enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:43 Bakan Tunç: Çocuklarımızın güvenli bir geleceğe adım atmaları hepimizin ortak amacıdır
00:42 “Futbolda bahis” iddiasına ilişkin yürütülen soruşturmda 8’i tutuklu 17 hakem hakkında (MASAK) raporu hazırlandı…
00:38 Radikal Hakaret Siyasetinin Amacı Ne?
00:29 Ankara Gıda Kontrol Laboratuvarı’nda, yılda yaklaşık 1 milyon 800 bin gıda analizi yapılıyor.
00:20 Yerel Yönetim Reformu Yaklaşırken…
00:16 Soykırımın yükü Gazzeli kadınların omzunda
00:08 Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Jae-myung Türkiye’ye gelecek
00:06 İstanbul Fatih’te bir otelde konaklayan 4 kişilik Böcek ailesinin ölümüyle ilgili, otel sahibi ve bir otel çalışanı tekrar gözaltına alındı
00:02 Gazze’de 11 Ekim’de ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail’in saldırılarında hergün çocuklar öldürülüyor…
21:33 Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere Güney Afrika Cumhuriyeti’nde…
17:14 Tarihi komisyon İmralı’ya gidiyor
11:34 Türkiye’den Yunanistan’a sert tepki: Hukuksuz oldu bitti girişimleri reddediyoruz
00:57 Bakan Tekin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumunda konuştu…
00:55 Vuçiç hakkında suç duyurusu: Saraybosna’da ‘İnsan Safarisi’
00:54 Kosova’da siyasi kriz: Hükümet yeniden kurulamadı, erken seçim kapıda
00:50 Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu anlaştı mı?
00:48 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nüfus artış hızımız azalıyor
00:32 Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğu, Meclis toplantısına eski ve yeni içme suyu borularını getirdi…
00:26 Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı 2026’da iki kez yapılacak
00:22 AB’den ABD ve Rusya’nın Ukrayna’ya dair gizli barış planına tepki: Avrupa sürece dahil edilmeli
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Suriye’nin Arap Birliği’ne Dönüşüne Washington’ın Tepkisi

Suriye’nin Arap Birliği’ne Dönüşüne Washington’ın Tepkisi
13 Mayıs 2023
463
A+
A-

* ABD’nin çok da itiraz etmeyeceği izlenimi yarattı.

* Bu tavrıyla Washington’un çözüm için maliyet üstlenmekten kaçınarak siyasi çözüm sürecini bölge ülkelerine bırakmak ve görece istikrar sağlandıktan sonra Suriye’den çekilme opsiyonuna sahip olmak istediği söylenebilir.

Kadir Üstün | Al Jazeera Turk - Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Türkiye ve  çevresindeki bölgeden son dakika haberleri ve analizler

Kadir ÜSTÜN, SETA Washington D.C. Koordinatörü

Suriye’nin 12 yıl sonra Arap Birliği’ne dönüşü krizde önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor. Bir süredir Esad rejimiyle diplomatik angajmanın artmış olması bu noktaya gelineceğini gösteriyordur. Biden yönetiminin rejimin meşrulaş-tırılmasına karşı olduğu şeklindeki beyanlarına karşın siyasi çözüm için ciddi bir diplomatik girişimi olmadı. Washington’un BAE’nin Şam’da büyükelçilik açmasına, Türkiye’nin rejimle güvenlik ve mülteciler konularını görüşmesine ve Ürdün’ün Arap Birliği bağlamındaki çabalarına tepkisi son derece cılız oldu. Bu da bölge ülkelerinin normalleşmeye gidişine ABD’nin çok da itiraz etmeyeceği izlenimi yarattı. Bu tavrıyla Washington’un çözüm için maliyet üstlenmekten kaçınarak siyasi çözüm sürecini bölge ülkelerine bırakmak ve görece istikrar sağlandıktan sonra Suriye’den çekilme opsiyonuna sahip olmak istediği söylenebilir.

BMGK 2254 sayılı kararına hala bağlı olduğunu ifade eden Biden yönetiminin bu kararın hedeflerini gerçekleştirecek bir enerjiyi ortaya koymadığı açık. Suriye’yle ilgili diplomatik bir çaba göstermekten uzak duran ABD’nin Suriye politikası uzun süredir DEAŞ’la mücadele ve insani yardıma indirgenmiş durumda. Türkiye’nin kuzey Suriye’ye girme tehditleri karşısında endişelenen ve Ankara’yı sakinleştirmek üzere çabalarını yoğunlaştıran Biden yönetimi en son depremler sırasında insani yardım odaklı diplomatik profil yükseltmekle yetinmişti. Başından beri Astana Süreci’ne dahil olmak için de harekete geçmeyen Washington Suriye’de siyasi çözüm için bir politika geliştirme çabasına girmedi.

Genel olarak Ortadoğu’da özel olarak da Suriye’de profil düşüren Biden yönetimi, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesine muhalefet etmeyerek normalleşme sürecini zımnen desteklemiş oluyor aslında. Arap ülkelerinin rejimle yakınlaşması Şam’ın Moskova ve Tahran’la ilişkilerine de denge unsuru olarak yansıyabilir. Rejimin Rusya ve İran’ın yörüngesinden çıkması şu aşamada pek de mümkün değil ancak Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesi mülteciler ve ülkenin yeniden inşası gibi konularda ilerleme sağlanmasına yardımcı olarak Rus ve İran etkisini azaltabilir. Washington uzun yıllar Irak’ta İran’ın etkisini dengelemek konusunda zorlanmıştı ve bu konuda oldukça tecrübeli. Suriye’de ise Ürdün ve Körfez ülkelerinin daha aktif olması Rusya ve İran’ın dengelenmesi açısından Washington açısından tercih edilecektir.

Biden yönetimi Esad rejiminin normalleşmesi sürecinden bağımsız olarak YPG’nin belkemiğini oluşturduğu SDG’yi ‘kaderine terk ettiği’ görüntüsünü vermek istemeyecektir. Trump Suriye’den çekilmek istediğinde Amerikan Kongresi’nin kopardığı gürültüyü iyi bilen Biden, geri çekilmede acele etmeyecektir. Ne yeni bir Afganistan çekilme travması ne de Kongre ve medyanın ‘Kürtleri kaderine terk ettiği’ eleştirileri Biden’ın tercihleri arasında olacaktır. Ancak Biden DEAŞ’la mücadele stratejisi çerçevesinde meşrulaştırılan kuzey Suriye’deki Amerikan askeri varlığının uzun vadede sürdürülebilir olmadığının da farkında. Bu noktada Türkiye’nin Suriye’yle görüşmelerine ciddi bir eleştiri getirmeyen yönetimin ‘ben maliyet üstlenmeyeyim ama bölge ülkeleri bir şekilde siyasi bir çözüm bulsun’ modunda olduğunu söylemek mümkün.

Biden yönetiminin Suriye’yle Ürdün’de 1 Mayıs’ta yapılan görüşmelerle ilgili olarak BMGK 2254 ve insani yardım meselelerinin gündeme gelmesini ‘cesaret verici’ bulduklarını söylemesi, Washington’un politikasının değişmeye başladığını gösteriyor. Görüşmelerde kendi önceliklerinin de gündeme gelmesinden memnun olduklarını saklamayan yönetimin rejimle angajmana karşı olduğunu formalite icabı söylediği açık. Rejime karşı yaptırımların da devam ettiğini vurgulayan Washington mülteci dönüşlerinin de gönüllü, güvenli ve insani olması gerektiğini söylüyor. Washington bu şekilde rejimle normalleşme arayışındaki bölgesel çabaya karşı olduğunu ifade etmekle birlikte bu çabanın doğurabileceği olumlu sonuçları destekleyeceğini söylemiş oluyor.

Son üç Amerikan başkanı Suriye krizine siyasi çözüm bulma konusunda Amerikan hayati çıkarları söz konusu olmadığı bahanesiyle gerekli kapsamlı diplomatik pazarlıkları yapmaktan kaçındı. Kimyasal silah kullanımı sonrasında kendi kırmızı çizgisini uygulamaya yanaşmayan Obama DEAŞ’ın sansasyonel yükselişine ani cevap verme ihtiyacıyla YPG’ye destek vermeye başladı. Suriye meselesini terörle mücadeleye indirgeyen Amerikan politikası Trump zamanında İran’la bölgesel mücadeleyi meselenin bir parçası haline getirdi. Obama İran nükleer anlaşmasını riske etmemek için Suriye’de İran’la çatışmaktan kaçınırken Trump Esad’ı bombalamaktan kaçınmayacağını göstererek gözdağı verse de kapsamlı bir siyasi çözümden ziyade Suriye’den çıkış arayışında oldu. Biden da DEAŞ bahanesiyle YPG’ye desteğe devam politikasına devam ederek siyasi çözüm için ciddi adım atmadı.

Amerika’nın Ortadoğu politikasının gitgide etkisizleşmesi ve kapsamlı bir angajmandan kaçınması İran, Irak, Suriye, Yemen ve İsrail gibi birçok konuda kendini gösteriyor. Bu durumda Rusya ve Çin gibi küresel aktörler için bölgede daha fazla etki alanı açılırken bölgenin ülkeleri de kendi aralarında çok daha farklı çözüm arayışlarına yöneliyor. Suudi-İran yakınlaşmasından Türkiye’nin Suriye ve Mısır’la görüşmelerine kadar birçok gelişmede Washington gelişmelerin dışında bir görüntü sergiliyor. Bunun bölgenin aktörlerinin kendi aralarında denge sağlamalarına ve bu dengenin daha kalıcı olmasına yardımcı olması sonucu doğabilir. Biden için Obama’nın Amerikan liderliğinden vazgeçtiği yönünde çokça eleştirildiği ‘geriden liderlik’ iddiası bile fazla maliyetli görünüyor. YPG’ye desteğini terörle mücadele ötesinde stratejik bir hedef doğrultusunda izah edemeyen yönetimin Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşüne de stratejik bir itiraz ortaya koyamadığını görüyoruz.

***

Kadir Üstün

Washington D.C. Koordinatörü
Lisans öğrenimini İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü, yüksek lisansını ise Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamlayan Üstün, Columbia Üniversitesi Ortadoğu, Güney Asya ve Afrika Çalışmaları (MESAAS) Bölümü’nde doktora eğitimini tamamlamıştır. Üstün, Columbia ve George Mason üniversitelerinde Ortadoğu tarihi, İslam tarihi, Batı medeniyeti tarihi ve küreselleşme konularında dersler vermiştir. Çeşitli SETA yayınlarına katkıda bulunan Üstün’ün çalışmaları Insight Turkey, Aljazeera English, Daily Sabah, Hurriyet Daily News ve Mediterranean Quarterly gibi yayın organlarında yer almıştır. Üstün, History, Politics and Foreign Policy in Turkey, Change and Adaptation in Turkish Foreign Policy ve Politics and Foreign Policy in Turkey: Historical and Contemporary Perspectives adlı kitapların editörleri arasındadır. Halen Insight Turkey dergisinin asistan editörlüğünü yapmakta olan Üstün, Mart 2015’ten beri SETA Washington koordinatörlüğü görevini yürütmektedir.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.