Murat Kurum’un İstanbul Vizyonu
* Murat Kurum, 25 Ocak’ta İstanbul Vizyonu Tanıtım Toplantısı’nda İstanbul için projelerini anlattı.
* Kurum, ilk olarak “Siztem İstanbul”u tanıttı ve sosyal, tematik, idari ve zamansal boyutları olan bir çerçevede seçmenlerle paylaştı.
* Hazırladıkları her projeyi ise bu dört boyutu dikkate alarak geliştirdiklerinin altını çizdi. Ayrıca “Siztem İstanbul”u 10 temel hedef temelinde şekillendiğini belirtti.
UHA / İnternational News Agency
Bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Siyaset Araştırmacısı Fatma Zehra Özdemir, “Murat Kurum’un İstanbul Vizyonu” başlığıyla bir yazı kaleme aldı.
Siyaset Araştırmacısı Fatma Zehra Özdemir’in yazısının detayı şöyle:
Kurum’un projelerinde iki ana başlık öne çıktı: ulaşım ve kentsel dönüşüm. Bu iki başlığı ise sosyal belediyecilik anlayışı bağlamındaki sürdürülebilir ve kalıcı olma iddiasındaki vaatler takip etti. Ancak bunların yanı sıra çevresel, sosyal, kültürel ve tarihi hususları da kapsayan projeler de açıklandı. Genel olarak incelendiğinde ise projeler, Kurum’un uzun, detaylı ve kapsamlı bir çalışma yürüttüğünü ve İstanbul’un yalnızca bugününü değil, yarınını da düşünen, vizyoner bir bakışı olduğunu gösterdi.
PROJELER VE VAATLER
Kurum’un açıkladığı projelerdeki ana odaklardan biri ulaşım sorununun çözümüydü. Bu bağlamda Kurum, İstanbul için 5 ve 10 yıllık planlamalar yaptıklarını açıkladı. İstanbul’un kronik ulaşım sorunlarına yönelik çözümlerinin birden fazla ayağı olması ise dikkat çekiciydi. Nitekim çok önemli olsa da trafik sorununun yalnızca yeni yol ve tünellerle çözülmeyeceği, daha kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu aşikar. Kurum’un da yol ve tünel projelerinin yanı sıra bu meseleyi toplu taşımaya yönelik vaatlerle entegre biçimde ele alması oldukça önemliydi. Nitekim Kurum, karayolundaki yoğunluğu düşürüp raylı sistemler ve deniz taşımacılığını artırmayı hedeflediklerini ifade etti. Yeni raylı sistem projelerini ise detaylarıyla anlattı. Bunun yanı sıra taksi sorununu çözmek adına tüm sistemleri “Merkezi Taksi Sistemleri” çatısı altında birleştireceklerini, ihtiyaçlara göre taksi eksiğini gidereceklerini ifade etti.
Bilhassa İstanbul gibi metropollerde ulaşım sorunun çözülmesi için alternatif ulaşım yollarının yaygınlaştırılması ve bunların kullanımına imkan verilmesi, teşvik edilmesi, daha cazip hale getirilmesi ayrı bir öneme sahip. Kurum’un bu yöndeki vaatleri de ayrıca önemliydi. İstanbul’u “bisiklet şehri” yapmak istediklerini ve bunun için yeni bisiklet yolları yapacaklarını, akıllı ulaşım sistemlerini hayata geçireceklerini ve bisiklet parklarının sayılarını artıracaklarını, paylaşımlı bisikleti yaygınlaştıracaklarını söylemesi dikkat çekti. Kurum ayrıca kullanımı yaygınlaşan başta TOGG olmak üzere elektrikli araçlar için de şarj istasyonlarını artıracaklarını belirtti.
İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en önemli gündem başlığı ise mevcut yapı stokunun depremlere dayanıklı bir şekilde dönüştürülmesi. Adaylığı açıklandığı günden itibaren Kurum’un en önemli gördüğü ve iddialı olduğu alan da depreme ve diğer afetlere karşı dirençli, hazırlıklı bir şehir oluşturmaktı. Vizyon toplantısında da konuya verdiği önemi “Deprem, terörle mücadele kadar önemlidir; bir milli güvenlik sorunudur” sözleriyle ifade etmesi çok dikkat çekti. Özellikle Naci Görür gibi deprem konusunda uzmanlaşmış kişilerle yapılan müzakerelerin sonucunda oluşturulan projeler, bu konu üzerinde titiz ve ciddi bir çalışma yürütüldüğünü gözler önüne serdi.
Kurum, depreme dayanıklı 650 bin konut inşa edeceklerini ancak bu konutların İstanbul nüfusunu “bir kişi bile” artırmayacağının vurguladı. Vakit kaybetmeksizin 15 Nisan’da “yarısı bizden” diyerek 700 bin lira hibe, 700 bin lira kredi, 100 bin lira taşınma desteği sağlayacaklarını ifade etti.
Kurum’un ilk kez açıkladığı “Kolaylaştırıcı Dönüşüm Planı” da oldukça iddialıydı. Bu projeyle birlikte 100 bin sosyal konut üreteceklerini ve bu binaların dönüşüme girecek yuva sahiplerine çok düşük fiyatlarla kiralanacağını ifade etti. Ayrıca 39 ilçenin tamamına vatandaşların her an ulaşabileceği Kentsel Dönüşüm Ofisleri kuracaklarını açıkladı. Deprem tedbirlerinin yanı sıra olası bir afet ve kriz anının yönetimine ilişkin projeler de önem taşımaktaydı. Bu anlamda İstanbul’un “Dijital İkiz”inin oluşturulacağını ve kriz anında her sokağının dijital ikiz üzerinden takip edileceğini belirtti.
Kurum, tüm bunların yanı sıra sosyal, ekonomik ve kültürel projelerini de açıkladı. Burada öne çıkan projeler, gece emekçileri için 7/24 nöbetçi kreş hizmeti, 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere verilen ücretsiz ulaşım hakkını 0-6 yaş aralığını ve babaları da kapsayacak şekilde düzenlenmesiydi. Kurum ayrıca kadın ve genç girişimcilere 100’er bin TL hibe vereceklerini söyledi. Bunlara ek olarak öğrencilere burs desteği sağlayacaklarını, ihtiyaç duyan emeklilere maddi destek vereceklerini, yeni “engelsiz yaşam merkezleri” kuracaklarını dile getirdi.
Türkiye Yüzyılı’nda İstanbul
Her şeyden önce Kurum’un vaat ve projeleri arasında ulaşım ve kentsel dönüşümün ön plana çıktığı görülmekte. Dolayısıyla bu meselelerin, Kurum’un ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde temel ve öncelikli alanlar olduğu anlaşılıyor. Deprem ve afetlere karşı ise iki adımlı bir stratejinin benimsendiğini söylemek mümkün. İlk adım İstanbul’u deprem ve afetlere dirençli hale getirerek yıkım ve kaybı asgari seviyeye düşürmek, ikincisi ise olası bir afette krizi en iyi şekilde yönetebilmek.
Diğer taraftan Kurum’un projelerini 5 ve 10 yıllık süreler için planlaması dikkat çekmekte. Bu durum ilk olarak çözüm önerilerinin somut, gerçekçi ve planlı bir şekilde çalışıldığını göstermekte. Zira trafik ve ulaşım gibi kronikleşmiş sorunların tam anlamıyla çözülmesinin vadeli ve kademeli bir şekilde gerçekleştirilebileceği yadsınamaz bir gerçek. Öte yandan yine projelerin yalnızca belediye başkanının görev süresi olan beş yılla sınırlanmaması, Kurum’un İstanbul’u yönetmeye uzun süreliğine talip olduğunu, alternatif bir planı olmadığını, tek önceliğinin bu mesele olduğunu göstermekte.
Diğer taraftan vaatlerin çok boyutlu bir şekilde planlandığı ve hazırlanan projelerden birçok alanda fayda elde edilmesinin hedeflendiği anlaşılmakta. Örneğin kentsel dönüşüme özel 100 bin sosyal konut üretilmesi ve söz konusu konutların, binası dönüşüme girecek kişilere kiralanması bu bağlamda ele alınabilir. Zira bu sayede kentsel dönüşümde mülk sahiplerinin yaşayabileceği zorlukların ortadan kaldırılması, böylece kentsel dönüşümde bina sahipleri ile uzlaşının çok daha kolay şekilde sağlanması amaçlanmakta. Ayrıca binaların uygun bedellerle kiralanacak olması, İstanbul’da yaşanan yüksek kira fiyatlarının regülasyonuna da katkıda bulunacaktır. Dolayısıyla bir projeyle en fazla faydanın sağlanması amaçlanmaktadır.
Ayrıca Kurum’un vizyon ve yaklaşımında AK Parti’nin “sosyal belediyecilik” anlayışının da geliştirilerek devam ettirildiğini söylemek mümkün. Zira Kurum, başta çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar ve engelliler olmak üzere toplumsal grupların her birine yönelik farklı ve özel projeler sundu. Ancak söz konusu projeler kısa süreli ve günü kurtarmaya yönelik, kısaca popülist vaatler değil; üretimi, girişimciliği teşvik eden, sürdürülebilir ve kalıcı nitelikte.
Öte yandan dijital ve teknolojik imkanların proje ve vaatlere başarılı bir şekilde eklemlendiği görülmekte. Örneğin “Dijİstanbul”, “Byte-istanbul”, “Dijital ikiz”, “Bizİstanbul”, “Dijital Beyaz Masa” gibi projeler oldukça ilgi çekici. Bu gibi teknoloji ve dijitalleşmeyi merkeze alan ve bunlara uygun şekilde tasarlanan projeler; yıllardır “eser ve hizmet belediyeciliği”, “gönül belediyeciliği” ve “sosyal belediyecilik” gibi nitelendirmelerle özdeşleşen AK Parti’nin; yakın dönemde “dijital belediyeciliğin” de markası haline geleceğini göstermektedir.
Sonuç itibarıyla Kurum’un projeleri geniş ve kapsamlı bir şekilde planlanmış, “maksimum fayda” odaklı, somut ve gerçekçi vaatlerdi. Projelerde ulaşım ve kentsel dönüşümün öncelenmesi, söz konusu sorunların İstanbul için ertelenemez sorunlar olduğunu ve kampanya sürecinde de bu konuların ön planda kalacağını göstermekte. Öte yandan diğer vaatler AK Parti’nin “sosyal belediyecilik”, “eser ve hizmet siyaset” anlayışının geliştirilerek devam ettirileceğine işaret ediyor.
***
Yazar hakkında