ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Analiz: Orta Asya’da Yeni İş Birliği Alanları | Türkiye-Özbekistan İlişkileri

Analiz: Orta Asya’da Yeni İş Birliği Alanları | Türkiye-Özbekistan İlişkileri
20 Aralık 2021
1.846
A+
A-

Özbekistan reformlarını, ikili ticari ilişkileri ve iş birliği alanlarını inceleyen bu analiz iki ülkenin izleyebileceği çeşitli politikalara odaklanmaktadır.

Bu analizde Türkiye-Özbekistan ekonomik ilişkileri, Özbek reformları ve iki ülke arasındaki iş birliği fırsatları incelenmektedir. Oğuz, Büyük Selçuklu ve Hive Hanlığının doğum yeri olan Özbekistan Türk ve İslam dünyası için zengin kültürel mirasa sahip kadim başkentlerden biridir. Orta Asya’nın nüfusu en fazla ülkesi olan Özbekistan, Türkiye için uzun yıllar ilişki kurulamayan bir bölge olarak akıllarda yer etmiştir. Rus İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği’nin benimsediği politikalar nedeniyle potansiyelinin altında kalan Özbekistan ile ilişkiler günümüzde gelişmeye açıktır. Yirmi birinci yüzyılda Türk Konseyi’nin stratejik aktörleri Türk devletlerinin ikili ve çoklu ilişkilerini her alanda geliştirmek için çabalamaktadır. Bu çabanın sonucu olarak ilişkilerin boyutu ve önemi artmıştır. Tarafların beyanlarına da yansıyan değişim iki ülkeye de yarar getirebilecek yeni bir açılım politikasıdır. Türkiye örneğinden hareketle Özbekistan’ın reformlara başlaması açılım politikasının yeni evresi olarak görülmelidir.

Özbekistan reformlarını, ikili ticari ilişkileri
ve iş birliği alanlarını inceleyen bu analiz
iki ülkenin izleyebileceği çeşitli politikalara
odaklanmaktadır.
Türk tarihinde birçok devletin kurulduğu Özbekistan coğrafyası zengin kaynaklara sahiptir. Farklı Türk boylarının yönetimiyle harmanlanan coğrafya
İslam medeniyetinin de tarihi kültür başkentlerini barındırmaktadır. On
dokuzuncu yüzyılın başlarında Ruslar bölgeye inmiş ve Sovyetler Birliği’nin
kurulmasıyla da bugünkü sınırlar belirlenmiştir. Etnik kimlik, tarih ve din
ayrımı gözetilmeden yapılan taksim günümüzde birçok problemin kökenini
oluşturmaktadır. Rusya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölge
üzerindeki rekabeti de mevcut problemlere yenilerini eklemektedir. Bölgesel
kalkınmanın temel kaynağı olan diyalog, istikrar ve güvenliği negatif olarak
etkileyen tarihsel sorunlar ve rekabet Özbekistan için de engel teşkil etmektedir. Ülkenin potansiyeli göz önüne alındığında 33 milyonun üzerindeki nüfusun istenilen düzeyde refah seviyesine sahip olmadığı anlaşılmaktadır.
Günümüzde başlatılan reformlar ise ülkenin ekonomik kalkınmasını
hızlandırmayı hedeflemektedir. Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda
başlayan reformlar ülkenin dışarıya açılmasıyla perçinlenirken Türkiye ise Özbekistan reformlarına katkı sunabilecek önemli bir ortak olarak öne çıkmaktadır. İki kadim aktör arasındaki tecrübe paylaşımı ve iş birliği siyasi, ekonomik
ve toplumsal diyalog ortamına büyük yarar getirebilir. Türkiye son yetmiş
yıllık süreçte birçok reformu hayata geçirmiştir. Bu reformlar eksileri ve artılarıyla ülkenin dış dünya ile entegrasyonuna ve ekonomik gelişmesine katkı
sağlamıştır. Özellikle 1980’lerde hayata geçirilen dışa açılım reformları Türkiye’yi ihracat odaklı büyümeye adapte etmiştir. Özbekistan da Türkiye’nin
tecrübe ettiği kırk yıllık ekonomik dönüşüm sürecine yeni başlamaktadır.
Türk devletleriyle iş birliğini farklı alanlarda geliştiren Türkiye, Özbekistan
ile de aynı fırsatı yakalamıştır. Mevcut fırsatın her açıdan değerlendirilmesi
hem Türkiye’nin hem de Özbekistan’ın yararına olacaktır. Bu nedenle eldeki
çalışmada Ankara-Taşkent ilişkileri reformları içerecek şekilde analiz edilmekte ve oluşan fırsatlar taraflar açısından incelenmektedir. Ayrıca Özbekistan
reformları, ikili ticaret ve Türkiye ile ilişkiler de analiz edilmektedir.

ÖZET 7
GİRİŞ 8
ÖZBEKİSTAN’DA BAĞIMSIZLIK SÜRECİ VE SİYASİ KONJONKTÜR 8
TÜRKİYE-ÖZBEKİSTAN EKONOMİK İLİŞKİLERİ 12
İKİLİ İLİŞKİLERDE POTANSİYEL VE GELECEK PERSPEKTİFİ 14
SONUÇ

 

GİRİŞ
Oğuz, Kırgız, Özbek, Kazak ve Kıpçaklar farklı
Türk boylarının bileşenleridir. Türk boyları askeri ve siyasi yönetim yetenekleriyle farklı bölgelerde birçok devlet kurmuştur. Osmanlı ve
Selçuklu Oğuz boyları, Hokand ve Hive ise Özbekler tarafından kurulmuş Türk devletleridir.
Günümüzde bu devletlerin tarihsel hafızasına
sahip olan Türkiye ve Özbekistan, bölgelerinde
iki önemli aktördür. Özbekistan’da başlayan ve
komşu ülkeleri siyasi ve ekonomik olarak etkilemesi beklenen reformlar bölgesel entegrasyonun
güçlendirilmesi için yeni bir fırsattır. 2016’da
yapılan seçimlerle iktidara gelen Mirziyoyev siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel reformlara
öncülük etmektedir. Bölge ülkeleriyle ilişkileri iyileştiren, halkın sorunlarına odaklanan ve
ekonomik açılıma başlayan yeni yönetim birçok
açıdan dünya ile entegrasyonu hedeflemektedir.
Özellikle bağımsızlıktan itibaren içe kapanan
ülke açılım hamlesiyle vatandaşlarının refahını
artırmayı amaçlamaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek için Türkiye ile hareket etme eğiliminde
olan Özbekistan Ankara’nın tecrübelerinden de
yararlanmak istemektedir.
Ankara-Taşkent ilişkileri tarihsel anlamı ve
potansiyeliyle iki ülke açısından önemlidir. Geçmiş yıllarda istenilen düzeye erişemeyen ikili iliş

kiler Özbekistan’ın dışa açılım politikasıyla yeni
bir eşiğe gelmiştir. Mevcut fırsat bütün taraflara
ve diğer Türk devletlerine yarar sağlayacak bir
gelişmedir. Çünkü oluşabilecek yeni iş birliği
bölgenin gelişmesine de katkı sağlayacaktır. Siyasi merkezli başlayan reform ve dışa açılım ekonomi ve toplumsal alanlara da yansımış ve ülke
küresel sisteme daha fazla entegre olmaya başlamıştır. Türkiye edindiği reform ve entegrasyon
tecrübesiyle Özbekistan için öne çıkmaktadır.
2,2 milyar dolara ulaşmış ticaret hacmi, 1 milyar doların üzerindeki karşılıklı yatırım stoku ve
3 milyar dolarlık tamamlanmış altyapı projeleri
taraflar arasındaki ticari ilişkilerin geliştiğine işarettir. Bu minvalde Ankara-Taşkent ilişkilerinin
daha da geliştirilmesi taraflara daha fazla yarar
getirebilir. İki ülke arasında oluşacak yeni iş
birliği imkanları dış ticaret, yatırım ve ortak girişimlere yardımcı olabilir. Özbekistan reformlarını, ikili ticari ilişkileri ve iş birliği alanlarını
inceleyen bu analiz iki ülkenin izleyebileceği
çeşitli politikalara odaklanmaktadır. İlk olarak
reform gündemini, ardından ticari ilişkileri ve
son olarak ise yeni iş birliği fırsatlarını inceleyen
çalışma Türkiye-Özbekistan ilişkilerini reform
gündemiyle analiz etmektedir.
ÖZBEKİSTAN’DA
BAĞIMSIZLIK SÜRECİ
VE SİYASİ KONJONKTÜR
Buhara, Özbek ve Selçuklu devletlerinin toprakları üzerine kurulu olan Özbekistan, Sovyetler
Birliği mirası üzerinde kurumsallaşmıştır. Özbek
coğrafyası bereketli tarım topraklarına sahiptir.
Dünyanın en büyük pamuk üreticileri arasında
yer alan Özbekistan doğal kaynaklar açısından
da zengindir. 1991’de Sovyetler’in dağılmasına kadar merkezi üretim modeliyle ekonomisi
kontrol edilen Özbekistan, bağımsızlık sonrası

krizlere maruz kalmıştır. Krizlerin nedenleri arasında liberal piyasa sistemine adaptasyon, otorite
kontrolü ve kamu kurumlarının değişime uyum
zorluğu yer almaktadır. Bağımsızlığın ardından
kamu otoritesinin sağlanmasına önem veren Özbek yöneticiler Rusya, Kazakistan ve Ukrayna
örneklerine kıyasla ekonomik yapıyı dış dünyaya
fazla açmamıştır. Kamunun üretim tesislerinin
büyük çoğunluğunu kontrol etmesi ve uluslararası finans sistemiyle entegrasyonun sağlanamaması Özbekistan’ın ekonomik gelişmesine
negatif yansımıştır. Bölge ülkeleriyle ilişkilerin
bağımsızlık sonrası kötüleşmesi, dış ticaretin sınırlı konumu ve izolasyon Özbekistan’ı küresel
ve bölgesel gelişmelerin uzağında tutmuştur.1
Bölgede ülke sınırlarının Sovyetler tarafından dil ve etnik köken ayrımına dikkat edilmeden çizilmesi aktörler arasındaki gerginliğin
temel sebebidir. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan sınırlarının kesiştiği noktada bulunan
Fergana Vadisi anlaşmazlıkların temelinde yer
almaktadır. Bölgenin en verimli ve nüfuslu sahası olan vadi üç ülkenin tarımsal üretimi için
vazgeçilmezdir. Oluşan sorunlar nedeniyle sınır
kapılarını tek taraflı olarak kapatan Özbekistan
bölgeye mayın döşemiştir. Denizlere çıkışı olmayan ve ticaretini daha çok Kazakistan üzerinden
gerçekleştiren Özbekistan potansiyelini günümüze kadar değerlendirememiş ve komşu ülkelerle ilişkileri sınırlı kalmıştır.
Farklı meslek gruplarının pamuk hasadı
döneminde zorunlu şekilde tarlalarda çalıştırılması ve belediye hizmetleri için halkın ücretsiz
istihdama tabi tutulması toplum-devlet arasındaki ilişkinin normalleşmesine engel olmuştur.2
Özellikle kamunun siyasi eleştirilere karşı
sert tutumu, ekonomik kaynakları sıkı şekilde

denetlemesi, maaşların ürün hibesi şeklinde
ödenmesi ve toplumsal memnuniyete önem
verilmemesi ülkeyi diğer post-Sovyet aktörlerin
gerisine düşürmüştür.3
Sovyetler’in Afganistan’ı işgali sırasında geçiş
güzergahı olan Özbekistan ABD’nin de işgal girişiminden etkilenen ülkeler arasında yer almıştır.
Sovyet işgaline kıyasla bölgeye ABD’nin gelişiyle
kaçakçılık ve uyuşturucu trafiği artmış ve sınır
bölgelerindeki güvenlik önemli derecede tehdit
altına girmiştir. Ancak Rusya’nın bölgede dengelenmesi amacıyla ABD ile yakınlaşma yaşanmıştır. ABD ile Afganistan’daki birliklerin lojistik
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla askeri iş birliği
antlaşması imzalanmış ve Washington’ın bölgedeki konumu askeri üsle güçlenmiştir. 2005’te
ülkede yaşanan toplumsal olayların sonrasında
ABD ile ilişkileri gözden geçiren Özbekistan askeri üslerin boşaltılmasını istemiş ve üsler Rusya’ya tahsis edilmiştir.
Toplumsal muhalefetin sert şekilde bastırılması dışarıdan gelen tepkileri artırırken ülke daha
fazla içe kapanmıştır. Özbekistan’ı 1991-2016
arasında yöneten ve ilk cumhurbaşkanı olan İslam
Kerimov –iç ve dış şoklara rağmen– istihbarat teşkilatının da yardımıyla ölümüne kadar iktidarda
kalmıştır. Kerimov’un ölümünün ardından yapılan
seçimleri kazanan Şevket Mirziyoyev ülkede devlet
ile halk arasındaki ilişkileri yeniden düzenlemiştir.
Siyaset, ekonomi, kültür, dil ve din alanları gibi
birçok sahayı kapsayan reformlar ülkeyi dünyaya
daha açık hale getirmeyi amaçlamaktadır.4
2003-2016 döneminde başbakanlık görevini yürüten Mirziyoyev, Kasım 2016’da yapılan
seçimleri yüksek oy oranıyla kazanmıştır. İktidara gelişiyle ilk cumhurbaşkanının göreve getirdi

ği kişileri yönetimden uzaklaştıran ve yolsuzlukla
mücadele planını devreye alan Mirziyoyev “Aksiyon Stratejisi”ni (Action Strategy) de hayata
geçirmiştir.5
Kamu kurumları arasındaki iş birliğini geliştiren, istihbarat teşkilatını reformdan
geçiren, devlet-toplum ilişkisini normalleştiren
ve sivilleşmeyi güçlendiren bu strateji kamu ile
halk arasındaki ilişkileri rehabilite etmiştir. Halkın sorunlarının çözümü için Cumhurbaşkanlığı
İletişim Merkezi (CİMER) benzeri bir şikayet
hattı Özbekistan Cumhurbaşkanlığı bünyesinde
kurulurken 5 milyondan fazla başvurunun çözümü bu yolla sağlanmıştır. Ayrıca eski dönemde
siyasi tutuklu olarak bulunan 16 binden fazla
kişi serbest bırakılmış ve bu kişilerin yeniden istihdamları sağlanmıştır.6
Birçok alanı kapsayan
reformlarla halkın yurt dışına çıkışı kolaylaştırılmış ve pek çok ülkeyle vize muafiyet antlaşması
imzalanmıştır. Emekli maaşlarının nakit olarak
ödenmeye başlanması ve halkın döviz alım-satımına izin verilmesi iç ve dış ticaretin gelişmesine
katkı sağlamıştır.7
Özbekistan para biriminin piyasa şartlarına
göre değerinin yeniden belirlenmesi, dış ticarette
tarife oranlarının düşürülmesi, finans sisteminin
daha liberal hale getirilmesi, özelleştirmelerin
başlaması ve yabancı yatırımcıya öncelik verilmesi küresel ekonomiyle entegrasyon düzeyini artırmıştır. Uluslararası kuruluşların ülkeyi siyasi,
sosyal ve ekonomik boyutlarda gözlemlemesine
izin verilmesi ise Özbekistan reformlarına olan
desteği artırmıştır.8
Dış politikada atılan adımlarla perçinlenen reformlar bölge ülkeleriyle olan
sorunların çözümüne yardımcı olmuş ve uzun
süredir kapalı tutulan sınır kapıları insan ve ürün
geçişine açılmıştır. Böylelikle bölgesel ticaret
artmış ve siyasiler arasındaki diyalog imkanları
gelişmiştir. Çok sayıda alana yansıyan reformlar
eski dönemin alışkanlıklarını değiştirirken bölgesel entegrasyonu da güçlendirmiştir. Dış ticaretin
ivme kazanması çerçevesinde komşu ülkelerle

ilişkilerin güçlendirilmesi Özbekistan dış politikasının temel hedefi haline gelmiştir. Otuz yıllık
bağımsızlık döneminde gerginliklerle dolu olan
bölgesel ilişkilerin iyileştirilmesi bütün taraflara
yarar sağlayacak bir gelişmedir.9
9 Navbagor Imamova, “Uzbekistan Reform Pace Questioned as Presidential Election Approaches”, VOA, 26 Mayıs 2021; “Uzbekistan Enters the Next Phase of Market Reforms with Renewed Support from the
World Bank”, Dünya Bankası, 18 Ocak 2020, https://www.worldbank.
org/en/news/press-release/2020/01/18/uzbekistan-enters-next-phase-ofmarket-reforms-with-renewed-support-from-world-bank, (Erişim tarihi:
9 Temmuz 2021).
Tablo 1’de Özbekistan’ın 1993-2026 dönemini kapsayan ekonomik göstergeleri bulunmaktadır. Bağımsızlığın ardından ekonomik
toparlanmanın olduğu ancak bunun istenilen
hızla gerçekleşmediği görülmektedir. IMF’in
yaptığı projeksiyonlarda ülke ekonomisinin
yeni reform girişimiyle daha hızlı gelişeceği
öngörülmektedir. İhracatı önceleyen Özbekistan’ın reformlar sonrası dış ticareti daha fazla
önemsediği anlaşılmaktadır. Grafik 1’de yer
GRAFİK 1. ÖZBEKİSTAN DIŞ TİCARETİ (2000-2020, MİLYAR DOLAR)
9
Tablo 1’de Özbekistan’ın 1993-2026 dönemini kapsayan ekonomik göstergeleri
bulunmaktadır. Bağımsızlığın ardından ekonomik toparlanmanın olduğu ancak bunun istenilen
hızla gerçekleşmediği görülmektedir. IMF’in yaptığı projeksiyonlarda ülke ekonomisinin yeni
reform girişimiyle daha hızlı gelişeceği öngörülmektedir. İhracatı önceleyen Özbekistan’ın
reformlarsonrası dışticareti daha fazla önemsediği anlaşılmaktadır. Grafik 1’de yer alan veriler
de ülkenin dış ticaret açısından potansiyel taşıdığına işarettir.
GRAFİK 1. ÖZBEKİSTAN DIŞ TİCARETİ (2000-2020, MİLYAR DOLAR)
Kaynak: OEC ve ITC
TABLO 2. RUSYA VE POST-SOVYET ÜLKELERİ (1995-2020)
ÜLKE
1995 2020 1995*** 2020***
GSYH* KBG** GSYH* KBG** GSYH KBG GSYH KBG
Rusya 335,7 2264 1473,5 10037 100,0 100,0 100,0 100,0
Kazakistan 16,6 1061 164,8 8732 4,9 46,8 11,2 87,0
Ukrayna 38,2 752 151,5 3653 11,4 33,2 10,3 36,4
Özbekistan 12,4 549 55,7 1701 3,7 24,2 3,8 16,9
Kırgızistan 1,55 329 7,47 1146 0,46 14,5 0,50 11,4
Kaynak: IMF * Milyar dolar ** ABD doları *** Rusya’ya oranla ülkelerin milli gelir ve kişi başı milli gelir düzeylerini yansıtmaktadır (Rusya=100).
KBG: Kişi Başı Gelir
Özbekistan bağımsızlık sonrası liberal piyasa koşullarına geç adapte olan aktörler arasındadır.
Liberal reformlara adaptasyonun zorluğu nedeniyle Özbekistan bölge ülkelerine kıyasla
potansiyelini yeterince değerle

ilişkilerin güçlendirilmesi Özbekistan dış politikasının temel hedefi haline gelmiştir. Otuz yıllık
bağımsızlık döneminde gerginliklerle dolu olan
bölgesel ilişkilerin iyileştirilmesi bütün taraflara
yarar sağlayacak bir gelişmedir.Tablo 1’de Özbekistan’ın 1993-2026 dönemini kapsayan ekonomik göstergeleri bulunmaktadır. Bağımsızlığın ardından ekonomik
toparlanmanın olduğu ancak bunun istenilen
hızla gerçekleşmediği görülmektedir. IMF’in
yaptığı projeksiyonlarda ülke ekonomisinin
yeni reform girişimiyle daha hızlı gelişeceği
öngörülmektedir. İhracatı önceleyen Özbekistan’ın reformlar sonrası dış ticareti daha fazla
önemsediği anlaşılmaktadır. Grafik 1’de yer alan veriler de ülkenin dış ticaret açısından potansiyel taşıdığına işarettir.
Özbekistan bağımsızlık sonrası liberal
piyasa koşullarına geç adapte olan aktörler
arasındadır. Liberal reformlara adaptasyonun
zorluğu nedeniyle Özbekistan bölge ülkelerine kıyasla potansiyelini yeterince değerlendirememiştir. Tablo 2’de 1995-2020 arasında
post-Sovyet ülkelerinin milli gelir ve kişi başı
milli gelirlerine göre verileri bulunmaktadır.
Ayrıca Sovyetler Birliği’nin en büyük ekonomiye sahip üyesi olan Rusya’ya kıyasla ülkelerin milli gelir ve kişi başı milli gelir düzeyleri
oran olarak yer almaktadır. Özbekistan ekonomisinin son yirmi beş yılda Rusya’ya göre
nasıl bir değişim geçirdiğini görmek açısından
tablodaki veriler önemlidir. Özbekistan milli
gelir ve kişi başı milli gelir açısından Rusya’ya
kıyasla fazla ilerleme gösterememiştir. Ayrıca
kişi başına düşen milli gelir açısından hem
Rusya’nın hem de bölge ülkelerinin gerisinde
kalmıştır. Ancak Kazakistan milli gelirini on
kattan fazla artırarak kişi başı milli gelirini
neredeyse Rusya düzeyine getirmiştir. Günümüzde Özbekistan reformları yeterince değerendirilemeyen mevcut ekonomik potansiyeli
yeniden gündeme taşımıştır.
TÜRKİYE-ÖZBEKİSTAN
EKONOMİK İLİŞKİLERİ
Türkiye ve Özbekistan ortak kültür, dil ve tarih
bağlarına sahip ülkelerdir. Özbekistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olan Türkiye ikili ilişkilerin gelişmesine büyük önem vermektedir.
Zengin kültürü, doğal kaynakları ve ekonomik
altyapısıyla Özbekistan, Türkiye’nin Orta Asya’daki stratejik ortaklarından biridir. Ancak geçtiğimiz on yıllarda ilişkiler istenilen düzeyde olmamıştır. 2016’da Mirziyoyev’in cumhurbaşkanı
seçilmesinden sonra iki ülke arasında yakınlaşma
meydana gelmiştir. Bu yakınlaşmanın sonucu
olarak dış ticaret hacmi genişlemiş ve yatırımlar
artış göstermiştir. 2016-2019 arasında dış ticaret
iki kattan fazla artarak 2,2 milyar dolara ulaşmış ancak salgın nedeniyle 2020’de gerilemiştir
(Grafik 2). Türkiye’nin Özbekistan’da 1 milyar
doların üzerinde yatırımı bulunurken 1.300’den
fazla Türk firması ülkede faaliyet göstermektedir.
Özbekistan’ın Türkiye’deki yatırımları ise sınırlıdır ve ülkede faaliyet gösteren Özbek firma sayısı
üç yüzün altındadır.10
2017’den itibaren stratejik iş birliğine dönüşen Ankara-Taşkent ilişkileri giderek güçlenmektedir. Bu güçlenmeye bağlı olarak hükümetler arasındaki iş birliği dış ticaret, yatırım
ve altyapı projelerine de katkı sağlamaktadır.
1993’ten günümüze kadar Türkiye’nin Özbekistan genelinde 3 milyar doların üzerinde
altyapı projesini bitirdiği bilinmektedir. Özbekistan’ın en büyük üçüncü ihracat ortağı olan
Türkiye ithalatta da beşinci ülkedir.11 Türkiye
açısından ise Özbekistan dış ticarette istenilen
düzeyde değildir. Bunun bir neticesi olarak taraflar 10 milyar dolarlık dış ticaret hedefi belirlemiştir. Bu durum iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayacaktır.12
Türk firmalarının dünya genelinde üstlendikleri altyapı projeleri göz önüne alındığında Özbekistan’a daha fazla önem verilebilir. Tarafların ilişkileri geliştirmeleriyle Türk şirketlerinin
ülke genelinde daha fazla proje üstlenmeleri
iki ülkeye yarar sağlayacaktır. Örneğin Özbekistan’da kara yolu, tren hatları ve enerji santrallerinin modern hale getirilmesinde Türkiye
teknolojik birikimini paylaşabilir.
İki ülke arasındaki dış ticaret incelendiğinde güncel seviyenin pandemi nedeniyle istenilen
düzeyde olmadığı görülmektedir. Türkiye’nin Özbekistan’a olan ihracatında kazan ve makineler, plastik ve mamulleri, demir ve çelik, mobilya ve
elektrikli cihazlar öne çıkmaktadır. İthalatta ise bakır, pamuk, çinko, plastik ve tarım ürünleri büyük
yer kaplamaktadır. Taraflar arasındaki dış ticaret
profili Özbekistan’ın dış ticaret yapısıyla örtüşürken Türkiye açısından ise farklılıklar vardır. Özbekistan’a işlenmiş ve teknolojik ürünleri ihraç eden
Türkiye ham madde ve doğal kaynak ithal etmektedir (Tablo 3). İlerleyen yıllarda Özbekistan ekonomisinin ihracat temelli büyüme hedefine bağlı
olarak dış ticaret profili değişebilir.
Özbekistan pamuk, altın ve uranyum gibi
ürünlerde dünyanın en büyük üreticileri arasında yer almaktadır. Ülkenin toplam ihracatında
da büyük yer kaplayan bu ürünler Özbekistan
ekonomisi için önemlidir. İthalatta ise imalat
sanayiinin öne çıkması ülkenin üretim gücünün
istenilen düzeyde olmadığını göstermektedir.
Türkiye’nin aksine dış ticareti uzun yıllar serbestleştirmeyen Özbekistan, Türk yatırımcılar açısından bakir bir coğrafyadır. Türkiye’nin ithal ettiği
ürünler açısından önemli bir partner olan Özbekistan değerlendirilmesi gereken bir ülkedir. Bu
nedenle ikili ticaret hacmi sadece belli sektörlerde artmamalı ve iki taraf ticari ilişkilerden eşit
düzeyde yarar görmelidir.
İKİLİ İLİŞKİLERDE
POTANSİYEL VE GELECEK
PERSPEKTİFİ
Özbekistan’ın siyasi, ekonomik ve toplumsal reformları Orta Asya’nın gelecek on yıllarına etki
edebilecek bir gelişmedir. Bölgenin refah, istikrar
ve güvenliğine katkısı olan bu reformlar komşular arasındaki sorunların çözümüne de katkı
sağlayabilir. Kırgız, Özbek ve diğer etnik grupların on yıllara dayanan anlaşmazlıkları bölgeye
oldukça zarar vermiştir. Yeni Özbek yönetimi
sınır sorunları dahil birçok problemin çözümü için müzakereler yürütürken ekonomik entegrasyonu da güçlendirmek istemektedir. Bu gündeme bağlı olarak iç ve dış politikada değişimin
getirdiği reform hamlesi bölgenin kalkınmasına
büyük yarar sağlayabilir. Orta Asya ülkeleriyle
ilişkilerini daha da geliştirmek isteyen Türkiye
ise Özbekistan ile iş birliğine gitmelidir. İki ülke
arasındaki iş birliği fırsatlarını şu şekilde özetlemek mümkündür:
• Enerji ve imalat sanayii sektörlerinin modernleştirilmesi için ortak girişimler yapılabilir. Sanayi ve Enerji bakanlıkları arasında
artacak iş birliği ve tecrübe paylaşımı ticaret
hacminin ve diplomatik ilişkilerin gelişimine katkı sağlayabilir.
• Finans sisteminin ikili transferlerde daha etkin kullanımı için Türk ve Özbek bankaları
karşılıklı temsilcilikler açabilir.
• Türkiye’den uzmanlar reformlar için kurullara dahil edilebilir ve Türk liberalleşme atılımındaki tecrübeler Özbekistan ile
paylaşılabilir.
• Finans sektörü uluslararası piyasalara açılım
için teşvik edilebilir. Sektör uluslararası piyasalara açılırken finansal sistemin buna hazır
olduğundan ve gerekli finansal altyapının
oluşturulmuş olduğundan emin olunmalıdır. Bu bağlamda dönüşüm zamana yayılabilir. Türk bankacılık düzenleme kurumlarının
benzerleri Özbekistan’da da kurulabilir.
• Tarım sektörünün modernleştirilmesi için
bakanlıklar birlikte çalışabilir. Türk İşbirliği
ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) aracılığıyla
yeni tarım uygulamaları hayata geçirilebilir.
• Büyük çoğunlukla Rusya’dan ithal edilen
hazır gıda, hayvan ve diğer tarımsal ürünlerin Türkiye’den ithalatı kolaylaştırılabilir.
Türkiye’den ithal edilecek tarımsal ürünlerin pek çoğunda yüzde 30’un üzerinde gümrük vergisi bulunurken Rusya için aynı
oran yüzde sıfırdır.
• Mesleki eğitim konusunda ortak programlar hayata geçirilebilir. Ayrıca Maarif Vakfı
ülkede yeni okullar açabilir ve ikili iş birliği artırılabilir.
• Özbekistan’ın Latin harflerine geçişinde uzman değişim programları karşılıklı olarak
hayata geçirilebilir. Milli Eğitim Bakanlığı
aracılığıyla Özbek öğretmenlere eğitim verilebilir. Karşılıklı değişim programlarına
öğretmenler de dahil edilebilir.
• Türk ve Özbek firmalarının iş gücü ve yatırımlardan daha fazla yararlanması için
kamu teşvikleri karşılıklı olarak artırılabilir.
• Altyapı projeleri için Ulaştırma bakanlıkları arasındaki iş birliği daha kurumsal
hale getirilebilir.
• Telekomünikasyon altyapısının modernleştirilmesi için Türk Telekom’un önderliğinde
ortak projeler yürütülebilir.
• Yeni hastane ve kliniklerin inşası ve yönetimi için ortak girişimler hayata geçirilebilir.
• Savunma sanayiinde iş birliği artırılabilir.
ABD’nin Afganistan’dan geri çekilmesiyle
bölgede oluşabilecek güç boşluğu Özbek ordusunun modernleştirilmesini gündeme getirmiştir. Türkiye yeni nesil savunma sanayii
ekipmanlarının üretimi, kullanımı ve bakımı
için Özbekistan ile ortak projeler yürütebilir.
• Avrupa Birliği Gümrük Birliği üyesi olan
Türkiye’ye Özbek firmaların yatırımları teşvik edilebilir. Rusya üzerinden giden ürünlere alternatif rotaların oluşturulması Özbek
ticaretinin daha istikrarlı hale gelmesine
yardımcı olabilir.
• Özbekistan turizm sektörünün geliştirilmesi
için Türkiye’nin tecrübesinden yararlanılabilirOrtak akademik program ve öğrenci değişim
çalışmaları çoğaltılabilir. Kazakistan ve Kırgızistan’da olduğu gibi Türkiye-Özbekistan
ortaklığında yeni üniversiteler kurulabilir.
• Ortak üretim tesisleri teşvik edilirken Türkiye’nin uluslararası pazarlara ulaşım altyapısı örnek olarak alınabilir.
• Altın ve pamuk üretiminde modern bir altyapının oluşturulması için ortak girişimler
yapılabilir. Özbekistan’ın üretim altyapısının güçlendirilmesi için Türkiye ortaklığı ve
modeli ülkenin adaptasyon sürecinin kısalmasına yardımcı olabilir.
• Kamunun hizmet odaklı dönüşümü için
Türkiye’nin kurumsal tecrübesinden ortak
kurullarla yararlanılabilir.

***

YAZAR HAKKINDA
DENİZ İSTİKBAL
Lisansını İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde
(2016) tamamladı. Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Uluslararası Politik Ekonomi Bölümü’nde “Güney Kore ve Türkiye’nin Kalkınma Planlarının Ekonomi Politik Analizi” adlı tezi (2018) ile bitirdi. Doktora eğitimine İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü’nde “Çin’in Afrika Yatırımlarının Ekonomi Politik Analizi (2005-
2018)” adlı doktora tezi ile devam etmektedir. SETA Vakfı’nda ekonomi araştırmaları alanında çalışan İstikbal’in akademik ilgi alanları arasında ekonomik kalkınma,
ekonomi politik, enerji ekonomisi, enerji güvenliği, tarım ekonomisi, uluslararası
finans kuruluşları, dış yardım, Afrika ve Asya Pasifik gibi konular yer almaktadır.

[UHA Haber Ajansı, 10 Aralık 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.