enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
13:20 Soykırım maskaralığını ‘oykırım’ için kullanan siyasetçiler!
09:56 NTV muhabiri Beyzanur Özer kimdir, kariyerine nasıl başladı, hangi okuldan mezun oldu ve özel hayatına dair merak ettikleriniz neler?
07:51 Ahmet Murat Özel, Doğduğu Şehir Karaman’ı TRT’de Anlattı…
00:48 Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sertçelik, İstanbul’da meydana gelen depremle ilgili açıklamada bulundu…
00:30 Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katıldı
00:21 6,2 büyüklüğündeki deprem 13 saniye sürdü
00:19 Yeniden Refah Partisi Karaman İl Başkanı Yeşil’den “Karaman OSB Serbest Bölge ile 2. OSB Projesi hayata geçirilmeli”…
00:15 Terörsüz Türkiye günleri çok yakın
00:14 İstanbul’da 127 artçı deprem meydana geldi
00:12 Oxford Sözlüğü’nün 2024 yılı kelimesi seçtiği “beyin çürümesi”, Kocaeli’de masaya yatırıldı.
00:04 İstanbul’da okul bahçeleri, spor salonları ve camiler vatandaşların kullanımına açıldı
23:35 İstanbul’da art arda meydana gelen depremlerin ardından ve 2 gün okulların tatil edilmesiyle birlikte İstanbullular kenti terkediyor…
22:20 İstanbul’da okullar ve üniversitelerde eğitime 2 gün ara verildi
21:51 Mağlubiyetle gelen şampiyonluk!…
10:52 Kartalkaya otel yangını faciasında yaşamını yitiren 36’sı çocuk, bu yıl bayramı’nda eksik…
10:31 Nuriye İdil’in Atatürk’le 23 Nisan 1922’de çekilen o unutulmaz fotoğrafının ardındaki hikâye…
09:20 İskandinav Modeli Hepimize İlham Olabilir!…
08:12 İtibarına jilet atan Mesir Macunu! CHP’nin başındaki yönetim meşru mu?
07:15 Millî Savunma Üniversitesi Rektörü ve tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Osmanlı Devletini de bitiren tehlikeye dikkat çekti…
06:51 Sur artık lezzetin merkezi!
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Acıların gölgesinde bir Ramazan Bayramı daha

Acıların gölgesinde bir Ramazan Bayramı daha
1 Nisan 2025
10
A+
A-

Müslüman âlemi son 5-6 yıldan bu yana dini bayramlarını adına yakışır şekilde sevinçle, mutlulukla kutlayamadı. Ramazan ve Kurban Bayramlarını birkaç yıl Covid-19 salgınının gölgesinde sarılmadan, kucaklaşmadan, uzak mesafelerden telefonla bayramlaşmak gibi olağanüstü kısıtlamalarla kutlamak zorunda kaldı. İki yıl önce biz Müslüman Türkiye olarak dünyanın en büyük depremine maruz kaldık. Yine son iki yıldır Gazze’de tüm Müslümanları derinden üzen İsrail soykırımı yaşanıyor.

Tüm ülke toplumlarının yaşamında dinî ve millî bayramların bireyleri birbirine yakınlaştırıcı, kaynaştırıcı, dargın/kırgınları barıştırıcı bir etkisi olduğu tecrübe ile bilinmektedir. Bayramların bu rolünü en iyi yerine getirebilmesinin koşulu ise hiçbir kısıtlamaya konu olmadan özgürce ve coşkuyla kutlanabilmesidir. Temenni ederiz ki, bundan sonrasının Ramazan ve Kurban Bayramları böyle bayramlar olsun.

Şu bir gerçektir ki toplumsal dayanışmayı en fazla önemseyen bayramlar Müslüman bayramlarıdır. Yetimin, yoksulun, kimsesizin, ihtiyaç içinde olanın; toplumsal dengesizliklerin ve enflasyon canavarının ne yapacağını bilemez hale soktuğu çaresizlerin aranıp sorulmadığı, kaderlerine terk edildiği bayramlar Müslümanca bayramlar olamaz! Çünkü bayramlar; muhtaç kesimlere karşı empatinin keyfi değil bir görev olarak kabul edildiği; halden, dilden anlamanın dozunun zirve yaptığı çok özel günlerdir.

Bu dinsel görev ihmal ya da göz ardı edilerek kutlanan bayramlar ruhsuz bayramlardır. Bencilliğin köşeye sıkıştırıldığı değil, özgür bırakıldığı bayramlardır. Müslümanlıkta Egoizmin/bencilliğin, yani nalıncı keseri gibi kendine yontmanın, insanlara yukarıdan bakmanın, “adam sende!”ciliğin asla yeri yoktur. Bütün kötülükler, bütün olumsuzluklar gibi bencillik, çıkarcılık da en yalın ifadelerle reddedilmiştir.

Bilinçli bir Müslüman olan şair-yazar Arif Nihat Asya, Müslüman bayramlarıyla ilgili bir yazısında kimi yoksulluk ve kimsesizlikler karşısında bayramın kendisinin bile hüzünleneceğini yüreklere işleyen bir duygu yoğunluğuyla ifade etmiştir. İşte o yazıdan birkaç cümle:

“Öyle evler vardır ki, bayram gece yatısına gelse kuru tahtada yatar.”, “Öyle kapılar vardır ki, içerden ‘Kim o?’ diye sorulduğunda bayram adını söylemeye utanır.”, “Öyle sokaklar vardır ki, bayram korkmadan geçemez. ”Öyle acılar vardır ki, ‘Bugün bayram!’ diyen takvimler onlar için yalancıdır”, “Şu dünyaya garip gelmiş, şu dünyadan garip gidecek öyle kimseler vardır ki on bayram bir araya gelse onlara hiçbir şey getiremez!”

İnfak etmenin, yani muhtaçlara geçimlik temin etmenin, paylaşmanın, her türlü cömertliğin ve onun “isar” denen en yüksek derecesinin sıradan bir işmiş gibi alışılmış uygulamalarına İslam’ın tarihinden sayısız örnekler verilebilir. Öyle Müslümanlar biliniyor ki, sahip olduğu tek serveti olan bir öğünlük yemeği dahi kendisinden daha aç bir başkasına memnuniyetle ikram edebilmiştir. Bu uygulamalar bugünün birçok insanının aklına sığmaz.

Müslümanlıkta esas olan alan değil, veren el olmaktır. “Veren el, alan elden üstündür” hadisi de bunun belgesidir. Bir Müslüman gücü ve imkânı varken çalışıp kazanacak, kimseye muhtaç olmayacaktır. Hadise göre bilakis muhtaç olana yardım etme konumunda olacaktır. Ama kimi insanlar meşru ve anlaşılır nedenlerle yoksul ve muhtaç düşebiliyorlar. İşte böylelerine yardım etmek, ihtiyaçlarını gidermek, onların da bayram sevinci hissetmelerine vesile olmak, kısaca bayram yapmaktan çok anılan kimselere bayram yaptırmak dinsel görevlerimizin ilk sıralarında yer alıyor. Bütün bayramlar bu görevi yerine getirmenin en değerli zamanını oluşturuyor.

Ne mutlu bu görevi hiçbir gösterişe, hiçbir iki yüzlülüğe düşmeden halisane bir şekilde yapabilenlere!

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık - DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.