enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
21:22 Ermenistan Başbakanı Paşinyan’dan Türkiye’ye ziyaret
19:20 Kızıldeniz Gölgesinde El-Şebab, DEAŞ-Somali ve Husiler İttifakı mı?
18:21 İsrail-İran savaşı’nda, Nükleer felaketten bir başka dünya savaşına kadar korkutucu senaryolar değerlendiriliyor…
18:04 Küresel Adalet mi İsrail mi?
17:52 İsrail Sorunu ile Batı da Yüzleşmek Zorunda Kalacak
17:31 Türkiye’nin yüz karası: KADIN CİNAYETLERİ
13:22 TÜİK açıkladı: Trafikte araç sayısı rekor artışla 205 bin arttı Türkiye’de trafiğe kayıtlı araç sayısı 32 milyonu geçti
12:50 Hatay Sörf Merkezi’nin ilham verici hikâyesi, “Hayatın Çizgisi” belgeseliyle beyaz perdede hayat buldu
10:23 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Muğla’nın Dalaman Çayı’nın Aydın’a tahsisi ortalığı ayağa kaldırdı…
09:01 (TÜHA) Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı, 30 yaşında…
06:51 Gazeteci – Yazar Bekir AĞIRDIR, “Bahçeli ve MHP’nin, “yeni yüzyılın terörsüz Türkiye’si” vizyonuyla çerçeveleyip başlattığı anayasa süreci” 
15:23 Altun’dan İsrail’e tepki: Çıldırmışlık halinin son tezahürü
15:03 Ümit Özdağ tahliye edildi
09:40 Toplumsal sorunlar iş modeline dönüştü
07:58 İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Emniyet ve jandarma trafik ekiplerince 5-12 Haziran tarihlerinde 3 milyon 647 bin 742 aracın denetlendi”
06:56 Gazeteci – Yazar Bekir AĞIRDIR, “Bahçeli’nin yeni anayasa çağrısı, yalnızca metin değişikliği değil; seçim sistemi, parti yasası ve meclis iç tüzüğü”
01:59 İran, İsraillilere ülkeyi terk etme, Kanal 12 ve Kanal 14 televizyonlarına da “tahliye” uyarısında bulundu.
01:37 Orman yangınlarıyla mücadele kapsamında Bolu’daki ormanlık alanlara girişler 01 Temmuz-30 Eylül 2025 tarihleri arasında yasaklandı.
01:24 İran-İsrail Çatışması İran Kamuoyuna Nasıl Yansıyor?
00:57 Kocaeli Ticaret Odası, Özel KOTO AOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. yılını gururla kutladı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türkiye’nin yüz karası: KADIN CİNAYETLERİ

Türkiye’nin yüz karası: KADIN CİNAYETLERİ
18 Haziran 2025
6
A+
A-

Türkiye’de kadın cinayetleri hızlanarak sürüyor. Yıllardır süren bu cinayetleri önlemekte, engellemekte devlet aciz kalıyor. Ülkemizde kadın öldürmek en kolay eylem haline geldi. Hiçbir uygar ülkede bu kadar kolay, bu kadar rahat cinayet işlenemez. Kadın katilleri adeta ellerini kollarını sallaya sallaya eylemlerini gerçekleştiriyorlar. Cinayet tehdidine muhatap kadınların adliyeyi, karakolları, ilgili/yetkili birimleri haberdar etmelerinin hiçbir yararı olmuyor. Birçok kadın resmi makamların bilgisi dahilinde öldürülmüş oluyor. Hayatı/yaşama hakkı Türk kadını kadar tehdit ve tehlike altında olan başka ülke kadını yoktur. Kadınımız can güvenliği konusunda çaresizliğe mahkûm edilmiş durumdadır. Son derece mağdur, son derece mazlumdur.

Türkiye’de kadın cinayetlerinin faili yüzde 80-90 oranında kocalar oluyor. Bir kadın kocasını sevmediği veya başka bir gerekçeyle ayrılmak istediği için tek taraflı olarak mahkemeye başvurursa bunun cezası ölüm oluyor. Yine bir kadın oturup kocasıyla anlaşarak mahkeme kararıyla boşandıysa bu da kurtuluş olmuyor. Eski koca bir yerde boşandığına pişman olup boşandığı hanımla yeniden evlenmek istiyor ve bu amaçla boşandığı eşini ikna etmeye, olmazsa taciz etmeye, o da olmazsa tehdit etmeye başlıyor. Tehditler yalnızca ayrıldığı eşe değil, onun tüm ailesine yöneliyor. Bu yüzden birçok cani koca boşanmış olup da tekrar evlenmeye yanaşmayan eşini öldürmekle kalmıyor, ailenin diğer bireylerini de öldürerek katliam yapıyor. Aynı durum kocasının istememesine rağmen ayrılmak isteyen kadının ve ailesinin de başına geliyor.

“Zorla güzellik olmaz” diye bilinir, ama söz konusu cinayetlerin faili olan Türk erkeği zorla güzellik oldurmaya çalışıyor. Özgüvenleri dibe vurmuş, kof kibir ve bencillikleri tavan yapmış bu tür erkekler için önemli olan kendi duygu ve düşünceleridir. Karşı tarafın duygu ve düşüncelerinin hiç mi hiç önemi yoktur. İşte bu, kadını her yönden ikinci sınıf sayan ataerkil/feodal karakterdeki erkeğin tutumudur ve Türk erkeğinin birçoğu bununla maluldür. Bir toplumda tüm erkekler kadını her bakımdan kendileriyle eşit kabul edene kadar kadınların sıkı şekilde korunması şarttır. Türkiye’nin 2012 yılında kabul edip 2021 yılında ayrıldığı “İstanbul Sözleşmesi” gibi kapsamlı evrensel sözleşmelerden ayrılmak değil, bilakis ona ve benzerlerine sıkı sıkıya sarılmak gerekir.

Dindar/muhafazakâr çevreler Türkiye’yi “İstanbul Sözleşmesi”nden çıkarmak için çok baskı uyguladılar ve en sonunda başardılar. Şimdi de söz konusu sözleşmeye dayanarak 2012 yılında çıkarılan ve kadın haklarıyla ilgili çok önemli maddeler içeren 6284 no.lu yasaya karşı mücadele ediyorlar. Ama her gün kocaları tarafından hunharca, canavarca öldürülen kadınlar için bir tepkileri görülmüyor, duyulmuyor.

Türk kadınının en büyük şansızlıklarından biri de kendilerini koruyan, kollayan yasaların asla caydırıcı şekilde uygulanmamasıdır. Fazla olarak hem yasaların hem de yürürlükteki infaz sisteminin erkek lehine, kadın aleyhine yorumlanmasıdır. Türkiye’de gerek kadın cinayeti failleri gerekse başka cinayetlerin failleri müebbet hapis cezası bile alsalar en fazla 10-15 yıl yatıp kurtulacaklarına inanıyorlar. Bu yüzden cezalar caydırıcı olmuyor. Kadın katilleri de bundan dibine kadar yararlanıyorlar.

Kadının yaşam güvencesinden yoksun bırakıldığı bir ülke ne gelişmişlikten ne de çağdaşlıktan bahsedebilir. Kadının can güvenliğinin bulunmaması ülkesi için gerçek bir utanç sebebidir.

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık - DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yaz

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.