enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:46 Mardin Telkârisi Turizmle Buluşuyor…
00:29 İletişim Başkanı Altun: TRT, yarım asrı aşan yayıncılık birikimiyle önce bir kurum olmuştur
23:31 Diyarbakır’da aniden başlayan fırtınanın etkisiyle, fırtınada çatılar uçtu tabelalar devrildi…
17:41 İletişim Başkanı Altun’dan “1 Mayıs” mesajı
12:18 Kocaeli Körfez Belediye Başkanı Söğüt’ten ilk Hereke Halısı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verildi!…
11:34 Şampiyon gibi oynamıyoruz!…
10:14 “Suyun sürdürülebilir şekilde yönetilmesi hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıyor”
09:57 Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Askerlik sınıflandırma sonuçları e-Devlet üzerinden erişime açıldı…
09:32 KASKF Başkan adayı Mevlüt Ağra, “Ben değil, biz anlayışı ile şeffaf kararlar alınacak”…
09:16 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
06:51 Erdoğan: Kameraları bantlamak bizim kitabımızda yazmaz…
06:45 Gazeteci Gül KABACAOĞLU’nun ‘Orada N’ler Oluyor!’ Dış kaynaklı haberleri!…
00:57 Hazine ve Maliye Bakanlığı, vergi kaçağıyla mücadele kapsamında Diyarbakır’da kapsamlı bir denetim süreci başlattı…
00:47 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “Güçlü Medya, Bilinçli Toplum Zirvesi”nde konuştu…
00:47 Ruslar, Ukrayna’daki cephede saldırılarını önemli ölçüde artırdı…
00:06 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de en büyük risk terör örgütleri”…
13:42 Bakan Kurum’dan Arnavutköy’deki TOKİ konutlarına ilişkin açıklama
13:21 Türkiye’den ve Dünya’dan kısa kısa ‘Satır Başı’ haberler!
12:33 XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve I. Uluslararası Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı Başarıyla Gerçekleşti…
11:04 DoktorTakvimi, bu yıl da Great Place To Work Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesinde yerini aldı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Bir doktorun deprem güncesi

Bir doktorun deprem güncesi
21 Şubat 2023
226
A+
A-

Posta Gazetesi Yazarı Oral Çalışlar, “Bir doktorun deprem güncesi” başlıklı bir yazı kaleme aldı:

Oral Çalışlar - Biyografyasiyah kurdele deprem anlamı|TikTok AramaDeprem bölgesinden yeni dönmüştü. Bir doktor arkadaşımızın doğum gününde karşılaştık. Orada bir hekim olarak yaşadığı 5 günü anlattı:

“Büyük bir deprem olduğunu uyanır uyanmaz göz gezdirdiğim haberlerden öğrendim. Görev verilirse deprem bölgesine gidecektim. Başhekimliğimizin çağrısı üzerine gönüllü gitme isteğimi bildirdim. Zaman kaybetmeden eve uğrayıp olası yoksunlukları düşünerek daha çok çorap, çamaşır ve polar ihtiva eden bir çanta hazırladım.

Yaklaşık 30 kişilik bir ekibe dahil olarak yola çıktım. Havaalanında arama kurtarma ekipleri, bölgeye transfer için bekliyordu. İsimlerimiz okundukça hangi şehre gideceğimizi öğreniyor ve çantalarımızı yükleniyorduk. Ailelerinin bulunduğu şehirlere gitmek isteyenler gruptan ayrılıyordu.

Herhangi bir tanıdık veya akrabamın olmadığı bir kentte ne ile karşılaşacağımı düşünüp faydalı olma isteği ve başıma neler gelebileceği korkusu ile yola koyuldum. Havaalanında, 1.5 saat hastaneye nakil için araç bekledik.

Yaralıların, acile başvuran onlarca hastanın, kalabalığın arasından çalışacağım servise bir hastane çalışanı beni götürüp tanıttı. Kendileri de depremzede olan görevli doktor ve hemşirelerin yüzünden yorgunluk, üzüntü ve şok anlaşılıyordu. Oraya birlikte gittiğimiz hemşire arkadaşlarımızla onların işini mümkün olduğunca devraldık. Ancak bizim sayımız da azdı.

Hızla müdahale etmemiz gereken, durumu kritik birçok hastamız vardı. İş yükü uzun süre psikolojik ve fiziksel olarak kaldırılabilecek gibi görünmüyordu. Orada geçirdiğim günler zihnimde haftalar gibi uzun.

Crush sendromu dediğimiz ezilme durumunun yarattığı tablo nedeni ile kaybettiğimiz gençler, anneler, babalar, uzuvları kesilmek durumunda kalan çocuklar, yakınlarını arayan insanlar, kimliği belirsiz hastalar, depremzede olmasına rağmen çalışmaya devam eden sağlık çalışanları, yeğenlerine anne olacak olan teyzeler, halalar, uykusunda hıçkıran, seslenildiğinde korku ile fal taşı gibi gözlerini açarak uyanan insanlardı tanık olduğum.

Herkes öyle keder içindeydi ki ne isyan edebilen vardı, ne sesi yükselen. Duvarlarındaki tek tük çatlaklar, sıva döküntüleri görünen hastane kullanılabilir durumdaydı. Bu en büyük avantajımızdı. Su vardı, elektrik vardı, açlığımız olmadı, birbirimizi dinlendirdik, uyuyacak yerler bulduk. Arada olan artçılarla işimize devam ettik. Kayıt tutmaya çalıştık, cerrah arkadaşlarımız kayıtlarını videolar çekerek tuttular.

Her gün destek için, işinin ehli meslektaşlarımız geldi yanımıza. Beşinci günün sonunda kendi isteğimiz ile döndük. Bu sürede yaşadığım şeyler öğretti ki; kamu binalarının kullanılabilir durumda olması çok önemli ve hayat kurtarıcı. Biz her birimiz yurttaş olarak yaptığımız işi doğru ve olması gerektiği gibi yapmış olsaydık bu acılara gark olmazdık.

Beni tanımadığı halde gördüğünde çok mutlu olduğunu dile getiren afetzede bir hekim, o yaşadığı travmanın üzerine çalışarak başka bir travma ile yüzleşmek durumunda kalmamalıydı.

Umarım bu derin acı, bilgi, liyakat, adalet ve doğrulukla gerçekten güçlenen bir toplumu inşa etmemize vesile olur.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.