Netanyahu denilen kanlı katilin kafasına taktığı Sloam Tableti

* Netahanyu denilen kanlı katilin kafasına taktığı Sloam Tabletini, bir de TAKVİM Gazetesi yazarı Ekrem KIZILTAŞ’dan dinleyelim…
* İşte detayı!…
Öne çıkan diğer başlıklar:
–Zor, ama imkansız değil…
-İyi ama ne yapabilirler ki?..
UHA / İnternational News Agency
Gazeteci-Yazar* Ekrem KIZILTAŞ
İSTANBUL, 22 EYLÜL 2025 – Netanyahu denilen kanlı katilin kafasına taktığı Sloam Tabletini, bir de TAKVİM Gazetesi yazarı Ekrem KIZILTAŞ’dan dinleyelim…
– Bahsi geçen 2700 yıllık Silvan Tableti, 1880 yılında bir öğrenci tarafından Kudüs’e su getirmek üzere yaptırılan tünelde tesadüfen bulunup, Mutasarrıf İbrahim Hakkı Paşa tarafından İstanbul’a gönderilen ve bir süre sarayda teşhir edilip, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne nakledilen altı satırlık bir kitâbe. Kazma seslerinin, işçilerin bağrışmalarının ve iki yönden kazılan tünellerin kavuşma anının tasvir edildiği kitabenin önemi ise İbranice yazılmış olması…
– Böylelikle Netanyahu Kudüs ile ilgili tarihlerini 2700 yıl önceye bağlamak istiyor anlaşılan?..
– Hedefi bu. Muharref Tevrat’ta aktarılanlar dışında 1947’de bir çoban tarafından bulunan ve bir kısmı İbranice, bir kısmı da Aramice olup, Hristiyanlığın ve Museviliğin bilinen en eski yazılı kaynakları sayılan Ölü Deniz Yazmaları sayesinde tarihlerini en fazla Milattan sonra 60’lara dayandırabiliyorlardı. Sloam Kitabesi ile bölgede bulunuş tarihlerini MÖ 7 ila 8. yüzyıla kadar uzatabileceklerini düşünüyorlar… Remzi:
– Netanyahu’nun zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz ile 1998 yılında yaptığı konuşma, o kitabeyi İsrail’e götürmek istediklerini gösteriyor…
– Evet, bu kitabe karşılığında müzelerindeki Osmanlı eserlerinden istenilen birini verebileceklerini söyledikten sonra, hepsini vermeyi teklif edip, ardından da büyük paralar verebileceklerini ifade etmiş. Mesut Yılmaz’dan, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik ettiği büyüyen bir seçmen kitlesinin tabletin İsrail’e verilmesine öfkeleneceği cevabını alması, dikkat çekici. İsrail’in bu tarihten sonra da birçok defa kitabeyi almaya çalıştığı biliniyor. En son 2022’de bir girişimleri olmuştu… İhsan:
– Netanyahu ve aynı kafadakiler çok istiyor. Ancak devletimiz de vermemekte kararlı. Bu arada konu üzerine Cumhurbaşkanımızın, ‘değil o kitabelerin, İsrail’e Kudüs’ün bir çakıl taşının dahi verilmeyeceğini’ vurgulaması, muhteşem… Mehmet:
– ‘Övülmüş Kudüs şehrini tüm inanç mensupları için yüzyıllar boyunca barış ve esenlik yurdu haline biz getirdik. Kudüs Müslümanların ortak davasıdır. Kudüs’teki haklarımızdan geri adım atmayacağız’ diyen Cumhurbaşkanımızın, Netanyahu’ya kastederek, ’27 yıl öncesini unutmayacak. Hitler özentisi tiplerin kuyruk acısı hiç geçmeyecek’ şeklindeki sözleri de çok anlamlı…
– Bölge ve Kudüs, İslam ve Osmanlı hakimiyeti altında farklılıkların huzur ve istikrar içinde yaşadıği yerlerdi. Hristiyanların ve Yahudilerin hakim oldukları dönemlerin ise sürekli kan ve gözyaşı ile anıldığı, herkesin malumu. Çeşitli destekler ve birtakım ayak oyunlarıyla ele geçirip kan ve ateşe boğdukları bölgenin binlerce yıl önce kendilerine ait olduğu hikayeleri ile burada nihayete kadar kalabilecekleri hayali kuran Netanyahu ve Siyonistlerin yanıldıklarını anlayacakları gün çok uzak değildir inşallah. Şu anki çırpınışları bunun telaşından belki de… İhsan:
Zor, ama imkansız değil…
– Batı ülkelerinden de ciddi itirazlar yükselmesine rağmen İsrail katliamlarını sürdürüyor ve geri adım atmayacak gibi gözüküyor. Bu arada Katar’a yönelik saldırı sonrası yapılan İİT ve Arap Ligi zirvesinden de sadra şifa bir formül çıkmadı. Durum nereye gidiyor sizce?..
– Bir şey söylemek kolay değil. Ancak Katar’daki zirvede konuşulanların açıklananları yanında açıklanmayanları da vardır diye düşünüyorum. Katar’da olan, şimdiye kadar olanlardan farklı bir saldırıydı. Büyük ihtimalle, başta Suudi Arabistan olmak üzere ABD’nin korumasında olduklarını düşünen bütün körfez ülkelerinin yöneticileri kara kara düşünmeye başlamışlardır… Selim:
– İyi ama ne yapabilirler ki?..
– Ne yapabilecekleri, önemli bir soru. Bir şekilde ABD’ye bağlanmış İslam ülkelerinin İsrail’e sürekli destek olan ABD’ye diklenmeleri, zor. Ama imkansız değil. Katar’da, ‘İsrail’e karşı somut adımlar atılması‘ ve bazı ülkelerin Filistin devletini tanımasının ‘İsrail’e yönelik yaptırımlarla desteklenmesi‘ gerektiğini belirten Cumhurbaşkanımızın, ‘İsrail’i durduracak güce sahibiz. İsrail’i engelleyecek imkanlarımızın olduğunu farkındayız. İsrail’in ekonomik olarak sıkıştırılması gerekiyor. Yeteneklerimizi ve tecrübelerimizi siz kardeşlerimizle paylaşmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim‘ şeklindeki sözleri, önemli…
– Cumhurbaşkanımızın, yeteneklerimizi ve tecrübelerimizi paylaşmaya hazır olduğumuz şeklindeki sözleri, konunun özeti. Bu, malum ülkelerin, zor ama mümkün olanı yapmaya niyetlenmeleri durumunda tablonun değişmesi demek çünkü… İhsan:
– BM Genel Kurulu için Filistin’i temsil edecek Abbas’a vize vermediler. BM’de Filistin’i de temsil durumunda olacak Cumhurbaşkanımız, Trump’la da görüşecekmiş…
– Can sıkıcı bazı gelişmeler olduğu bir gerçek. Ancak ümit verici olanlar da var. ABD’nin Suriye’de YPG/PYD ile bağlantılı isimleri görevden alması, dikkat çekici. Başlangıçta hoş şeyler söyleyip sonrasında çark etmiş gözüken Tom Barrack’ın bundan sonra nasıl bir tavır alacağını göreceğiz. Türkiye’nin ve Suriye yönetiminin kararlılığında bir değişme olmaması, konunun esası. Tanınan vade dolmak üzere ve PYD/YPG gerekeni yapmadığı takdirde neler olacağı da aşağı yukarı belli. Suriye’de özellikle de 2016’dan sonra yaşananları düşünüp, yaptıklarımızın yapacaklarımızın teminatı olduğunu da hatırlarsak, geleceği daha ümitle bakabiliriz… Remzi:
– Suriye Devlet Başkanı Şara da PYD/YPG/SDG’nin Suriye’ye entegrasyon konusunda Aralık ayına kadar ayak sürümeye devam etmesi durumunda, Türkiye’nin askerî operasyonu gündeme gelebileceğini vurguladı zaten… Selim:
– İç karartıcı şeyler çok. Ama mesela TEKNOFEST gibi hakikaten duyduğumuzda bile mutlu olduğumuz şeyler de var, şükür. Siz mutlaka görmüşsünüzdür, biz de gitmeyi düşünüyoruz…
***
Yazar hakkında
Ekrem KIZILTAŞ, Gazeteci, yazar. 20 Eylül 1958, Ordu doğumlu. Ordu Lisesi ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. 1976’dan itibaren Milli Türk Talebe Birliği bünyesinde yayınlanan ÇATI isimli on beş günlük gazetede yayın yönetmenliği yaptı. 1979’da yayınlanan Tebliğ isimli haftalık dergide çalıştı; 1980’de kısa bir süre haftalık Sebil dergisinde yazı işleri müdürlüğü, 1981’de Yeni Devir gazetesinde sahife sekreterliği yaptı.
1982’de Hikmet Neşriyat’ta yayın müdürü olarak çalıştı. 1983’te 173. dönem yedek subay olarak Erzurum’da askerliğini yaptı. Bir süre Ensar Neşriyat’ta yayın sorumlusu olarak çalıştıktan sonra 1984 yılı Mayıs ayında Milli Gazete’ye geçen Kızıltaş, kısa bir süre istihbarat şefliği yaptı ve daha sonra Yazı İşleri Müdürü oldu.
1984 yılı Temmuz Ayı’ndan 2004 sonuna kadar Milli Gazete Yazı İşleri Müdürlüğü’nü sürdürdükten sonra 2005 yılı itibari ile bu gazetede Yayın Danışmanlığı ve yazarlık yapmaya başlayan Ekrem Kızıltaş, TV5’te 2004-2007 arası hafta içi 5 gün Gündönümü ve haftada bir gün de Ortak Zemin isimli programların hazırlayıcılığı ve sunuculuğunu yaptı ve bilahare 2008 Ağustos’a kadar ana haberleri sundu.
Çalıştığı gazetelerde birçok inceleme-araştırma yazıları yayınlayan Ekrem Kızıltaş, aynı halen, Mayıs 2011’de yayın hayatına başlayan günlük Dünyaya Yeni Söz Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yapmış olan Ekrem Kızıltaş, halen Takvim gazetesinde köşe yazarıdır.
Evli ve 8 çocuk babası olan Ekrem Kızıltaş’ın, 2008 yılında kaleme aldığı ve Necmettin Erbakan’ın hayatını anlattığı “Herkesin Hocası Erbakan” isimli bir de kitabı bulunmaktadır. Kitabın yeni baskıları da yapılmıştır.