enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
14:43 Kuruluşunun 85. yılında Köy Enstitüleri…
14:33 Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmaraereğlisi’nde meydana gelen ve İstanbul’dan da hissedilen depremi değerlendirdi..
12:53 Trump’ın İlk 100 Günü
10:07 Afetten İhyaya Deprem Bölgesinde İki Yılın Muhasebesi…
08:03 “Yılın En İyi Televizyon Habercisi”Ödüllü gazeteci Ayşegül Ekinci, dünyayı dolaştı. Bu süreçte ise yaşam, varoluş ve ölüm konularında araştırma yapıp kitap yazdı….
07:59 Durumdan Vazife Çıkaramayanlar Rahatsız!…
06:41 İtalya’yla Yakalanan Pozitif İvme ve Avrupa’ya Yansıması
06:31 Halkı Kaybeden Sol, Kimi Kazandı?
06:28 Türkiye, terör örgütleri DEAŞ ve PYD/YPG’yi hedef alarak başlattığı Zeytin Dalı harekatı…
00:22 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Dijital Telif Yasası’nın Haziran ayında Meclis’e sunulacağını açıkladı…
00:08 Jeofizik Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Avcılar, Bakırköy ve Küçükçekmece gibi ilçeler kırmızı alarm bölgesinde yer alıyor”…
14:38 Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 verilerine göre en çok göç alan şehirler belli oldu…
10:41 Kocaeli’nin içme suyu ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Yuvacık Barajı’nda su seviyesi yüzde 70’e ulaştı…
10:37 Erken teşhis ve uygun tedaviyle Ankilozan Spondilitte omurga hasarı önlenebilir…
10:12 Teröre Karşı Ters Asimetri: İstihbarat -II-
09:26 NOW TV ekranlarında yayınlanan ve her bölümüyle gündem yaratan Kızıl Goncalar dizisi için final kararı alındı…
09:21 Prof. Dr. ESİN SUZER, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin ardından alınan örneklerde amonyak ve çözünmüş oksijen seviyesi normale yaklaştı…
08:57 Araştırmacı-Yazar Muzaffer Ayhan Kara, Otizmli bireylerin farklı alanlarda karşılaştığı zorluklara dikkat çekti…
08:19 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
07:05 Hollanda’ya Türk göçünün 60. yılı röportajın 3. bölümü…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Odak: İkinci Rusya-Afrika Zirvesinin Afrika’ya Yansımaları

Odak: İkinci Rusya-Afrika Zirvesinin Afrika’ya Yansımaları
13 Ağustos 2023
15
A+
A-

TRT TÜRK yeni banner

* 27-28 Temmuz arasında St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesi 54 Afrika ülkesinden 50’sinin katılım gösterdiği ve bu ülkelerden 17’sinin devlet başkanının direkt olarak zirvede yer aldığı görülmektedir.

* Rusya’nın bu zirvedeki amacına bakıldığında, Afrika ülkeleri ile arasındaki iş birliğini geliştirmek ve barış, kalkınma ve güvenlik gibi alanlarda ortak adımlar atmak için bir platform oluşturmak istediği anlaşılmaktadır.

Tunç Demirtaş (@tuncdemirtas) / Twitter

Tunç DEMİRTAŞ, SETA Araştırmacı

27-28 Temmuz arasında St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesi 54 Afrika ülkesinden 50’sinin katılım gösterdiği ve bu ülkelerden 17’sinin devlet başkanının direkt olarak zirvede yer aldığı görülmektedir. Rusya’nın bu zirvedeki amacına bakıldığında, Afrika ülkeleri ile arasındaki iş birliğini geliştirmek ve barış, kalkınma ve güvenlik gibi alanlarda ortak adımlar atmak için bir platform oluşturmak istediği anlaşılmaktadır. İlk kez 2019’da gerçekleştirilen zirvede Rusya, 43 Afrika ülkesi ile bir araya gelirken önemli konular ele alınmıştır. Zirvenin ikinci kez düzenlenmesiyle birlikte 2026’ya kadar öncelikli iş birliği alanlarına ilişkin bir eylem planının kabul edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca terörizmle mücadele, uluslararası bilgi güvenliği ve dış uzayda silahların kullanımı gibi siyasi konuları kapsayan bir deklarasyonun imzalanması da beklentiler arasında yer almaktadır.

Öte yandan zirveye yönelik olarak Batı ülkelerinin olumsuz bir algıya sahip olduğu ve bu nedenle zirvenin sıcak karşılanmaması söz konusudur. Ancak Batı’nın olumsuz düşüncelerine rağmen katılım sağlayan ülke sayısına bakıldığında Afrika ülkeleri ve Rusya açısından bu zirvenin ne denli öneme sahip olduğu açıkça görülmektedir. Bu durum ise gerek zirvenin önemi gerekse taraflar arasında geleceğe yönelik iş birliği fırsatları ve potansiyelleri hakkında fikir vermektedir.

Küresel Sistemin Dönüşümü

Bu bağlamda küresel sistemin dönüşümünün Afrika’ya yansımalarının bir ayağı da bu noktada ortaya çıkıyor. Küresel dönüşüm sancılarının sürdüğü bu dönemde enerji, ticaret, gıda güvenliği ve güvenlik arayışları gibi hususlar küresel denklemin önemli parametreleri olarak öne çıkıyor. Rusya’nın bu parametreler üzerinden Afrika’da yürüttüğü politikalar ve buna yönelik uyguladığı projeler yeni ülkelere girmesi konusunda çeşitli avantajlar sağlıyor. Örneğin Rusya; Rosatom aracılığıyla kıtada nükleer enerji santrallerinin kurulması ve uranyum madenciliği faaliyetlerinin sürdürülmesi; Lukoil ve Gazprom başta olmak üzere Tatneft, Stroytransgaz, Rosneft aracılığıyla sondaj faaliyetleri; Sberbank üzerinden Güney Afrika’da bankacılık ve finans sektörü; Russian Railways aracılığıyla çeşitli kıta ülkelerinde ulaşım ve taşımacılık sektörü; Evraz, Novolipetsk Steel, Rusal, Norilsk Nickel ve Severstal gibi şirketler aracılığıyla madencilik olmak üzere Afrika ülkelerinde çeşitli sektörlerde projeler üzerinden varlık gösteriyor.

Bunlarla birlikte kıtada büyükelçilik sayısını son dönemde otuz sekize çıkaran ve kıtada sahip olunan büyükelçilik sıralamasında Türkiye’den sonra altıncı sırada yer alan Rusya’nın Afrika’da diplomatik varlığını genişletme çabaları söz konusudur. Nitekim kıtada diplomatik varlığını artırarak BM nezdinde önemli ölçüde oy potansiyeli bulunan Afrika ülkeleriyle daha yakın ilişkilere sahip olma ve bu ilişkileri ekonomi ve güvenlik konuları başta olmak üzere çeşitli avantajlara çevirme arzusu Moskova yönetimi için önemli bir itici güç olarak öne çıkıyor. 2022’de Rusya’nın Afrika ülkeleriyle toplam dış ticaret hacmi 18 milyar dolar düzeyine yaklaşırken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise bu hacmi daha fazla genişletmeyi istemektedir. Nitekim ekonomik ilişkilerini daha fazla geliştirme amacıyla Rusya’nın Afrika’da daha fazla diplomatik misyona sahip olma isteği Putin’in kaleme aldığı “Russia and Africa: Joining Efforts for Peace, Progress and a Successful Future” başlıklı makalesinde net biçimde belirtilmiştir.

Gıda Güvenliği

Öte yandan Rusya-Afrika zirvesinin Afrika için hayati niteliğe sahip meselelerinden birini de tahıl ürünleri gündemi oluşturuyor. Küresel gıda güvenliği açısından önemli olmakla birlikte tahıl ürünlerine erişim, gıda güvenliği, kıtlık ve açlık tehdidi özellikle Afrika ülkeleri için büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda Rusya’nın Afrika’ya tahıl, gıda ürünleri, gübre ve tarımsal diğer malları tedarik etmek için alternatif arayışlar içine girmesi ve Afrika ülkelerine yönelik özel bir girişim başlatması söz konusu olabilir. Hatta zirvenin ilk gününde Putin’in Ukrayna’dan Afrika’ya tedarik edilen tahılın yerine Rus tahılının ücretsiz ya da ticari şekilde transfer edilebileceğine dair güvencesi öne çıkmıştır. Ancak bu durum ilk aşamada Afrika ülkeleri açısından iyi bir gelişme gibi gözükse de beraberinde bazı riskleri getirmektedir. Zira bu yöntemle Rus tahılına bağımlı bir Afrika’nın ortaya çıkması ilerleyen dönemde söz konusu olabilir. Böylesi bir ortamda gıda tedariki ve tahıla erişimin zorlayıcı bir güç unsuru olarak kullanılması durumu ortaya çıkabilir. Putin’in tahıl transferine ilişkin güvencesi başlangıçta olumlu bir adım gibi görünse de uzun vadede bu bağımlılık, gıda tedariki ve tahıla erişimin bir zayıflık ve zorlayıcı güç unsuru olarak kullanılması söz konusu olabilir. Bu durum Afrika ülkelerinin savunmasız hale gelmesine yol açarak bazı ülkelerdeki sorunları daha fazla artırabilir. Dolayısıyla kısa vadede böyle bir durum fırsat olarak değerlendirilebilecek olsa da orta ve uzun vade için Afrika ülkelerinin gıda güvenliği bağlamında tarım altyapılarını güçlendirebileceği alternatif ülkelerle iş birliğine odaklanmaları daha pragmatik olacaktır.

Wagner Krizi

Wagner krizinin Afrika ülkeleri için Rusya ile ilişkilerde net bir belirleyici özelliğe sahip olmadığı zirveye katılım ile ortaya konmuştur. Geçtiğimiz haftalarda Wagner krizinin meydana getirdiği belirsizliğin ortadan kalkmasıyla Afrika ülkelerinin, Rusya-Afrika iş birliğinin potansiyelini göz önünde bulundurdukları dikkat çekiyor. Ancak Wagner krizinin henüz tamamen etkisiz kılınmadığı ve Afrika’da çeşitli ülkelerde diğer siyasi ve güvenlik meselelerinin geleceğinin ne olacağı konusunun da belirsizliğini koruduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu kapsamda Afrika ülkelerinin öncelikli olarak self-help durumunu ve bu kapsamda iş birliğini artırabileceği aktörlerle farklı projeler üzerinden hareket etmeyi düşünmesi gerekmektedir. Afrika ülkelerinin bağımsızlıklarını ve ulusal çıkarlarını koruyarak atacağı adımlar için kendine güvenmesi oldukça elzem. Rusya-Afrika zirvesi bu noktada; Afrika ülkelerinin belki de Wagner krizi sonrasında oluşan belirsizliğe ve Batı’nın Afrika ülkelerinin zirveye katılım göstermeleri konusundaki baskılarına rağmen zirvede varlık göstermeleri “artık Batı’dan bağımsız karar alabilme” ve “kendi istekleri doğrultusunda hareket etme” arayışında oldukları mesajını da taşımaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise Afrika ülkelerinin özellikle savunma ve güvenlik konularında dikkatli ve bilinçli adımlar atmasının iç ve bölgesel güvenlik bağlamında oldukça önemli olduğudur.

Kısacası Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesinin hem Afrika ülkeleri hem de Rusya açısından önemli avantajları bulunmakla birlikte daha çok Afrika ülkeleri açısından çeşitli riskleri barındırdığı da unutulmamalıdır.

***

Tunç Demirtaş

Araştırmacı
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2012’de mezun oldu. 2013’te Uludağ Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 2015’te BUÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde “Türkiye’nin Afrika Politikasında Yumuşak Güç” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. 2022’de doktorasını aynı üniversitede “Devletin Yeniden Yapılandırılmasında Riskler ve Fırsatlar: Afrika Boynuzu Örneği” adlı tez çalışmasıyla tamamladı. Çalışma ve ilgi alanları arasında Afrika Boynuzu siyaseti, Afrika’da küresel/bölgesel güç rekabeti ve Türkiye-Afrika ilişkileri yer almaktadır.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.