Afrika Boynuzu’nda Tarihi Anlaşmanın Mimarı Türkiye

UHA / İnternational News Agency
Boğaziçi Asya Araştırmaları Merkezi bünyesinde akademik faaliyetlerini sürdüren ve Türkiye Araştırmaları Vakfı’ndan (TAV) Araştırmacı – Analist Gözde Söğütlü TAV için kaleme aldığı “Afrika Boynuzu’nda Tarihi Anlaşmanın Mimarı Türkiye” başlıklı yazısında, “Türkiye’nin Çatışmaların Çözümündeki Benzersiz Arabuluculuk Rolü”nün Analizini yaptı.
Analist Gözde Söğütlü, Türkiye’nin yüksek profilli çatışma arabuluculuğu çabalarıyla bölgesinde ve ötesinde kalıcı barış, istikrar ve refahın sağlanması için çatışmaların barışçıl çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuk konusunda farkındalık yaratma, kapasite oluşturma konusunda ihtiyaç duyulan ve paha biçilmez bir aktör olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.
Bölgesel bir arabulucu olarak benzersiz bir konuma sahip olan Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerinin sadece yakın çevresiyle sınırlı bulunmadığını hatırlatan Söğütlü, Türkiye’nin, ekonomik ve siyasi gelişimi doğrultusunda siyasi istikrar ve kalkınmanın sağlanmasına katkı sağlayarak birçok örnek arabuluculuk girişimine imza attığına dikkat çekti.
(TAV) Araştırmacı – Analist Gözde Söğütlü, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca Etiyopya ve Sudan arasındaki sınır anlaşmazlığının, Mısır ve Etiyopya arasında Büyük Rönesans Barajı anlaşmazlığının çözüme kavuşturulması için müzakerelere katılmasının; Somali ve Somaliland arasındaki görüşmelere ev sahipliği yapmasının Türkiye’yi Afrika Boynuzu diplomasisinde en etkili ülkelerden biri olarak konumlandırdığının altını çizdi.
Analist Gözde Söğütlü, şunları söyledi:
“Ayrıca Türkiye’nin tarafsız bir duruş sergileme kabiliyeti ülkeyi bölge ülkelerinden ayırıyor. Türkiye, son olarak Afrika Boynuzu bölgesinin güvenlik ve istikrarını tehdit eden Etiyopya ve Somali arasındaki krizin çözümünde aktif rol alarak anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümünün Türk dış politikasının ve güvenilir ortak olma stratejisinin temeli olduğunu ilan etti. İki ülke arasındaki krizin arka planını hatırlayacak olursak Etiyopya’nın Somali hükümetinin onayını almaksızın geçtiğimiz Ocak ayında Somali’nin ayrılıkçı bölgesi Somaliland ile diplomatik tanınma karşılığında denize erişim hakkı elde etmesi öngörülen Mutabakat Zaptı imzaladığını duyurması bölge ülkeleri arasında gerilimi tırmandırdı”.
Gözde Söğütlü, 1991 yılında Somali’den tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Somaliland’ın uluslararası olarak tanınmadığını belirterek, Denize kıyısı olmayan bir ülke olan Etiyopya’nın ise ticaret erişimini sağlamak için komşu ülkelere büyük ölçüde bağımlı bulunduğuna vurgu yaptı.
Somaliland’ı topraklarının bir parçası olarak gören Somali’nin, Mutabakat Zaptı’nı toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin ihlali olduğunu ifade etmesinin ardından, Mogadişu ve Addis Ababa arasındaki ilişkilerin kopma noktasında geldiğini hatırlatan (TAV) Araştırmacı – Analist Gözde Söğütlü, şöyle devam etti:
“Somali’nin, Etiyopya’nın eylemlerini bölgesel bir saldırganlık olarak nitelendirerek Addis Ababa büyükelçisini geri çağırması ise bölgesel bir çatışma riskini artırdı. Bu arka plan dahilinde bölgesel gerilimin ve uluslararası rekabetin hızla arttığı Afrika Boynuzu’nun jeostratejik önemi göz önüne alındığında, Türkiye’nin arabuluculuk çabaları her zamankinden çok daha fazla önem taşıyor. Bölgesel bir çatışmayı tetikleme potansiyeline sahip olan tehlikeli senaryoda Türkiye, hem Somali’yi hem Etiyopya’yı tatmin edebilecek ve anlaşmazlığı sona erdirebilecek bir formül bulmak için ciddi çabalar sarf etti”.
Gözde Söğütlü, Somali ve Etiyopya arasındaki gerginliğin etkilerini hafifletmek ve taraflar arasında askeri bir çatışmayı tetikleyebilecek olası riskleri azaltmak için Ankara Süreci’ni başlatan Türkiye’nin şu ana kadar attığı adımları sıralayacak olursak taraflar 1-2 Temmuz tarihlerinde Ankara’da düzenlenen birinci tur görüşmelerde krizin çözümüne ilişkin müzakereler için bir araya geldiğine dikkat çekti.
Söğütlü, Krizin başlangıcında tarafların birbirlerine karşı derin güvensizlik hissetmelerinden dolayı müzakerelerin, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie, Somali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Ahmed Muallim Figi’nin katılımıyla gerçekleştirildiğini belirtti.
Tarafların bölgesel istikrarı sağlamak amacıyla devam eden diyaloğu sürdürme konusundaki kararlılıklarını belirterek 2 Eylül 2024 tarihinde Ankara’da ikinci tur görüşmeler için yeniden bir araya gelmeyi kabul etseler de birinci tur görüşmelerin çözüme yönelik somut bir sonuç doğurmadığını ifade eden (TAV) Araştırmacı – Analist Söğütlü, şöyle sürdürdü:
“Taraflar arasındaki müzakerelerin ikinci tura kalmış olması başarısızlık olarak değerlendirilmiş olsa da Türkiye, Etiyopya ve Somali’nin kaygılarını ve çıkarlarını gözeterek Etiyopyalı ve Somalili yetkilileri tekrar bir araya getirme konusundaki istekliliğini defaatle belirtti. Bu noktada altı çizilmesi gereken önemli bir nokta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci tur görüşmelerden önce Etiyopya ve Somalili liderlerle gerçekleştirdiği görüşmelerin taraflar arasında diyalog sürecinin başlatılmasında oynamış olduğu kolaylaştırıcı roldür. Diğer yandan görüşmelerin karşılıklı iş birliği ve güven içerisinde ilerlemesi sürecin devamlılığı açısından kritik öneme sahip olduğundan Türkiye görüşmeleri sadece krizin tarafları ile yürütmekten ziyade bölgesel aktörlerle de istişarelerde bulundu”.
Gözde Söğütlü, “Dolayısıyla Türkiye, krizin çözümüne ilişkin pragmatik ve her iki tarafın da çıkarlarını gözeten bir yaklaşım çerçevesinde sağlam temellere dayandırılmış uzun vadeli bir strateji geliştirdi. Başlangıçta planlandığı gibi 2 Eylül yerine 13 Ağustos 2024’de erken bir tarihte bir kez daha tarafları aynı masa etrafında bir araya getirmeyi başaran Türkiye’nin himayesinde gerçekleştirilen ikinci tur görüşmeler de herhangi bir anlaşmaya varılmadan sona ermiş olsa da taraflar arasında mekik diplomasisi yürüten Hakan Fidan, birinci tur görüşmelere kıyasla ilerleme kaydedildiğini belirtti. Ancak krizin çözümüne ilişkin Ankara’nın ev sahipliğinde düzenlenen görüşmeler üçüncü tura kaldı” dedi.
Çatışmaların çözümü ve barış inşasının önündeki en önemli engelin, çatışmanın taraflarının yaşadıkları korku ve algılanan tehdit olduğuna işaret eden Söğütlü, bu noktada iki ülke arasındaki tarihsel tehdit algılarının bilincinde olan Türkiye’nin, arabuluculuk alanındaki tecrübesi ile krizin çözümüne ilişkin taraflar arasında diyalog kurulmasını teşvik ederek barışçıl ve güven verici ilişkiler tesis edilmesine özen gösterdiğinin altını çizdi.
“Öte yandan barış inşası sadece tarafların, birbirlerine karşı güveninin artırılmasını, önyargılarının değiştirilmesi ve korkularının azaltılması değil tüm tarafların sosyal, ekonomik ve politik haklarının güvence altına alındığı bir düzenin kurulmasını gerektirir” diyen Türkiye Araştırmaları Vakfı’ndan (TAV) Araştırmacı – Analist Gözde Söğütlü TAV için kaleme aldığı “Afrika Boynuzu’nda Tarihi Anlaşmanın Mimarı Türkiye” başlıklı yazısında, “Türkiye’nin Çatışmaların Çözümündeki Benzersiz Arabuluculuk Rolü”nün Analizini şöyle noktaladı:
“Etiyopya ve Somali ile köklü ve güçlü ilişkilere sahip olan Türkiye, her fırsatta tarafların ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini belirterek objektif ve tarafsız üçüncü taraf kolaylaştırıcılığıyla krizin çözümü noktasındaki karar ve istekliliğini sürdürmekten vazgeçmedi. Nihai olarak Türkiye, ihtiyatlı ve sabırlı girişimlerinin meyvesi olarak ilan edilen Ankara Deklarasyonu ile krizin çözümüne ilişkin dönüm noktası niteliğindeki üçüncü tur görüşmelerde tarafların barıştan yana mutabakata varmasını sağladı”. (devam edecek-Ankara Deklarasyonu Neleri Kapsıyor?)
***
Yazar hakkında
2011 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimine başlayan Gözde Söğütlü Karadeniz Uluslararası Araştırmalar Derneği’nin kurucu üyeleri arasında yer almıştır. Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde açılan Egüncel.net adlı haber sitesinde editörlük yapmıştır. 2015 yılında lisans eğitimini tamamlamış, Stratejik Düşünce Enstitüsü ile Ortadoğu Araştırmaları Merkezi adlı kurumlarda staj eğitimi almıştır. Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde “Başarısız Devlet Olgusunun Terörizmle İlişkisi: Somali ve El Şebab Örneği”’ adlı teziyle yüksek lisans derecesini aldıktan sonra İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine başlamıştır. Afrika kıtası, terör, radikalleşme ve güvenlik konularında Boğaziçi Asya Araştırmaları Merkezi bünyesinde akademik faaliyetlerini sürdürmektedir.