Türkiye’nin yabancı menşeli savaş uçağı tedarikinin nedenleri…

* Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi öğretim üyesi ve SETA – Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Araştırmacısı Doç. Dr. Murat ASLAN, Türkiye’nin yabancı meşeli savaş uçağı tedarikinin nedenlerini ve Türkiye’nin Milli Savaş Uçağı programının kapsamını UHA / İnternational News Agency’na değerlendirdi.
Öne çıkan başlıklar:
-TÜRKİYE’NİN YABANCI MENŞELİ SAVAŞ UÇAĞI TEDARİKİNİN NEDENLERİ
-TÜRKİYE’NİN MİLLİ SAVAŞ UÇAĞI PROGRAMININ KAPSAMI
-SONUÇ
* İşte detayı!…
UHA / İnternational News Agency
GAZİANTEP, 01 EKİM 2025
TÜRKİYE’NİN YABANCI MENŞELİ SAVAŞ UÇAĞI TEDARİKİNİN NEDENLERİ
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu savaş uçağı; yüksek irtifaya tırmanabilmeli, uzak menzile erişebilmeli ve bu esnada hava manevralarını yapabilmelidir.
Türk savaş uçakları özellikle hava-hava görevlerinde radar huzmelerine düşük kesit verirken manevra ve ateş üstünlüğü sağlayabilmeli, uzak menzilden etki edip üssüne geri dönebilmelidir.
Bu nedenle Türk savaş uçakları uzun menzil, yüksek irtifa, üstün manevra ve etkin atış sistemlerini üstün teknoloji ve gelişmiş yazılımlara tabi kılma eğilimindedir. Halen F-16’larla giderilen bu ihtiyaç eski nesil F-16’ların modernizasyonuyla sağlanabilecektir.
1986’dan bu yana Türkiye’nin envanterinde bulunan F-16’ların metal yorgunluğu nedeniyle kullanım ömürlerini büyük ölçüde tamamladığı dikkate alındığında yeni F-16 ve Eurofighter savaş uçaklarının temini ile mevcut F-16’ların modernizasyonuna yönelik kitlerin tedariki son dönemde savunma gündeminde önemli bir yer tutmaktadır.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler 2025 bütçe görüşmelerinde yaptığı açıklamada 40 adet F-15 Blok 70 Viper satın alınacağını ve 79 adet modernizasyon kiti tedarikinden vazgeçildiğini belirtmiştir.
ÖZGÜR Projesi’nin istenen sonucu vermesi ve TUSAŞ Motor Sanayii’nin (TEI) ürettiği uçak motorlarına yönelik araştırma geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarının devam etmesi sayesinde modernizasyon süreci milli imkanlarla gerçekleştirilecektir.
Öte yandan ABD ile yakalanan olumlu ivme nedeniyle Türkiye’nin F-35 programına tekrar dahil edilmesi yaşanan geçiş döneminde hem caydırıcılığı artıracak hem de Türkiye’nin içinde yer aldığı ittifak sistemini güçlendirecektir.
Bu uçaklardan F-16’lar çok rollü görevleri icra ederken Eurofighter’ın yaklaşık 65 bin fit irtifaya çıkıp hava üstünlüğü sağlayabilmesi planlanmaktadır.
Hava-hava ve hava-yer görevlerinin icrası için elzem olan bu dış tedarikler yoluyla elde edilebilecek faydalar şu şekilde sıralanabilir:
• Yerli savaş uçakları envantere girinceye kadar tehdit ve potansiyel tehditlerin meydana getirebileceği güvenlik durumlarına karşı mukabelede bulunabilecektir.
• Türk savunma sanayiinin milli ve yerli savaş uçaklarının üretim aşamasında dahi Ar-Ge faaliyetlerine yeterli ilgi gösterilebilecektir.
• F-35 ile ilgili pürüzlerin giderilmesi ve halihazırda ücreti ödenmiş bu uçakların teslimi halinde bölgesel dengenin sağlanmasında aşama
kaydedilecektir.
• Hem Türkiye’nin hem de NATO’nun güneydoğu kanadında hava üstünlüğü sağlanabilecektir.
Şüphesiz bu tedarik süreçleri gerginliklerin ve çatışmaların hüküm sürdüğü birinci ve ikinci kuşak ilgi alanlarındaki gelişmelere zamanında tepki vermek açısından zorunludur.
Öte yandan İsrail ve Yunanistan Türk savaş uçağı tedariki ve üretiminde aleyhte kampanyalar yürütmektedir. ABD ve Avrupa Birliği (AB) dahilinde dillendirilen Türkiye karşıtı söylemler nedeniyle dış tedarike tabi savaş uçağı alımları ihtiyatlı bir yaklaşımla gerçekleştirilmektedir.
TÜRKİYE’NİN MİLLİ SAVAŞ UÇAĞI PROGRAMININ KAPSAMI
Türkiye’nin savaş uçağı üretim programı mecburiyetten doğmuştur. Önceleri pilotaj eğitimi için tasarruf yapmak ve havacılık teknolojisini “erişilebilir ve gerçekleştirilebilir” uçaklar aracılığıyla elde etmek üzerine kurgulanan bu program, örtülü ambargolar nedeniyle
süratle çeşitlendirilmiş ve geliştirilmiştir.
Türk Havacılık Uzay Sanayii’nin (TUSAŞ) geliştirdiği ANKA İHA’ların ve ATAK taarruz helikopterlerinin Türkiye’de meydana getirdiği havacılık devrimiyle Hürkuş, Hürjet’e tekemmül ettirilmiştir. Sonrasında F-16 tedarikine yönelik muhtemel Amerikan kısıtlarına karşı Hürjet’in bir savaş uçağı olması için çabalar artırılmıştır. Böylece eğitim uçaklarından alınan ilhamla savaş uçağı üretmeye yönelik adımlar süratle atılmıştır.
Manevra kabiliyeti ve dayanıklılık bağlamında emsallerinden üstün olan Hürjet’ten elde edilen tecrübe de KAAN uçaklarına ilham olmuştur.
Beşinci nesil savaş uçağı olma özelliğinin yanında ANKA-3’lerin entegrasyonu ve yazılımının geliştirilmesiyle birlikte altıncı nesil özelliğini kazanmakta olan KAAN, 2028’den itibaren F-35’lere alternatif olacaktır. Maliyetinin düşüklüğü ve üstün teknolojisiyle hem hava hem de istihbarat platformu olacak KAAN, kanat altı ve yapay zekayla desteklenen SİHA’larla birlikte entegre ve müstakil görevleri icra edebilecektir.
Türkiye’nin milli hava savunma sistemlerinin envanterde nicel yeterliliğiyle birlikte KAAN aynı zamanda
Çelik Kubbe’yi takviye edebilecektir.
KAAN’lar milli yazılımlarla entegre edilecek diğer sistemlerle birlikte ağ tabanlı bir hava ve hava savunma mimarisinin omurgasını oluşturacaktır. Ancak bu mimarinin etkin işlemesi için özellikle beşinci nesil uçakları tespit edebilecek radar teknolojisine sahip hava savunma sistemlerinin geliştirilmesi acil bir muharebe ihtiyacı olarak
ortaya çıkmıştır.
SONUÇ
Türkiye, savaş uçağı tedarikinde önemli bir eşiği aşmak üzeredir. Çağdaş çatışmalarda kendine yeterli ve dışa bağımlı/bağlı olmayan bir havacılık endüstrisi, ülke savunması açısından önemli bir ön koşul haline gelmiştir. İran-İsrail çatışmasında bu gerçek net bir şekilde hissedilmiştir.
Bu nedenle Türkiye’nin birinci ve ikinci kuşak ilgi alanlarındaki ülkelerde meydana gelen çatışmalarda gerektiğinde çıkarları için hava üstünlüğünü tesis etmesi artık bir zorunluluktur. Nitekim Libya’da 2019’da meydana gelen ve 2020’de Türkiye’nin müdahalesiyle nihayete eren çatışmalar, uzun menzil ve yüksek irtifa görevlerine hazır olmayı hatırlatmıştır.
Türkiye’nin diğer muharebe sahası çarpanlarıyla birlikte şu hususlara dikkat etmesi gereklidir:
• Öncelikle mevcut hava kuvvetlerinin envanterindeki savaş uçakları modernize edilmelidir.
Ancak bu modernizasyon aktif faz dizinli radar
(AESA) gibi bilinen teknolojilerin ötesine geçmeli ve Ar-Ge’ye odaklanılmadır.
• Tedarik edilecek yeni F-16’larla çok rollü savaş
uçağı ihtiyacı giderilebilir.
• Eurofighter alımıyla yüksek irtifada üstün manevra ve atış yeteneği kazanılmalıdır.
• Uzlaşılabildiği takdirde halihazırda parası ödenmiş olan F-35 savaş uçakları envantere katılabilir ve bu sayede nitelik üstünlüğü elde edilebilir. Böylece kısa vadede acil muharebe ihtiyacı giderilmiş olacaktır.
• Hürkuş ve Hürjet ile yakalanan ivme KAAN ile taçlandırılmalıdır. Her halükarda milli ve yerli savaş uçaklarıyla uzun dönemli savaş uçağı tedariki sürdürülmelidir.
• Hürjet uzun dönemde F-16’ya alternatif bir platform haline getirilebilir.
• Görünmezlik, uzun menzil, yüksek irtifa, artırılmış havada kalış süresi ve yapay zeka destekli stratejik SİHA sistemleri tedariki sağlanmalı ve
bunlar savaş uçaklarına entegre edilmelidir.
***
Yazar hakkında