Yeni Suriye’de Şam Yönetimi; Uzlaşacak mı, Egemen mi olacak?

Önce batıdaki Alevilerin sonra Süveyda’daki Durzi’lerin öne çıktığı kanlı çatışmalar Suriye’deki geçiş sürecini uzlaşı yerine zorlama yoluyla yönetmenin risklerini ortaya koyuyor.
* İşte detayları!…
UHA/ İnternational News Agency
Analist-Yazar* Dursun YILDIZ, STRASAM
ANKARA, 17 AĞUSTOS 2025 – Ankara merkezli düşünce kurulu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (STRASAM) Analist-Yazar Dursun YILDIZ, STRASAM için “Yeni Suriye’de Şam Yönetimi; Uzlaşacak mı, Egemen mi olacak?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Bu sorunun yanıtı Ortadoğu’nun yeni jeopolitiği kadar yeni hidropolitiğini de doğrudan etkileyecektir. Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmet Eş Şera İdlib’den yola çıktıktan iki gün sonra Şam’a girdiğinde belki de önündeki siyasi yol haritasının bu kadar zorlu ve problematik olduğunu düşünmemiştir. Ancak gelişmeler, Suriye’de siyasi istikrara gidecek olan yolun birçok jeopolitik tuzak ve mayınlarla dolu olduğunu, daha bir yıl bile geçmeden açıkça ortaya koymuştur.
Bölgenin siyasi istikrarında sınıraşan suların yönetimi büyük rol oynayacaktır. Bu nedenle başta Fırat ve Dicle olmak üzere sınıraşan sularının nasıl yönetileceği, bölge dışı güçlerin de dikkatle üzerinde durduğu, çok önemli bir konudur. Bölgede sınıraşan su yönetiminin geleceği Suriye’nin geleceği ile doğrudan bağlantılıdır. Suriye’nin istikrarlı geleceği de Suriye’de su ve petrol kaynaklarının kontrolü ile doğrudan ilişkilidir. Bu durum bizi, Suriye’de tüm kaynakları kontrol edecek merkezi bir siyasi otoritenin sağlanıp sağlanamayacağı sorusu ile karşı karşıya bırakmaktadır.
Alevi ve Durzi bölgelerinde çatışmalar
Suriye’de Esad Rejiminin devrilmesinden sonra Suriye içindeki çatışmaların kronolojisi ve İsrail’in askeri müdahaleleri mevcut Rejimin güvenilirliği konusunda soru işaretlerini arttırdı.
Önce batıdaki Alevilerin sonra Süveyda’daki Durzi’lerin öne çıktığı kanlı çatışmalar Suriye’deki geçiş sürecini uzlaşı yerine zorlama yoluyla yönetmenin risklerini ortaya koyuyor.
Esad rejiminin devrilmesinden sonra, Suriye’deki en etkili Dürzi ruhani liderlerinden Şeyh Hikmet el-Hicri, cemaatin uluslararası koruma altına alınması çağrısında bulunmuştu. Bu, Şam’dan giderek uzaklaşan kesimin dikkatini çeken büyük bir değişime işaret ediyordu.
Şera hükümeti, zamanın ve gücün kendi tarafında olduğuna inanıyor. Topluluk liderleriyle yapılan müzakerelerden, kısa süreli de olsa, yerel ateşkeslerin çıkmasını ve direnişin giderek zayıflamasını bekliyor. Ancak İsrail’in Şam’ın ulusal konsolidasyon çabalarını baltalamak için istikrarsızlıktan yararlanmaya hazır olması ve askeri operasyonları planları bozuyor. Suriye’nin siyasi geleceğinde İsrail’in doğrudan ve tırmandırıcı müdahalesi birçok planı bozup hesapları daha karmaşık hale getirecek gibi görünüyor.
Yeni Ortadoğu için İbrahim Ortaklığı Süreci
Suriye’deki son olaylar, ülkenin İbrahim Anlaşmaları’na yakın zamanda katılacağı yönündeki düşüncelerin ertelenmesine yol açtı. Son olarak İsrail sınırından yaklaşık 80 kilometre uzaklıktaki Süveyda’da Dürzi nüfusunu hedef alan mezhepsel şiddetin patlak vermesi, zaten hassas bir dönemde olan İsrail için de zor bir durum oluşturdu. Buna rağmen İsrail’in bölgeye ve Şam’a askeri yanıtı yine çok sert oldu.
Şam’daki merkezi hükümet, ülke üzerinde tam otoritesini ortaya koyamıyor ve bir ortak olarak güven erozyonuna uğruyor. Bu durum Şam’ın oyun kurmasını zorlaştırıyor ve İsrail’in ise kendi planına karşı olan tüm gelişmelerde oyunu bozmasına imkân tanıyor.
İsrail hava savunma güvenliği ortadan kalkmış olan Suriye üzerinde çok rahat davranıyor. Ancak bundan sonra diğer bölgesel aktörlerin, özellikle de Türkiye’nin, bölgeye Suriye’nin resmi davetlisi olarak girişine karşı çok temkinli olacaktır. Bugüne kadar birkaç bölgede alevlendirilen silahlı çatışmalar ile SDG-PYD’nin zamana oynaması ve belirsizliği arttıran açıklamaları dikkate alındığında, sahadaki durum öngörülebilir gelecekte gerginliğini koruyacak gibi görünüyor.
Şam’ın Stratejisi; Uzlaşma mı, Egemenlik mi?
Bu sorunun yanıtı, Suriye sahasının gerçekliği ve bölge jeopolitiğine müdahil olan bölge içi ve bölge dışı güçler dikkate alınmazsa tabii ki “Egemenlik” olarak verilmelidir. Uzlaşarak egemenlik pek mümkün görünmüyor.
Suriye’nin Şeriat altında istikrara kavuşup kavuşamayacağı henüz kesinleşmedi, fakat Trump yönetimi Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırarak istikrar için bir kapı aralamış oldu. Ancak Şam bu gelişmenin İsrail ile yumuşamayı garantilemediğinin farkında. Ayrıca, Türkiye gibi diğer bölgesel aktörlerin de dahil olabileceği daha geniş bir bölgesel çatışmadan büyük endişe duyuyor. Bu kritik denge, Şam’ın egemenlik kartını özellikle Kuzey Doğu Suriye için ortaya koyamayacağını öngören İsrail ile YPG-SDG’nin işine yarıyor.
Sonuç olarak sahanın gerçekliği Şam’ın tek başına tüm ülkede siyasi egemenlik oluşturmasının çok zor olduğunu gösteriyor. Şu anda Şam’ın yapabildiği gelecekte siyasi egemenliğini zora düşürmeyecek uzlaşma girişimleri aramak. Ayrıca siyasi egemenlik arayışına uluslararası destek de aramayı sürdürüyor. Ancak İsrail bu kritik dengeyi sürekli bozuyor. Bu nedenle Şam yönetiminin uzlaşma ve egemenlik oluşturma zorlayıcılığı arasında kaldığı ve çok zor bir süreci yönetmeye çalıştığı görülüyor.
Bölgede şiddetin artma riski yüksek
Suriye’de yeniden bütünleşme için tüm taraflarca müzakere edilmiş, barışçıl bir çözüme acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Böyle bir anlaşma sağlanmadığı takdirde, şiddetin yeniden alevlenmesi riski oldukça yüksektir. Herhangi bir yeni tırmanış, yerel düzeyi hızla aşarak diğer bölgeleri de etkisi altına alabilir ve bölgesel istikrarı tehdit edebilir.
Bundan sonra Suriye hükümetinin egemenlik-uzlaşma sürecine indirilecek olan tüm askeri, siyasi, ekonomik darbeler bölgede istikrarsızlığı davet edecektir. Uluslararası güçler ve bölgedeki güçlerin ittifakı ile bu durum kontrol altına alınmazsa, silahlı gruplar ve ayrılıkçılar cesaretlenecek ve Suriye’nin ulusal bütünlüğü riske girecektir.
Eş-Şara, keşfedilmemiş bir alana girdiğinin farkında olup bundan sonra hesaplarını sürekli güncellemek zorundadır. Ayrıca bölgenin yeni jeopolitiği, bölgede yeni bir hidropolitik düzeni de kaçınılmaz olarak gündeme taşımaktadır. Ayrıca bölgenin Barış, İstikrar ve Güvenlik Denklemindeki değişkenler artmaktadır.
***
Yazar hakkında
Araştırmacı Yazar ve Akademisyen Dursun YILDIZ
Yazar | STRASAM.ORG
Biyografi
Su Politikaları Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı, Su Politikaları Uzmanı, Akademisyen, İnşaat Mühendisi.
1958 yılında Samsun’da doğdu. İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Devlet Su İşleri’nde çalışmaya başladı, kurumun çeşitli daire başkanlıklarında yöneticilik yaptı. Bu süre içinde Hollanda’da Uluslararası Hidrolik Enstitüsü’nde 1 yıl lisans sonrası, ABD’de ise 3 aylık uygulama eğitimleri aldı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik ve Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Su Politikaları alanında Yüksek Lisans çalışmasını tamamladı. Bu arada Ankara Üniversitesi ATAUM’da AB Uzmanlığı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanlık diploma eğitimlerini de tamamladı. Yıldız DSİ’de çalıştığı süre boyunca üniversitelerde de ders verdi.
Su ve Toprak Yönetimi, Su Güvenliği, Su Sorunları, Orta Asya Suları, Orta Doğu Suları, Su Savaşları gibi konularda 15 adet kitabı ve çok sayıda rapor ve uluslararası dergilerde yayınlanmış makalesi var. TEMA Bilim Kurulu üyesi olan Yıldız, Uluslararası Su Yönetimi ve Diplomasisi dergisinin editörlüğünü yapıyor ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Uluslararası Su Kaynakları Bölümü’nde Su Politikaları dersi veriyor.