ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:52 İsrail’in yeni hedefi: Batı Şeria
09:27 Nizip Ticaret Odası (NTO), KOSGEB Kapasite Geliştirme Destek Programı
09:04 Çocuklara empati kazandırmak, onların daha mutlu olmalarını sağlıyor
07:42 Siyasete Nereden Bakmalıyız?
07:35 Suriye’de YPG/PKK Denklemi ve Yeni Paradikma!
22:19 Yangın faciasında yaralanan 51 kişiden 39’u taburcu edildi
21:52 Irak’ın kuzeyinde 4 terörist etkisiz hale getirildi
21:41 Cumhurbaşkanı Erdoğan Bolu’da Gültekin ailesinin cenazesine katıldı
21:26 Kartalkaya’daki yangın faciasında Belediye Başkan Yardımcısı ve İtfaiye Müdür Vekili gözaltında
21:02 Kartalkaya’da 79 kişinin göz göre göre can vermesine neden olan suistimaller zinciri ortaya çıkan belgelerle gün yüzüne çıktı
07:12 Afrika Boynuzu’nda Tarihi Anlaşmanın Mimarı Türkiye
20:26 Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, TRT Haber’de soruları yanıtladı
19:43 Bakan Tunç: Yangın ile ilgili otelin sahibi de dahil 4 kişi gözaltına alındı
19:30 Bolu’da otel yangını: Can kaybı 66’ya yükseldi, 51 yaralı var
13:56 Trump 2.0’da Dış Politika Öncelikleri
12:34 Hamas ve İsrail Arasında İmzalanan Ateşkes Anlaşması
11:31 TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı Tipioğlu BRT’ye konuk oldu
10:35 Kocaeli Kartepe’de Seramik Kursu’na büyük ilgi 
10:25 Psikolog İrem Uyar, “Mutluluk geçici bir duygu olarak görülüyor”
07:27 Avrasya İncelemeleri Merkezi’nin (AVİM) 2025 yılına bakışı…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Arabesk müzik türü değil, kitlesel bir olay!

Arabesk müzik türü değil, kitlesel bir olay!
8 Ocak 2025
7
A+
A-

* Üsküdar Üniversitesi Rektörü, İletişim Bilimci ve ‘Arabesk’ kitabının yazarı Prof. Dr. Nazife Güngör, Arabesk müziğin en önemli isimlerinden Ferdi Tayfur’un ölümünün ardından arabesk konusunu değerlendirdi.

* Prof. Dr. Nazife Güngör, döneminde ilk kez bir müzik formunun kitlesel düzeyde ilgi gördüğünü ve Ferdi Baba, Orhan Baba, Müslim Baba’yı halkın sevdiğini söyledi.

UHA / İnternational News Agency

Ferdi Tayfur’u halkın sahiplendiğini ve hiç vazgeçmediğini de anlatan Prof. Dr. Nazife Güngör, “Çünkü O hep onlarla kalmayı başardı. Ne yaşam tarzını ne de müzik formunu hiç değiştirmedi, değiştirmeye de çalışmadı. Dolayısıyla da kitlelerin sevgisini hiç yitirmedi.” dedi.

Arabeskin, bir müzik türü olmaktan çok kitlesel bir olay olduğunu kaydeden Güngör, “Bir kitle kültürü ya da bugünkü adıyla bir popüler kültürel türdür. Orada müzik sanatının incelikleri, notalar, enstrümanlar, söyleniş tarzı çok da önemli değil, önemli olan şey sanatçının kim olduğu, hangi yaşam koşullarından geldiği, nasıl yaşadığı ve ne söylediğidir.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü, İletişim Bilimci Prof. Dr. Nazife Güngör, Arabesk müziğin en önemli isimlerinden Ferdi Tayfur’un ölümünün ardından arabesk konusunu değerlendirdi.

Bir babamız vardı, onu da kaybettik' - Son Dakika Magazin

Halk kendinden bilirse daha çok sahipleniyor

Aynı zamanda 1993 yılında ‘Arabesk’ isimli bir kitabı da kaleme alan Prof. Dr. Güngör, arabesk müziğin en önemli isimlerinden Ferdi Tayfur’un 1970’li yılların arabeskine damgasını vurmuş bir isim olduğunu söyledi.

Güngör, “Melankolik şarkı sözleri, hüzün dolu nağmeleriyle halkın gönlünde taht kurmuş bir sanatçı. Halkın sevgisini kazanmasının tek nedeni şarkılar değil elbet. Halk kendinden bilirse daha çok sahiplenir. Ferdi Tayfur’u halk kendinden bildi. Yaşam tarzıyla, yaşam mücadelesiyle O halktan biriydi, dolayısıyla da halkın sesi olabilmişti. 1960’ların ve 70’lerin toplumsal değişim sürecinin müzikteki yansımasıydı Ferdi Tayfur. Kırdan kente göçün neden olduğu bunalım sürecine ses vermişti. Yerinden edilmişliğin, ancak yer edinememişliğin umutsuzluğuna belki de bir nebze umut olmuştu şarkılarıyla. Kentte henüz kabul göremeyen yeni kentlinin kenardaki yolculuğuna yoldaş, duygudaş olmuştu belki de yanık sesiyle.” dedi.

Prof. Dr. Nazife Güngör

Arada kalmışlığın sesiydi arabesk…

1970’ler Türkiye’sinin bir yandan kırdan kente göçe hazırlıksız yakalanmış olduğunu, dolayısıyla da işsizlik, yoksulluk ve yersizliğin toplumda büyük bir kaosa neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nazife Güngör, şöyle devam etti:

“İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerin çevresini gecekondular sarmıştı. İnsanlar kendi olanaklarıyla inşa ettikleri derme çatma evlerde, alt yapıdan, elektrik, su, ulaşım olanaklarından yoksun biçimde yaşama tutunmaya, yeni yaşamlarına uyum sağlamaya çalışıyorlardı. Kırdan kopmuşlardı, ancak kentli de olamamışlardı. İşte bu arada kalmışlığın sesi olmuştu arabesk şarkıların hüzün dolu sözleri. Müzik değildi mesele, müzikte dile gelen sözlerdi, bazen umut veren, bazen de umutsuzluğu ören şarkı sözleri. Huzurum kalmadı, batan güneş, yuvasız kuşlar, yaktı beni, bırak şu gurbeti, yüreğimde yara var…”

Can Hacıoğlu: Kahvehaneler ayrıydı - Eskişehir Haberleri

Halkın sesi olabilmişti Ferdi Tayfur…

Sanatçının yaşam tarzının da önemli olduğunu ve Ferdi Tayfur’un tam da burada hayran kitlesiyle bütünleştiğini dile getiren Prof. Dr. Nazife Güngör, şunları söyledi:

“Gecekondulular sevmişti Ferdi’yi. Onu kendilerinden biri gibi görüyorlardı çünkü. O da zaten şarkılarına kendi yaşam mücadelesini yansıtıyordu. Dinleyicisiyle empati kurmak, onları anlamak, onlara ulaşabilmek hiç zor değildi Ferdi için. O da kırdan, yoksulluktan çıkıp gelmişti İstanbul’a, tutunmaya çalışıyordu yaşama, kendisini kabul ettirmeye, uyumlanmaya. Zordu, hem de çok zordu. Ama gayret ederek, umudu besleyerek olacaktı. Olmalıydı. Kendi yaşam mücadelesi, acıları, umutsuzluktan umuda kıvranışları şarkılarında dile gelmişti. Dolayısıyla da halkın sesi olabilmişti Ferdi Tayfur.  Plakları kapış kapış, konserlerine yüzbinler katılıyordu. Kimisi için Ferdi Abi, kimisi için Ferdi Baba olmuştu. Arabeskin de kralı ilan edilmişti.”

Furkii on X: "Müslüm baba gitti Ferdi Tayfur gitti Orhan Gencebay kaldı geriye https://t.co/EzuRuwpZez" / X

Arabeskin böylesine ilgi görmesinin nedeni neydi?

Bir taraftan da bu yeni müzik formuna ilişkin tartışmalar başladığını hatırlatan Prof. Dr. Nazife Güngör, “En iyi müzik okullarında eğitim alanlar, müziğin en kalitelisini yapanlar kitlelerden o kadar da ilgi görmezken bu yeni tarzın böylesine ilgi görmesinin nedeni neydi acaba? Müzisyenler, müzik araştırmacıları, sosyologlar, sosyal psikologlar işin aslını öğrenmek için harekete geçmişlerdi. Pek çok çalışma yapıldı, yazılıp çizildi. Kitleleri bu denli etkileyen neydi acaba? Bu dünyadan ve de bu toplumdan nice müzisyen gelip geçmişti. Türküler, halk deyişleri, klasik müzik, sanat müziği vs. Ama ilk kez bir müzik formu kitlesel düzeyde ilgi görüyordu. Ferdi Baba, Orhan Baba, Müslim Baba vs. Halk sevdi bu sanatçıları. Yaptıkları müziğin sanat değerini tartışmak çok da önemli değil bence. Oraları çoktan geçtik. Kitleleri bir biçimde yakaladılar ve kendilerine bağladılar. Bunu boş ya da anlamsız bir olay olarak değerlendirmek de doğru olmaz. Demek ki kitlelerin duygu dünyasına girebildiler. Ama duygu dünyasına girebilmek, kitlelerle bütünleşebilmek için aslında aynı yaşam deneyimlerine sahip olmak da çok önemli. İşte Ferdi Tayfur’un, Orhan Gencebay’ın, Müslüm Gürses’in kitlelerce sahiplenilmesinin belki de en temel nedeni bu.” şeklinde konuştu.

Müslüm baba'dan babalar günü konseri - TÜRKİYE - Şanlıurfa Gazetesi

Kitleler değişim istemezler…

Ferdi Tayfur’u halkın sahiplendiğini ve hiç vazgeçmediğini de anlatan Prof. Dr. Nazife Güngör, “Çünkü O hep onlarla kalmayı başardı. Ne yaşam tarzını ne de müzik formunu hiç değiştirmedi, değiştirmeye de çalışmadı. Dolayısıyla da kitlelerin sevgisini hiç yitirmedi. Kitleler değişim istemezler. Uyum sağlamaları zordur çünkü. Kendilerine benzeyene koşarlar o nedenle de. Arabesk sanatçılarının bunca ilgi görmelerinin en temel nedenlerinden biri bu bence.” dedi.

Prof. Dr. Nazife Güngör

Arabesk bir müzik türü değil…

Arabeskin, bir müzik türü olmaktan çok kitlesel bir olay olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nazife Güngör, “Bir kitle kültürü ya da bugünkü adıyla bir popüler kültürel türdür. Orada müzik sanatının incelikleri, notalar, enstrümanlar, söyleniş tarzı çok da önemli değil, önemli olan şey sanatçının kim olduğu, hangi yaşam koşullarından geldiği, nasıl yaşadığı ve ne söylediğidir. İşte Ferdi Tayfur’u Ferdi Tayfur yapan tam da budur. Bir diğer nokta ise kitlesel olanın aynı zamanda politik ve ideolojik de olabilmesidir. Arabesk müziğin ve sanatçılarının kitlesel düzeyde beğeni kazanmalarının önemli bir nedeni de budur. Halkın ilgisini çeken, kitleler tarafından sahiplenilen sanatçılar veya sanat olayları çoğu zaman popüler siyasetin aygıtı haline getirilebilmekte, ideolojik bir değer yüklenebilmektedirler. Türkiye’de özellikle de 1980’lerin başından itibaren arabesk olayının popüler siyasetin aracı haline geldiğini görüyoruz. Bu nedenle de arabesk müzik sanatçıları çoğu zaman politik olarak da konumlandırılmışlardır.” diye konuştu.

Ferdi Tayfur'un cenaze töreninde Tuğçe Tayfun ile aile bireyleri arasında gerginlik

Arabesk Türkiye’de kendi tarzını buldu…

Kitlesel düzeyde popülerlik kazanan sanatçıların çoğunun bir biçimde politik olarak konumlandırıldığı, ideolojik olarak anlamlandırıldığının da söylenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Nazife Güngör, “Ancak zamanla arabesk müziğin de en azından Türkiye’de kendi tarzını bulduğu ve kendisine özgü bir müzikal form olarak müzik sanatı içindeki yerini aldığını görüyoruz. Bunun için zorlu bir mücadele süreci gerekiyordu. Arabesk müzik sanatçılarının belki de en zorlu mücadeleleri bu yönde oldu. Yasaklamalar, kısıtlamalar, ama son kertede kendi dinleyici kitlesi olan bir müziğin yaşam hakkının olduğu da kabul edildi. İşte Ferdi Tayfur da bu yöndeki mücadelenin öncü isimlerinden biri olarak Türkiye’nin popüler müziği olan arabeskin gelişmesine, yerleşmesine büyük emek verdi. Halkın sesi oldu. Halkın sevgisini kazandı, kitlelerin beğenisini topladı. Emekler boşa gitmedi, kitlelerin sevgisi, bağlılığı devam etti. Nitekim son yolculuğuna da gözyaşları, şarkılar ve alkışlarla uğurlandı.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.