enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
08:57 Dış Bakış Dergisinin “TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI” Özel Sayısı Yayında
06:13 Türkiye’den NATO ve AB üyesi bir ülkeye ilk savaş gemisi satışı’dan notlar!
00:45 Karadeniz’de Ukrayna’nın Operasyonları
00:43 CHP’nin Avrupa’nın Çöküşüyle Bütünleşme Programı 2 – CHP’nin farklı kimlikleri
00:39 Erbil-Ankara hattında gerilim: ‘Maksadını aşan yorumlar endişe verici’…
00:38 Türkiye’de öğretmen istihdamı, köklü düzenlemeler içeren Öğretmenlik Mesleği Kanunu…
00:29 Dijital şiddet artıyor: Kadınlar daha fazla risk altında…
00:19 2026 Yılı Türkiye İçin Diplomasi Yılı mı Olacak?
00:13 Ankete 9 AB ülkesinden toplam 9 bin 500’den fazla kişi katıldı…
00:11 Deutsche Bank’tan kapsamlı Türkiye analizi: Dolar, büyüme ve faiz tahmini
00:02 Ayvalık merkezli Türk zeytinyağı firması Nova Vera, uluslararası arenada dünya birincisi oldu…
11:42 Futbolda bahis soruşturmasında yeni operasyon
10:10 Küresel piyasalarda son durum ve günlük değişimler
09:44 Cuma Hutbesi: “İnsan, Huzuru İbadetle Elde Eder”
06:15 Düşünce ve ifade özgürlüğü!…
04:25 “KOBİ’lerin maliyet yükünü hafifletecek önemli bir adım”
00:59 Dışişleri Bakanı Fidan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 32. Bakanlar Konseyi Toplantısı’nda konuştu…
00:52 Türkiye genelinde satılan gayrimenkul sayısı bu yılın ocak-kasım döneminde yüzde 7,6 artış oldu…
00:52 Elektrikli Araç,TOGG
00:45 NATO, Ukrayna için 5 milyar dolarlık silah yardımı hedefine yaklaşıyor…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Su’da Riski Yönetemezsek!

Su’da Riski Yönetemezsek!
4 Eylül 2025
18
A+
A-

* Türkiye’nin su altyapısı, su yönetimi anlayışımızda ve su kullanım alışkanlıklarımızdaki eksiklikler 2 yıl üst üste gelen kuraklığı kaldıramıyor.

* Su’da riski yönetemezsek krize teslim olacağız.

* İşte detayları!…

UHA/ İnternational News Agency  

Dursun Yıldız, Su Politikaları Derneği Başkanı
ANKARA, 04 EYLÜL 2025
Türkiye’nin su altyapısı, su yönetimi anlayışımızda ve su kullanım alışkanlıklarımızdaki eksiklikler 2 yıl üst üste gelen kuraklığı kaldıramıyor. Bugünlerde birçok ilimizde ve ilçelerimizde planlı su kesinti programları uygulanmasına neden olan bu durumu  geleceğimiz için iyi analiz etmek zorundayız.

Birçok ilimizin içme kullanma suyu barajlarındaki ortalama doluluk oranları geçen seneki değerlerin yarısına inmiştir. Bursa, Tekirdağ, Elazığ gibi bazı illerin barajlarında ise hiç su kalmamıştır. Barajların ölü hacim dediğimiz  rezervuarın en dip bölgesindeki su hacmi dikkate alınmazsa, Ankara’nın 80 günlük ,Uşak ilimizin 40 günlük, Bursa’nın 35 günlük ,Tekirdağ’ın 30 günlük Elazığ’ın 20 günlük, İstanbul’un ise 120 günlük su potansiyeli olduğu yetkili ağızlardan açıklanmaktadır. Bu durum iklim değişikliği etkisinden daha çok su yönetimimizin hazırlıksız ve yetersiz  olmasından kaynaklanmıştır.

Bu durumda  bu illerin su yönetimleri kriz yönetimine geçerek, suyu tasarruflu kullanın açıklamaları yapmaya, başka sektörlere tahsis edilen sulardan geçici olarak su talep etmeye,  su kesinti programları uygulamaya  ve yeraltından acil su temini için kuyular açmaya başlamıştır. Aslında bu dönemde acil olarak yapılabilecekler bunlardır. Bu kapsamda ;Ankara  Kızılırmak, Kesikköprü barajından çektiği suyu arttırarak, Bursa Çınarcık Barajından bypass yaparak, Tekirdağ ve  Uşak yeni kuyular açarak, İzmir yeni kuyular açıp su kesintisi programı uygulayarak bu dönemi atlatmaya çalışıyor.

Yeni normaller geçerli

“Mevsim normallerinin altındaki yağışlar ve kuraklık  kaynaklarımızı kritik seviyelere düşürüyor” klişesi artık geçerliliğini yitirmiştir. Çünkü  uzmanlara göre, yağışlarda azalma, sıcaklıklarda artış ve bölgesel kuraklıklarının daha sık ve şiddetli oluşması, yeni normaller olarak kabul edilmelidir. Bu durumda su yönetimi yağışlı dönemi bekleyip barajların dolacağını ummak yerine yenilikçi anlayışla  ilave su kaynakları geliştirmek, atıksuları arıtıp kullanmak, kayıp ve kaçak oranını azaltmak, su yönetiminde verimliliği arttırmak, katılımcılığı teşvik etmek, daha şeffaf olmak gibi tedbirleri almalıdır. Bu tedbirlerin su’da risk yönetimi kapsamında ve krize girmeden önce alınması gerekir. Su krizinde alınacak tedbirler ise “susuzluğun” en etkin şekilde yönetilmesidir. Çünkü krizin artması durumunda halk sağlığı riske girebilir.

Su yönetimi su bitince, doğal olarak en kısa yoldan ilave su temin etmeye çalışır. Bu da su yönetimini dönemsel, pahalı ,ekonomik ve ekolojik olarak sürdürülebilir olmayan çözümlere yönlendirebilir. Su kesintisi yapmak durumunda olan illerimizden yapılan açıklamalar, daha iyi bir su yönetimi planı yerine hızla yeraltından daha fazla su teminine yöneliktir. Suyun talebinin sürekli oluşu ve yaşamsal bir kaynak oluşu  risk analizi yapmayan yönetimleri hızla acil çözümlere yönlendirmektedir. Bu da ekonomik, ekolojik ve sosyal olarak en optimum projelerden  uzaklaşılması sonucunu doğurabilir. Öncelikli olarak alınması gereken birçok tedbir varken  havzalararası acil su transferleri, deniz suyu arıtma tesisi projeleri, bulut tohumlama gibi projeler  bu kapsamda  gündeme getirilir. Planlama rafa kalkar. su yönetimi anlayışında revizyon ihtiyacı kenara itilir, talep yönetimi unutulur . acil olarak su temini sağlayacak projeler için tüm imkanlar seferber olur. Ancak bu  acil durum çözümleri, kriz dönemi sonrası için genellikle yetersiz ve verimsiz  kalır.

Su Acil durum çözümlerinin  riskleri 

Bu yıl örneklerini daha belirgin yaşadığımız gibi gelecek yıllarda su üzerindeki baskılar artacaktır. Hızlı bir araştırma yapılacak olursa bu illerimizin her kurak dönemde  geçmişte de bu risklerle karşılaştığı görülecektir.  Bu da çok başlı, çok parçalı ve koordinasyon eksikliği içindeki su yönetimimizdeki temel sorunların sürdüğünü ortaya koymaktadır.
Bölgesel kuraklıklar yerleşiyorBu nedenle Türkiye, hazırladığı Ulusal Su Planı ve Ulusal Havza Yönetim Stratejileri doğrultusunda  çalışmalarını hızla tamamlamalıdır. Bu kapsamda raflarda bekleyen nehir havzası yönetim ,havza koruma, havza su tahsisi gibi birçok planın uygulanabilmesi için, havza ölçeğinde etkin, dinamik bir kurumsal yapı hızla oluşturulmalıdır.

Ülkemiz önümüzdeki su yılına bölgesel kuraklık  yaşayan yörelerde boşalan baraj depolarıyla girecektir. Bu bölgelerde kuraklığın sürmesi, etkin bir risk yönetimi yapılmazsa, su krizini derinleştirir. Bu krizin sosyal ve ekonomik maliyetleri yüksek olur. Su yönetimi bu yılın deneyimi ile yönetim anlayışında radikal değişiklikler yapmalıdır. Su yönetiminin amacı  esas olarak oluşacak riskin yönetimi olup su krizinin yaşanmasını önlemek olmalıdır. Su yönetimi susuzluğu değil suyu yönetmek için çaba göstermelidir. Bunun için yenilikçi bir su yönetimi anlayışı ve merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin işbirliği şarttır.

 

 

***

Yazar hakkında

Araştırmacı Yazar ve Akademisyen Dursun YILDIZ

Su Politikaları Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı, Su Politikaları Uzmanı, Akademisyen, İnşaat Mühendisi.

1958 yılında Samsun’da doğdu. İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Devlet Su İşleri’nde çalışmaya başladı, kurumun çeşitli daire başkanlıklarında yöneticilik yaptı. Bu süre içinde Hollanda’da Uluslararası Hidrolik Enstitüsü’nde 1 yıl lisans sonrası, ABD’de ise 3 aylık uygulama eğitimleri aldı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik ve Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Su Politikaları alanında Yüksek Lisans çalışmasını tamamladı. Bu arada Ankara Üniversitesi ATAUM’da AB Uzmanlığı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanlık diploma eğitimlerini de tamamladı. Yıldız DSİ’de çalıştığı süre boyunca üniversitelerde de ders verdi.

Su ve Toprak Yönetimi, Su Güvenliği, Su Sorunları, Orta Asya Suları, Orta Doğu Suları, Su Savaşları gibi konularda 15 adet kitabı ve çok sayıda rapor ve uluslararası dergilerde yayınlanmış makalesi var. TEMA Bilim Kurulu üyesi olan Yıldız, Uluslararası Su Yönetimi ve Diplomasisi dergisinin editörlüğünü yapıyor ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Uluslararası Su Kaynakları Bölümü’nde Su Politikaları dersi veriyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.