enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:22 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Dijital Telif Yasası’nın Haziran ayında Meclis’e sunulacağını açıkladı…
00:08 Jeofizik Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Avcılar, Bakırköy ve Küçükçekmece gibi ilçeler kırmızı alarm bölgesinde yer alıyor”…
14:38 Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 verilerine göre en çok göç alan şehirler belli oldu…
10:41 Kocaeli’nin içme suyu ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Yuvacık Barajı’nda su seviyesi yüzde 70’e ulaştı…
10:37 Erken teşhis ve uygun tedaviyle Ankilozan Spondilitte omurga hasarı önlenebilir…
10:12 Teröre Karşı Ters Asimetri: İstihbarat -II-
09:26 NOW TV ekranlarında yayınlanan ve her bölümüyle gündem yaratan Kızıl Goncalar dizisi için final kararı alındı…
09:21 Prof. Dr. ESİN SUZER, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin ardından alınan örneklerde amonyak ve çözünmüş oksijen seviyesi normale yaklaştı…
08:57 Araştırmacı-Yazar Muzaffer Ayhan Kara, Otizmli bireylerin farklı alanlarda karşılaştığı zorluklara dikkat çekti…
08:19 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
07:05 Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılı röportajın 3. bölümü…
07:01 Başkent Lefkoşa’daki yapımı yaklaşık 3 yıl süren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Külliyesi’nin açılışına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katılacak…
00:46 Mardin Telkârisi Turizmle Buluşuyor…
00:29 İletişim Başkanı Altun: TRT, yarım asrı aşan yayıncılık birikimiyle önce bir kurum olmuştur
23:31 Diyarbakır’da aniden başlayan fırtınanın etkisiyle, fırtınada çatılar uçtu tabelalar devrildi…
17:41 İletişim Başkanı Altun’dan “1 Mayıs” mesajı
12:18 Kocaeli Körfez Belediye Başkanı Söğüt’ten ilk Hereke Halısı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verildi!…
11:34 Şampiyon gibi oynamıyoruz!…
10:14 “Suyun sürdürülebilir şekilde yönetilmesi hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıyor”
09:57 Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Askerlik sınıflandırma sonuçları e-Devlet üzerinden erişime açıldı…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

NATO üyesi ülkelerin her birinin farklı gündemleri ve çıkarları var!

NATO üyesi ülkelerin her birinin farklı gündemleri ve çıkarları var!
11 Temmuz 2023
11
A+
A-

SETA Güvenlik Araştırmacı ve  Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim görevlisi Dr. Murat ASLAN da Litvanya’nın başkenti Litvanya’ta gerçekleşecek olan NATO zirvesiyle ilgili yaptığı değerlendirmede, Avrupalı müttefiklerin –Soğuk Savaş dönemi dahil– Rusya’nın Ukrayna saldırısına kadar güvenliklerini Amerikan garantilerine endeksleyerek refah devleti olmaya çalıştıklarını açıkladı.

UHA / İnternational News Agency

SETA Güvenlik Araştırmacısı Dr. Murat Aslan: Türkiye Hemen Yanında Bir  Terör Devletçiği İstemiyor | Yorum | SETAHasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim görevlisi Dr. Murat ASLAN, NATO zirvesini şöyle değerlendirdi:

“Savunma sanayilerini ve teknolojilerini geliştirirken kendi ordularını donatmak yerine savunma ihracına odaklandılar. Bu anlayışı rayından çıkaran iki gelişme oldu. Birincisi Fransa’nın Avrupa’yı NATO’dan “kurtarma” ve Kara Avrupası’nı domine etme hırsı, ikincisi de ABD Başkanı Trump’ın Avrupa devletlerine Amerikan silahlarını ithal etme diktesiydi. Rusya’nın Ukrayna saldırısı ile hem Fransa ütopyasının yanlışlığı idrak edildi hem de Almanya 100 milyar dolarlık ek savunma bütçesi oluşturdu. Böylece Trump’ın ısrarı Biden yönetimine “kısmet yolu” açmış oldu. Dolayısıyla Avrupalılar refah devleti olma tercihini “güvenlik devleti” olma istikametinde değiştirmek zorunda kaldı.

Böyle bir “zorunlu” güvenlikleştirme yönelimi NATO’nun muharebe yeteneğinin artırılması ve her üyenin karşılıklı çalışabilirlik prensibine uygun kabiliyetler kazanması açısından gerekli. NATO ülkelerinin GSYH’lerinin yüzde 2’lik bölümünün savunma sektörüne ayrılması gerçekleştiğinde İttifakın savunma planlarının ABD, Türkiye ve Birleşik Krallık muharebe kapasitelerine havale edilmesi lüksünden de uzaklaşılabilecek. Öte yandan artan savunma harcamalarında dikkate alınması gereken iki konu bulunmakta. Öncelikle Avrupa ordularının sadece Amerikan silahlarıyla donatılması başta Fransız ve İtalyan olmak üzere Avrupalı savunma sanayi şirketlerini rahatsız ediyor. Nitekim Alman savunma firmaları da bu konuda net açıklamalar yapıyor. İkinci konu ise personel harcamaları ile ilgili. Tüm silahlı kuvvetlerde en büyük harcama kaleminin personel gideri olduğu dikkate alındığında NATO ülkelerinin yüzde 2 ile ifade edilen savunma payının ne kadarını silahlanmaya ayırdığı da önemli. O halde NATO’nun yüzde 2’lik savunma harcaması anlayışını detaylandırması ve tüm üye ülkelerini belirgin parametrelerle yönlendirmesi gerekmekte. Amerikan menşeli silahların satılması veya personel giderlerinin savunma meblağına dahil edilmesi yoluyla temennilerin istismarının önüne geçilmesi gerekir.

Diğer taraftan ABD ve Avrupalı müttefikler Çin’i açıkça “rakip” olarak tarif etmiş durumda. Ayrıca NATO’nun sadece Transatlantik bölgesinde değil kürenin herhangi bir yerinde aktif hale getirilmesinin önü açık. Bu nedenle Washington-Pekin gerginliği artık NATO’nun da bir meselesi. Öte yandan büyük resmin bir parçası olarak ABD, NATO üyesi olmayan Pasifik ve Uzak Doğu ülkelerini dolaylı yollardan NATO’nun şemsiyesi altına çekiyor. NATO, Çin ile rekabeti yöneten ve yürüten bir örgüt olmamakla birlikte ABD’nin bir aracı haline dönüştü. O halde Vilnius zirvesinde Çin meselesinde açıkça durum tespiti yapmak, Afganistan’da düşülen hataya kapılmadan NATO’nun limitlerini ve çizgilerini tespit etmek gerekiyor.

NATO üyesi ülkelerin her birinin farklı gündemleri ve çıkarları olduğunu da hatırlatmak gerek. Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un Çin gezisi sonrasındaki beyanları dikkate alındığında Çin ile ilgili ortak bir payda halen mevcut değil.

Ayrıca Pasifik’e odaklanırken Afrika, Orta ve Güney Asya coğrafyalarında Çin’in belirgin bir ticari ve siyasi üstünlüğü var. Sonuçta sadece Pasifik üzerine odaklanan bir stratejinin tek ayak üzerinde dengede kalması pek mümkün görünmüyor.

İsveç’in muhtemel NATO üyeliği hususunda ise Global Firepower isimli düşünce kuruluşuna göre İsveç’te 10,5 milyon nüfus ve 270 bin civarında göçmen mevcut. Askerliğe uygun ve seferber edilebilecek insan sayısı 3,5 milyon civarında. Ayrıca İsveç Silahlı Kuvvetlerinin personel mevcudu 38 bin ancak aktif askerlik yapanların sayısı ise 16 bin. Geri kalanı paramiliter olarak nitelendiriliyor. Kişi başına düşen milli gelir ise 55 bin ABD dolarının üzerinde.

Askeri kapasitesi ele alındığında İsveç’in röntgeni daha net incelenebilir. Hava Kuvvetlerinde muharip savaş uçağı sayısı sadece 71 adet 4,5 nesil Gripen’dan oluşuyor. Kara Kuvvetlerinin 121 tankı ve 48 top/obüsü var; çok namlulu roketatar sistemi ise yok. Deniz Kuvvetlerinde ise 7 korvet ve 5 gelişmiş denizaltısı var. Bu rakamlardan şu sonuç çıkarılabilir: İsveç zengin bir ülke ama kendini savunabilecek askeri kapasitesi zayıf. Bu nedenle NATO’nun güvenlik garantilerini istiyor.

Belirtilen rakamlar dikkate alındığında İsveç, NATO için aslında bir savunma yükü olacak. İttifakın Avrupalı üyeleri ve ABD ise iki nedenden ötürü İsveç’i NATO’da görmek istiyor. İlki İsveç’in Batı kulübünün bir üyesi olması. AB’nin dayanışma ilkesi çerçevesinde Macaristan hariç AB ülkeleri, biraz da Amerikan kamu diplomasisi nedeniyle İsveç’e koşulsuz “evet” yanıtı verdi. Öte yandan ABD için İsveç, Baltık Denizi’nde stratejik öneme sahip değil. Asli amaç zengin ve ihtiyaç sahibi İsveç’e savunma ürünleri satmak. Yani Başkan Biden’ın İsveç başbakanı ile görüşmesinde Amerikalı savunma sanayii firmalarının etkisini dikkate almak gerek.

Türkiye açısından İsveç meselesi okunduğunda öncelikle NATO çatısı altında katlanılması gereken bir yükten bahsetmek gerekir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 4 Temmuz’da basın toplantısında ifade ettiği üzere İsveç’in NATO’ya getireceği yük aslında savunma zafiyeti olan Avrupa devletlerinin değil Amerikan, Türk ve Birleşik Krallık askerlerinin omuzlarında olacak. Durum böyleyse Türk askerinin, PKK ve FETÖ’ye destek veren bir ülke için hayatlarını riske etmesi beklenemez.

PKK, 1982’den bu yana İsveç’te ve Avrupa’daki propaganda ve örgütlenme faaliyetlerini bu ülkede gerçekleştiriyor. Olof Palme’ye suikast sicili henüz temizlenmemiş PKK, İsveç’te geçirdiği kırk yıl içinde vatandaşlık ve evlilikler aracılığıyla bu ülkeyi kendi ajandasına esir etmiş halde. Örneğin İsveç’in PKK’nın Suriye uzantısı PYD’ye 2022’de 210 milyon dolar yardım yapması ve 2023 için de 376 milyon dolar yardımı öngörmesi Türkiye’nin kaygılarını haklı çıkarıyor. FETÖ üyelerinin İsveç’te NORDIC Monitor isimli haber ajansı ve serbest ikametleri dikkate alındığında PKK’ya desteğin yanında FETÖ meselesinin halli de önemli.

Sonuçta Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine karşı olmasa da diğer İttifak üyelerinden beklenildiği gibi terör örgütlerinin bu ülkede güvenli alan oluşturmasına engel olunmasını da bekliyor. Öte yandan İsveç’in silahlanma gayretleri pek de Türkiye’nin meselesi değil.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.