ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

İsrail-Lübnan Ateşkesi: Kırılgan Bir Barış Süreci mi?

İsrail-Lübnan Ateşkesi: Kırılgan Bir Barış Süreci mi?
5 Aralık 2024
8
A+
A-

İsrail ve Lübnan arasında 27 Kasım saat 04.00 itibarıyla yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, bölgedeki uzun süredir devam eden çatışmalara son verme amacı taşımaktadır. 

-Büşra ŞAHİN-

Uluslararası Diplomatik İlişkiler, Akademik Araştırmalar ve Eğitim Büşra Özcan - Araştırmacı - Uluslararası Diplomatik İlişkiler ve Akademik Araştırmalar Derneği-UDİAD | LinkedInDerneği (UDİAD)  Uluslararası ilişkiler ve Dış Politika Analisti Büşra ÖZCAN, kaleme aldığı “İsrail-Lübnan Ateşkesi: Kırılgan Bir Barış Süreci mi?” başlıklı yazısında, ABD ve Fransa’nın arabuluculuğunda hazırlanan ve 13 maddeden oluşan bu anlaşmanın, Hizbullah ile İsrail arasında devam eden çatışmaları durdurmayı, bölgedeki istikrarı sağlamayı ve taraflar arasındaki askeri gerilimi azaltmayı hedeflediğine dikkat çekiyor.

Analisti Büşra ÖZCAN, ancak, İsrail’in kısa süre içinde gerçekleştirdiği ihlallerin, ateşkesin sürdürülebilirliği konusunda ciddi soru işaretleri doğurduğunu, bu durumun, anlaşmanın yalnızca çatışmaları geçici bir süreliğine dondurabileceğini ve savaşın tamamen sona erdiği anlamına gelmediğini ortaya koyduğunun altını çiziyor.

Ateşkes antlaşmasının, Hizbullah unsurlarının Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesini ve bu bölgenin silahsızlandırılmasını öngördüğünü belirten ÖZCAN, buna paralel olarak İsrail ordusunun da 60 günlük süreçte kademeli olarak bölgeden çekilmesinin planlandığını dile getiriyor.

Biden'dan İsrail'e Lübnan'a olası "sınırlı kara operasyonunu" durdurması çağrısı

Analisti Büşra ÖZCAN, “Joe Biden, Litani Nehri ile İsrail sınırı arasındaki bölgeye Lübnan ordusundan 5 bin ila 10 bin asker konuşlandırılacağını belirtmiştir. Bu düzenlemeler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına dayanmaktadır. Karar, İsrail’in Mavi Hat sınırlarına çekilmesini ve Litani Nehri’ne kadar olan bölgenin yalnızca Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) tarafından kontrol edilmesini şart koşmaktadır. Aynı zamanda Lübnan’daki silah üretiminin ve satışının Lübnan hükümetinin denetimine alınması ve yasa dışı grupların yeniden silahlanmasının engellenmesi hedeflenmiştir” diyor.

Bu anlaşmanın, 2006 İsrail-Lübnan Savaşı sonrası oluşturulan 1701 sayılı kararla büyük benzerlik taşıdığını söyleyen ÖZCAN, ancak, 14 ay süren çatışmaların ardından imzalanan ateşkesin kapsamı ve taraflar arasındaki gerilimin, bölgedeki çatışma riskinin halen devam ettiğini gösterdiğini aktarıyor.

İsrail Lübnan'da 180 noktaya saldırı düzenledi - Bursa 5n1k

 

Büşra ÖZCAN, “Özellikle İsrail’in kısa sürede gerçekleştirdiği 60 ihlal, ateşkesin taraflar üzerindeki bağlayıcılığı konusunda endişeler yaratmıştır. Lübnan tarafı, ateşkesi büyük bir başarı olarak değerlendirirken, İsrail kamuoyunda anlaşma “her şey bir hiç uğruna” olarak nitelendirilmiştir” diyor.

“8 Ekim 2023’te Güney Lübnan’da başlayan çatışmalar, 17 Eylül 2024 itibarıyla yoğunlaşmış; yaklaşık 4.000 Lübnanlı hayatını kaybetmiş ve 1 milyondan fazla kişi evlerini terk ederek ülke içinde büyük bir göç dalgasına neden olmuştur” değerlendirmesinde bulunan (UDİAD) Uluslararası ilişkiler ve Dış Politika Analisti Büşra ÖZCAN,  şunları söyledi:

BMMYK Suriye Temsilcisi: "Ateşkesten 48 saat sonra 15 binden fazla Lübnanlı evlerine döndü"

“Ateşkesin yürürlüğe girmesiyle 15 binden fazla Lübnanlı, göç ettikleri Suriye’den evlerine dönmüştür. Ancak, ateşkesin sahada kalıcı bir barışa dönüşüp dönüşmeyeceği halen belirsizliğini korumaktadır.

Çatışmaların ilk gününden itibaren, İsrail ve Lübnan hükümetleri 2006 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından ilan edilen 1701 sayılı kararın uygulanması gerektiğini vurgulamışlardır. Bu karar, İsrail-Lübnan sınırında yalnızca Lübnan ordusunun bulunması ve Hizbullah güçlerinin güneyden tamamen çekilmesi şartlarını öngörüyordu. Ayrıca, Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi de kararda belirtilmişti. Ancak süreç içerisinde, İsrail, “Mavi Hat” olarak belirlenen sınır çizgisine tamamen çekilmek yerine, bu hattın gerisinde kalmaya devam etmiş; aynı şekilde Hizbullah’ın bölgeden tamamen ayrılması da mümkün olmamıştır. Aksine, Hizbullah, 2006 savaşında kazandığı prestij ve güçle güneydeki etkinliğini daha da artırmıştır. Günümüzde, son bir yıl içinde İsrail’e karşı üst üste aldığı darbeler sonucunda Hizbullah’ın gücünü önemli ölçüde kaybettiği görülse de ateşkes maddeleri incelendiğinde bu maddelerin tamamının İsrail çıkarlarına hizmet etmediği de ortaya çıkmaktadır.

BM'den tüm taraflara Lübnan'daki ateşkes anlaşmasına "tam saygı gösterme" çağrıs - dikGAZETE.com - Son Dakika Haberler

İki ülke arasında imzalanan anlaşmanın 1. maddesine göre, Lübnan hükümeti, Hizbullah ve Lübnan topraklarında bulunan diğer tüm silahlı grupların İsrail’e karşı herhangi bir operasyon düzenlemesini engelleyecek. Buna karşılık, İsrail de Lübnan’a yönelik olarak, sivil, askeri veya devlete ait hedeflere kara, deniz veya havadan herhangi bir askeri saldırı düzenlemeyecek. Böylece, her iki devlet arasında doğrudan saldırılara karşı bir garanti sağlanmış olmaktadır”.

Analisti Büşra ÖZCAN, bu durumun, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına dayandığını, söz konusu kararın, İsrail’in Mavi Hat sınırlarına çekilmesini ve Litani Nehri’ne kadar olan bölgenin sadece Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü’ne (UNIFIL) ait silah ve askeri araçlar tarafından kontrol edilmesini öngördüğünü ve aynı zamanda Lübnan’daki silah üretimi ve satışının Lübnan hükümetinin denetimine alınması ve bu grupların yeniden silahlanmasının önlenmesinın hedeflendiğine vurgu yapıyor.

İsrail'in Asırlık Stratejik Hedefi : Litani Nehri-Lübnan

Lübnan’ın güneyindeki Litani Nehri ve İsrail ile sınır olarak belirlenen Mavi Hat arasındaki bölgelerin, 2000 yılından bu yana Hizbullah’ın güçlü askeri nüfuzu altında bulunduğunu hatırlatan Büşra ÖZCAN, Litani Nehri’nin kuzeyinin, hem Lübnan ordusu hem de Hizbullah için stratejik bir öneme sahip bulunduğunu aktarıyor.

(UDİAD) Uluslararası ilişkiler ve Dış Politika Analist ÖZCAN, İsrail’in, bu bölgede varlığını devam ettirmek istemesinin, bölgesel dengeleri doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor ve Lübnan hükümetinin, Hizbullah gibi grupların İsrail’e yönelik operasyonlarını engellemeyi taahhüt ettiğinin altını çiziyor.

ÖZCAN, buna karşılık, İsrail’in de Lübnan’a yönelik hava, kara ve deniz operasyonlarından kaçınması gerektiğini, ancak bu taahhütlerin sahada ne derece uygulanabileceğinin ise belirsiz olduğunu ifade ediyor.

İsrail’in, ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından kısa bir süre içinde bu antlaşmayı ihlal etmiş ve 27 Kasım’dan sonraki dört gün içinde toplamda 60 ihlal gerçekleştirdiğini belirten Büşra ÖZCAN, şöyle devam ediyor:

“Lübnan hükümetinin açıklamalarına göre, bu ihlallerin 22’si tek bir gün içinde yaşanmıştır. İsrail’in bu eylemleri, ateşkesin taraflar üzerindeki etkisi ve bağlayıcılığı konusunda soru işaretleri yaratmıştır. Diğer yandan, ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte, 15 binden fazla Lübnanlı, yerlerinden edilerek göç ettikleri bölgelerine geri dönmüştür. Ancak, İsrail’in gerçekleştirdiği ihlaller, bu gelişmelerin kalıcı barışa dönüşüp dönüşmeyeceği konusunda endişelere yol açmaktadır” diyor.

İsrail-Lübnan çatışmalarının tarihi - Fikir Turu

Antlaşmanın üç temel aşamasının bulunduğunu aktaran Analist ÖZCAN, “Birinci aşamada saldırıların sona ermesi; ikinci aşamada İsrail ordusunun Mavi Hat sınırlarına çekilmesi ve üçüncü aşamada Lübnan’ın güney kara sınırlarının istikrara kavuşturulması öngörülmektedir. Ancak her iki tarafın bu maddelere ne derece uyacağı belirsizdir ve herhangi bir ihlal, çatışmaların yeniden başlamasına neden olabilir” şeklinde belirtiyor.

“Uluslararası hukuk, işgale karşı direnişi meşru kabul etmekte ve Lübnan topraklarında yaşayanların işgalci güçlere karşı direnme noktasında meşru hakkını tanımaktadır” diyen Büşra ÖZCAN, Buna rağmen, İsrail’in Lübnan topraklarından çekilme taahhüdünü yerine getirmemesinin, ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşmesi önünde engel teşkil ettiğini açıklıyor.

 

ÖZCAN, anlaşmanın kalıcı ve kapsamlı bir çözüm için zemin hazırlamasının öngörülmüş olsa da İsrail’in Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Golan Tepeleri gibi bölgelerdeki işgalini sürdürmesinin, bu hedefin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulattığını belirtiyor.

İsrail'den UNIFIL'e yeni saldırı! Katil ordusu BM'nin gözetleme kulesini vurdu - Haber 7 DÜNYA

Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (UNIFIL), geçtiğimiz ay İsrail tarafından saldırıya uğramış, bu saldırılar sonucunda yaralanmalar ve ciddi maddi hasarın meydana geldiğine vurgu yaparak, “UNIFIL’in güvenliği konusunda duyulan endişeler, ateşkes sürecindeki kırılganlıkları gözler önüne sermektedir. İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmeye yanaşmaması ve Lübnan’ın egemenlik haklarını ihlal etmeyi sürdürmesi, bölgedeki çatışma riskini artırmaktadır” diyor.

(UDİAD) Uluslararası ilişkiler ve Dış Politika Analisti Büşra ÖZCAN, kaleme aldığı “İsrail-Lübnan Ateşkesi: Kırılgan Bir Barış Süreci mi?” başlıklı yazısında, bu ateşkes antlaşmasının, taraflar arasında derin bir güvensizlik ortamında yürürlüğe girdiğini belirterek, Hizbullah’ın askeri gücünün, İsrail’in ihlalleri ve bölgedeki karmaşık siyasi dinamiklerin, bu ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşmesini zorlaştırdığına dikkat çekiyor.

Ateşkesin başarıya ulaşmasının, tarafların antlaşma maddelerine ne ölçüde sadık kalacağına ve uluslararası toplumun süreci kararlılıkla desteklemesine bağlı bulunduğunu kaydeden Analisti Büşra ÖZCAN, ancak, taraflar arasındaki derin tarihsel çatışmalar ve siyasi çıkar farklılıklarının, uzun vadeli bir barış sürecinin önündeki en büyük engel olmaya devam ettiğini kaydediyor.

Yazan: Büşra ÖZCAN

***

Büşra ÖZCAN, 2002 Ankara doğumludur. Lisans eğitimini Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler olarak sürdürmektedir. Uluslararası ilişkiler ve Dış Politika Analizi çalışmalarına devam eden Büşra Özcan, 1 Ekim itibariyle Araştırmacı Asistan olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.