Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Depremde en ağır yıkımı yaşayan Hatay 28 Mayıs’ta tercihini bizden yana kullandı”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.
UHA / İnternational News Agency
“İkinci turda 87 seçim bölgesinin hepsinde oylarımızı artırmayı başardık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Birileri koltuk peşinde koşarken biz farkımızı işte böyle gösterdik. Milletimiz de bizim bu samimi gayretlerimizi görmüş ve ödüllendirmiştir. Sandık sonuçları Anadolu irfanının hafife alınmaması gerektiğini tekrar hatırlatmıştır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri ile vatandaşımızın gönlündeki alternatif yerimiz tescillenmiştir. Birileri hazmetmekte zorluk çeksede karşımızdaki tablo şudur; Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci turunda geçerli oyların 27 milyon 834 bin 589’unu alarak yüzde 52,18 oy oranı ile büyük bir zafer elde ettik. Ezici bir çoğunlukla milletimizin güvenine ve teveccühüne bir kez daha hem de tartışmasız bir şekilde mazhar olduk. İkinci turda 87 seçim bölgesinin hepsinde oylarımızı artırmayı başardık. Ülkemizin 81 vilayetinin 52’sinde rakibimize göre yarışı önde tamamladık. 10 ilimizde yüzde 73 ve üstü. 10 ilçemizde ise yüzde 84 ve üstü oy oldık. Vilayetlerimizde Bayburt yüzde 82,45 ile ilçelerde ise Şanlıurfa Harran yüzde 95,35 oy oranı ile şahsımıza en yüksek oyu veren yerler oldu.
Depremde en ağır yıkımı yaşayan Hatay’ın 28 Mayıs’ta tercihini bizden yana kullanması bizi ayrıca mütehassıs etti. Desteğini esirgemeyen her bir vatandaşımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İnşallah bu illerimize olan şükran borcumuzu Kurban Bayramı’ndan sonra yapacağım ziyaretlerle bizzat ödeyeceğiz. Meclis boyutunda 14 Mayıs’ta Cumhur İttifakı olarak yüzde 49,5 oy oranı ile 323 milletvekili kazandık. Partimizin oy oranı ise 35,62 ile 268 milletvekili şeklinde tecelli etmiştir. AK Parti 2002’den beri sandıktan birinci çıkma rekorunu korumuştur. Bununla birlikte hedeflerimizin gerisinde kaldığımızın da şuurundayız. 27. döneme göre Meclis’teki sandalye sayımızda oluşan farkı asla görmezden gelemeyiz.
Zaferimizi kutlarken milletimizin sandık yolu ile bize ve partimize verdiği mesajlara kayıtsız kalamayız. Bu anlayışla gerek oy oranı gerek milletvekili sayısı noktasında oluşan tabloyu tüm boyutları ile en ince detayına kadar değerlendiriyoruz. Mazeret aramadan, bahanelere sığınmadan hele hele vatandaşı suçlama gafletine düşmeden kendi iç muhasebemizi açık yüreklilikle yapıyoruz. Merkez Yürütme Kurul ve Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantılarımızda arkadaşlarımızın değerlendirmelerini dinleme fırsatı buldum? İnşallah bu süreci kuyumcu titizliliğinde çok hassas bir şekilde yürüteceğiz. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiç bir nokta bırakmadan muhasebe ve murakebe sürecimizi neticelendireceğiz. Tespit ettiğimiz eksikleri giderecek, hatamız kusurumuz varsa düzeltecek, milletimizin çizdiği istikamette yolumuza devam edeceğiz.
Seçmen sandıkta sadece bize ve partimize değil muhalefete de pek çok mesajlar vermiştir. Hatta en büyük mesajın muhatabı tüm unsurları ile muhalefetin bizzati kendisidir. Milletimiz özellikle muhalefetin zihniyetinde ve siyaset pratiğinde köklü bir değişim istediğini göstermiştir. Seçmenden yükselen her itiraza, her eleştiriye kulak tıkayan, tıpış tıpış oy vereceksiniz diye sürekli aday dayatan, halkın taleplerini beklentilerini, isteklerini görmezden gelen, vatandaşın kendilerine oy vermeye mecbur olduğu zannına katılan hasılı milli iradeyi ve milletin tercihlerini yok sayan kibirli zihniyet bir kez daha duvara toslamıştır. Başta CHP olmak üzere muhalefetin sandıktan çıkan mesajları doğru okuyup gereğini yerine getirmekten başka seçeneği yoktur. Muhalefet ya milli irade ile barışacak, ya da marjinalleşecektir. CHP Genel Başkanı değil 16’lı 160’lı masa da kursa sandıkta milletin tokadını yemekten kurtulamaz.
Biz bu tespitlerimizi söylerken asla kendi çıkarlarımızı düşünmüyoruz. Değişim meselesini dillendirirken meseleye dar kalıplardan bakmıyoruz. Çünkü bir iktidar partisi için en ideal muhalefet Türkiye’de olandır. Ama biz rakiplerinin zayıflığından medet uman bir parti değiliz. Biz karşısındakilerin çapsızlığına bel bağlayan bir hakreket de değiliz. Bilakis biz bunlardan şikayet eden, siyaset arenasında kendi cüssesine, vizyonuna, ufkuna uygun rakip arayan bir kadroyuz. Muhalefet ile ilgili değişim çağrılarımızda şahsi ikbalimizi değil ülkemizin huzurunu, esenliğini ve geleceğini dikkate alıyoruz. Türkiye büyüsün istiyoruz. Türk demokrasisi güçlensin istiyoruz. Her alanda standartlarımız yükselsin istiyoruz. İnsanımız hak ettiği hizmetlere daha kısa sürede kavuşsun istiyoruz. Ülkemiz iktidarı ile olduğu gibi muhalefeti ile de dünyada göz doldursun, örnek alınsın, örnek gösterilsin istiyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yaşına muhalefet yapma pratiğini de kökten değiştirmiş bir ülke olarak girelim istiyoruz. Diğer türlü hedeflerine koşar adım giderken Türkiye’nin bir ayağı aksamaya maalesef devam edecektir. Diğer türlü millet varlığımıza yönelik tehdit ve tehlikeleri savuşturmamız zorlaşacaktır. Tüm bu meydan okumaların üstesinden gelebilmemiz bizim gayretlerimizin yanında muhalefetin daha vizyoner, daha kuşatıcı, daha yerli ve milli bir çizgide siyaset yapmasına bağlıdır.
Baba oğul arasındaki taht mücadelelerinin bizim açımızdan hiç bir kıymeti yoktur. Birisi baba olmuş biri oğul olmuş bize ne. Bizim nazarımızda zaten batan geminin dümenine o gelmiş bu gitmiş hiç bir anlamı ve önemi yoktur. Asıl mesele muhalefetin millete parmak sallamaktan vazgeçmesidir. Asıl mesele muhalefetin milli irade ile 73 yıllık kavgasını bitirmesidir. Asıl mesele sahte gündemler yerine ülkenin sorunlarına odaklanmasıdır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu yönde atılacak her adımı desteklemeye hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum.
Türkiye Yüzyılı ile aynı zamanda ülkemizin önüne yeni bir siyaset vizyonu koyuyoruz. Hayırda ve hizmette yarışırken millet merkezli bir anlayışla hareket edelim diyoruz. Siyasi mücadelemizi yürütürken hep birlikte Türkiye eksenine bağlı kalalım diyoruz. İktidarı ve muhalefeti ile söz konusu vatanın bekası, ülkenin güvenliği, milletimizin birlik ve dirliği, devletimizin çıkarları olunca farklılıklarımızı bir tarafa bırakıp ortak paydada buluşabilmeliyiz. 21 yıllık iktidarlarımız döneminde bu büyük mutabakatı sağlama yönünde sayısız adım attık. Her seçim sonrasında bize oy verenlerle birlikte siyasi tercihi farklı yönde tezahür eden vatandaşlarımıza da el uzattık. Kampanya dönemlerinde maruz kaldığımız onca hakarete, haksızlığa, hukuksuzluğa, yalana, bühtana, siyasi rekabete sığmayan bel altı vuruşa rağmen gönül kapılarımızı tüm vatandaşlarımıza sonuna kadar açtık. Ancak özellikle siyaseti bir ikbal kapısı olarak gören çevrelerin anlamsız direnişi ile karşılaştık.
İdeolojik önyargılarından bir türlü sıyrılamadılar. Geçmişin yüklerini sırtlarından bir türlü atamadılar. Meselelere Türkiye merceğinden bir türlü bakamadılar. Milletin sandıkta verdiği mesajları bir türlü doğru okuyamadılar. Türk siyasetinin nereye evrildiğini bir türlü göremediler. Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri doğru analiz edemediler. Küçük olsun benim olsun mantığını bir türlü terk edemediler. Bir kaç haftalık göz boyama şovlarından sonra eski kodlarına, eski söylemlerine, eski siyaset yapış tarzlarına tekrar geri döndüler. Bugüne kadarki tercübelerimizin bize öğrettiği şudur; Sahne önündekiler değişse de perde arkasındakiler hep aynı kaldı. Şahısların değişmesi asla ve asla bir zihniyet değişimine yol açmadı. Halka tepeden bakan faşist zihniyet kabuk değiştirerek varlığını korumayı başardı. Üzülerek görüyoruz ki 28 Mayıs’tan sonra aynısı tekerrür etti. Samimi bir özeleştiri vermek yerine seçim yenilgisinin faturası yine millete çıkartılıyor suç, hata ve kabahat yine vatandaşda aranıyor.” (TBMM)