enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:58 Katil İsrail şiddetin neticesinde son 2 yılda Filistin topraklarında 33 bin kadın ve kız çocuğu hayatını kaybetti…
00:57 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Heyetin, İmralı ziyareti tarihi bir gelişmedir
00:47 MSB: Kadına yönelik şiddetle mücadelede 1 milyonu aşkın personele eğitim verdik
00:46 Yeni bir araştırma: Z kuşağının şifre tercihleri dedelerinden daha kötü
00:46 Bakan Göktaş: Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi en üst seviyede sürdüreceğiz
00:41 Yeni Zelanda 2050’ye kadar 2.5 milyon kediyi öldürecek
00:40 Kandil mi İmralı mı? 27 Şubat Çağrısının Güç Dengelerine Etkisi
00:38 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gazzeli kadınlara yönelik barbarlık hak ettiği tepkiyi görmedi”
00:35 MİT Başkanı Kalın’dan Gazze diplomasisi
00:32 İmamoğlu Suç Örgütü’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame kabul edildi..
00:16 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Toplumun temeli olan ailelerin de kilit taşı kadındır
00:14 Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım daha atıldı…
00:14 Kişisel veri hırsızlarına operasyon: 14 şüpheli yakalandı
00:05 Dışişleri Bakanı Fidan, “Ermenistan’la normalleşmeye hazırız”
00:01 İngiltere’nin başkenti Londra’ya turist vergisi geliyor
22:15 Cumhurbaşkanı Erdoğan Gönüllüler Koalisyonu Zirvesi’nin toplantısına katıldı
00:52 Devler Ligi’nde temsilcimiz Galatasaray bugün Union SG’yi ağırlayacak…
00:46 Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu dün İmralı’ya gitti
00:41 15 bin öğretmen daha eğitim ordusuna katıldı
00:39 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı miraslarını titizlikle korumaktadır
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Suriye Meselesinin Bölgesel Karakteri

Suriye Meselesinin Bölgesel Karakteri
5 Aralık 2024
33
A+
A-

Son bir hafta içinde Suriyeli muhaliflerin Halep ve Tel Rıfat’taki ilerlemeleri, bölgesel dengelerin ne kadar değiştiğini gösterdi. Rusya’nın Ukrayna’yla meşguliyeti ve Hizbullah’ın da İsrail tarafından yoğun baskı altında olması, Suriye’nin adeta unutulmasına neden oldu.

Kadir ÜSTÜN, SETA Washington D.C. Koordinatörü

Astana sürecinde sağlanan kısmi ilerlemelerin siyasi bir çözüme dönüştürülmemesi, Suriye iç savaşındaki statükonun devam edeceği varsayımına dayanıyordu. Savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya yanaşmayan Esad rejiminin kendine güveninin altının ne kadar boş olduğunun görüldüğü son birkaç günde, Rusya ve İran’ın da muhaliflerin kazanımlarını kısa vadede geriye döndürecek bir imkân ve kararlılık içinde olmadığı görüldü. Bu durumda, muhaliflerin ilerlemesine hazırlıksız yakalanan rejim güçlerinin ve YPG’nin önümüzdeki dönemde yeni dengeleri en azından şimdilik kabullenmekten başka çaresi görünmüyor. Bununla birlikte, Trump yönetiminin Ukrayna ve Filistin meselelerinde yapacağı hamlelerin oluşturacağı yeni dinamiklerin Suriye’deki dengeleri tekrar sarsması şaşırtıcı olmayacak.

İran ve Rusya’nın Dikkat Dağınıklığı

İsrail’in 7 Ekim’den beri Hamas, Hizbullah ve İran’a karşı yürüttüğü sert askeri kampanyanın Suriye’deki saha dengelerine hem doğrudan hem de dolaylı etki ettiği açık. İran konsolosluğuna saldırı da dahil olmak üzere Suriye’deki İran ve İran yanlısı grupları hedef alan İsrail Hizbullah’ın enerjisini ve dikkatini kendi üzerine topladı. Ayrıca İsrail’in doğrudan İran’a yaptığı saldırılar ve Tahran’ın hem kendini hem de Hizbullah’ı koruma çabaları, Suriye’nin ikinci plana atılmasını sağladı. İran ve bölgedeki vekillerinin İsrail tarafından yoğun baskı altına alınması, İran’ı daha Trump yönetimi gelmeden bir anlaşma zemini aramaya dahi itti. Trump’ın yeniden tam baskı politikasına dönme ihtimaline hazırlık yapan İran, Suriye’deki çatışmanın dondurulmuş olması sayesinde Lübnan’a ve İsrail’e odaklanmıştı.

Esad rejiminin en kritik destekçisi olan Rusya’nın da Ukrayna savaşıyla meşgul olması Suriyeli muhaliflerin lehine oldu. Biden’ın Ukrayna’ya Rusya’nın içini vurma izni vermesi sonrasında nükleer savaş doktrinini güncelleyen Putin, Trump gelmeden mümkün olduğunca elini güçlendirerek muhtemel bir pazarlık masasına güçlü oturmak istiyordu. Aynı İran gibi Suriye’deki görece sükuneti askeri kapasite ve gücünün bir kısmını Ukrayna’ya kaydırmak için fırsat olarak değerlendiren Putin, ekonomik sorunlarla meşguldü. Muhalifleri durdurmak için hava saldırıları düzenleyen Rusların bu çabalarının şiddeti daha önce Esad rejimini kurtarmak üzere düzenledikleri saldırıların çok gerisinde kaldı. İran’ın İsrail ve Amerika tarafından baskı altına alınmasına benzer şekilde, Rusya da Ukrayna’daki savaş dolayısıyla karşı karşıya kaldığı zorluklar nedeniyle Suriye’ye odaklanmakta güçlük çekiyordu.

Bölgesel Dinamiklerin Yarattığı Fırsatlar ve Riskler

Bu bölgesel dengeleri fırsat bilerek harekete geçtiği anlaşılan muhaliflerin kazanımlarını orta ve uzun vadede kalıcı hale getirebilmeleri önlerinde duran en kritik meydan okuma olacak. Esad rejiminin Rusya’nın hava gücü ve Hizbullah’la birlikte İranlı milis grupların yardımıyla ayakta durma formülünün çözüldüğü söylenebilir. Hem Rusya hem İran cephesinde yaşanan dikkat dağınıklığının Esad rejiminin devamını tehdit ettiği bir noktaya geldiğimizi söylemek abartı olmaz. Elbette bunu rejimin hemen yıkılacağı şeklinde değil Rusya ve İran desteği olmadan ayakta duramayacağı şeklinde okumak gerekiyor. İran ve Rusya’nın Esad rejiminden kolay kolay vazgeçmeyeceği açık ancak rejimin devamı için harcayacağı kaynak ve kapasitenin çok ciddi bir baskı altında olduğu da gerçek. Bütün bu avantajlı tabloya rağmen bölgesel dengelerin ilerde tekrar değişmesi Suriye’deki dengeleri de değiştirebilir ve muhaliflerin kazanımlarını tehdit edebilir.

Halep’in muhalifler lehine düşmesinin ve YPG’nin Tel Rıfat’tan çıkmasının Türkiye’nin çıkarına olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Trump yönetiminin Suriye’deki yeni denkleme nasıl yaklaşacağını görmek gerekiyor. Trump daha önce Suriye’den çıkmak istemiş ancak hem kamuoyu ve askerin direnişi hem de kendisine sunulan argümanlar sayesinde bu fikrinden vazgeçmek zorunda kalmıştı. Özellikle DEAŞ’ın bitmesine rağmen sahanın Rusya ve İran’a bırakılmaması gerektiği ve aksi takdirde İsrail’in çıkarlarının da zedeleneceği argümanları Trump’ın iknasında rol oynamıştı. Türkiye’nin YPG’ye desteğin sona erdirilmesi yönündeki baskısı karşısında çareyi Suriye’den çıkmakta bulan Trump, bu isteğini de gerçekleştirememişti. 20 Ocak sonrasında muhaliflerin ilerleyişini İran ve Rusya’nın geriletilmesi sebebiyle Amerika adına olumlu gören isimlerin etkili olması durumunda Trump’ın kritik bir müdahaleden uzak durmasını bekleyebiliriz.

Biden yönetimi altında Suriye meselesinin insani yardım girişine ve YPG’ye desteğin devamına indirgendiğini gördük. Washington kalıcı barış için kritik bir adım atmadı ve sahadaki varlığını Rusya ve İran’a daha fazla alan bırakılmaması gereğiyle meşrulaştırdı. Siyasi çözüm için defalarca çağrı yapan Türkiye’yle de ortak bir plan üzerinde çalışmayı reddeden yönetim, Suriye politikası olmaksızın bir dört yıl geçirdi. Buna karşın İsrail’le birlikte İran’a ve Avrupalı müttefikleriyle birlikte Rusya’ya karşı baskısı, dikkatlerin Suriye’den kaçmasına neden oldu. Muhaliflerin Türkiye’nin de çıkarına olacak şekilde attığı adımlar için uygun bir ortam oluşmasına dolaylı katkı yapan Amerika’nın Suriye politikası(zlığı), Trump döneminde daha öngörülemez hale gelebilir. Muhtemel bir Ukrayna müzakere masasının kurulması ve İran’la yumuşama süreci, dikkatlerin tekrar Suriye’ye çevrilmesine de neden olabilir. Bundan sonraki süreçte, Suriyeli muhaliflerin kazanımlarını sürekli kılabilmesi hem kendi kapasiteleri hem de bölgesel koşulların elvermesine bağlı olacaktır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.