Afganistan’daki deprem neden bu kadar yıkıcı oldu?

*Afganistan’da yaşanan son deprem, orta ölçekli olmasına rağmen neden yüzlerce kişinin ölümüne sebep oldu? Bunun tek sebebi yapıların sağlam olmaması değil.
* İşte detayları!…
UHA/ İnternational News Agency
Gazeteci* Alexander Freund, DW
ALMANYA, 04 EYLÜL 2025 – Deutsche Welle’den Gazeteci Alexander Freund’un özel haberi; Bir depremin fiziksel gücünü, sarsıntının en üst seviyesi üzerinden bilgi olarak veren Richter ölçeği bilim için büyük önem taşıyor. Buradan elde edilen veriler sayesinde ortaya çıkan enerjileri objektif bir biçimde karşılaştırmak mümkün olabiliyor. Ancak bu ölçek, depremin yerin ne kadar derininde olduğuna ve felaketin yaşandığı yerin koşullarına bağlı olduğu için ortaya çıkan zarar hakkında pek bir bilgi sunamıyor.
Deprem neden bu kadar yıkıma sebep oldu?
Afganistan’ın Kunar ve Nangarhar eyaletlerinde yaşanan son depremin Richter ölçeğindeki karşılığı 6.0 oldu. Bu her ne kadar çok güçlü bir sarsıntı anlamına gelmese de, bölgede üç sebepten dolayı büyük bir tahribat meydana geldi:
Depremin, zemine yakın bir yerde olması, bölgedeki toprağın özelliği ve o bölgedeki yapıların basit malzemelerle ya da kusurlu inşa edilmesi.
Deprem merkezinin sığ derinliği
Afganistan’daki deprem yerin sadece sekiz kilometre altında meydana geldi. Merkezi 70 kilometreden daha az derinlikte olan bu tarz “sığ depremler”, oluşan enerji doğrudan yüzeyi etkilediği için çok tehlikeli sayılıyor. Böylesi sarsıntılarda yer haketleri çok fazla ve buna bağlı olarak binalarla alt yapı açısından yıkım gücü en üst seviyede oluyor.
Ayrıca depremin yüzeye yakın bir yerde gerçekleşmesi halinde subdüksiyon bölgelerinde büyük bir zarar ortaya çıkması olasılığı da artıyor. Bir tektonik levhanın diğerinin altına doğru hareket ettiği jeolojik bölgeler, subdüksiyon bölgeleri olarak adlandırılıyor.

Afganistan, her ne kadar bu tip bir okyanus subdüksiyon bölgesinde yer almıyor olsa da, Hindukuş Dağları’nın altında, yer kabuğuna doğru inme hareketi ile ağır depremlere neden olan Hint levhasının eski bir parçasının olduğu karmaşık bir çarpışma ve deformasyon kuşağında bulunuyor.
Zeminin özelliği
Afganistan’ın birçok bölgesinde toprak, gevşek veya tortu ve kil tabakalarıyla kaplı olma özelliği taşıyor. Gevşek, fazlasıyla sulu killi ya da kumlu topraklar da deprem anında “sıvılaşma” adı verilen bir çözülme ile sağlamlığını yitirip zeminin çökmesine neden oluyor.
Böylesi durumlarda binaların tümden kayıp gitmesi büyük zararların ortaya çıkmasına yol açıyor. Özellikle de ağır yağışların ardından topraktaki nem oranı artmış ve yapıların sağlamlığı bu sebepten dolayı daha da azalmışsa.
İnşa tarzı ve bina yapısı
Afganistan’da evler genellikle kerpiç, taş ve pişmemiş tuğlalarla, büyük oranda metal destek yapıları ve altında beton zemin olmadan inşa ediliyor. Bu tür inşa tarzı ile yapılan binalar da, duvarları sarsıntılara karşı dayanıksız ve en ufak sallantıda çökebildiği için, depremlerde aşırı derecede tehlikeli olabiliyor.
Ayrıca kırsal kesimlerde imar yönetmelikleri ve depreme dayanıklı tasarımlar yok ya da bunlara uyulmuyor. Nüfusun yoğun olduğu merkezlerde de binaların çoğunda çelik kirişler bulunmuyor. Bilimsel tahminlere göre bu tarz yapılar, orta ölçekli bir sarsıntıya karşı bile dayanıksız ve büyük zararlar her zaman akılda bulundurulmalı.
Afganistan’da yeni araştırmalar yapılması talebi
Almanya’nın Potsdam kentinde yer alan, Alman Jeoaraştırmalar Merkezi’ne (GEZ) göre, 2023 yılında Afganistan’ın Herat eyaletinde meydana gelen ağır deprem, ülke genelinde “tüm bölgelerin ayrıntılı bir biçimde bilimsel açıdan yeniden araştırılması” ihtiyacını doğurmuş durumda.
Afganistan son yıllarda uluslararası toplumun dikkatinden bir nebze uzaklaşmış olan bir ülke. On yıllardır devam eden çatışmalar ve iktidarda olan Taliban rejiminin yönetim biçimi, bölgede bilimsel araştırmalar yapmayı zorlaştırıyor.
GFZ’in iki sene önce Herat’ta yaşanan söz konusu depremin ardından yayınladığı raporda, Afganistan’da “sınırlı sayıda sismik araştırma istasyonu” olduğu ve “Herat fayının batı ucuna dair hiç GNSS (Küresel Navigasyon Uydu Sistemi) ölçümleri bulunmadığı” ifade edilmişti.
Rapora göre bu durum, Afganistan’daki depremlerin net bir şekilde modellenmesinde ve güvenilir sonuçlar çıkarılmasında büyük sorunlar yaratıyor.
Depremler ne zaman hissedilir, ne zaman tehlikeli olur?
Richter ölçeğindeki değerin yanı sıra depremin ne denli tehlikeli olduğu, o bölgedeki yapıların depreme dayanıklıkları ve zeminin özelliği ile ilgili bir konu.
Örnek vermek gerekirse: İnsanlar yerleşim bölgelerinde depremleri, 3.5 büyüklükten itibaren titreşimler ve hafif sarsıntılarla hissedebiliyor. 5.0 ve daha büyük sarsıntılarda ise mobilyalarla sabitlenmemiş eşyalar sallanmaya başlıyor. Bu ölçekteki depremlerde ayrıca kötü inşa edilmiş yapıların duvarlarında çatlaklar oluşuyor.
6.0 büyüklükten itibaren ise, sağlam yapılmamış binalar çökmeye, köprüler yıkılmaya, insanlar da yapıların altında kalmaya ya da yapılardan düşen parçalar tarafından yaralanmaya başlıyor.
Sarsıntılar 7.0 büyüklüğünde meydana geldiğinde, daha sağlam binalar da çöküp mahalle ya da köy gibi ufak yerleşim yerleri topluca zarar görebiliyor.
Nadiren yaşanan 8.0 ve üstü büyüklüğündeki depremlerin yol açtığı zarar ve kayıplar ise özellikle deprem talimatlarının uygulanmadığı bölge ve ülkelerde çok ağır oluyor. Bunlar, depremin merkez üssünden yüzlerce kilometre uzakta dahi ölümlere sebebiyet verebilen sarsıntılar.