enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
15:28 KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman Seçmen Kitlesine Neyi Vaat Etti?
12:29 Haftayı Geri Sar:10 maddede bu hafta
10:59 İznik 1700 yıl sonra yeniden dünya gündeminde…
08:57 Dış Bakış Dergisinin “TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI” Özel Sayısı Yayında
06:13 Türkiye’den NATO ve AB üyesi bir ülkeye ilk savaş gemisi satışı’dan notlar!
00:45 Karadeniz’de Ukrayna’nın Operasyonları
00:43 CHP’nin Avrupa’nın Çöküşüyle Bütünleşme Programı 2 – CHP’nin farklı kimlikleri
00:39 Erbil-Ankara hattında gerilim: ‘Maksadını aşan yorumlar endişe verici’…
00:38 Türkiye’de öğretmen istihdamı, köklü düzenlemeler içeren Öğretmenlik Mesleği Kanunu…
00:29 Dijital şiddet artıyor: Kadınlar daha fazla risk altında…
00:19 2026 Yılı Türkiye İçin Diplomasi Yılı mı Olacak?
00:13 Ankete 9 AB ülkesinden toplam 9 bin 500’den fazla kişi katıldı…
00:11 Deutsche Bank’tan kapsamlı Türkiye analizi: Dolar, büyüme ve faiz tahmini
00:02 Ayvalık merkezli Türk zeytinyağı firması Nova Vera, uluslararası arenada dünya birincisi oldu…
11:42 Futbolda bahis soruşturmasında yeni operasyon
10:10 Küresel piyasalarda son durum ve günlük değişimler
09:44 Cuma Hutbesi: “İnsan, Huzuru İbadetle Elde Eder”
06:15 Düşünce ve ifade özgürlüğü!…
04:25 “KOBİ’lerin maliyet yükünü hafifletecek önemli bir adım”
00:59 Dışişleri Bakanı Fidan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 32. Bakanlar Konseyi Toplantısı’nda konuştu…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Donbas Gerilimi, Biden ve Putin Karşılaşmasının İlk Raundu mu?

Donbas Gerilimi, Biden ve Putin Karşılaşmasının İlk Raundu mu?
5 Nisan 2021
2.702
A+
A-

UHA HABER / Ukrayna, Batı ile Rusya arasında sıkışmış, bölünmüş bir ülke. Askeri bir karşılaşma ile Rusya’ya geri adım attırması mümkün değil. ABD ve AB’nin Ukrayna’ya topyekûn askeri desteği Washington ile Moskova arasında bambaşka bir gerilimin kapılarını açar. Geriye Batı başkentlerinin devreye girdiği diplomasi kalır. Yarım kalan Minsk 2 anlaşması canlandırılabilir. Belki de Putin, Biden’a kabul etmediği telefon görüşmesini…

Prof. Dr. Burhabettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü

Ukrayna’nın Donbas bölgesi yeniden dünya gündeminin ilk sırasında. Rusya destekli ayrılıkçıların 26 Mart’ta 4 Ukrayna askerini öldürmesiyle artan gerilim Moskova ve Kiev’den yapılan açıklamalarla yoğunlaşıyor. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, “Donbas’ta yeni savaş başlatmaya çalışanlar Ukrayna’yı yıkıma uğratır” tehdidinde bulundu. Bu tehdit cümleleri aslında Rus lider Putin’e ait. Gerilim üzerine önce Ukrayna ile ABD dışişleri bakanları telefonla görüştü. Sonra iki ülkenin savunma bakanlarının görüşmesinden sonra Kiev, Donbas’ta durumun kötüleşmesi halinde ABD’nin Ukrayna’ya destek sağlama sözü verdiğini duyurdu. Hatta Ukrayna ile sınırları olan NATO üyesi ülkelerin, “savaşa hazırlık durumunu güçlendirmesi gerektiğini” açıkladı. Bunun üzerine Kremlin Sözcüsü Peskov, “ABD ve NATO’nun askeri olarak Ukrayna’yı desteklemesi halinde Rusya’nın kendi güvenliğini sağlamak için ilave tedbirler alacağını” söyledi. Kiev, Moskova’yı tatbikat görüntüsü verilmiş provokasyonla suçlarken gözler Washington’a çevrildi. Yeni Demokrat başkan (Biden) selefi Obama’nın başarısız olduğu 2014 krizi gibi yeni bir Ukrayna gerilimine mi sürükleniyor? Biden yönetiminin Rusya’yı sınırlandırma politikasının ilk test alanı Donbas mı olacak? 2014’te çaresiz kalan AB, nasıl bir rol üstlenebilir? Putin, Biden’ın “ABD geri döndü” sloganını küçük düşürecek bir hamle peşinde mi?

Biden’ın ilk testi

ABD Başkanı Biden’ın geniş kapsamlı ilk röportajında Putin’e “katil” diyerek “bedel ödetmekten” bahsetmesinin ürettiği gerilim hâlâ aşılmış değil. Biden, Putin’in telefon görüşmesi önerisini reddetmişti. Geçen perşembe de Lavrov, ABD ve müttefikleriyle ilişkilerin “dibi gördüğünü” açıkladı. Moskova, ABD ile ilişkileri toparlama niyetini izhar ediyor. Pekin ile Batı karşısında askeri bir ittifak kurma peşinde olmadığını açıklıyor. Ancak Putin sanki Biden’ın Rusya politikasını hatta Transatlantik ittifakın “güçlendirilmesi” tezini test ediyor. Bu test karşısında AB’nin 2014’ten daha etkili olması beklenemez. Denklemi etkileyecek kritik karar Washington tarafından alınacak. Bu karar Biden yönetiminin üçüncü Obama dönemi olup olmadığını gösteren ilk örnek olacak.

Daha önce ne olmuştu?

Putin, 2008’de Gürcistan’da ve 2014’te Ukrayna’da Batı’nın genişlemesini durdurdu. Bu ülkelerin NATO üyesi yapılmasını engelledi. Batı başkentlerinin desteğiyle Ukrayna’nın Rusya yanlısı devlet başkanı Yanukoviç 2014’te halk hareketleriyle (euromaidan) devrilmişti. Sebebi Yanukoviç’in Ukrayna-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşmasını imzalamayı reddetmesiydi. Ancak Putin, Rus yanlısı gösterilerle (anti-maidan) karşılık verdi. Böylece hem Kırım’ı ilhak etti hem de Donbas bölgesindeki ayrılıkçıları destekleyerek Donetsk ve Luhansk şehirlerinde Rus yanlısı özerk yönetimler kurdurdu. 2015’teki Minsk 2 anlaşması da sonraki ateşkesler de Donbas’taki çatışmaları durduramadı. Dönemin Başkanı Obama’nın iddialı ekonomik yaptırımları Putin’i Ukrayna operasyonundan vazgeçiremedi. Hatta Putin 2015’te Suriye dosyasını da ele aldı. Trump döneminde ABD’nin bıraktığı boşlukları daha iyi değerlendirerek Libya’da az maliyetle belirleyici aktör oldu. Şimdilerde ise Esed rejimi ile yaptığı anlaşma ile sessizce Doğu Akdeniz’de doğalgaz aramaya başladı.

Gerilim nereye gider?

Ukrayna, Batı ile Rusya arasında sıkışmış, bölünmüş bir ülke. Askeri bir karşılaşma ile Rusya’ya geri adım attırması mümkün değil. ABD ve AB’nin Ukrayna’ya topyekûn askeri desteği Washington ile Moskova arasında bambaşka bir gerilimin kapılarını açar. Geriye Batı başkentlerinin devreye girdiği diplomasi kalır. Yarım kalan Minsk 2 anlaşması canlandırılabilir. Belki de Putin, Biden’a kabul etmediği telefon görüşmesini yaptıracak bir oyun içindedir.

[UHA Haber Ajansı, 5 Nisan 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.