Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız, “Soykırım konusu adalet divanının önüne geldi ve destek bekliyor”
Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail’in Filistin’i işgalinin hukuki neticelerine ilişkin duruşmada Türkiye’yi temsil eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız, Türkiye adına sözlü sunumunun ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
UHA / Europe İnternational News Agency
Dışişleri Bakan yardımcısı Ahmet Yıldız, açıklamasında şunları kaydetti;
Gazze’de bir ateşkese ve insani yardıma ne kadar ihtiyaç duyulduğunu vurguladık. Türkiye umuyor ki adalet divanının vereceği tavsiye kararı uluslararası camiaya ışık tutacak. İşgalin müzakerelerle son bulmasının altı çizilmeli. Bununla birlikte kalıcı bir barış sağlanmalı. Uluslararası diplomaside herkes bunu bilir 7 Ekim’den bu yana işgal altındaki Filistinlilerin durumu çok kötü bir hale geldi. Bu noktada umuyoruz ki yeni girişimler, yeni baskılar sonuç verir. Umuyoruz ki bir ateşkes müzakeresi olur. Rehinelerin serbest bırakılması gibi olumlu sonuçlar ortaya çıkar. Bunların ardından Gazze’nin yeniden inşası ve barış süreci bizi bekliyor olacak. Soykırım konusu adalet divanının önüne geldi ve destek bekliyor.
Biz de koşulları değerlendiriyoruz. Diğer aktörlerle birlikte adım atma yolunda gidiyoruz. Kalıcı ve barışçıl bir çözüm umudunu tehlikeye atacak bir şey yapmak istemiyoruz. Teker teker doğru zamanlarda atılacak adımlar değerlendirilecektir. Türkiye umuyor ki bu uluslararası girişimler sonuç verecektir ve bu sayede de Filistin Devleti’ni henüz tanımamış olan ülkelere gerçeği tüm çıplaklığıyla gösterecektir. Umuyoruz ki Filistin Devleti’ni onlar da tanıyacak ve İsrail’e baskı yapacaklardır.
“Ramazan yaklaşıyor bütün bölge için tehlikeli olur”
İsrail, sürekli Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye çalışıyor. Bu statü Osmanlı döneminde belirlenmiş daha sonra Ürdün’ün kontrolünde devam etmiş bir statü. Tabiki mahkemenin orada vermiş olduğu bir karar vardı. O da gerçekten çok önemli bir örnektir. İsrail hem Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye çalışıyor hem de Kudüs’ün içindeki kutsal mekanların statüsünü değiştirmeye çalışıyor. Bu gerçekten tehlikelidir çünkü hem Müslümanların hem de Hristiyanların tepkisini çekmekte. Bu nedenle buna vurgu yaptık. Ramazan yaklaşıyor eğer İsrail’in provokasyon amaçlı ve statüyü ihlal edecek eylemleri devam edecek olursa bütün bölge için tehlikeli olur.
BM Genel Kurulu, UAD’den görüş istemişti
BM Genel Kurulu, 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD’ye, Divan Statüsü’nün 65. maddesine dayanarak 1967’deki savaştan bu yana İsrail’in Filistin’deki işgalinin hukuki neticelerine ilişkin 2 soru yöneltmişti.
BM Genel Kurulunun Divan’dan cevaplarını talep ettiği sorular şu şekilde:
“1- İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?
2- İsrail’in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?”
Danışma görüşü talebi, 17 Ocak 2023’te BM Genel Sekreteri tarafından UAD’ye ulaştırılırken Divan, BM üyesi devletlere ve Filistin’e danışma görüşü istenen sorular hakkında yazılı ve sözlü beyanda bulunma haklarına ilişkin bildirim yaptı.
Danışma görüşünün etkisi nedir?
UAD’nin danışma görüşlerinin, her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.
Divan’ın, İsrail’in Filistin topraklarında inşa ettiği duvara dair 2004’te verdiği danışma görüşünde, duvarın hukuka aykırı olduğunu tespitinin ardından birçok devlet ve şirketin, söz konusu duvarın inşasına katkı sunmaktan imtina etmesi, İsrail’e sattıkları inşaat malzemelerinin duvarın yapımında kullanılmaması şartını koyması dikkati çekiyor.
Yine UAD’nin 22 Temmuz 2010’da uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesinin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova’nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.
UAD’nin görüşünün, işgalin uluslararası hukuka aykırılığı yönünde olması durumunda İsrail üzerindeki baskının artması ve ona açıkça destek veren ülkeleri uluslararası toplum tarafından tutumlarını gözden geçirmeye zorlamaları muhtemel olarak değerlendiriliyor.