enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:09 Cumhurbaşkanı yardımcısı Yılmaz, “Türkiye İtalya ortaklığı son yıllarda daha da ivme kazandı”
00:04 BOTAŞ, FSRU gemisi Ertuğrul Gazi, Türkiye’nin enerjide kararlı yolculuğunda yeni bir başarıya imza attı…
00:01 Meryem GÜLBETEKİN : Ay’a Gerçekten Ayak Basıldı mı ??? Soğuk Savaşın Büyük Gizemi
08:18 Dünya Sağlıklı Yaşlanma Konseyi (WHAC) Bayrak Devir Töreni İzmir’de Gerçekleşti…
00:52 Doğu Kudüs’ten Gazeteci Duha Hmidan’ın haberleri…
00:50 Kitap: “Gerçeğin Katli-İsrail’in Gazeteciliğe Karşı Savaşı”
00:36 Nükleer Diplomasi: Türkiye-Güney Kore Ekseninde Yeni Enerji Mimarisi
00:30 Dışişleri Bakanı Fidan, “Bir Yılın Ardından Suriye: Toparlanma ve Yeniden İnşa” konferansında konuştu…
00:24 BM’nin insan hakları testi: Gazze
00:06 Almanya’nın Hannover kentinde iki camiye yönelik saldırı gerçekleştirildi…
00:02 TÜBİTAK’tan Kastamonu Üniversitesi’nin Pompeiopolis ve güneş saati çalışması’na destek…
00:02 ABD’nin test atışı KIZILELMA’nın gölgesinde kaldı
21:26 Müslümanların hayatında teori ve pratik arasındaki çelişki…
10:33 BM Genel Kurulu’nda, “Uluslararası Soykırım Suçu Mağdurlarını Anma ve Onur Günü” dolayısıyla oturum yapıldı…
10:20 Bakan Yumaklı: Su konusunda belediyeler üzerine düşeni yapmalı
09:37 Karadeniz’de sağanak, Doğu Anadolu’da ise karla karışık yağmur bekleniyor
09:16 (TÜİK), TÜFE temel yıl güncellenmesi ve hesaplama sisteminde yapılacak değişikliğe gidiyor…
08:57 Dış Bakış Dergisinin “TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI” Özel Sayısı Yayında
08:49 Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programına katıldı…
06:49 Erdoğan: 10 Mart mutabakatı şer odaklarının hesabını bozacak
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Acıların gölgesinde bir Ramazan Bayramı daha

Acıların gölgesinde bir Ramazan Bayramı daha
1 Nisan 2025
14
A+
A-

Müslüman âlemi son 5-6 yıldan bu yana dini bayramlarını adına yakışır şekilde sevinçle, mutlulukla kutlayamadı. Ramazan ve Kurban Bayramlarını birkaç yıl Covid-19 salgınının gölgesinde sarılmadan, kucaklaşmadan, uzak mesafelerden telefonla bayramlaşmak gibi olağanüstü kısıtlamalarla kutlamak zorunda kaldı. İki yıl önce biz Müslüman Türkiye olarak dünyanın en büyük depremine maruz kaldık. Yine son iki yıldır Gazze’de tüm Müslümanları derinden üzen İsrail soykırımı yaşanıyor.

Tüm ülke toplumlarının yaşamında dinî ve millî bayramların bireyleri birbirine yakınlaştırıcı, kaynaştırıcı, dargın/kırgınları barıştırıcı bir etkisi olduğu tecrübe ile bilinmektedir. Bayramların bu rolünü en iyi yerine getirebilmesinin koşulu ise hiçbir kısıtlamaya konu olmadan özgürce ve coşkuyla kutlanabilmesidir. Temenni ederiz ki, bundan sonrasının Ramazan ve Kurban Bayramları böyle bayramlar olsun.

Şu bir gerçektir ki toplumsal dayanışmayı en fazla önemseyen bayramlar Müslüman bayramlarıdır. Yetimin, yoksulun, kimsesizin, ihtiyaç içinde olanın; toplumsal dengesizliklerin ve enflasyon canavarının ne yapacağını bilemez hale soktuğu çaresizlerin aranıp sorulmadığı, kaderlerine terk edildiği bayramlar Müslümanca bayramlar olamaz! Çünkü bayramlar; muhtaç kesimlere karşı empatinin keyfi değil bir görev olarak kabul edildiği; halden, dilden anlamanın dozunun zirve yaptığı çok özel günlerdir.

Bu dinsel görev ihmal ya da göz ardı edilerek kutlanan bayramlar ruhsuz bayramlardır. Bencilliğin köşeye sıkıştırıldığı değil, özgür bırakıldığı bayramlardır. Müslümanlıkta Egoizmin/bencilliğin, yani nalıncı keseri gibi kendine yontmanın, insanlara yukarıdan bakmanın, “adam sende!”ciliğin asla yeri yoktur. Bütün kötülükler, bütün olumsuzluklar gibi bencillik, çıkarcılık da en yalın ifadelerle reddedilmiştir.

Bilinçli bir Müslüman olan şair-yazar Arif Nihat Asya, Müslüman bayramlarıyla ilgili bir yazısında kimi yoksulluk ve kimsesizlikler karşısında bayramın kendisinin bile hüzünleneceğini yüreklere işleyen bir duygu yoğunluğuyla ifade etmiştir. İşte o yazıdan birkaç cümle:

“Öyle evler vardır ki, bayram gece yatısına gelse kuru tahtada yatar.”, “Öyle kapılar vardır ki, içerden ‘Kim o?’ diye sorulduğunda bayram adını söylemeye utanır.”, “Öyle sokaklar vardır ki, bayram korkmadan geçemez. ”Öyle acılar vardır ki, ‘Bugün bayram!’ diyen takvimler onlar için yalancıdır”, “Şu dünyaya garip gelmiş, şu dünyadan garip gidecek öyle kimseler vardır ki on bayram bir araya gelse onlara hiçbir şey getiremez!”

İnfak etmenin, yani muhtaçlara geçimlik temin etmenin, paylaşmanın, her türlü cömertliğin ve onun “isar” denen en yüksek derecesinin sıradan bir işmiş gibi alışılmış uygulamalarına İslam’ın tarihinden sayısız örnekler verilebilir. Öyle Müslümanlar biliniyor ki, sahip olduğu tek serveti olan bir öğünlük yemeği dahi kendisinden daha aç bir başkasına memnuniyetle ikram edebilmiştir. Bu uygulamalar bugünün birçok insanının aklına sığmaz.

Müslümanlıkta esas olan alan değil, veren el olmaktır. “Veren el, alan elden üstündür” hadisi de bunun belgesidir. Bir Müslüman gücü ve imkânı varken çalışıp kazanacak, kimseye muhtaç olmayacaktır. Hadise göre bilakis muhtaç olana yardım etme konumunda olacaktır. Ama kimi insanlar meşru ve anlaşılır nedenlerle yoksul ve muhtaç düşebiliyorlar. İşte böylelerine yardım etmek, ihtiyaçlarını gidermek, onların da bayram sevinci hissetmelerine vesile olmak, kısaca bayram yapmaktan çok anılan kimselere bayram yaptırmak dinsel görevlerimizin ilk sıralarında yer alıyor. Bütün bayramlar bu görevi yerine getirmenin en değerli zamanını oluşturuyor.

Ne mutlu bu görevi hiçbir gösterişe, hiçbir iki yüzlülüğe düşmeden halisane bir şekilde yapabilenlere!

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık - DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.