enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:42 Türkiye’de Nehir Havza Yönetiminin Yeni Kurumsal Yapısı 
08:55 SİHA’dan atılan Türk füzesi: Dünyada örneği yok
07:31 Terörsüz Türkiye hedefi için Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugün 6’ncı toplantısını gerçekleştirecek…
07:17 Soykırımın yeni yüzü: Kıtlık
00:52 Kanadalı foto muhabiri: Reuters, İsrail’in 246 gazeteciyi öldürmesinde sorumlu
00:46 İletişim Başkanı Duran: Malazgirt ruhu, Terörsüz Türkiye idealimizin yol haritalarından biridir
00:21 Hatay’ın genç sörfçüleri Kiel’de: Depremin Ardından Umut ve Dayanışma Dalgaları
00:17 Memur ve emeklisinin zammı bu hafta belli olacak
00:08 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, bölgede barış ve esenliğin teminatıdır
09:45 Türk dizileri Rusya’da rekor kırıyor
09:34 Barajlar boşaldı, su kesintileri başladı. Türkiye’nin su yönetimi sorunları ve çözüm önerileri
00:59 Su çürümeden…
00:53 Terörsüz Türkiye’nin Başlangıç Noktası Unutulmamalı
00:53 Çatalca’daki kum ocağını genişletme projesi İstanbul’un su kaynaklarını ve Kuzey Ormanları’nı tehdit ediyor…
00:52 Gebze’nin ilk Şehidi Numan Dede’nin abisi; “Bizim canımız yandı başkalarının canı yanmasın!’
00:47 CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Kanko, “AK Parti Hükümeti Vatandaşı Kara Listeye Aldı!”
00:43 Erdoğan, “Muhalefetin ekonomimizi hedef alan sabotaj girişimleri hamdolsun tutmadı”
00:36 FUEN TAG Sözcüsü Kosova’ya çalışma ziyaretinde bulundu
00:29 Aslı Dülgeroğlu, Pfizer Ar-Ge Birimi bünyesinde Çalışma Kalitesi Gözetim Direktörü olarak atandı
00:19 “Cennetin Çocukları” dizisinin ikinci tanıtımı yayınlandı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Odak: İkinci Rusya-Afrika Zirvesinin Afrika’ya Yansımaları

Odak: İkinci Rusya-Afrika Zirvesinin Afrika’ya Yansımaları
13 Ağustos 2023
20
A+
A-

TRT TÜRK yeni banner

* 27-28 Temmuz arasında St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesi 54 Afrika ülkesinden 50’sinin katılım gösterdiği ve bu ülkelerden 17’sinin devlet başkanının direkt olarak zirvede yer aldığı görülmektedir.

* Rusya’nın bu zirvedeki amacına bakıldığında, Afrika ülkeleri ile arasındaki iş birliğini geliştirmek ve barış, kalkınma ve güvenlik gibi alanlarda ortak adımlar atmak için bir platform oluşturmak istediği anlaşılmaktadır.

Tunç Demirtaş (@tuncdemirtas) / Twitter

Tunç DEMİRTAŞ, SETA Araştırmacı

27-28 Temmuz arasında St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesi 54 Afrika ülkesinden 50’sinin katılım gösterdiği ve bu ülkelerden 17’sinin devlet başkanının direkt olarak zirvede yer aldığı görülmektedir. Rusya’nın bu zirvedeki amacına bakıldığında, Afrika ülkeleri ile arasındaki iş birliğini geliştirmek ve barış, kalkınma ve güvenlik gibi alanlarda ortak adımlar atmak için bir platform oluşturmak istediği anlaşılmaktadır. İlk kez 2019’da gerçekleştirilen zirvede Rusya, 43 Afrika ülkesi ile bir araya gelirken önemli konular ele alınmıştır. Zirvenin ikinci kez düzenlenmesiyle birlikte 2026’ya kadar öncelikli iş birliği alanlarına ilişkin bir eylem planının kabul edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca terörizmle mücadele, uluslararası bilgi güvenliği ve dış uzayda silahların kullanımı gibi siyasi konuları kapsayan bir deklarasyonun imzalanması da beklentiler arasında yer almaktadır.

Öte yandan zirveye yönelik olarak Batı ülkelerinin olumsuz bir algıya sahip olduğu ve bu nedenle zirvenin sıcak karşılanmaması söz konusudur. Ancak Batı’nın olumsuz düşüncelerine rağmen katılım sağlayan ülke sayısına bakıldığında Afrika ülkeleri ve Rusya açısından bu zirvenin ne denli öneme sahip olduğu açıkça görülmektedir. Bu durum ise gerek zirvenin önemi gerekse taraflar arasında geleceğe yönelik iş birliği fırsatları ve potansiyelleri hakkında fikir vermektedir.

Küresel Sistemin Dönüşümü

Bu bağlamda küresel sistemin dönüşümünün Afrika’ya yansımalarının bir ayağı da bu noktada ortaya çıkıyor. Küresel dönüşüm sancılarının sürdüğü bu dönemde enerji, ticaret, gıda güvenliği ve güvenlik arayışları gibi hususlar küresel denklemin önemli parametreleri olarak öne çıkıyor. Rusya’nın bu parametreler üzerinden Afrika’da yürüttüğü politikalar ve buna yönelik uyguladığı projeler yeni ülkelere girmesi konusunda çeşitli avantajlar sağlıyor. Örneğin Rusya; Rosatom aracılığıyla kıtada nükleer enerji santrallerinin kurulması ve uranyum madenciliği faaliyetlerinin sürdürülmesi; Lukoil ve Gazprom başta olmak üzere Tatneft, Stroytransgaz, Rosneft aracılığıyla sondaj faaliyetleri; Sberbank üzerinden Güney Afrika’da bankacılık ve finans sektörü; Russian Railways aracılığıyla çeşitli kıta ülkelerinde ulaşım ve taşımacılık sektörü; Evraz, Novolipetsk Steel, Rusal, Norilsk Nickel ve Severstal gibi şirketler aracılığıyla madencilik olmak üzere Afrika ülkelerinde çeşitli sektörlerde projeler üzerinden varlık gösteriyor.

Bunlarla birlikte kıtada büyükelçilik sayısını son dönemde otuz sekize çıkaran ve kıtada sahip olunan büyükelçilik sıralamasında Türkiye’den sonra altıncı sırada yer alan Rusya’nın Afrika’da diplomatik varlığını genişletme çabaları söz konusudur. Nitekim kıtada diplomatik varlığını artırarak BM nezdinde önemli ölçüde oy potansiyeli bulunan Afrika ülkeleriyle daha yakın ilişkilere sahip olma ve bu ilişkileri ekonomi ve güvenlik konuları başta olmak üzere çeşitli avantajlara çevirme arzusu Moskova yönetimi için önemli bir itici güç olarak öne çıkıyor. 2022’de Rusya’nın Afrika ülkeleriyle toplam dış ticaret hacmi 18 milyar dolar düzeyine yaklaşırken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise bu hacmi daha fazla genişletmeyi istemektedir. Nitekim ekonomik ilişkilerini daha fazla geliştirme amacıyla Rusya’nın Afrika’da daha fazla diplomatik misyona sahip olma isteği Putin’in kaleme aldığı “Russia and Africa: Joining Efforts for Peace, Progress and a Successful Future” başlıklı makalesinde net biçimde belirtilmiştir.

Gıda Güvenliği

Öte yandan Rusya-Afrika zirvesinin Afrika için hayati niteliğe sahip meselelerinden birini de tahıl ürünleri gündemi oluşturuyor. Küresel gıda güvenliği açısından önemli olmakla birlikte tahıl ürünlerine erişim, gıda güvenliği, kıtlık ve açlık tehdidi özellikle Afrika ülkeleri için büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda Rusya’nın Afrika’ya tahıl, gıda ürünleri, gübre ve tarımsal diğer malları tedarik etmek için alternatif arayışlar içine girmesi ve Afrika ülkelerine yönelik özel bir girişim başlatması söz konusu olabilir. Hatta zirvenin ilk gününde Putin’in Ukrayna’dan Afrika’ya tedarik edilen tahılın yerine Rus tahılının ücretsiz ya da ticari şekilde transfer edilebileceğine dair güvencesi öne çıkmıştır. Ancak bu durum ilk aşamada Afrika ülkeleri açısından iyi bir gelişme gibi gözükse de beraberinde bazı riskleri getirmektedir. Zira bu yöntemle Rus tahılına bağımlı bir Afrika’nın ortaya çıkması ilerleyen dönemde söz konusu olabilir. Böylesi bir ortamda gıda tedariki ve tahıla erişimin zorlayıcı bir güç unsuru olarak kullanılması durumu ortaya çıkabilir. Putin’in tahıl transferine ilişkin güvencesi başlangıçta olumlu bir adım gibi görünse de uzun vadede bu bağımlılık, gıda tedariki ve tahıla erişimin bir zayıflık ve zorlayıcı güç unsuru olarak kullanılması söz konusu olabilir. Bu durum Afrika ülkelerinin savunmasız hale gelmesine yol açarak bazı ülkelerdeki sorunları daha fazla artırabilir. Dolayısıyla kısa vadede böyle bir durum fırsat olarak değerlendirilebilecek olsa da orta ve uzun vade için Afrika ülkelerinin gıda güvenliği bağlamında tarım altyapılarını güçlendirebileceği alternatif ülkelerle iş birliğine odaklanmaları daha pragmatik olacaktır.

Wagner Krizi

Wagner krizinin Afrika ülkeleri için Rusya ile ilişkilerde net bir belirleyici özelliğe sahip olmadığı zirveye katılım ile ortaya konmuştur. Geçtiğimiz haftalarda Wagner krizinin meydana getirdiği belirsizliğin ortadan kalkmasıyla Afrika ülkelerinin, Rusya-Afrika iş birliğinin potansiyelini göz önünde bulundurdukları dikkat çekiyor. Ancak Wagner krizinin henüz tamamen etkisiz kılınmadığı ve Afrika’da çeşitli ülkelerde diğer siyasi ve güvenlik meselelerinin geleceğinin ne olacağı konusunun da belirsizliğini koruduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu kapsamda Afrika ülkelerinin öncelikli olarak self-help durumunu ve bu kapsamda iş birliğini artırabileceği aktörlerle farklı projeler üzerinden hareket etmeyi düşünmesi gerekmektedir. Afrika ülkelerinin bağımsızlıklarını ve ulusal çıkarlarını koruyarak atacağı adımlar için kendine güvenmesi oldukça elzem. Rusya-Afrika zirvesi bu noktada; Afrika ülkelerinin belki de Wagner krizi sonrasında oluşan belirsizliğe ve Batı’nın Afrika ülkelerinin zirveye katılım göstermeleri konusundaki baskılarına rağmen zirvede varlık göstermeleri “artık Batı’dan bağımsız karar alabilme” ve “kendi istekleri doğrultusunda hareket etme” arayışında oldukları mesajını da taşımaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise Afrika ülkelerinin özellikle savunma ve güvenlik konularında dikkatli ve bilinçli adımlar atmasının iç ve bölgesel güvenlik bağlamında oldukça önemli olduğudur.

Kısacası Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesinin hem Afrika ülkeleri hem de Rusya açısından önemli avantajları bulunmakla birlikte daha çok Afrika ülkeleri açısından çeşitli riskleri barındırdığı da unutulmamalıdır.

***

Tunç Demirtaş

Araştırmacı
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2012’de mezun oldu. 2013’te Uludağ Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 2015’te BUÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde “Türkiye’nin Afrika Politikasında Yumuşak Güç” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. 2022’de doktorasını aynı üniversitede “Devletin Yeniden Yapılandırılmasında Riskler ve Fırsatlar: Afrika Boynuzu Örneği” adlı tez çalışmasıyla tamamladı. Çalışma ve ilgi alanları arasında Afrika Boynuzu siyaseti, Afrika’da küresel/bölgesel güç rekabeti ve Türkiye-Afrika ilişkileri yer almaktadır.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.