enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:53 14 ilde DEAŞ operasyonu: 26 gözaltı
00:53 Portekiz kulübünün sportif direktörü Mario Branco, Kerem Aktürkoğlu için ilk etapta 30 milyon Euro istedi.
00:49 İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) bağlı İSFALT ve İETT’deki ihaleler soruşturmasında, özaltına alınan 25 şüpheliden 5’i tutuklandı.
00:48 Analist Tuğçe TECİMER: “Barış Sürecinde Tarafsız Diplomasi Adımı: Abu Dabi Görüşmesi” 
00:43 DMM: ‘400 akademisyen usulsüz şekilde atandı’ iddiası doğru değildir
00:38 Türkiye’den Suriye’ye ilk doğal gaz akışı başladı
00:34 Antalya Büyükşehir Belediyesine yönelik rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında 1 kişi daha tutuklandı
00:21 Arabulucular İsrail’den “ pek de güven verici olmayan” sözlü bir yanıt aldıklarını bildirdiler
00:17 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda konuştu…
00:14 Kocaeli merkezli Bifet firmasının ürettiği Salamda domuz eti, kıymada kanatlı eti çıktı
00:12 Perspektif: Türkye’nin Balkanlardaki Yeni İşbirliği Girişi: Balkan Barış Platformu
00:06 Kamu işçisinin zam oranı belli oldu
00:04 Gazze’de İsrail ateşi sonucu 12’si yardım bekleyen olmak üzere 22 kişi öldü
00:01 Türkiye’nin en önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden Gaziantep Sanayisinde Tehlike Çanları Çalıyor!
10:55 Türkiye, Suriye’nin enerji altyapısını yeniden yapılandırma sürecinde üstlendiği aktif rol kapsamında bugün ülkeye doğal gaz ihracatına başlayacak
10:32 AK Parti Sözcüsü Çelik’ten CHP Genel Başkanı Özel’in açıklamalarına tepki
09:22 ABD-Çin Teknoloji Savaşında Nvidia Denklemi: H20 Çiplerinde Tedarik Sorunu
07:11 Unutulan Büyük Türkçe Ustası: Refik Halit KARAY
06:55 Doğu Türkistan’da neler oluyor? Doğu Türkistan sadece Doğu Türkistanlıların davası değil, Türklerin en büyük davası olması gerekiyor…
06:52 Komisyonun Aşırı Siyasi Mücadeleye Alet Edilme Riski
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Tutsak edilemeyen varoluş: ‘Koleksiyoncu’ -III-

Tutsak edilemeyen varoluş: ‘Koleksiyoncu’ -III-
2 Şubat 2023
1.716
A+
A-

Miranda’nın Dünyası ve Tanrı Oyunu

Fowles, birinci bölümde Fred’in proleptik özellikler taşıyan güvenilmez anlatısını ve nesnelerle olan ilişkisini onun bakış açısıyla verir. İkinci bölümde, günlük türüne uygun olarak, Mirana’nın olayları yaşadığı andaki duyguları herhangi bir kısıtlamaya gitmeden okura sunulur. Birinci bölümdeki çoğunlukla soğukkanlı, gözlemci ve güvenilmez anlatıcı sesi yerini Miranda’nın olaylar olduğu andaki değişken duygularına bırakır. Günlük şöyle başlar: “Yedinci gece bu. Durmadan aynı şeyi düşünüyorum. Bir bilselerdi. Bir bilselerdi. Uğursuzluğu paylaşmak. Bu nedenle şimdi içimi dökmeye çabalıyorum bu sabah getirdiği deftere” (Fowles, Koleksiyoncu 110). Günlük sayfalarında ilerledikçe içinde bulunduğu mekânla bütünleşen Miranda’yla karşılaşırız. Bir kelebeğin “ölüm kavanozu”nda ölümü beklemesi gibi Miranda da kendi kavanozunda, kendisiyle başbaşadır: “Sessizlik. Şimdi biraz daha alıştım. Yine de korkunç bir şey. En ufak bir ses bile çıkmıyor” (112). Fred’in soğuk ve duygusuz bakış açısıyla “tutsak edilen nesne” olarak sunulan Miranda yerine git gide duyguların ön planda olduğu, bedensel olarak kapatılmış bir zihinle karşı karşıya kalırız. “İçimde her şey parça parça. Hiçbir şeye kendimi veremiyorum. Bir sürü fikir geldi aklıma, şimdi ise kafam bomboş” (113). Fred’in anlatısı kendisi hakkında oldukça az bilgi vermesine karşın Miranda’nın günlüğünde ilerlerken Miranda’nın kendisiyle ve hayatla ilgili görüşleri günlüğün temel konularını oluşturmaya başlar.

Fred’in olaylar karşısındaki durağan karakter yapısı Miranda üzerinde farklı etkiler yaratır. Miranda’ya yaklaşımındaki son derece hesaplı kibarlığı ve insanı şaşırtan iletişimsizliği Miranda’yı tedirgin etmektedir. Fred, Miranda için belki de daha önce hiç karşılaşmadığı bir insan tipidir. Hiçbir şekilde beklenen toplumsal tepkileri göstermez. Miranda’nın, Fred’in onu neden kaçırdığı, kendisine ne yapacağıyla ilgili sorularının altında bilinmezlikle birlikte başına gelebileceğini düşündüğü şeylerin gerçekleşmemesinin yarattığı endişe vardır. Bir noktada bekleyiş, kafasındaki kötü olasılıkların gerçekleşmemesi; ne ölüm ne de cinsel saldırı, Miranda’nın tedirginliğini artırır. Fred’in neredeyse bir tanrı rolünde, onun yazgısını elinde tutmasının Miranda üzerinde yıkıcı bir etkisi vardır.

Fowles, Aristos‘un The Godgame başlığını taşıyan bölümünde tanrıdan şu sözlerle bahseder: “Bir yaratıcı var olmuşsa eğer, ikinci eylemi ortadan kaybolmuş olmak olmalıdır” (19). Çünkü aslında tanrı hiçbir şeyi yönetmez. Eğer ilahî bir şekilde tanrının adil davranması bekleniyorsa hiçbir yönetim, yönetimi altındakilerin tümüne birden adil davranamaz (18-19). Eğer tanrının yönetimi adil değilse ve aslında hiçbir şeyi yönetmiyorsa bu durumda her şey tesadüflere bağlıdır. Hayatta kalmak, nefes almak, bir mahzende tutsak olmak ya da ölmek… Fowles’un Arsitos’ta bahsettiği bu tanrıyı, Miranda kendi kelimeleriyle şöyle tanımlar:

Artık tanrıya inandığımı sanmıyorum. […] Ama tanrı duaları duymaz. O’nda duymak veya görmek veya acımak veya yardım etmek gibi insanlıktan eser yoktur. […] Kimi insanların mutlu, kimilerinin mutsuz, kimilerinin talihli, kimilerinin de talihsiz olmasını tasarlamıştır, o kadar. Kim mutsuzdur, kim değildir bilmez, bilmek de istemez. Yani gerçek anlamda var olmaz. (Fowles, Koleksiyoncu 205)

Fowles, Aristos‘ta hayattaki tek gerçekliğin bir gün öleceğini bilmek olduğunu belirttikten sonra tehdit ve riskin öneminden bahseder: “Tehdit ve risk evrim için gerekli bir süreçtir. Bazı kişisel sonuçları bizi mutsuz edebilir çünkü bu risk tanımı itibariyle eşitsizliktir. Bizim anladığımız anlamda, hukuk ve adalet kavramları karşısında duyarsızdır” (42). Miranda da Fred’in tahmin edilemez oluşunun yıkıcı etkilerinden -aslında var olmayan tanrının tehdide ve bilinmezliğe dayalı yönetiminden- varoluşçu bir çabayla kurtulmaya çalışmaktadır: Fiziksel olarak kapatıldığı mekânda zihinsel olarak özgürleşmeyle. Bu noktada, karakterlerin içinde bulunduğu mekânların yapısı ve bu mekânlarla olan ilişkileri önem kazanır. (devam edecek-Miranda’nın Dünyası ve Tanrı Oyunu)

Afis Cem Uçan

Yazar hakkında

Cem Uçan, 12 Ağustos 1976 yılında İstanbul’da doğdu. 2012 yılında Acayip Hikayeler dizisi ile oyunculuk kariyerine adım atan Uçan, 2014 yılında rol aldığı Filinta dizisi ile adını duyurdu. “Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam”, “Küçük Kıyamet”, “Nizama Adanmış Ruhlar”, “Kurt Kanunu”, “Sungurlar”, gibi yapımlarda rol alan Cem Uçan, başrolünü Engin Altan Düzyatan’ın üstlendiği “Diriliş Ertuğrul” dizisinde Aliyar karakterine hayat verdi. 2018 yılında “Hürkuş: Göklerdeki Kahraman” ve “Kardeşim İçin Der’a” filmlerinde yer alan Cem Uçan son olarak yönetmen koltuğunda Osman Kaya’nın oturduğu Deliler Fatih’in Fermanı filminde Gökkurt karakterini canlandırdı.

[UHA Haber Ajansı, 02 Şubat 2023]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.