enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:31 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, “İran-İsrail çatışmaları nedeniyle İran’da kalan uçaklar, Türkiye’ye geri getirilecek”
08:00 WWF-Türkiye: “Köpek Balığı Yaşayan Deniz Sağlıklı Denizdir!”
00:54 AÇEV, bir kez daha çocuklar için kıtaları aşmaya hazırlanıyor
00:46 Kartepe Belediyespor Yüzme Takımından Milli Takıma 2 Sporcu
00:34 Nizip Ticaret Odası (NTO) Başkan Özyurt: Nizip İş Dünyasından Türkiye’ye İhracat Başarışı
00:28 Genel Ticaret Sistemi’ne (GTS) göre ihracat, yüzde 8 artışla 20 milyar 537 milyon dolara çıktı
00:28 Azerbaycan: Uluslararası Barış ve İstikrarın Teşvik Edilmesi
00:26 Prof. Dr. Mühip Kanko, “AKP Üreten Her Şeyi Sattı, Devletin Gelir Kaynağı Vergi ve Cezalar Oldu!”
00:25 Sanayide kullanılan su nereden geliyor
00:23 Ege Genç İş İnsanları Derneği’nden (EGİAD): Güncel SGK Uygulamaları ve Geleceğin Çalışma Biçimleri
00:14 Demokrat Parti Sözcüsü Altıntaş: “Türkiye Yangın Yeri, Yönetim İhmalkâr ve Savrulmuş Hâldedir”
00:13 Kocaeli Ticaret Odası’dan dünya pazarlarına davet; Co-Matching İkili İş Görüşmeleri
00:13 Kaspersky uzmanları, kullanıcıların kişisel verilerini çalmak amacıyla oluşturulan sahte internet siteleri konusunda uyarıyor.
00:10 Yaz Geldi, Risk Arttı: Orman Yangınlarına Karşı Hazırlıklı mıyız?
00:06 Gergerlioğlu, “Kocaeli halkına trafiği çileye çeviren Siyonist destekçisi Safiport kapatılmalıdır!”
00:00 Türkiye akaryakıt sektörünün geleneksel lideri Petrol Ofisi Grubu 17. kez zirvede
10:32 Kocaeli’nin Kartepe Belediyesi’nden Taraklı Yangınına Müdahale Desteği
07:13 CHP kurultayıyla ilgili ceza davası: Görevsizlik kararı kaldırıldı
00:53 RTÜK Başkanı Şahin: “İslamofobi sadece ‘bir içerik sorunu’ değil, bir güvenlik, bir kimlik ve bir insanlık meselesi”
00:51 Yenidoğan Çetesi’ davasında 5. duruşma görüldü
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Bir gelişmişlik ifadesi: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

Bir gelişmişlik ifadesi: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”
22 Ekim 2021
1.987
A+
A-

Gelişmemiş, olgunlaşmamış, bu yüzden feodal alışkanlıklarından ve takıntılarından kurtulamamış bütün toplumlarda mevki ve statü sahibi etkili ve yetkili şahısların ve arkasını onlara dayayanların sıradan insanlara ve düşük rütbeli kamu görevlilerine karşı kullandığı en etkili silah bu sözdür: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”
Söz konusu ettiğimiz etkili ve yetkili bu insanlar, yüzyıllar boyu kullanıla kullanıla iyice klişeleşmiş bu sözü büyük bir kibir ve kasılmayla telaffuz ettiklerinde karşılarındaki herkesin süklüm püklüm olacağına inanırlar. İşte bu inanç sebebiyle bu mahut söz, bizim gibi ülkelerde oldum olası yasalara, kurallara ve onları uygulamaya çalışan alt tabaka memurlara meydan okumanın aracı haline gelmiştir.
Ülkemiz siyasal tarihinde bu meydan okumaya her devirde rastlanır. Bu ülkede devirler boyu birçok etkili ve yetkili şahıs, çok partili demokratik hayata geçildikten sonra da iktidarda olan partinin milletvekilleri ve bürokratları, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” höykürmesiyle, herhangi bir nedenle karşı karşıya geldikleri vatandaşlara, görevini yapan sıradan memurlara hadlerini bildirmeye kalkışmışlardır.
Ülkemizin geçmişinde ve bu gününde bu sözü kullanarak muhatabına çıkışanların, gürleyenlerin sayısı tahminlerin ötesindedir. Aktüel bir olaydan yola çıkarak örnek vermeye bile gerek yoktur. Çünkü herhangi bir konuda hak arayan veya itiraz eden birçok vatandaş, görevini yaparken kuralları hatırlatmak veya ceza kesmek durumunda olan birçok memur sık sık “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” gürlemesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu da günümüzde derhal basın yayın organlarına yansımakta ve her vatandaş kolayca olaydan haberdar olmaktadır.
Bu ülkede bugüne kadar görev bilinciyle davranan; yasaları, yönetmelikleri, kuralları namusuyla uygulamaya çalışan nice arkasız memur bu yüzden mağdur olmuş; ya görevden alınmış, ya açığa alınmış, ya da sürgünlere mahkûm edilmiştir.
Günümüzün bir güzelliği ve avantajı ise, iletişimin hızı sayesinde kamuoyunun söz konusu olaylardan çabuk haberdar olup tepkisini hemen ortaya koymasıdır. Kamuoyunun bu haklı ve bilinçli tepkisi sayesinde son senelerde etkili ve yetkili kişilerin hışmına uğrayan çok sayıda dürüst memurun açığa alınması veya sürgüne gönderilmesi önlenmiştir.
Geçek şu ki, uygarlaşmayı, çağdaşlaşmayı başaramamış bizim gibi ülkelerde birçok bürokrat için işgal ettikleri mevkiler sadece bir zırh, bir dokunulmazlık işlevi görüyor. Uygar ülkelerle, bu yolda henüz emekleyen ülkeler arasında önemli bir fark olarak şu tespit yapılmış: “Geri kalmış ülkelerde mevkiler/makamlar oraya getirilen insanları onurlandırır, gelişmiş ülkelerde ise insanlar geldikleri mevkileri/makamları onurlandırırlar.”
Uygar ülkelerle uygar olma yolunda emekleyen ülkeler arasında önemli bir kriter olan bu fark ortadan kalkana kadar bizim durumumuzdaki ülkeler hiçbir iddialarında inandırıcı olamazlar.
Bu yüzden en başta inandırıcı olmayan iddiamız hukuk devleti olduğumuzdur. Çünkü gerçekten hukuk devleti olabilmiş hiçbir ülkede anlatmaya çalıştığımız şekilde bir meydan okumaya rastlanmaz. Hukuk devleti, adından da anlaşılacağı üzere öncelikle devletin kendisinin yaslara uyması, kendisini hukukla sınırlaması, sonra da vatandaşlarının yasalara uymasını istemesidir. Yasaları sadece vatandaşlara karşı uygulayan, kendini yasalar üstü gören devletler ancak otoriter-totaliter devletlerdir.
Bir ülkede hukuk devletini tesis etmenin baş koşulu yasama, yürütme ve yargı denen erklerin birbirlerini denetleyecek ve dengeleyecek şekilde mutlak bağımsız olmaları ve yargının her kayıt ve şart altında tarafsızlığıdır. Bunlar bir hukuk devletinde hayatîdir ve olmazsa olmazdır. Çağdaşlığın en önemli kriteri de bunlardır.

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

[UHA Haber Ajansı,21 Ekim 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.