkonsolosluğunu hedef alan saldırıları Berlin yönetiminin terörle mücadele politikası konusunda yaşanan sorunları bir kez daha gündeme getirdi. Aslında aynı günlerde Almanya dışında Belçika, Fransa ve İsveç’te de PKK’lıların Türk vatandaşlarına ve temsilciliklerine yönelik benzer saldırılar gerçekleştirmiş olmaları sorunun sadece Almanya ile sınırlı olmadığını, Avrupa’nın büyük bölümünü kapsadığını yeniden gösterdi. Gerek Almanya gerekse diğer Avrupa ülkelerindeki güvenlik güçlerinin Türk vatandaşlarını ve temsilciliklerini koruma konusunda yetersiz kaldığı, PKK yandaşlarına toleranslı davrandıkları görüldü.

Türkiye ile ilişkilerinde, PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri ile mücadele konusunda bir türlü rasyonel bir çizgiye gelemeyen Almanya, bu şekilde davranarak Türk-Alman ilişkilerinin geleceğini olduğu gibi kendi güvenliğini de riske atıyor. PKK’yı bir terör örgütü olarak tanıyıp yasaklamasına rağmen bu örgütün ülkesinde faaliyet göstermesine göz yuman Berlin yönetimi, bu tavrıyla kendisinin karşılaşacağı güvenlik sorunlarında Türkiye’nin desteğini alamama riskini de üstlenmiş oluyor. Ayrıca PKK gibi tehlikeli bir terör örgütüne müsamaha gösterilmesi bu örgütün Almanya’nın güvenliğine karşı da saldırılar yapacak bir kapasiteye sahip olmasına izin verilmesi anlamına geliyor ki Berlin bu tavrın bedelini ileride çok ağır bir şekilde ödeyebilir.

Küresel güç mücadelesinin giderek şiddetlendiği, Asya’nın yükselişinin Batı’nın uluslararası siyasal sistemdeki lider pozisyonunu ciddi şekilde tehdit ettiği bir dönemde Almanya’nın geleneksel müttefiki Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütlerine kucak açan bir politika izlemesi rasyonel gerekçelerle açıklanamaz. Almanya’nın söz konusu terör örgütlerine doğrudan ya da dolaylı destek vererek ABD’nin Türkiye’ye karşı uzun zamandır uyguladığı irrasyonel politikasına ayak uydurduğu görülüyor.

Almanya’da Türkiye konusunda Washington’un çizgisinde kalmaya özen gösteren kesimlerin dışında PKK ve FETÖ’yü Türkiye’ye karşı bir baskı aracı olarak kullanmayı düşünenler de söz konusudur. Ancak bugüne kadar bu yönde uyguladıkları politikaların Ankara’yı istedikleri yöne sevk etmeye yardımcı olmadığı ve tam aksi sonuç doğurarak Batı’dan daha fazla uzaklaştırdığını anlamakta zorlanıyorlar. Hedefleri Türkiye’yi güçlü bir aktör olma yolunda tökezletmek ise bunu kısmen başardıklarını söylemek gerekir. Zira son yıllarda Batılı ülkelerden gelen baskı ve yaptırımlar Türkiye ekonomisine önemli zararlar verdi. Ancak verdikleri bu zarara rağmen Ankara’nın geri adım atmadığını, bağımsız bir dış politika çizgisinde ısrar ettiğini de görüyorlar.

Teröre karşı mücadele konusunda Berlin’in Ankara’yı rahatsız eden tavrının yanında Almanya’nın insan hakları konusunu bir dış politika aracı olarak kullanmaya dair siyaseti de Türkiye ile ilişkilerinde negatif bir rol oynuyor. Yıllardır Türkiye’ye karşı insan hakları ve demokrasi konusunda yoğun eleştiriler yönelten, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı yürütülen karalama kampanyalarına öncülük eden ve bu konuda Ankara’ya karşı yaptırımlar uygulayan Almanya’nın İsrail’in Gazze halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırıma destek vermesi, katliamlara rağmen bu ülkeye ekonomik ve askeri yardımını sürdürmesi, Uluslararası Adalet Divanı’nda Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılan soykırım davasına İsrail lehine müdahil olması Berlin’in dış politikadaki gerçek motivasyonunun insan hakları olmadığını açık bir şekilde gösterdi. İsrail katliamlarına karşı ülkesinde yapılmak istenen protesto gösterilerini yasaklama kararı alan, en yetkili ağızlardan “İsrail’in kendisini savunma hakkı vardır” argümanıyla Netanyahu hükümeti tarafından gerçekleştirilen soykırımı meşrulaştırmaya çalışan Almanya’nın artık dış politikasında insan haklarından bahsetme hakkı yoktur.

Gazze soykırımına yönelik politikasıyla uluslararası ilişkilerde ilkelerin değil de çıkarların esas olduğunu ispatlayan, ABD ile aynı çizgide olduğunu göstermek için İsrail’in katliamlarını görmezden gelen bir politika izleyen Berlin yönetiminin Türkiye politikasında sık sık insan hakları argümanına başvurarak Ankara’ya karşı baskı yapmaya çalışması da ilkeler doğrultusunda değil, çıkarları doğrultusunda hareket ettiğinin göstergesidir. Bu şekilde baskı yoluyla Türkiye’yi kendi istediği politikalara zorlamayı hedefliyordu. Ancak Ankara’nın bağımsız dış politika izleme konusundaki direnci, Almanya’nın Türkiye’ye karşı bu baskı politikasının yanlış çıkar hesaplarına dayandığını gösterdi. Bu durumda artık Berlin’in Türkiye’ye yönelik politikasındaki yanlışlardan dönmesi ve Türkiye’yi eşit egemen bir ortak olarak kabul edip içişlerine saygı temelinde bir ilişki geliştirme arayışına yönelmesi her iki ülkenin de faydasına olacaktır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.