enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:37 Erken teşhis ve uygun tedaviyle Ankilozan Spondilitte omurga hasarı önlenebilir…
10:12 Teröre Karşı Ters Asimetri: İstihbarat -II-
09:26 NOW TV ekranlarında yayınlanan ve her bölümüyle gündem yaratan Kızıl Goncalar dizisi için final kararı alındı…
09:21 Prof. Dr. ESİN SUZER, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin ardından alınan örneklerde amonyak ve çözünmüş oksijen seviyesi normale yaklaştı…
08:57 Araştırmacı-Yazar Muzaffer Ayhan Kara, Otizmli bireylerin farklı alanlarda karşılaştığı zorluklara dikkat çekti…
08:19 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
07:05 Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılı röportajın 3. bölümü…
07:01 Başkent Lefkoşa’daki yapımı yaklaşık 3 yıl süren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Külliyesi’nin açılışına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katılacak…
00:46 Mardin Telkârisi Turizmle Buluşuyor…
00:29 İletişim Başkanı Altun: TRT, yarım asrı aşan yayıncılık birikimiyle önce bir kurum olmuştur
23:31 Diyarbakır’da aniden başlayan fırtınanın etkisiyle, fırtınada çatılar uçtu tabelalar devrildi…
17:41 İletişim Başkanı Altun’dan “1 Mayıs” mesajı
12:18 Kocaeli Körfez Belediye Başkanı Söğüt’ten ilk Hereke Halısı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verildi!…
11:34 Şampiyon gibi oynamıyoruz!…
10:14 “Suyun sürdürülebilir şekilde yönetilmesi hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıyor”
09:57 Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Askerlik sınıflandırma sonuçları e-Devlet üzerinden erişime açıldı…
09:32 KASKF Başkan adayı Mevlüt Ağra, “Ben değil, biz anlayışı ile şeffaf kararlar alınacak”…
09:16 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
06:51 Erdoğan: Kameraları bantlamak bizim kitabımızda yazmaz…
06:45 Gazeteci Gül KABACAOĞLU’nun ‘Orada N’ler Oluyor!’ Dış kaynaklı haberleri!…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Nasrallah Sonrası İsrail-İran Mücadelesinde Yeni Dönem

Nasrallah Sonrası İsrail-İran Mücadelesinde Yeni Dönem
3 Ekim 2024
37
A+
A-

İsrail’in Hizbullah lideri Nasrallah’ı ortadan kaldırması, İran’la bölgesel mücadelesinde statükonun sonu anlamına geliyor. Hamas’ın 7 Ekim saldırısına Gazze’de verdiği ağır cevapla İran’a ‘artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ mesajı veren İsrail, Haniye ve Nasrallah suikastlarıyla bölgede yeni bir denge oluşturmaya kararlı olduğunu gösteriyor.

Kadir ÜSTÜN, SETA Washington D.C. Koordinatörü

İsrail’in Hizbullah lideri Nasrallah’ı ortadan kaldırması, İran’la bölgesel mücadelesinde statükonun sonu anlamına geliyor. Hamas’ın 7 Ekim saldırısına Gazze’de verdiği ağır cevapla İran’a ‘artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ mesajı veren İsrail, Haniye ve Nasrallah suikastlarıyla bölgede yeni bir denge oluşturmaya kararlı olduğunu gösteriyor. En son İran halkına seslenerek yaptığı konuşmada, Tahran’da rejim değişikliğinin o kadar da zor olmadığını söyleyen Netanyahu’nun kendi siyasi kariyerini İran’la bölgesel savaşı kazanmak üzerine kurduğunu söylemek mümkün. İsrail-İran savaşında Washington’ın zaman zaman rahatsızlık ifade ederek ‘bizim haberimiz yoktu’ tarzındaki açıklamalarına rağmen İsrail’i koruyacağı kesin. Bu durumda İran’ın zamana oynamak, bölgedeki vekillerinin kapasitesini muhafaza etmek ve rejimin sonunu getirebilecek bir savaştan uzak durmak dışında bir seçeneği kalmıyor.

İşgal mi Tampon Bölge mi?

İsrail’in Nasrallah suikastının hemen öncesinde gerçekleştirdiği çağrı cihazı ve telsiz operasyonları daha büyük operasyonların habercisi gibiydi. İsrail’in Hizbullah’ın içine ne kadar derin sızabildiğini ve istihbarat kapasitesinin ne kadar ileri olduğunu gösteren bu operasyonlar, örgütün üst ve orta kademesinde tam bir şaşkınlık yaratmıştı. Nasrallah’ın tehditler savunarak İsrail’in operasyonunun savaş ilanı olduğunu ifade etse de topyekûn bir savaş ilanından kaçınması Hizbullah’ın aslında ne kadar sarsıldığını gösteriyordu. Nasrallah’ın konuşmasının üzerinden çok geçmeden uğradığı saldırıda örgütün üst kademesinin de yok edilmesi Hizbullah’ın Lübnan siyasetindeki merkezi rolünü kaybedebileceğinin en net işareti oldu. Bütün bunlara rağmen geçmişteki işgallerin ters tepmesi ve Hizbullah’ı güçlendirmesi göz önünde bulundurulduğunda, İsrail’in görece sınırlı bir operasyonla sadece Hizbullah’ın altyapısını hedeflemesi beklenebilir.

Sınırında bir tampon bölge kurarak Hizbullah’ın Lübnan’ın güneyindeki gücünü kırmaya çalışacak olan İsrail’e Biden yönetiminin desteği de devam edecek. Yönetim yetkililerinin açıklamalarında, Nasrallah suikastının kutlandığını, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunun tekrarlandığını ve Lübnan’a operasyonun sınırlı olması gerektiğinin ifade edildiğini görüyoruz. Washington’ın Lübnan’da Hizbullah’ın etkisinin kırılacağı bir senaryodan memnun olacağı açık ancak geniş çaplı bir işgalin Lübnan ordusunu ve Hizbullah dışındaki siyasi grupları zor durumda bırakmasına karşı hassas. Bu yüzden de İsrail sadece Hizbullah’ın güneydeki altyapısına odaklandığını söyleyecektir ancak Beyrut’ta da operasyonlardan kaçınmayacağını göstermeye devam edecektir. Washington Hizbullah’ın zayıflatılmasına matuf bir tampon bölgeyi, Lübnan’ı istikrarsızlaştıracak daha geniş bir işgale tercih edecektir.

İran Ne Yapacak?

Biden yönetimi 7 Ekim’den beri İsrail’in operas-yonlarının Gazze’de kalması ve bölgesel bir savaşa dönüşmemesi için çalıştı. Ancak ne Refah’taki kırmızı çizgisinin gereğini yaptı ne de savaşın Lübnan’a sıçramasını engelleyebildi. Başından beri, İsrail’in stratejisini uyguladığı ve Washington’ın ya seyrettiği ya da desteklemek zorunda kaldığı bölgesel savaşın yeni bir aşamasındayız. İsrail’in Hizbullah’la birlikte Yemen’deki Husilere de operasyon yapması, bölgesel savaş riskine rağmen İran’ın bütün vekillerine karşı saldırılarına devam edeceğini gösteriyor. İran bu saldırılar karşısında ‘stratejik sabrını’ koruyarak vekillerinin kapasitesinin tamamen yok edilmesini önceleyecektir. İran’ın ve Hizbullah’ın istihbarat zaaflarının bu kadar açıkça ortaya saçıldığı bir dönemde tekrar kapasite tesisini temin etmeden savaşa girmesi akılcı olmaz.

İsrail’in şu sıralar Amerikan başkanlık seçimleri öncesindeki avantajlı siyasi durumu kullandığını söyleyebiliriz. Ancak kim kazanırsa kazansın, Washington’ın İsrail’e ne iki devletli çözüm ne de bölgesel savaşın şiddetini azaltma konusunda gerçek bir baskı yapmasını beklemek yanlış olur.

Seçim sonrasında, İsrail işgal cephesinde Batı Şeria’yı ilhak etme bölgesel savaş cephesinde de İran’ın vekilleri ve nükleer tesislerine operasyonları gündemde tutacaktır.

Demokrat Amerikan yönetimleri her ne kadar Asya’ya odaklanmak ve Ortadoğu’ya enerji harcamamak istese de İsrail’in bölgede tansiyon artırdığı dönemlerde Amerikan siyasetinin buna izin vermediği açık. Amerika’ya bölgede kritik bir maliyet üretmediği sürece de Washington İsrail’i desteklemeye devam edecektir.

Obama’nın yedi yıl emek verdiği İran nükleer anlaşmasının akıbetine bakıldığında, İsrail’in Amerika’nın Ortadoğu politikası üzerinde adeta veto hakkı olduğu görülüyor.

Washington’ın veto hakkını geri almaya çalışması için ya İran’ın Amerika’ya büyük bir maliyet ödetmesi veya ‘reddedemeyeceği bir teklif’ yapması gerekiyor.

Maliyet ödetmeye çalışmanın karşılığı bölgeye şimdiden askeri yığınak yapan Amerikan güçleriyle çatışmayı göze almak demektir ki savunmasının bu kadar kırılgan olduğunun ortaya çıktığı bir dönemde bu opsiyon İran için çok daha ağır maliyet üretebilir.

İran’ın Washington’ın reddetmeyeceği teklif yapması ise çok zor zira özellikle Trump gelirse nükleer programından vazgeçmesiyle yetmeyip bölgesel vekillerinden desteği çekmesini de isteyecektir.

Böyle bir teklif de İran rejiminin bekası için olmazsa olmaz iki temel meselede taviz verilmesi anlamına gelir ki Tahran’ın böyle bir adımı atması pek mümkün görünmüyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.