enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:53 Burhanettin Duran: Türkiye barış ve adalet adına aktif sorumluluk alma iradesini gösteriyor
00:49 Türkiye-ABD ilişkilerinde Pinpon Diplomasisi: F-35’ten vize krizine gidip gelen 
00:42 Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugün Almanya’yı ziyaret edecek. Fidan, Berlin’de Türk toplumu temsilcileri ve iş insanlarıyla buluşacak
00:31 CHP İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir İntibak Yasasını Meclis Gündemine Taşıdı
00:28 Bakan Tunç: Casusluk soruşturmasında BAE vatandaşı şüpheli yok
00:18 Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş’u ziyaret etti
01:03 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kadına şiddet, insanlığa ihanettir!
00:42 Türkiye’nin Gazze’de barış sürecine liderlik etmesi, İsrail’in bölgesel hesaplarını zorluyor…
00:41 Soykırımcı İsrail’den yeni skandal: Yargısız idam
00:32 11. Yargı Paketi bugün Meclis’e sunulacak
00:23 Spekülatif fiyat hareketlerinin önüne geçiliyor…
00:09 Siyasi dalgalanmalara ve yaptırımlara rağmen, İran – Türkiye arasındaki ticaret son yirmi yıldır artış trendinde…
22:11 Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nce bu geceden itibaren Serbest Rota Hava Sahası uygulamaya başlayacak…
19:31 Okuma kültürü – Okuma alışkanlığı 
00:58 Katil İsrail şiddetin neticesinde son 2 yılda Filistin topraklarında 33 bin kadın ve kız çocuğu hayatını kaybetti…
00:57 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Heyetin, İmralı ziyareti tarihi bir gelişmedir
00:47 MSB: Kadına yönelik şiddetle mücadelede 1 milyonu aşkın personele eğitim verdik
00:46 Yeni bir araştırma: Z kuşağının şifre tercihleri dedelerinden daha kötü
00:46 Bakan Göktaş: Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi en üst seviyede sürdüreceğiz
00:41 Yeni Zelanda 2050’ye kadar 2.5 milyon kediyi öldürecek
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Sokak Siyasetinden Geriye Ne Kalır?

Sokak Siyasetinden Geriye Ne Kalır?
A+
A-

Siyasi tartışmalar derinleşince kendisini kültürel hiyerarşide yukarıda konumlandıran çevrelerin akıllarına ilk gelen, muhafazakârlara ve dindarlara hakaret etme motivasyonudur…

Nebi Miş | Yazar | Kriter Dergi

Doç. Dr. Nebi MİŞ & SETA Genel Koordinatörü ve Siyaset Araştırmaları Direktörü

Son sokak olaylarında da bu durum değişmedi. Hâlbuki kültürel bir üstünlükleri falan da yoktur. Kendi yankı odalarında yaşadıklarından dolayı hakikatle pek ilgilenmezler. Bir anlamda, çok şeyde olduğu gibi, kendi ötekisinin cahilidirler. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ve ekibi üzerinden yürüyen dava süreçlerine tepkisini dile getiren bazı çevrelerin öfkelerinde bu hakikati bir kez daha yaşadık. Sosyal medyada iktidar destekçisi olarak düşündükleri- bildikleri değil- herkese hakaret ederek “rahatsızlıklarını” hafifletmeye çalışıyorlar. Sokağa çıkanların bir kısmı, CHP’nin kurumsal olarak boykot listesinde yer alan işletmelere saldırdılar. Bir kısmı, “okuyamayanların polis olmak zorunda kaldığını söyleyerek” sokakta güvenliği sağlayan polisleri kendilerince aşağılamaya çalıştılar.

Bugüne kadar bir algı asimetrisi üzerinden; “liyakat”, “şeffaflık”, “tüyü bitmemiş yetimin hakkı”, “kul hakkı”, “israf”, “yolsuzluk”, “kamu kaynaklarının kötüye kullanımı”, “harama el uzatmak” ve “ahlaki çöküş” gibi suçlamaları iktidara yönelik olarak gelişi güzel kullananlar, son dönemde nerdeyse hafıza kaybına uğradılar. Şimdi aynı suçlamalar kendi destekledikleri siyasetçilere yönetilince, iddiaları ve suçlamaları duymazdan gelmek istiyorlar. Düşük puanlı ve sınavla bile girilmeyen bir üniversiteden, çalışarak yüzde bir dilimine girenlerin kabul edildiği bir üniversiteye “bir şekilde geçiş yapmayı” ne “kul hakkı” ile ne “liyakatsizlik”le ne de “ahlaki bir sorun” bağlamında değerlendirmek işlerine gelmiyor. Bu konuda tek bir şerhleri bile yok. Toplumun bir kesimini politik ve ontolojik olarak aşağı görme eğiliminde olan çevrelerden adalet, eşitlik ve güven beklemek zaten beyhudedir. Bu eğilimde olan çevrelerin bu kavramları çokça dillerine dolamaları bir eksiliğin işareti olabilir.

***

Önceki yazılarda, CHP yönetiminin iktidar karşıtı muhalefet enerjisini kullanarak, yolsuzlukla ilgili iddiaların konuşulmasını engelleme stratejisini yazmıştım. Sokağa çıkanların CHP’nin cumhurbaşkanı aday adayını destekleme anlamına gelmeyeceğini belirtmiştim. Gezi Parkı şiddet eylemleri ile son oyları birlikte ele alıp “üç gün daha sokakta olsak iktidar düşer” hayalini kuranlar, olan biteni, olayların sıcaklığı ile yine yanlış yorumlamayı tercih etti. Toplumun geniş kesimlerinin belediyelerde yolsuzluk soruşturması üzerinden sokağa çıkanları tasvip etmediği kamuoyu araştırma sonuçlarına yansıyınca şimdi söylem değiştirdiler. “Gezide umutlandık olmadı, yine olmayabilir, sokak önemli ama siyaset üretmeliyiz” demeye başladılar. Sokağa çıkanlar, “sırf İmamoğlu’na destek için çıkmamış olabilirler” ve “iktidar politikalarına kızgın oldukları için bu süreci fırsat olarak gördüler” argümanına geçiş yaptılar.

Bir ay sonra seçim yapılacakmış gibi ön seçim süreçlerinde acele eden CHP’liler, şimdi “yakında bir seçim olmayacağına göre bu muhalefet enerjisini seçime kadar nasıl canlı tutabiliriz”in derdine düştü. Sokak eylemleri ile genellikle psikolojik üstünlük sağlanarak, iktidarı destekleyen kesimlerin özgüveni kırma amaçlandı. Kalabalık toplantı ve katılımcı rakamlarını yüksek göstererek bu sefer kazanıyoruz algısı oluşturulmaya çalışıldı. Aşırı siyasallaşma üzerinden kutuplaşmanın artması ile kopuşların artacağına yatırım yapıldı. Hem toplumun geniş kesimleri kutuplaşmadan rahatsız deyip, hem de muhafazakârlara ve iktidar destekleyen kesimlere hakaret ederek şirketlere boykot çağrısı yaparsanız bunun ters tepmesi kaçınılmazdır. Sokak eylemleri ile seçim kazanılmaz. Kamu düzenini ihlal etmek, güven değil, güvensizlik oluşturur. Toplum için dirlik ve düzen hali hala temel belirleyicidir. Unutulmamalı, muhalefet nasıl bu taktikleri sürekli deniyorsa, iktidar kanadı da bu taktiklere cevap üretmekte deneyimli. Meselenin sıcaklığı geçince toplumun meseleye bakışını daha iyi anlayacağız.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.