Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci konuyla ilgili Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’ya değerlendirmelerde bulunarak, Ukrayna’nın da ittifaka dahil olma ihtimalinin, Rusya’nın çevrelendiği fikrinin içselleştirilmesine büyük katkı sağladığının anlaşıldığını söyledi.
Eski Sovyetler Birliği üyesi Estonya, Letonya ve Litvanya ile eski Varşova Paktı üyesi Bulgaristan, Romanya ve Yugoslavya’dan ayrılan Slovenya gibi ülkelerin NATO’ya kabulünün, o dönemde Rusya’nın NATO ile olumlu seyreden ilişkilerine rağmen Rusya açısından Avrupa güvenlik mimarisinde oyun değiştirici ve tehdit içeren adımlar olarak yorumlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Kireçci, Ukrayna’nın muhtemel üyeliğinin ise Batı’nın Rusya’ya karşı bir cephe ülkesine yerleşmesi anlamına geldiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci, İşgale giden süreçte ABD ve Rusya arasında gerçekleşen diplomatik görüşmelerde, ABD’nin Rusya’nın talep ettiği güvenlik garantilerine ilişkin teatilerde kartlarını iyi sakladığının da anlaşıldığını belirtti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın, 17 Aralık 2021’de Rusya ile ABD ve Rusya ile NATO üyesi ülkeler arasında güvenlik garantilerine ilişkin bir taslak anlaşma metni teklif ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Kireçci, “öyle bir teklifin muhatabından cevap bulamadığı için mi, yoksa “yaşanacak olaylardan biz mesul değiliz” demek için mi kamuoyuyla paylaşıldığı henüz tam olarak netlik kazanmış değil. Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya katılmamasını, bölgeye ağır saldırı silahlarıyla nükleer silah konuşlandırılmamasını ve artık NATO’nun doğuya doğru ilerlemesine bir son verilmesini talep ediyordu” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci, ABD’nin ve diğer Batılı ülkelerin bu garantileri taahhüt etme konusundaki isteksizliğini anlamadan, mevcut krizin hangi boyutlara evrileceği konusunda tahmin yürütmenin de anlamlı olmayacağını belirterek, dolayısıyla, Ukrayna krizinin temelinde, Rusya ile NATO’nun, özelde Rusya’nın güvenlik endişelerine genelde Avrupa’nın güvenliğine aynı pencereden bakmadıkları gerçeğinin yattığına dikkat çekti.
“NATO’nun Ukrayna’ya desteğinin 24 Mart 2022 tarihli liderler zirvesinde de anlaşıldığı üzere doğrudan olmayan bir yöntemle devam edecek gibi görünüyor” diyen Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci, NATO’nun bu krizdeki taktiğinin işgalci güç olan Rusya’yı caydırmak yerine onu sahada yıpratmak şeklinde özetlenebileceğini açıkladı.
Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci, öte yandan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in, “Ukrayna’ya biyolojik, kimyasal, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı koruma sağlamak için siber güvenlik ve ekipman yardımı yapma kararı aldık” demesinin de açıktan bir askeri desteğin gerçekleşmeyeceğinin ama Rusya gerilimi tırmandırmayı tercih ederse NATO’nun angaje olmayı değerlendireceği şeklinde yorumlanabileceğini kaydetti.
HABER : Ataner YÜCE
[UHA Haber Ajansı, 27 Nisan 2022]