UHA Haber’den Gazeteci* Veysel KAVRAYAN, Azerbaycan Kültürü ve Tarihi yapısıyla ülkemiz ile birçok benzerlik gösterdiğini ve özellikle iki milletin ortak bir kültürden geldiğini dile getiriyor.
Veysel KAVRAYAN, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dilinin Azerice veya Azerbaycan Türkçesi olarak geçtiğini belirtiyor ve Azeri halkının sadece Azerice konuşmadığını aynı zamanda Rusça ve Farsça da konuştuğuna vurgu yapıyor.
Çeşitli etnik kökenleri aynı bünyede barındırmasından kaynaklı olarak ve coğrafi yapısı nedeniyle dil çeşitliliğinin bol olduğunu söyleyen KAVRAYAN, Azerbaycan’ın tarihteki en önemli özelliğinin; Müslüman ülkeler arasında ilk demokratik ve laik olan yedi bağımsız Türk devletinden biri olduğunun altını çiziyor.
Veysel KAVRAYAN, Azerbaycan’ın 1918 yılında kurulmuş olsa da 1920 yılında SSCB topraklarına dahil olduğunu ve SSCB dağılana kadar da bu topraklarda yaşamaya devam ettiğini hatırlatıyor ve SSCB- Azerbaycan’ın 1991 yılına kadar devam eden bu birlikteliğin Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle bittiğini ifade ediyor.
Azerbaycan’da yüzde 96 oranında halkın Müslüman ve genel olarak Şiilik mezhebine bağlı olduğunu işaret eden Gazeteci* KAVRAYAN, “Ayrıca Sünni, Zerdüşt, Hıristiyan ve Bahailer dinlerine mahsup insanlar da bulunmaktadır. Azerbaycan’ın kültürel yapısına bakıldığında en göze çarpan özelliği halk oyunu ve halk müzikleridir. Azeri halkından sayısız eser ve çok değerli sanatçılar çıkmış olup dünyaya Azeri müziğinin yayılmasını sağlamışlardır. Hatta yakın tarihimizde 2011 yılında Azerbaycan Eurovision’da ülkesine birincilik kazandırmıştır” diye ekliyor.
Azerbeycan Kültürü ve Tarihi Nüfusu
Azerbaycan’ın nüfusu incelendiğinde çeşitli etnik kökenlere rastlamanın mümkün olduğunu açıklayan Veysel KAVRAYAN, “özellikle de Azeri halkı ve Türklerden sonra Ermeni, Rus ve Lezgilerden oluşan nüfus içerisinde genç nüfus yoğunluğu bir hayli fazladır. Bu özelliği bakımından Türkiye ile birbirine benzemektedir. Azerbaycan’da genç nüfusun fazla olmasının nedenlerinden biri de Azerbaycan’da genç nüfusun fazla olmasının nedenlerinden biri de Azerbaycan’da üniversite okumaya gelen öğrencilerin fazla olmasıdır” diyor.
KAVRAYAN, Azerbaycan’ın dünyanın en kalabalık bölgelerinden biri olduğunu ve aynı zamanda kültürel açıdan da en çeşitli bölgelerden biri konumunda bulunduğunu aktarıyor.
“Azerbaycan kelimesi, Farsça āzān (nar) kelimesinden türeyen Arapça اَزْن بَرْج kelimesinden türemiştir” diyen Veysel KAVRAYAN, “İngilizce’de isim genellikle Azerice olarak geçer. Bölgenin Yunanca orijinal adı, o bölgedeki Antakya adlı bir şehirden türeyen ve adını Vedik tanrı Varuna’nın Yunan eşdeğeri olan tanrı Uran’ı temsil eden Yunan tanrısı Antiochus’tan alan Edessa idi. Edessa adı, antik çağlardan beri Azerbaycan’ın başkentine atıfta bulunmak için kullanılmıştır” diyor.
Gazeteci* Veysel KAVRAYAN, Tarihsel olarak Azerbaycan’ın, medeniyetlerin kavşağında olduğunun altını çiziyor, aynı zamanda Asya ve Avrupa arasında bir kavşak oluşturduğuna vurgu yapıyor.
Yüzyıllar boyunca Azerbaycan’dan Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının da dahil olmak üzere çeşitli imparatorluklar geçtiğini anlatan KAVRAYAN, “Bu imparatorluklar bölgenin kültürü ve coğrafyası üzerinde etkilerini bırakmışlardır. Azerbaycan eski çağlardan itibaren de farklı dinlerin kesiştiği bir yer olmuştur. Buna, hem İran’da hem de komşu Azerbaycan’da eski kökleri olan bir din olan Hristiyanlık, Yahudilik, Sünni İslam ve Zerdüştlük dahil” olduğunu belirtiyor.
Veysel KAVRAYAN, bölgenin çeşitli medeniyetler ve dinler tarafından yönetildiğini ifade ediyor ve Eski Yunan kaynaklarının, günümüz Azerbaycan’ı olduğuna inanılan Atropatene adlı bir eyaletten bahsettiğini hatırlatıyor.
MÖ 521 baharında III. Darius tarafından kurulan Ahameniş İmparatorluğunun, şimdi modern Azerbaycan’ın yanı sıra Gürcistan, Ermenistan ve Türkiye’nin bazı kısımlarını içerdiğini söyleyen Gazeteci* KAVRAYAN, şöyle devam ediyor:
“Seleukos I. Nikator tarafından Büyük İskender’in ölümünün ardından kurulan Seleukos İmparatorluğu, hem günümüz İran’ını hem de komşu Azerbaycan’ı içeriyordu. Bölge daha sonra Gotlar tarafından istila edildiğinde MS 255’e kadar Roma tarafından yönetildi; daha sonra MS 651’e kadar Sasani Pers İmparatorluğu’nun bir parçası oldu. Birkaç yıl sonra günümüz İran’ından gelen Müslümanlar bölgeyi tekrar ele geçirdi. Daha sonra, Araplar ve Sasaniler, I. ve II. Dünya Savaşlarından sonra Avrupalı güçlerin yerini almadan önce birkaç yüzyıl boyunca hüküm sürdüler”.
Gazeteci* Veysel KAVRAYAN, Bölgenin, 1945’te Sovyet Azerbaycan’ın bir parçası olduğunu ve o zamandan beri sanayileşmeye ve şehirleşmede büyümeye dayalı hızlı bir modernleşme süreci yaşadığını ifade ediyor ve 1991 yılında Sovyet yönetiminden, bağımsızlığından bu yana Azerbaycan’ın doğal güzelliği ve kültürel mirası ile ünlü olduğunun altını çiziyor.
KAVRAYAN, “Hazar Denizi, bir tarafta Rusya, diğer tarafta İran ile iki tarafta Azerbaycan ile sınır komşusudur” diyor ve şöyle ekliyor:
“Orta Azerbaycan, ormanlar ve çayırlarla kaplı binlerce ada ile süslenmiş birçok göle sahiptir. Baghlugel Gölü, flamingoların yaşadığı bir ada içerir; Lakeregion bol miktarda sazan balığına ev sahipliği yapar; Shahbazagh Gölü’nün altın flamingoları vardır; Urmug Gölü flamingo civcivleri içerir; Abyni Gölü yetişkinleri flamingo içerir; ve Qashatabz Gölü flamingo yumurtalarına ev sahipliği yapıyor. Bakü’deki Dağlık Abşeron Adası, aynı zamanda, sanat ve kültür için canlı bir merkez olarak Sovyet günlerine dayanan çarpıcı bir mimari parça koleksiyonuna sahiptir”.
TÜHA Haber’dan Gazeteci* Veysel KAVRAYAN, zengin tarihine dayanan Azerbaycan’ın, dünyanın kültürel açıdan en çeşitli yerlerinden biri olduğunu ve Doğal güzelliğinin onu dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin yanı sıra sanatsal ilham için benzersiz yerler arayan film yapımcıları açısından da cazip bir yer haline getirdiğini söylüyor.
Veysel KAVRAYAN, Tarih boyunca kıtalar ve medeniyetler arasında bir kavşak noktası olan bu bölgenin, gelecek nesillerin hem yerel hem de küresel olarak önemini anlamalarına devam edecek kalıcı bir çekiciliği koruduğunu kaydediyor.
***
Yazar hakkında
Veysel Kavrayan, (Gazeteci-Yazar),
Medya ve İletişim Bölümü, Kamu Yönetimi Bölümü ve İktisat Bölümü yükseköğretim eğitimlerini başarıyla tamamladı. Pedagojik Formasyon Eğitimi alarak kısa bir süre eğitim alanında çalıştı. KOÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Ana Bilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans eğitimine devam etmektedir. Yves Saint Laurent kozmetik firmasında, Ankara Bölge Koordinatörü olarak çalıştı. Dünya Güzellik Yarışmaları Türkiye Başkanı Süha Özgermi’ye baş asistanlık, sonrasında ortaklık yaptı. Türk Dünyası konusunda araştırmaları bulunmaktadır. Birçok haber ve araştırmaları hakkında ulusal ve uluslararası ödülleri mevcuttur. 2016 Yılında “Yılın En İyi Gazetecisi ve En İyi Haber” ödüllerini almıştır. 2016 KKTC-Türkiye Yılın En İyileri Ödülleri’nde; 2018 ve 2019 yıllarında Türkiye Azerbaycan Kardeşlik Gecesi’nde basın ödüllerine layık görüldü. Birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu ve yönetici olarak görev almaktadır. Halk bilimi, sanat, tarih, ezoterizm, turizm, sağlık, ekoloji, geleneksel ve tamamlayıcı tıp, futurizm, teknoloji ve mimari ilgi alanlarıdır. Yemek ve Kültürü Araştırmacısı olarak gastronomi ve turizm konularında konuşmacı; yemek yarışmalarında jüri üyeliği yapmaktadır. Çocuk Gastronomisi alanında akademik çalışmaları olmuştur. Bu alanda Gastrofil olarak tanınmaktadır. Halen, Uluslararası Haber Ajansı ve Türkuaz Haber Ajansı’nın Genel Yayın Koordinatörü olarak çalışmaktadır. Çeşitli ulusal ve uluslararası dergi ve gazetelerde de yazmaktadır. İngilizce ve az derecede Rusça biliyor.