ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
07:27 Avrasya İncelemeleri Merkezi’nin (AVİM) 2025 yılına bakışı…
07:00 Paşinyan’ın Batı Ermenistan açıklamaları ve kamuoyundaki gerçekler…
22:48 Ermenistan Avrupa Birliğine mi Giriyor?
20:10 Yazı & Tura ile Doğaçlama Gecesi!
19:55 Kelsterbach Batı Trakya Türkleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin Yeni Yönetim Kurulu
19:52 Mehmet Ali Arslan: “Yeni Yüzyıl Partisi, Türkiye’nin Aydınlık Geleceğini İnşa Edecek”
19:05 Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Hüseyin Baş, 9. Olağan İstanbul İl Kongresi konuştu
18:37 Tenzor Uluslararası Kış Serisi İkinci Ayağında Lider Değişmedi
11:06 “ABD Bizi Esir Aldı”
07:01 Avrasya İncelemeleri Merkezi’nden (AVİM) 2024 yılının kısa bir özeti!
20:35 Cumhurbaşkanlığı Kamu Görevlileri Etik Kurul üyesi İbrahim Karaosmanoğlu’ndan, AK Parti ilçe teşkilatları ve belediye başkanları ziyaretleri
19:46 Gazze’de ateşkes başladı, Hamas’ın serbest bıraktığı üç rehine İsrail güçlerine teslim edildi
19:27 (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga SAKMAN, “Terör örgütü PKK/YPG Suriye’deki tehditleri, hem asayiş hem de ulusal güvenlik yapısını bozuyor”
11:39 Kazakistan’da çağ dışı gelenek: Gelin hırsızlığı
09:42 Gıda sektörünün ekonomik zorluklar ve tarımı etkileyen negatif iklim koşulları altında bir yılı geride bıraktı
09:32 İmroz Baskını: Osmanlı Donanması’nın son savaşı
07:57 Milyonlarca Amerikalı neden yorgun?
07:49 Erdoğan Trump’ın “dostu” olarak kalacak mı?
07:23 Bu yıl zeytin hasadında rekolte olmasına rağmen, vatandaşlar da güncel zeytinyağı fiyatlarını merak ediyor
23:16 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye krizinde de gördük ki sabrın sonu selamettir”
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Dış politika gündeminin şifreleri

Dış politika gündeminin şifreleri
18 Haziran 2023
21
A+
A-

ajle

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sonrası ilk resmi yurtdışı ziyaretlerini her zaman olduğu gibi Kıbrıs ve Azerbaycan’a yaptı. Dönüşte de yeni dönem dış politikanın sinyallerini verdi. Anladığım kadarıyla Erdoğan, kaldığı yerden ve gayet rahat bir konumdan dış politikayı şekillendirmeye devam edecek.

Türkiye üzerindeki seçim baskısı kalktığından artık Türkiye’nin eli dış politikada çok daha rahat. Erdoğan’ın gitmesine ayarlanmış ülkeler ise tedirgin. Bunların başında da İsveç geliyor. Ben İsveç diyeyim, siz ABD anlayın. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşurken İsveç demiş, ben söylediklerinden hep Amerika anladım.

Erdoğan, İsveç’in olumlu adımlar atmakta yetersiz kaldığını söylemiş. Hatta Stoltenberg’le İsveç meselesini seçim sonrası Dolmabahçe’de görüşürken bile Stockholm’de terör gösterilerinin devam ettiğini anlatmış. “Bunlar devam ettikçe kimse bizden İsveç’in üyeliğini onaylamamızı beklemesin” demiş. Ama daha ilginci, hemen ardından Irak ve Suriye’deki terör varlıklarını da işaret ediyor Erdoğan. Burada kolluk kuvvetlerinin tedbir alması gerektiğini dile getiriyor. Bahsi geçen özne tabii ki İsveç değil. Bu bölgelerde PKK ile ilişkisi olan ABD.

Bu nedenle ben artık müzakere sürecinin çoktan İsveç’i aştığını, Amerika’yla yürütüleceğini ve çoğunlukla da Irak ve Suriye’yi ilgilendireceğini düşünüyorum. Olması gereken de aslında bu. İsveç’in NATO üyeliğini İsveç’ten çok ABD istiyor. O nedenle de müzakere edilmesi gereken tarafın ABD olduğu da çok açık. Hele seçim sonrasında çok daha rahat bir pozisyonda konuşan Erdoğan artık bu çıtayı doğal olarak yükseltecektir.

Bunu yalnızca el yükseltme ve hesapsız bir itişme siyaseti olarak görmeyin. Siz konumunuzu güçlendirmişseniz o zaman müzakereyi daha yüksek bir noktadan başlatabilirsiniz. Elde edeceğiniz sonuçlar farklılık gösterebilir ama önemli olan altı ay önceki konumda olmadığımızı bilmek.

ABD eğer İsveç meselesini dile getirdiği kadar önemsiyorsa bazı alanlarda Türkiye’nin beklentilerini yerine getirmek zorundadır. Bu boş bir kabadayılık hikâyesi de değil. Aksine yeni şartlara uygun bir müzakere tekniği.

Zaten Erdoğan’ın dış politikaya dair birçok açıklamasında aynı çizgiyi görüyoruz. Soğukkanlı, iyi niyetli ama istediğini de kopartıp alacak bir kararlılık ve rahatlık içinde. Uzun zamandır söylemeye çalışıyorum. Türkiye güvenlik ve dış politika alanında krizli dönemleri çoktan başarıyla atlattı. Kuşatmaları yardı. Artık zaman Türkiye’nin lehine. O nedenle de hiçbir müzakerede acele etmesine gerek yok. Hele de seçimler sonrası Türkiye’nin beklentilerini elde etmek için en rahat döneme girdiğini söyleyebiliriz.

Bir muharebede eğer kuşatmayı yarmışsanız, seçim sonrası olduğu gibi gücünüzü de toplamışsanız, artık o yarıktan içeri sızıp semereleri de toplamanız gerekir.

Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın – PNPForum

Prof. Dr. Hasan B. YALÇIN & İstanbul Ticaret Üniversitesi 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.